Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | sosyal değişim | social change n. | ||
Economic and social change has led our economy and society into an impasse. Ekonomik ve sosyal değişim, ekonomimizi ve toplumumuzu bir çıkmaza sürükledi. More Sentences |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | sosyal değişim esnekliği | social change flexibility n. |
General | gençlerin eylemleri ya da etkilerinden doğan, kayda değer kültürel, politik ya da sosyal değişim | youthquake n. |
General | genç insanların etkisinden veya eyleminden kaynaklanan önemli kültürel, siyasi veya sosyal değişim | youthquake n. |
General | entelektüel veya sosyal değişim unsuru | coin n. |
Social Sciences | ||
Social Sciences | ekonomik, sosyal ya da kültürel standartta değişim | changeover n. |
Social Sciences | gençlerin tetiklediği önemli kültürel, siyasi veya sosyal değişim | youthquake n. |
Social Sciences | (sosyal olgular) değişim gösteren | sympodial adj. |