|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
lack of confidence n.
|
güvensizlik |
|
The Council has demonstrated its lack of confidence in the Commission.
Konsey, Komisyon'a olan güvensizliğini ortaya koymuştur.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
lack of water n.
|
susuzluk |
|
The plants died for lack of water.
Bitkiler susuzluktan öldü.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
lack of money n.
|
parasızlık |
|
He failed, due to lack of money.
Parasızlık yüzünden başarısız oldu.
More Sentences
|
4 |
General |
lack of courage n.
|
cesaretsizlik |
|
I was very angry with myself for my lack of courage.
Cesaretsizliğim için kendime çok kızmıştım.
More Sentences
|
5 |
General |
lack of understanding n.
|
anlayışsızlık |
|
There are many reasons and first comes lack of understanding.
Birçok nedeni vardır; anlayışsızlık en başta gelmektedir.
More Sentences
|
6 |
General |
lack of proportion n.
|
oransızlık |
|
A repeat of this debacle and the lack of proportion must be avoided.
Bu fiyaskonun ve orantısızlığın tekrarlanmasından kaçınılmalıdır.
More Sentences
|
7 |
General |
lack of experience n.
|
tecrübe eksikliği |
|
Admitting his lack of experience, I still think that he ought to do better.
Onun tecrübe eksikliğini kabul etmeme rağmen, hâlâ daha iyi iş çıkarması gerektiğini düşünüyorum.
More Sentences
|
8 |
General |
lack of knowledge n.
|
bilgi eksikliği |
|
I do not know if there is a lack of knowledge or a lack of trust here.
Burada bir bilgi eksikliği mi yoksa güven eksikliği mi var bilmiyorum.
More Sentences
|
9 |
General |
lack of information n.
|
bilgi eksikliği |
|
We all know that there is still a lack of information and a lack of acceptance.
Hâlâ bilgi eksikliği ve kabul eksikliği olduğunu hepimiz biliyoruz.
More Sentences
|
10 |
General |
lack of attention n.
|
dikkat eksikliği |
|
By lack of attention, she hit the post with her car.
Dikkat eksikliği yüzünden arabasıyla direğe çarptı.
More Sentences
|
11 |
General |
lack of trust n.
|
güven eksikliği |
|
I am not one of the people who agrees that there is a vast lack of trust.
Büyük bir güven eksikliği olduğunu kabul eden insanlardan biri değilim.
More Sentences
|
12 |
General |
lack of interest n.
|
ilgisizlik |
|
This time round, the Council has already made known to us its lack of interest in Parliament's opinion.
Bu kez Konsey, Parlamento'nun görüşlerine olan ilgisizliğini bize çoktan gösterdi.
More Sentences
|
13 |
General |
lack of confidence n.
|
güven eksikliği |
|
We know that the key brake on this expansion is the lack of confidence, particularly amongst consumers.
Bu genişlemenin önündeki en önemli frenin, özellikle tüketiciler arasındaki güven eksikliği olduğunu biliyoruz.
More Sentences
|
14 |
General |
lack of love n.
|
sevgi eksikliği |
|
All human offenses are the result of a lack of love.
Tüm insan suçları sevgi eksikliğinden kaynaklanır.
More Sentences
|
15 |
General |
lack of capacity n.
|
kapasite eksikliği |
|
The lack of capacity to do things right is also part of why things are done wrongly.
İşleri doğru yapma kapasitesinin eksikliği de işlerin neden yanlış yapıldığının bir parçasıdır.
More Sentences
|
16 |
General |
lack of time n.
|
zaman yetersizliği |
|
I asked for the floor yesterday, but my request was refused due to a lack of time.
Dün söz istemiştim, ancak zaman yetersizliği nedeniyle talebim reddedildi.
More Sentences
|
|
17 |
General |
lack of communication n.
|
iletişimsizlik |
|
There is a lack of communication between the young and the old.
Gençler ve yaşlılar arasında iletişim eksikliği var.
More Sentences
|
18 |
General |
lack of water n.
|
su kıtlığı |
|
One of the most serious problems continues to be the lack of water for both drinking and other purposes.
En ciddi sorunlardan biri, hem içmeye hem de diğer amaçlara yönelik su kıtlığı olmaya devam ediyor.
More Sentences
|
19 |
General |
lack of water n.
|
su yokluğu |
|
People living in this area are dying because of the lack of water.
