pişman - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

pişman



Bedeutungen von dem Begriff "pişman" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 15 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
pişman regretful adj.
General
pişman penitent adj.
pişman remorseful adj.
pişman bad adj.
pişman sorry adj.
pişman repentant adj.
pişman contrite adj.
pişman rueful adj.
pişman afraid adj.
pişman apologetic adj.
pişman apologetical adj.
pişman unregretful adj.
pişman rewful adj.
pişman guiltsick adj.
pişman compunctious adj.

Bedeutungen, die der Begriff "pişman" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 110 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
pişman olmak regret v.
General
pişman olmama impenitence n.
pişman olan kimse penitent n.
pişman olmama irrepentance n.
pişman kimse apologizer n.
pişman olmama unconversion n.
pişman olmamışlık unregeneration n.
pişman olmama unrepentance n.
pişman olma repentance n.
pişman kimse penaunt n.
pişman kimse penitential n.
pişman olmak rue v.
pişman olmak repent v.
doğduğuna pişman olmak rue the day one was born v.
pişman olmak feel sorry v.
pişman olmak be sorry v.
pişman etmek make somebody feel sorry v.
bin pişman olmak be very sorry v.
pişman olmak be sorry for v.
doğduğuna pişman etmek make someone rue the day he was born v.
doğduğuna pişman etmek make someone regret the day he was born v.
bin pişman olmak bitterly regret v.
bin pişman olmak greatly regret v.
bin pişman etmek make someone feel sorry v.
bin pişman olmak deeply regret v.
bin pişman etmek make someone regret deeply for v.
bin pişman olmak bitterly repent v.
geldiğine geleceğine pişman olmak regret having come (at all/in the first place) v.
pişman olmak relent [obsolete] v.
pişman olmak deplore v.
pişman olmamış unrepented adj.
pişman olmayan unrepentant adj.
pişman olmayan impenitent adj.
çok pişman remorseful adj.
pişman olmayan repentless adj.
pişman eden attritive adj.
pişman olmayan unpenitent adj.
pişman olmayan unregeneracy adj.
pişman olunmamış unregretted adj.
pişman olmayan unregretting adj.
pişman olmayan unremorseful adj.
pişman etmeyen unremorseful adj.
pişman olmayan unremorseless adj.
pişman olmayan unrepentant adj.
pişman olmayan unrepenting adj.
inatla pişman olmayan obdure adj.
pişman olan deprecatory adj.
pişman olmayarak unrepentantly adv.
pişman bir şekilde penitentially adv.
pişman bir şekilde repentantly adv.
pişman bir şekilde penitently adv.
pişman olmayarak unregretfully adv.
pişman olarak remorsefully adv.
pişman bir şekilde ruefully adv.
pişman olmadan unrepentingly adv.
pişman halde sorrily adv.
Phrasals
pişman olarak dönmek crawl back to v.
pişman olup (birine) geri dönmek crawl back to (one) v.
(bir karardan) pişman olmak/vicdan azabı çekmek struggle with (something) v.
Phrases
pişman olup anlaşmadan çekilmeye çalışmak rue back [midland] v.
Proverb
iyice düşünmeden evlenirsen düşünmeye vakit bulunca pişman olursun marry in haste and repent at leisure
yapmadığın için pişman olmaktansa yaptıktan sonra özür dilersin olur biter it's better to ask forgiveness than permission
pişman olacağına sağlamcı davran better (be) safe than sorry [cliché]
pişman olacağına sağlamcı davran better safe than sorry
pişman olacağına sağlamcı davran it's better to be safe than sorry
Colloquial
gelecekte/ileride pişman olmak live to regret it v.
çok pişman (all) tore up adj.
çok pişman (all) torn up adj.
hemen pişman oldum I could have bitten my tongue off expr.
söylediğime söyleyeceğime bin pişman oldum I could have bitten my tongue off expr.
der demez pişman oldum I could have bitten my tongue off expr.
(biri) yaptığına pişman olacak (someone) will be sorry expr.
(biri) pişman olacak (someone) will be sorry expr.
sorduğuma pişman oldum (I'm) sorry I asked expr.
sorduğuma soracağıma pişman oldum (I'm) sorry I asked expr.
sorduğuma pişman ettin (I'm) sorry I asked expr.
pişman olacağın bir şey yapma don't do anything I wouldn't do expr.
sorduğuna pişman oldun mu? sorry you asked? expr.
sorduğuna pişman mısın? sorry you asked? expr.
Idioms
pişman olup dönen hayırsız kişi the prodigal son n.
pişman olup dönen hayırsız kişi prodigal son n.
pişman olup dönen hayırsız kişi a prodigal son n.
gençken evden ayrılıp tüm parasını yiyen ve pişman olup dönen kimse a prodigal son n.
pişman olup dönen hayırsız kişi the prodigal son n.
gençken evden ayrılıp tüm parasını yiyen ve pişman olup dönen kimse the prodigal son n.
yaptığından pişman olmamak make no apology for (something) v.
doğduğuna pişman olmak curse the day (one) was born v.
anasından doğduğuna pişman olmak curse the day (one) was born v.
pişman olmak whip the cat [australia/new zealand] v.
pişman olarak dönmek crawl back to someone v.
yaptığı veya söylediğinden pişman olmamak make no apologies v.
(bir şeyin olduğu) güne pişman olmak rue the day (that something happened) v.
(bir şeyin olduğu) güne bin pişman olmak rue the day (that something happened) v.
çok pişman olmak put on sackcloth and ashes v.
çok pişman olmak wear sackcloth and ashes v.
(bir şeyle) ilgili yaptığı veya söylediğinden pişman olmamak make no apologies for (something) v.
pişman olacağıma sağlamcı davranayım better safe than sorry expr.
pişman olacağıma sağlamcı davranayım better to be safe than sorry expr.
pişman ve perişan halde in sackcloth and ashes expr.
Speaking
asla pişman olmayacaksın you will never regret expr.
asla yaptıklarından pişmanlık duyma/pişman olma never look back in regret expr.
bunu sorduğuna pişman olacaksın you'll be sorry you asked expr.
beni gönüllü olduğuma pişman ediyorsun you make me regret volunteering expr.
çok pişman oldum I deeply regretted expr.
sorduğun için pişman mısın are you sorry you asked? expr.
pişman olmadan yaşa live without regrets expr.
sorduğuna pişman mı oldun? are you sorry you asked? expr.
pişman değilim glad on't expr.
Religious
işlediği günahlarından ötürü pişman olmuş kişi black sheep n.
işlediği günahlarından ötürü pişman olmuş kişi prodigal son n.