speak!

Bedeutungen, die der Begriff "speak!" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Common Usage
1	Common Usage	speak to v.	konuşmak
When they saw us, people of all ages came out to speak to us, to plead with us to intervene urgently. Bizi gördüklerinde her yaştan insan bizimle konuşmak, acilen müdahale etmemiz için yalvarmak için dışarı çıktı. More Sentences
2	Common Usage	speak v.	konuşmak
Today, I am speaking on behalf of the Committee on Development and Cooperation. Bugün Kalkınma ve İşbirliği Komitesi adına konuşuyorum. More Sentences
3	Common Usage	speak of v.	bahsetmek
You have spoken of sustainable development and the protection of the environment. Sürdürülebilir kalkınma ve çevrenin korunmasından bahsettiniz. More Sentences
General
4	General	right to speak n.	konuşma hakkı
I must remind the House that, under Rule 110a(4), the rapporteur is fully within her rights to speak for two minutes. Meclise, İçtüzük 110a(4) uyarınca raportörün iki dakika konuşma hakkına sahip olduğunu hatırlatmak isterim. More Sentences
5	General	speak v.	bahsetmek
You speak in your document of a planned legal immigration policy. Belgenizde planlı bir yasal göç politikasından bahsediyorsunuz. More Sentences
6	General	speak to v.	seslenmek
The President spoke to the nation on TV. Başkan TV'de ulusa seslendi. More Sentences
7	General	speak of v.	söz etmek
It will be a very long time before we can speak of a real approximation. Gerçek bir yaklaşımdan söz edebilmemiz için çok uzun bir zaman geçmesi gerekecek. More Sentences
8	General	speak v.	söylemek (gerçeği/sözü)
Speak the truth, even if your voice shakes. Sesin titrese bile gerçeği söyle. More Sentences
9	General	speak for v.	adına konuşmak
I can speak for the European Commission. Avrupa Komisyonu adına konuşabilirim. More Sentences
10	General	speak up v.	sesini yükseltmek
I spoke up. Sesimi yükselttim. More Sentences
11	General	speak ill of v.	kötülemek
Don't speak ill of him in public. Milletin içinde onu kötüleme. More Sentences
12	General	speak v.	konuşma yapmak
Two hundred Members walked out when he was due to speak. Konuşma yapacağı sırada iki yüz üye salonu terk etti. More Sentences
13	General	speak ill of v.	hakkında kötü konuşmak
He is the last person to speak ill of others. Başkaları hakkında kötü konuşan son kişidir. More Sentences
14	General	speak out v.	açıkça söylemek
You ought to have the courage to speak out what you believe to be right. Neyin doğru olduğuna inandığını açıkça söyleme cesaretine sahip olmalısın. More Sentences
15	General	speak up v.	açıkça konuşmak
Please speak up. Lütfen açıkça konuş. More Sentences
16	General	speak v.	ses çıkarmak
When they came for the Jews, I did not speak out because I was not a Jew. Yahudiler için geldiklerinde sesimi çıkarmadım çünkü ben Yahudi değildim. More Sentences
17	General	speak of v.	hakkında konuşmak
It would be like forbidding Cardinals of the Catholic Church to speak of God. Bu, Katolik Kilisesi Kardinallerinin Tanrı hakkında konuşmasını yasaklamak gibi bir şey olurdu. More Sentences
18	General	speak out v.	konuşmak
The Security Council should now speak out about this. Güvenlik Konseyi artık bu konuda sesini yükseltmelidir. More Sentences
19	General	speak of v.	söylemek
He is well spoken of by those people. İnsanlar hakkında iyi şeyler söylüyor. More Sentences
20	General	speak of v.	bahsetmek
The President-in-Office of the Council has spoken of the spirit of Nice. Konsey Dönem Başkanı Nice ruhundan bahsetti. More Sentences
21	General	ask to speak v.	söz istemek
I have asked to speak as I wanted to draw the Commission's attention to a problem of legal basis in this report. Komisyon'un dikkatini bu rapordaki bir yasal dayanak sorununa çekmek istediğim için söz istedim. More Sentences
22	General	speak v.	konuşmak
So let us say that I am allowed to speak because I have to leave for the front. Diyelim ki konuşmama izin verildi çünkü cepheye gitmem gerekiyor. More Sentences
23	General	speak out v.	dile getirmek