Bu alanda yaşayan insanlar su yokluğu nedeniyle ölüyor.
More Sentences
|
20 |
General |
lack of sleep n.
|
uykusuzluk |
|
Lack of sleep is bad for your health.
Uykusuzluk sağlığın için kötüdür.
More Sentences
|
21 |
General |
lack of progress n.
|
ilerleme eksikliği |
|
Community responsibility for this lamentable lack of progress should not be diminished.
Bu acınacak ilerleme eksikliğinde toplumun sorumluluğu azaltılmamalıdır.
More Sentences
|
22 |
General |
lack of visibility n.
|
görünürlük eksikliği |
|
Lack of visibility affects two-wheeled vehicles and all vehicles in general.
Görünürlük eksikliği iki tekerlekli araçları ve genel olarak tüm araçları etkiler.
More Sentences
|
23 |
General |
lack of transparency n.
|
şeffaflık eksikliği/yoksunluğu |
|
That, hitherto, irresponsibility and lack of transparency have been the norm in the Commission?
Şimdiye kadar Komisyon'da sorumsuzluk ve şeffaflık eksikliğinin norm haline geldiğini mi?
More Sentences
|
24 |
General |
for lack of prep.
|
yokluğundan |
|
A lot of wild animals died for lack of food.
Bir sürü vahşi hayvan yiyecek yokluğundan öldü.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
25 |
Trade/Economic |
lack of resources n.
|
kaynak yetersizliği |
|
The second major horizontal issue is a lack of resources.
İkinci büyük yatay sorun ise kaynak yetersizliğidir.
More Sentences
|
26 |
Trade/Economic |
lack of competition n.
|
rekabet eksikliği |
|
That may cause prices to rise again at a later date, due to a lack of competition.
Bu durum, rekabet eksikliği nedeniyle fiyatların daha sonraki bir tarihte tekrar yükselmesine neden olabilir.
More Sentences
|
27 |
Trade/Economic |
lack of demand n.
|
talep yetersizliği |
|
You must remember that the real problem with the coffee sector is the lack of demand.
Kahve sektöründeki asıl sorunun talep yetersizliği olduğunu unutmamalısınız.
More Sentences
|
Law |
|
28 |
Law |
lack of evidence n.
|
delil yetersizliği |
|
Tom was acquitted for lack of evidence.
Tom delil yetersizliğinden beraat etti.
More Sentences
|
29 |
Law |
lack of evidence n.
|
kanıt eksikliği |
|
Tom was acquited because of lack of evidence.
Tom kanıt eksikliği yüzünden beraat etmişti.
More Sentences
|
Technical |
|
30 |
Technical |
lack of equipment n.
|
ekipman yetersizliği |
|
Sadly, it also has to be said that lack of equipment is currently hampering the efforts of many citizens eager to help.
Ne yazık ki, ekipman yetersizliği şu anda yardım etmeye hevesli olan birçok vatandaşın çabalarını sekteye uğratmaktadır.
More Sentences
|
Pathology |
|
31 |
Pathology |
lack of coordination n.
|
koordinasyon eksikliği |
|
The lack of coordination leads to friction costs in the work of the NGOs and government offices.
Koordinasyon eksikliği, STK'ların ve devlet dairelerinin çalışmalarında sürtüşme maliyetlerine yol açmaktadır.
More Sentences
|
Common Usage |
|
32 |
Common Usage |
lack of attention n.
|
dikkatsizlik |
|
33 |
Common Usage |
lack of work n.
|
çok az iş/çalışma/emek |
|
34 |
Common Usage |
lack of thought n.
|
fikirsizlik |
|
General |
|
35 |
General |
lack of need n.
|
gereksizlik |
|
36 |
General |
lack of condition n.
|
hamlık |
|
|
37 |
General |
lack of experience n.
|
acemilik |
|
38 |
General |
lack of taste n.
|
lezzetsizlik |
|
39 |
General |
lack of employees n.
|
adamsızlık |
|
40 |
General |
lack of purpose n.
|
amaçsızlık |
|
41 |
General |
lack of means n.
|
çaresizlik |
|
42 |
General |
lack of understanding n.
|
anlamazlık |
|
43 |
General |
lack of harmony n.
|
geçimsizlik |
|
44 |
General |
lack of aim n.
|
ereksizlik |
|
45 |
General |
lack of education n.
|
eğitimsizlik |
|
46 |
General |
lack of continuity n.
