Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | pleasure (in) v. | zevk almak | ||
I don't take any pleasure in this. Bundan hiç zevk almıyorum. More Sentences |
Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | find pleasure in v. | zevk almak | ||
He finds pleasure in watching people. O, insanları izlemekten zevk alır. More Sentences |
||||
General | take pleasure in v. | zevk almak | ||
Singing is an honest and pleasurable entertainment, but one must be careful to avoid singing or taking pleasure in listening to lewd songs. Şarkı söylemek dürüst ve zevkli bir eğlencedir, ancak müstehcen şarkılar söylemekten veya dinlemekten zevk almaktan kaçınmak için dikkatli olunmalıdır. More Sentences |
||||
General | find pleasure in v. | lezzet almak | ||
General | take pleasure in v. | haz almak | ||
General | take pleasure in doing something v. | -den keyif almak | ||
General | take pleasure in doing something v. | (bir şeyi) yapmaktan keyif almak | ||
General | take pleasure in v. | keyif almak | ||
General | take a vicarious pleasure in v. | başkasının adına mutlu olmak |