You ought to have the courage to speak out what you believe to be right. Doğru olduğuna inandığınız şeyi dile getirme cesaretine sahip olmalısınız. More Sentences
24	General	want to speak v.	konuşmak istemek
But this is a big public health issue and I want to speak firstly from personal experience. Ancak bu büyük bir halk sağlığı sorunudur ve öncelikle kişisel deneyimlerime dayanarak konuşmak istiyorum. More Sentences
25	General	speak slow v.	yavaş konuşmak
Could you please speak slower? Lütfen daha yavaş konuşabilir misiniz? More Sentences
26	General	try to speak v.	konuşmaya çalışmak
He tried to speak French to us. O, bizimle Fransızca konuşmaya çalıştı. More Sentences
27	General	speak without thinking v.	düşünmeden konuşmak
Tom speaks without thinking. Tom düşünmeden konuşur. More Sentences
28	General	speak fluently v.	akıcı konuşmak
The only language I can speak fluently is English. Akıcı konuşabildiğim tek dil İngilizce. More Sentences
29	General	speak loudly v.	yüksek sesle konuşmak
She speaks loudly. O, yüksek sesle konuşuyor. More Sentences
30	General	speak for everyone v.	herkes adına konuşmak
I know I speak for everyone when I say I wish her the fullest and speediest possible recovery. Ona mümkün olan en iyi ve en hızlı şekilde iyileşmesini dilediğimi söylerken herkes adına konuştuğumu biliyorum. More Sentences
31	General	speak highly of v.	övgüyle bahsetmek
Tom speaks highly of you. Tom senden övgüyle bahsediyor. More Sentences
32	General	speak english v.	ingilizce konuşmak
You will be able to speak English soon. Yakında İngilizce konuşabileceksin. More Sentences
33	General	speak well of v.	(birisi hakkında) iyi konuşmak
Everybody speaks well of her. Herkes onun hakkında iyi konuşuyor. More Sentences
34	General	speak well v.	iyi konuşmak
The speaker didn't know his subject, nor did he speak well; in short, he was disappointing. Konuşmacı ne konusunu biliyordu ne de iyi konuşuyordu; kısacası hayal kırıklığı yarattı. More Sentences
35	General	so to speak adv.	tabiri caizse
I also congratulate him on his ability, so to speak, to wear three hats at once! Ayrıca, tabiri caizse, aynı anda üç gömleğe birden girebilme becerisinden dolayı kendisini tebrik ediyorum! More Sentences
Phrasals
36	Phrasals	speak up v.	konuşmak
Tom spoke up first. Tom ilk konuştu. More Sentences
37	Phrasals	speak about (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) bahsetmek
In my first speech, I spoke about the operation in the Congo. İlk konuşmamda Kongo'daki operasyondan bahsetmiştim. More Sentences
38	Phrasals	speak against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) aleyhinde konuşmak
Mr President, I should like to speak against the proposal, but I shall do so in a special way. Sayın Başkan, önerinin aleyhinde konuşmak istiyorum ancak bunu özel bir şekilde yapacağım. More Sentences
39	Phrasals	speak for (oneself) v.	kendi adına konuşmak
Of course this resolution speaks for itself. Elbette bu karar kendi adına konuşuyor. More Sentences
Colloquial
40	Colloquial	speak your mind expr.	aklından geçeni söyle
I don't like the way you speak your mind. Aklından geçenleri söyleme şeklini sevmiyorum. More Sentences
41	Colloquial	so to speak expr.	deyim yerindeyse
The EUR 200 million is money that has, so to speak, been 'vacuumed-up' in the neighbourhood. 200 milyon Euro, deyim yerindeyse, komşu ülkelerden 'vakumlanmış' bir paradır. More Sentences
42	Colloquial	speak for itself expr.	gün gibi ortada
The thing speaks for itself. Gün gibi ortada. More Sentences
43	Colloquial	speak with me expr.	konuş benimle
Speak with me. Konuş benimle. More Sentences
44	Colloquial	speak for yourself expr.	kendi adına konuş
Speak for yourself. Kendi adına konuş. More Sentences
Idioms
45	Idioms	speak in riddles v.	bilmece gibi konuşmak
Stop speaking in riddles. Bilmece gibi konuşmayı bırak. More Sentences
General
46	General	right to speak n.	söz hakkı
47	General	not being able to speak n.	konuşamama
48	General	speak more quietly v.	sesini kısmak