|
devamsızlık |
|
47 |
General |
lack of inspection n.
|
denetimsizlik |
|
48 |
General |
lack of adjustment n.
|
ayarsızlık |
|
49 |
General |
lack of appetite for sex n.
|
cinsel isteksizlik |
|
50 |
General |
lack of manners n.
|
görgüsüzlük |
|
51 |
General |
lack of aim n.
|
gayesizlik |
|
52 |
General |
lack of interest n.
|
alakasızlık |
|
53 |
General |
lack of zeal n.
|
gayretsizlik |
|
54 |
General |
lack of harmony n.
|
ahenksizlik |
|
55 |
General |
lack of esteem n.
|
itibarsızlık |
|
56 |
General |
lack of harmony n.
|
uyumsuzluk |
|
57 |
General |
lack of grounds for legal action n.
|
takipsizlik |
|
58 |
General |
lack of roads n.
|
yolsuzluk |
|
59 |
General |
lack of use n.
|
kal olmuş |
|
60 |
General |
lack of taste n.
|
tatsızlık |
|
61 |
General |
lack of food n.
|
beslenme yetersizliği |
|
62 |
General |
lack of foresight n.
|
basiretsizlik |
|
63 |
General |
lack of nourishment n.
|
besinsizlik |
|
64 |
General |
lack of oil n.
|
yağsızlık |
|
65 |
General |
lack of communication n.
|
iletişim kopukluğu |
|
66 |
General |
lack of workers n.
|
adamsızlık |
|
67 |
General |
lack of experience n.
|
tecrübesizlik |
|
68 |
General |
lack of control n.
|
başıboşluk |
|
69 |
General |
lack of suspicion n.
|
kuşkusuzluk |
|
70 |
General |
lack of nutrition n.
|
yetersiz beslenme |
|
71 |
General |
lack of nutrition n.
|
beslenme kifayetsizliği |
|
72 |
General |
lack of nutrition n.
|
beslenme eksikliği |
|
73 |
General |
lack of nutrition n.
|
beslenme yetersizliği |
|
74 |
General |
lack of a devotion to one´s country or family n.
|
hamiyetsizlik |
|
75 |
General |
lack of sanitary conditions n.
|
sağlığa elverişsiz |
|
76 |
General |
lack of sanitary conditions n.
|
sağlık şartlarının yetersizliği |
|
|
77 |
General |
lack of sanitary conditions n.
|
sağlığa elverişsizlik |
|
78 |
General |
lack of comprehension n.
|
anlayışsızlık |
|
79 |
General |
lack of concentration n.
|
konsantrasyon eksikliği |
|
80 |
General |
lack of energy n.
|
uyuklama |
|
81 |
General |
lack of energy n.
|
uyuşukluk |
|
82 |
General |
lack of energy n.
|
rehavet |
|
83 |
General |
lack of self-respect n.
|
haysiyetsizlik |
|
84 |
General |
lack of confidence n.
|
adem-i itimat |
|
85 |
General |
lack of inspection n.
|
denetim eksikliği |
|
86 |
General |
lack of control n.
|
denetim eksikliği |
|
87 |
General |
lack of necessity n.
|
gereksizlik |
|
88 |
General |
lack of success n.
|
muvaffakiyetsizlik |
|
89 |
General |
lack of sexual drive n.
|
cinsel soğukluk |
|
90 |
General |
lack of sexual drive n.
|
cinsel isteksizlik |
|
91 |
General |
lack of necessity n.
|
lüzumsuzluk |
|
92 |
General |
lack of time n.
|
vakit darlığı |
|
93 |
General |
lack of communication n.
|
haberleşme eksikliği |
|
94 |
General |
lack of motivation n.
|
motivasyon eksikliği |
|
95 |
General |
lack of unity n.
|
birlik/bütünlük eksikliği/yoksunluğu |
|
96 |
General |
lack of capacity n.
|
kapasitesizlik |
|
97 |
General |
lack of capacity n.
|
kapasite yetersizliği |
|
98 |
General |
lack of knowledge n.
|
bilgisizlik |
|
99 |
General |
lack of contentment n.
|
hoşnutsuzluk |
|
100 |
General |
lack of contentment n.
|
tatminsizlik |
|
101 |
General |
lack of training n.
|
eğitim eksikliği |
|
102 |
General |
lack of rain n.
|
yağmur yokluğu |
|
103 |
General |
lack of rain n.
