prolonged - Türkisch Englisch Wörterbuch

prolonged

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "prolonged" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 6 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
prolonged adj. uzatılmış
The session will be prolonged again.
Oturum tekrar uzatılacak.

More Sentences
prolonged adj. uzun
The risk of an extremely costly, prolonged conflict is clear.
Son derece maliyetli ve uzun süreli bir çatışma riski açıktır.

More Sentences
Trade/Economic
prolonged adj. sürekli
The economist anticipated a prolonged depression.
Ekonomist, sürüp giden bir ekonomik kriz sezinledi.

More Sentences
General
prolonged adj. uzatılan
prolonged adj. temdit edilmiş
Construction
prolonged adj. uzatmalı

Bedeutungen, die der Begriff "prolonged" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 56 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
be prolonged v. uzamak
This huge war has been prolonged.
Bu büyük savaş uzadı.

More Sentences
prolonged pregnancy n. uzamış gebelik
prolonged grief n. uzun süren/süreli yas/elem/keder
prolonged welfare n. uzun süreli refah
be prolonged v. uzatılmak
Trade/Economic
prolonged receivables under protest n. protestolu temditli alacaklar
prolonged bill n. temdit edilmiş senet
prolonged bill n. temel maliyet
prolonged bill n. vadesi uzatılmış senet
prolonged grace period n. uzatılmış ön ödemesiz süre
Law
prolonged arbitrary detention n. uzun süreli keyfi gözaltı
Technical
prolonged exposure to heat n. uzun süre ısıya maruz bırakılma
Medical
prolonged hospital stay n. hastanede kalış süresinin uzaması
prolonged partial upper airway obstruction n. havayollarındaki uzun süreli kısmi daralma
prolonged sulfonylurea-induced hypoglycemia n. sülfonilüreye bağlı uzamış hipoglisemi
prolonged pregnancy n. süresi uzun gebelik
prolonged pregnancy n. süresi uzun hamilelik
prolonged gestation n. süresi uzun gebelik
prolonged gestation n. süresi uzun hamilelik
prolonged-release capsule n. uzatılmış salımlı kapsül
prolonged mechanical ventilation n. uzamış mekanik ventilasyon
prolonged-release capsule n. uzatılmış salımlı yumuşak kapsül
prolonged release eye drops n. uzatılmış salımlı göz damlası
prolonged asymptomatic intervals n. uzun asemptomatik aralar
prolonged elevation of parathyroid hormone n. uzamış paratiroid hormon yüksekliği
prolonged jaundice n. uzamış sarılık
prolonged alendronate therapy n. uzun süreli alendronat tedavisi
postoperative prolonged pain n. uzamış postoperatif ağrı
infants who cry for prolonged periods n. uzamış ağlama periyotları gösteren infantlar
prolonged release n. uzatılmış salım
prolonged duration of mechanical ventilatory support n. uzamış mekanik ventilasyon desteği
prolonged cortisol treatment n. uzun süreli kortizol tedavisi
prolonged tachypnea n. uzamış takipne
prolonged fasting n. uzamış açlık
prolonged air leak n. uzun süreli hava kaçağı
prolonged neuromuscular block and hyperglycemia n. uzamış nöromusküler blok ve hiperglisemi
prolonged air leak n. uzamış hava kaçağı
prolonged release n. uzatılmış salımlı göz damlası
prolonged usage of wide spectrum antibiotics n. uzun süreli ve geniş etki alanlı antibiyotik kullanımı
prolonged apnea n. uzamış apne
prolonged-release tablet n. uzatılmış salımlı tablet
prolonged infusion n. uzun süreli infüzyon
prolonged complications n. uzamış komplikasyonlar
prolonged-release granules n. uzatılmış salımlı granül
prolonged labor n. uzamış doğum
prolonged q-t interval n. uzamış q-t aralığı
prolonged-release capsule n. uzatılmış salımlı sert kapsül
transient prolonged paresthesia n. uzamış geçici parestezi
prolonged neonatal jaundice n. yenidoğan uzamış sarılığı
prolonged qt interval n. uzamış qt mesafesi
Pathology
prolonged second stage of labour n. doğumun uzamış ikinci safhası
prolonged first stage of labour n. doğumun uzamış birinci safhası
prolonged pregnancy n. uzamış gebelik
Biology
prolonged copulation n. uzun süreli çiftleşme
Marine Biology
prolonged speed n. sürekli hız
Environment
prolonged toxicity of substances n. maddelerin uzun süreli zehirliliği