49	General	speak to each other v.	birbiriyle konuşmak
50	General	speak of v.	göstermek
51	General	speak v.	çalmak
52	General	speak about v.	bir konu hakkında konuşmak
53	General	speak evil of v.	iftira etmek
54	General	speak ill for v.	biri için olumsuz bir puan olmak
55	General	speak one's last will v.	vasiyet etmek
56	General	speak v.	haberleşmek
57	General	speak softly v.	pes perdeden konuşmak
58	General	speak one's piece v.	kendi fikrini belirtmek
59	General	ask for permission to speak v.	söz istemek
60	General	speak for v.	lehinde konuşmak
61	General	make somebody speak v.	konuşturmak
62	General	speak harshly v.	sert konuşmak
63	General	speak out against v.	aleyhinde konuşmak
64	General	speak in praise of somebody v.	övmek
65	General	speak for somebody v.	adına konuşmak
66	General	speak highly of somebody v.	övgüyle söz etmek
67	General	speak well for v.	biri için olumlu bir puan olmak
68	General	speak below one's breath v.	alçak sesle konuşmak
69	General	speak well of v.	övmek
70	General	speak out of turn v.	sırası gelmeden konuşmak
71	General	speak clearly v.	açıkça anlatmak
72	General	speak sweetly v.	ağzından bal akmak
73	General	speak one's last will v.	vasiyette bulunmak
74	General	speak in praise of somebody v.	methetmek
75	General	speak openly v.	açık söylemek
76	General	begin to speak v.	söz almak
77	General	speak fluently v.	çatır çatır konuşmak
78	General	speak well of v.	övgü dolu sözler söylemek
79	General	speak in response v.	karşılık vermek
80	General	speak v.	tekellüm etmek
81	General	speak for v.	temsil etmek
82	General	speak up for v.	lehinde konuşmak
83	General	speak up v.	ne düşündüğünü açıkça söylemek
84	General	speak out of turn v.	yersiz konuşmak
85	General	speak on v.	bir konu hakkında konuşmak
86	General	speak of v.	ağza almak
87	General	speak of v.	bahsetmeye değer
88	General	speak aside v.	kendi kendine konuşmak
89	General	not to allow anybody to speak ill of someone v.	toz kondurmamak
90	General	speak one's mind v.	ne düşündüğünü açıkça söylemek
91	General	speak out v.	ne düşündüğünü açıkça söylemek
92	General	speak through the nose v.	genizden konuşmak
93	General	speak about someone v.	kulağını çınlatmak
94	General	speak unfavorably of (someone) v.	aleyhte konuşmak
95	General	speak to v.	değinmek
96	General	speak v.	belirtmek
97	General	speak for v.	yerine konuşmak
98	General	speak v.	söz söylemek
99	General	speak fluently v.	bülbül gibi konuşmak
100	General	speak with conviction v.	inançla konuşmak
101	General	speak distinctly v.	tane tane konuşmak
102	General	speak up v.	daha yüksek sesle konuşmak
103	General	speak clearly v.	açık seçik konuşmak
104	General	speak out v.	daha yüksek sesle konuşmak
105	General	speak clearly v.	tane tane konuşmak
106	General	speak face to face v.	yüzyüze konuşmak
107	General	speak softly but carry a big stick v.	aba altından değnek sopa göstermek
108	General	speak gutturally v.	gırtlaktan konuşmak
109	General	speak gutturally v.	genizden konuşmak
110	General	speak a language v.	dil bilmek
111	General	speak truly v.	doğru konuşmak
112	General	speak correctly v.	doğru konuşmak
113	General	speak into microphone v.	mikrofona konuşmak
114	General	speak ill of someone v.	birini kötülemek (adını apaçık zikrederek)
115	General	speak the language that he understands v.	anladığı dilde konuşmak
116	General	speak the same language v.	aynı dili konuşmak
117	General	speak the language that he understands v.	anlayacağı dilde konuşmak
118	General	have the right to speak v.	söz hakkı olmak
119	General	speak of v.	-e işaret etmek
120	General	speak with authority v.	ahkam kesmek
121	General	speak with authority v.	ukalalık etmek
122	General	speak to someone on the telephone v.	telefonda görüşüyor olmak
123	General	speak to someone on the telephone v.	telefonda olmak
124	General	speak to someone on the phone v.	telefon ile görüşmek
125	General	speak to someone on the phone v.	telefonda olmak
126	General	speak to someone on the telephone v.	telefon ile görüşmek