|
yağmur eksikliği |
|
104 |
General |
lack of rain n.
|
yağış eksikliği |
|
105 |
General |
lack of rain n.
|
kuraklık |
|
106 |
General |
lack of rain n.
|
yağmursuzluk |
|
107 |
General |
lack of expression n.
|
ifade eksikliği |
|
108 |
General |
lack of self-confidence n.
|
özgüvensizlik |
|
109 |
General |
lack of self-confidence n.
|
kendine güvensizlik |
|
110 |
General |
lack of rainfall n.
|
yağış azlığı |
|
111 |
General |
lack of self-confidence n.
|
özgüven eksikliği |
|
112 |
General |
lack of discipline n.
|
başıbozukluk |
|
113 |
General |
lack of experience n.
|
çaylaklık |
|
114 |
General |
lack of solution n.
|
çözümsüzlük |
|
115 |
General |
lack of appetite n.
|
iştahsızlık |
|
116 |
General |
lack of efficacy n.
|
tesirsizlik |
|
117 |
General |
lack of space n.
|
yer sıkıntısı/darlığı |
|
118 |
General |
lack of commitment n.
|
taahhütsüzlük |
|
119 |
General |
lack of time n.
|
zaman sıkıntısı |
|
120 |
General |
lack of conviction n.
|
inanç eksikliği/yokluğu |
|
121 |
General |
lack of conviction n.
|
mahkumiyetin olmaması |
|
122 |
General |
lack of familiarity n.
|
aşinalık eksikliği |
|
123 |
General |
lack/shortage of ski̇ll n.
|
yetenek eksikliği |
|
124 |
General |
lack/shortage of ski̇ll n.
|
beceriksizlik |
|
125 |
General |
lack/shortage of ski̇ll n.
|
yeteneksizlik |
|
126 |
General |
lack of sample n.
|
yetersiz numune |
|
127 |
General |
lack of necessity n.
|
zorunluluğun olmaması |
|
128 |
General |
lack of satisfaction n.
|
memnuniyetsizlik |
|
129 |
General |
lack of satisfaction n.
|
tatminsizlik |
|
130 |
General |
lack of satisfaction n.
|
tatmin olmama |
|
131 |
General |
lack of satisfaction n.
|
tatmin eksikliği |
|
132 |
General |
lack of oversight n.
|
dikkatsizlik |
|
133 |
General |
lack of teamwork n.
|
ekip çalışması eksikliği |
|
134 |
General |
lack of character n.
|
karaktersizlik |
|
135 |
General |
lack of irony n.
|
ironi eksikliği |
|
136 |
General |
lack of irony n.
|
ironinin olmaması |
|
137 |
General |
lack of irony n.
|
ironi olmaması |
|
138 |
General |
lack of ornamentation n.
|
süssüzlük |
|
139 |
General |
lack of thought n.
|
fikirsizlik |
|
140 |
General |
feel the lack of v.
|
eksikliğini hissetmek |
|
141 |
General |
show a lack of respect for v.
|
saygıda kusur etmek |
|
142 |
General |
show a lack of comprehension v.
|
anlayışsızlık göstermek |
|
143 |
General |
show a total lack of comprehension v.
|
tam bir anlayışsızlık göstermek |
|
144 |
General |
show a lack of comprehension v.
|
anlayışssızlık sergilemek |
|
145 |
General |
show a lack of respect v.
|
saygısızlık göstermek |
|
146 |
General |
throw out the case for lack of evidence v.
|
delil yetersizliğinden davayı düşürmek |
|
147 |
General |
die from lack of air or oxygen v.
|
havasızlıktan ölmek |
|
148 |
General |
through lack of prep.
|
eksikliğinden dolayı |
|
149 |
General |
for lack of prep.
|
etkisizliğinden |
|
Phrases |
|
150 |
Phrases |
for lack of a better word expr.
|
kelimenin tam anlamıyla |
|
Colloquial |
|
151 |
Colloquial |
lok (lack of knowledge) n.
|
bilgisizlik |
|
152 |
Colloquial |
for lack of a better word expr.
|
nasıl desem |
|
153 |
Colloquial |
for lack of a better word expr.
|
tabiri caizse |
|
154 |
Colloquial |
I find your lack of (something) disturbing expr.
|
bence (bir şey) eksikliğin çok sinir bozucu |
|
155 |
Colloquial |
I find your lack of (something) disturbing expr.
