sebebiyet

Bedeutungen von dem Begriff "sebebiyet" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	sebebiyet	causing n.
2	General	sebebiyet	cause n.
Law
3	Law	sebebiyet	causality n.

Bedeutungen, die der Begriff "sebebiyet" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 68 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	sebebiyet vermek	cause v.
These antidepressants may cause death in the case of an overdose. Bu antidepresanlar aşırı doz durumunda ölüme bile sebebiyet verebilir. More Sentences
General
2	General	sebebiyet vermek	give rise to v.
Her unusual behavior gave rise to our suspicions. Onun alışılmadık davranışları bizim şüphelere sebebiyet verdi. More Sentences
3	General	ölüme sebebiyet vermek	cause death v.
It doesn't generally cause deaths directly. Genelde direkt olarak ölüme sebebiyet vermez. More Sentences
Technical
4	Technical	sebebiyet vermek	cause v.
The iron railings in front of the school can cause accidents. Okulun önündeki demir korkuluklar kazalara sebebiyet verebilir. More Sentences
General
5	General	felce sebebiyet verebilen bulaşıcı bir virüs hastalığı	poliomyelitis n.
6	General	rahatsızlığa sebebiyet verme	pestering n.
7	General	ölüme sebebiyet veren kaza	fatal accident n.
8	General	ölümüne sebebiyet vermek	cause the death of another person v.
9	General	sıkıntıya sebebiyet vermek	cause trouble v.
10	General	sıkıntıya sebebiyet vermek	ail v.
11	General	rahatsızlığa sebebiyet vermek	pester v.
12	General	şaşkınlığa sebebiyet vermek	create confusion v.
13	General	şaşkınlığa sebebiyet vermek	cause surprise v.
14	General	şaşkınlığa sebebiyet vermek	result in confusion v.
15	General	şaşkınlığa sebebiyet vermek	lead to confusion v.
16	General	şaşkınlığa sebebiyet vermek	fill something with consternation v.
17	General	şaşkınlığa sebebiyet vermek	cause confusion v.
18	General	şaşkınlığa sebebiyet vermek	create consternation v.
19	General	sebebiyet vermek	give rise v.
20	General	sebebiyet vermek	bring v.
21	General	sebebiyet vermek	engender v.
22	General	yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermek	cause misunderstanding v.
23	General	ölüme sebebiyet vermek	carry off v.
24	General	masraflara sebebiyet vermek	involve expenses v.
25	General	tehlikeye sebebiyet vermek	cause danger v.
26	General	hastalığa sebebiyet vermek	cause disease v.
27	General	probleme sebebiyet vermek	cause a problem v.
28	General	soruna sebebiyet vermek	cause a trouble v.
29	General	sebebiyet vermek	arouse v.
30	General	sebebiyet vermek	occasion v.
31	General	sebebiyet vermek	mean v.
32	General	sebebiyet veren	occasioned adj.
33	General	sebebiyet vermiş	occasioned adj.
34	General	karışıklığa sebebiyet veren	disruptive adj.
35	General	rahatsızlığa sebebiyet veren	pestering adj.
36	General	fikir ayrılığına sebebiyet veren	confrontational adj.
37	General	zarara sebebiyet veren	causing the loss adj.
38	General	sebebiyet vererek	causatively adv.
Phrases
39	Phrases	bu yanlış anlamaya sebebiyet verebilir	this may lead to misunderstandings expr.
40	Phrases	bu yanlış anlamalara sebebiyet verebilir	this may lead to misunderstandings expr.
Proverb
41	Proverb	üst üste/oradan oraya taşınmak yangın çıkmış kadar çok şeyin kaybolmasına sebebiyet verir	three moves are as bad as a fire
Colloquial
42	Colloquial	bir ilişkinin bozulmasına sebebiyet veren neden	deal breaker n.
43	Colloquial	yıkıma veya hasara sebebiyet veren kimse	destructo [australia] n.
Idioms
44	Idioms	bir kazaya/bir felakete sebebiyet verecek şey	a disaster waiting to happen n.
45	Idioms	bir kazaya/bir felakete sebebiyet verecek şey	an accident waiting to happen n.
46	Idioms	bir kazaya/felakete sebebiyet verecek şey	an accident waiting to happen n.
47	Idioms	bir kazaya sebebiyet verecek şey/kimse	an accident waiting to happen n.
48	Idioms	bir felakete sebebiyet verecek şey/kimse	a disaster waiting to happen n.
49	Idioms	bir kazaya sebebiyet verecek şey/kimse	an accident waiting to happen n.
50	Idioms	bir felakete sebebiyet verecek şey/kimse	a disaster waiting to happen n.
51	Idioms	sebebiyet vermek	give cause for v.
Trade/Economic
52	Trade/Economic	sebebiyet ilkesi	principle of causality n.
53	Trade/Economic	sebebiyet vermek	procure v.
Law
54	Law	çocuk düşürmeye sebebiyet	procuring abortion n.
55	Law	çocuk düşürmeye sebebiyet	procuring miscarriage n.
56	Law	dikkatsizlik nedeniyle ölüme sebebiyet verme	negligent homicide n.
57	Law	ihmal sonucu ölüme sebebiyet verme	wrongful death claim n.
58	Law	sık sık kargaşa ve huzursuzluğa sebebiyet verme	barratry n.
59	Law	sebebiyet verme	bringing n.
60	Law	sık sık kargaşa ve huzursuzluğa sebebiyet verme	barretry n.
61	Law	davacının aile üyelerinden birinin ölümüne sebebiyet veren hukuka aykırı fiil veya ihmal gerekçesiyle açılan tazminat davası	wrongful death n.
62	Law	bilinçli taksirle trafik kazası sonucu ölüme sebebiyet vermek	cause death by dangerous driving v.
63	Law	zarara sebebiyet vermek	cause a loss v.
Politics
64	Politics	ölüme sebebiyet veren yaralanma	fatal injury n.
Medical
65	Medical	ölüme sebebiyet veren ajan	death causing agent n.
Botanic
66	Botanic	bitki yapraklarında genellikle asma bitinin sebebiyet verdiği tohum benzeri yumru	seed gall n.
Geology
67	Geology	arazi yüzeyindeki azami birkaç fit kadar yükseklik farkına sebebiyet veren ufak engebeler	microrelief n.
Archaic
68	Archaic	sebebiyet vermek	redound v.