127	General	speak to someone on the phone v.	telefonda görüşüyor olmak
128	General	speak to someone in charge v.	yetkiliyle konuşmak
129	General	speak to someone in charge v.	bir yetkiliyle görüşmek
130	General	speak to someone in charge v.	bir yetkiliyle konuşmak
131	General	speak highly of v.	methetmek
132	General	speak rashly v.	ulu orta konuşmak
133	General	speak highly of v.	övmek
134	General	speak in hyperbole v.	abartarak konuşmak
135	General	have the opportunity to speak v.	konuşma fırsatı bulmak
136	General	speak up v.	çekinmeden açıkça söylemek
137	General	speak one's mind v.	düşündüğünü dosdoğru söylemek
138	General	speak tactfully/cleverly v.	usturuplu konuşmak
139	General	speak into the mike v.	mikrofona konuşmak
140	General	speak to someone in charge v.	yetkiliyle görüşmek
141	General	speak too soon v.	çok erken konuşmak
142	General	speak to someone in charge v.	yetkili personel ile görüşmek
143	General	speak fluently v.	sular seller gibi konuşmak
144	General	speak sweet nothings v.	havadan sudan konuşmak
145	General	speak loudly v.	bağırarak konuşmak
146	General	speak to someone's heart v.	yüreğine hitap etmek
147	General	speak with a stammer v.	kekelemek
148	General	speak with a stammer v.	kekeleyerek konuşmak
149	General	speak from experience v.	yaşadıklarına dayanarak/ tecrübeye/deneyime istinaden konuşmak
150	General	speak ill of v.	(hakkında) ileri geri konuşmak
151	General	speak with a senior member of the family v.	bir aile büyüğüne danışmak
152	General	speak someone's mind v.	aklındakini söylemek
153	General	speak to someone on the phone v.	birisiyle telefonda görüşmek
154	General	speak to someone on the phone v.	birisiyle telefonda konuşmak
155	General	speak broken english v.	çat pat ingilizce konuşmak
156	General	speak broken english v.	çat pat ingilizce bilmek
157	General	speak broken english v.	ingilizce'yi çat pat konuşmak
158	General	speak in sign language v.	işaret dili ile konuşmak
159	General	speak in sign language v.	işaret dilinde konuşmak
160	General	speak in sign language v.	işaret dili kullanarak konuşmak
161	General	speak in sign language v.	el hareketleri ve yüz mimikleri kullanılarak oluşturulan görsel dilde konuşmak
162	General	call upon someone to speak v.	birisine söz vermek
163	General	speak a foreign language v.	yabancı bir dil konuşmak
164	General	speak in public v.	kalabalık önünde konuşmak
165	General	speak fair v.	samimi konuşmak
166	General	speak well for v.	takdir etmek
167	General	speak fair v.	açık sözlülükle konuşmak
168	General	speak well for v.	birine referans olmak
169	General	speak fair v.	açık yüreklilikle konuşmak
170	General	not get a chance to speak v.	laf ağzında kalmak
171	General	so to speak adv.	adeta
172	General	so to speak adv.	tabir caizse
Irregular Verb
173	Irregular Verb	speak v.	spoke - spoken
Phrasals
174	Phrasals	speak of v.	üzerine konuşmak
175	Phrasals	speak out v.	yüksek sesle ve net bir şekilde konuşmak
176	Phrasals	speak with v.	(biriyle) sohbet etmek
177	Phrasals	speak out v.	çekinmeden söylemek
178	Phrasals	speak with v.	biriyle konuşmak
179	Phrasals	speak upon something v.	bir şey hakkında/üzerine konuşmak
180	Phrasals	speak on something v.	bir şey hakkında/üzerine konuşmak
181	Phrasals	speak with someone about someone v.	biri hakkında birisi ile konuşmak
182	Phrasals	speak as v.	olarak konuşmak
183	Phrasals	speak up v.	(bir görüş ile ilgili) seslerini yükseltmek
184	Phrasals	speak about (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında konuşmak
185	Phrasals	speak against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) eleştirmek
186	Phrasals	speak against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı eleştirilerini/görüşlerini dile getirmek
187	Phrasals	speak against (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında olumsuz bir görüntü çizmek
188	Phrasals	speak against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) kötü olduğunu göstermek
189	Phrasals	speak against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) aleyhinde bir tablo çizmek
