Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kimyasal silahlar | chemical weapons n. | ||
What about the VX, a toxic chemical weapon on which further development work has been done? Üzerinde daha fazla geliştirme çalışması yapılan zehirli bir kimyasal silah olan VX ne olacak? More Sentences |
||||
Politics | ||||
Politics | kimyasal silahlar | chemical weapons n. | ||
It was the West that armed Hussein and even paved the way for him to have chemical weapons. Hüseyin'i silahlandıran ve hatta kimyasal silahlara sahip olmasının önünü açan Batı'ydı. More Sentences |
||||
Military | ||||
Military | kimyasal silahlar | chemical weapons n. | ||
We know, for example, that he has used chemical weapons on his own people. Örneğin, kendi halkı üzerinde kimyasal silah kullandığını biliyoruz. More Sentences |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
Politics | ||
Politics | atomik biyolojik kimyasal silahlar | abc weapons n. |
Military | ||
Military | kimyasal silahlar sistemi | chemical weapons system n. |
Military | kimyasal silahlar konvansiyonu | chemical weapons convention n. |
Military | nükleer biyolojik ve kimyasal silahlar | nuclear biological and chemical weapons n. |
Military | kimyasal silahlar ile ilgili | chemical adj. |