|
bence (bir şey) eksikliğin çok üzücü |
|
156 |
Colloquial |
I find your lack of (something) disturbing expr.
|
(bir şey) eksikliğinden dolayı sana yazık |
|
Idioms |
|
157 |
Idioms |
close acquaintance causes lack of respect n.
|
aşırı yakınlık saygısızlık doğurur |
|
158 |
Idioms |
lack the courage of (one's) convictions v.
|
düşündüklerini savunacak cesareti olmamak |
|
159 |
Idioms |
lack the courage of (one's) convictions v.
|
inandıklarının arkasında duracak cesareti olmamak |
|
160 |
Idioms |
lack the courage of (one's) convictions v.
|
inandığı gibi hareket edememek |
|
161 |
Idioms |
lack the courage of (one's) convictions v.
|
doğru bildiği gibi hareket edememek |
|
162 |
Idioms |
lack the courage of (one's) convictions v.
|
inandığı gibi hareket edememek |
|
163 |
Idioms |
lack the courage of (one's) convictions v.
|
doğru bildiği şekilde davranamamak |
|
164 |
Idioms |
lack the courage of (one's) convictions v.
|
inançları doğrultusunda hareket edecek cesareti olmamak |
|
165 |
Idioms |
lack the courage of (one's) convictions v.
|
düşüncelerinin arkasında duramamak |
|
166 |
Idioms |
lack the courage of (one's) convictions v.
|
ilkelerine göre hareket edecek cesaretten yoksun olmak |
|
167 |
Idioms |
have/lack the courage of your convictions v.
|
ilkelerine göre hareket etme cesaretine sahip olmak/olmamak |
|
168 |
Idioms |
have/lack the courage of your convictions v.
|
düşüncelerinin arkasında durmak/durmamak |
|
169 |
Idioms |
have/lack the courage of your convictions v.
|
inançlarına göre hareket etme cesaretine sahip olmak/olmamak |
|
170 |
Idioms |
have/lack the courage of your convictions v.
|
inançları doğrultusunda sorumluluk alma/elini taşın altına koyma cesareti göstermek/gösterememek |
|
171 |
Idioms |
not for (a) lack of trying expr.
|
o kadar çabaya rağmen |
|
172 |
Idioms |
not for (a) lack of trying expr.
|
o kadar uğraşmasına rağmen |
|
173 |
Idioms |
not for (a) lack of trying expr.
|
yine de çok uğraştı/çaba harcadı |
|
174 |
Idioms |
not for (a) lack of trying expr.
|
yine de iyi çabaladı |
|
175 |
Idioms |
not for (a) lack of trying expr.
|
çok çabalamadı değil |
|
Trade/Economic |
|
176 |
Trade/Economic |
lack of business n.
|
iş darlığı |
|
177 |
Trade/Economic |
lack of qualified personnel n.
|
kalifiye eleman sıkıntısı |
|
178 |
Trade/Economic |
lack of qualified personnel n.
|
kalifiye eleman eksikliği |
|
179 |
Trade/Economic |
lack of money n.
|
para darlığı |
|
180 |
Trade/Economic |
lack of competition n.
|
rekabet yokluğu |
|
181 |
Trade/Economic |
lack of funding n.
|
sermaye yokluğu |
|
182 |
Trade/Economic |
lack of funding n.
|
sermaye eksikliği |
|
183 |
Trade/Economic |
lack of competition n.
|
tekelcilik |
|
184 |
Trade/Economic |
lack of demand n.
|
talep eksikliği |
|
185 |
Trade/Economic |
lack of conformity n.
|
uygunluk eksikliği |
|
186 |
Trade/Economic |
lack of conformity n.
|
uygunsuzluk |
|
187 |
Trade/Economic |
lack of qualified personnel n.
|
vasıflı eleman sıkıntısı |
|
188 |
Trade/Economic |
lack of qualified personnel n.
|
vasıflı eleman eksikliği |
|
189 |
Trade/Economic |
due to lack of assets expr.
|
varlık yokluğu nedeniyle |
|
Law |
|
190 |
Law |
lack of success n.
|
başarı eksikliği |
|
191 |
Law |
unconditional release on lack of evidence n.
|
delil yetersizliğinden şartsız tahliye |
|
192 |
Law |
lack of jurisdiction n.
|
görevsizlik |
|
193 |
Law |
lack of competence n.
