| Türkisch | Englisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | korumacı | protectionist n. | ||
|
If, then, we act from a European protectionist standpoint, the risk is even greater. O halde Avrupa'nın korumacı bakış açısıyla hareket edersek, risk daha da büyük olacaktır. More Sentences |
||||
| General | korumacı | protective adj. | ||
|
Tom is a very protective father. Tom çok korumacı bir baba. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | korumacı | protectionist n. | ||
|
The Union has rigid quotas, tariffs and other protectionist policies restricting trade with third countries. Birlik, üçüncü dünya ülkelerine ticareti kısıtlayan katı kotalar, tarifeler ve diğer korumacı politikalara sahiptir. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | korumacı | preservationist n. | ||
| General | korumacı | conservator n. | ||
| General | korumacı | nurturing adj. | ||
| General | korumacı | grandmotherly adj. | ||
| Türkisch | Englisch | |||
|---|---|---|---|---|
| Politics | ||||
| Politics | korumacı önlem | protectionist measure n. | ||
|
The protectionist measures taken by the US have caused a significant price increase in the American market. ABD tarafından alınan korumacı önlemler Amerikan pazarında önemli bir fiyat artışına neden olmuştur. More Sentences |
||||
| Social Sciences | ||||
| Social Sciences | aşırı korumacı ebeveyn | overprotective parents n. | ||
|
Many of my friends think that Tom and Mary are overprotective parents. Arkadaşlarımın çoğu, Tom ve Mary'nin aşırı korumacı ebeveynler olduklarını düşünüyorlar. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | insanlara özellikle tepeden bakan ya da aşırı korumacı davrandığı düşünülen kimse | nanny n. | ||
| General | korumacı davranma | protectiveness n. | ||
| General | birine karşı aşırı korumacı olmak | nanny v. | ||
| General | aşırı korumacı | nannyish adj. | ||
| Idioms | ||||
| Idioms | fazla/aşırı korumacı kimse | a mother hen n. | ||
| Idioms | korumacı yaklaşım | tender love and care n. | ||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | korumacı gümrük vergisi | protective customs duty n. | ||
| Trade/Economic | korumacı politika | protective policy n. | ||
| Politics | ||||
| Politics | vatandaşların aşırı korumacı ve müdahaleci yönetim sistemiyle idare edildiği devlet | nanny state n. | ||
| Social Sciences | ||||
| Social Sciences | çocuğuna fazla korumacı yaklaşmayan ebeveynlik | free-range parenting n. | ||
| Social Sciences | korumacı sessizlik | pro-social silence n. | ||
