Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | skilfully adv. | ustalıkla | ||
The European Union has a major role to play in this fight, as Minister Haarder has so skilfully illustrated. Bakan Haarder'in de ustalıkla ortaya koyduğu gibi, Avrupa Birliği'nin bu mücadelede oynayacağı önemli bir rol vardır. More Sentences |
||||
General | skilfully adv. | ustaca | ||
This report very carefully and skilfully analyses all the questions at issue. Bu rapor söz konusu tüm meseleleri çok dikkatli ve ustaca analiz etmektedir. More Sentences |
||||
General | skilfully adv. | mahirane | ||
General | skilfully adv. | maharetle |