|
görevsizlik |
|
194 |
Law |
decision of lack of jurisdiction n.
|
görevsizlik kararı |
|
195 |
Law |
lack of evidence n.
|
kanıt yetersizliği |
|
196 |
Law |
lack of evidence n.
|
kanıt noksanlığı |
|
197 |
Law |
lack of assent n.
|
rıza yokluğu |
|
198 |
Law |
lack of consent n.
|
rıza yokluğu |
|
199 |
Law |
lack of competency n.
|
vazifeli olmama |
|
200 |
Law |
lack of venue n.
|
yetkisizlik |
|
201 |
Law |
lack of jurisdiction n.
|
yetkisizlik |
|
202 |
Law |
reason of lack of venue n.
|
yetkisizlik nedeni |
|
203 |
Law |
lack of capacity to sue n.
|
husumet yokluğu |
|
204 |
Law |
lack of capacity n.
|
ehliyet eksikliği |
|
205 |
Law |
lack of capacity n.
|
ehliyetsizlik |
|
206 |
Law |
show a lack of mutual assent v.
|
muvafakatsizlik göstermek |
|
Politics |
|
207 |
Politics |
lack of majority n.
|
çoğunluğun sağlanamaması |
|
208 |
Politics |
lack of confidence n.
|
güven eksikliği |
|
209 |
Politics |
lack of majority n.
|
herhangi bir oylamada çoğunluğun sağlanamaması |
|
Technical |
|
210 |
Technical |
lack of maintenance n.
|
bakım eksikliği |
|
211 |
Technical |
lack of style n.
|
biçim yetersizliği |
|
212 |
Technical |
lack of stability n.
|
denge yetersizliği |
|
213 |
Technical |
lack of hardware n.
|
donanım yetersizliği |
|
214 |
Technical |
lack of equipment n.
|
donanım yetersizliği |
|
215 |
Technical |
lack of coordination n.
|
eşgüdüm eksikliği |
|
216 |
Technical |
lack of fusion n.
|
ergime noksanlığı |
|
217 |
Technical |
lack of hardware n.
|
ekipman yetersizliği |
|
218 |
Technical |
lack of energy n.
|
enerji azlığı |
|
219 |
Technical |
lack of penetration n.
|
kıvamlılık yetersizliği |
|
220 |
Technical |
lack of oxygen n.
|
oksijen eksikliği |
|
221 |
Technical |
lack of equipment n.
|
teknik yetersizlik |
|
222 |
Technical |
lack of hardware n.
|
teknik yetersizlik |
|
223 |
Technical |
lack of data n.
|
veri eksikliği |
|
224 |
Technical |
lack of lubrication n.
|
yağlama kesilmesi |
|
225 |
Technical |
lack of oil n.
|
yağlama yağı yetersizliği |
|
226 |
Technical |
lack of lubrication n.
|
yağlama olmaması |
|
227 |
Technical |
lack of fusion n.
|
yetersiz ergime |
|
Electric |
|
228 |
Electric |
lack of current n.
|
elektrik akımı yetersizliği |
|
Automotive |
|
229 |
Automotive |
lack of parallelism n.
|
paralellikten yoksun |
|
230 |
Automotive |
lack of lubrication n.
|
yağlama yetersizliği |
|
Medical |
|
231 |
Medical |
lack of movement n.
|
hareket yitimi |
|
232 |
Medical |
severe salt loss from lack of mineralocorticoid activity n.
|
mineralokortikoid eksikliğine bağlı ciddi tuz kaybı |
|
233 |
Medical |
lack of fingerprints n.
|
parmak izi yokluğu |
|
234 |
Medical |
lack of surfactant n.
|
surfaktan eksikliği |
|
235 |
Medical |
lack of compliance n.
|
uyum eksikliği |
|
236 |
Medical |
lack of vitamins n.
|
vitaminsizlik |
|
237 |
Medical |
lack of lubrication n.
|
yeterli ıslanmanın olmaması |
|
Psychology |
|
238 |
Psychology |
sense of lack of control n.
|
kontrol edememe korkusu |
|
Biology |
|
239 |
Biology |
lack of dominance n.
|
eksik baskınlık |
|
Education |
|
240 |
Education |
lack of education n.
|
eğitim eksikliği |
|
Meteorology |
|
241 |
Meteorology |
lack of rainfall n.
|
yağış yetersizliği |
|