Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | sadakatle | loyally adv. | ||
The Commission sought to apply the agreement fully and loyally throughout that procedure. Komisyon, bu prosedür boyunca anlaşmayı tam olarak ve sadakatle uygulamaya çalışmıştır. More Sentences |
||||
General | sadakatle | faithfully adv. | ||
He will faithfully transpose what is in the European directives, sometimes too late, but it is done, anyway. Avrupa direktiflerinde ne varsa sadakatle aktaracaktır, bazen çok geç olsa da yine de yapılır. More Sentences |
||||
General | sadakatle | stedfastly adv. | ||
General | sadakatle | truly adv. | ||
General | sadakatle | leally adv. | ||
General | sadakatle | yeomanly adv. | ||
General | sadakatle | fast adv. | ||
General | sadakatle | surely adv. | ||
Archaic | ||||
Archaic | sadakatle | constantly adv. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | sadakatle yapılan | yeoman adj. |
General | sadakatle ilgili olarak | devotionally adv. |
Colloquial | ||
Colloquial | işverenine sadakatle bağlı kadın | company woman n. |
Politics | ||
Politics | sadakatle bağlı kalmak | abide faithfully v. |