190	Phrasals	speak down to v.	küçümser biçimde konuşmak
191	Phrasals	speak down to v.	aşağılar şekilde konuşmak
192	Phrasals	speak for (oneself) v.	kendi görüşünü kendi belirtmek
193	Phrasals	speak from v.	-den konuşmak
194	Phrasals	speak from v.	-e dayanarak konuşmak
195	Phrasals	speak from v.	-e istinaden konuşmak
196	Phrasals	speak up for (one) v.	(birinden) yana konuşmak
197	Phrasals	speak up for (one) v.	(birini) savunmak
198	Phrasals	speak up for (one) v.	(birinin) lehinde konuşmak
199	Phrasals	speak with (someone) v.	(biriyle) konuşmak
200	Phrasals	speak with (someone) v.	(birini) azarlamak
201	Phrasals	speak with (someone) v.	(birini) fırçalamak
202	Phrasals	speak with (something) v.	(bir şekilde) konuşmak
203	Phrasals	speak with (something) v.	(bir hisle, yaklaşımla, karakterde konuşmak
204	Phrasals	speak over someone v.	karşısındaki insanın sesini bastırmak için sesini yükseltmek
Phrases
205	Phrases	nothing to speak of expr.	bahse değmez
206	Phrases	to speak honestly expr.	dürüstçe söylemem gerekirse
207	Phrases	when you speak of expr.	denince
208	Phrases	to speak honestly expr.	doğruyu söylemek gerekirse
209	Phrases	to speak honestly expr.	dürüstçe söylemek gerekirse
210	Phrases	when you speak of expr.	denilince
211	Phrases	to speak honestly expr.	doğrusu
212	Phrases	to speak honestly expr.	doğrusunu söylemek gerekirse
213	Phrases	actions speak louder than words expr.	lafa değil icraata bak
214	Phrases	be swift to hear, slow to speak expr.	konuşmadan önce dikkatlice dinle
215	Phrases	raise your hand to speak expr.	konuşmak için parmak kaldırın
216	Phrases	raise your hand to speak expr.	parmak kaldırarak konuşun
217	Phrases	speak now or forever hold your peace expr.	şimdi konuş ya da sonsuza dek sus
218	Phrases	where words fail, music speak expr.	sözün bittiği yerde, müzik konuşur
219	Phrases	nothing to speak of expr.	sözünü etmeye değmez (önemsiz)
220	Phrases	there are no words left to speak expr.	söylenecek söz yok
221	Phrases	where words fail, music speak expr.	sözün bittiği yerde, müziğe kulak ver
222	Phrases	speak up for expr.	ses ver
223	Phrases	to speak of expr.	bahsedilecek
224	Phrases	to speak of expr.	bahsetmeye/konuşmaya değer
225	Phrases	to speak of expr.	önemsenecek
226	Phrases	to speak of expr.	üzerinde durmaya değecek
227	Phrases	to speak of expr.	hakkında konuşmaya değecek
228	Phrases	to speak of expr.	sözünü etmeye değecek
Proverb
229	Proverb	children and fools speak the truth	bir çocuktan bir deliden al haberi
230	Proverb	actions speak louder than words	ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
231	Proverb	actions speak louder than words	lafla peynir gemisi yürümez
232	Proverb	never speak ill of the dead	ölünün arkasından konuşma
233	Proverb	never speak ill of the dead	ölünün arkasından konuşulmaz
234	Proverb	never speak ill of the dead	ölenin arkasından konuşulmaz
235	Proverb	never speak ill of the dead	ölünün arkasından kötü söyleme
236	Proverb	never speak ill of the dead	ölünün arkasından kötü söz söyleme
237	Proverb	never speak ill of the dead	ölünün arkasından kötü söz söylenmez
238	Proverb	think twice before you speak once	iki düşün, bir konuş
239	Proverb	think twice before you speak once	iki düşün, bir söyle
240	Proverb	dying men speak true	ölecek olan insan yalan söylemez
241	Proverb	speak of the devil, and he appears	iti an çomağı hazırla
242	Proverb	speak of the devil, and he appears	iti an çomağı eline al
243	Proverb	speak of the devil, and he appears	iyi insan lafının üstüne gelir
244	Proverb	be swift to hear, slow to speak	iki dinle bir konuş
245	Proverb	be swift to hear, slow to speak	iki dinle bir söyle
246	Proverb	speak of the devil, and he is sure to appear	iyi insan lafının üstüne gelirmiş
247	Proverb	you shouldn't speak ill of the dead	ölenin arkasından konuşulmaz
248	Proverb	you shouldn't speak ill of the dead	ölünün arkasından konuşulmaz
249	Proverb	you shouldn't speak ill of the dead	ölünün arkasından kötü söz söylenmez
250	Proverb	you shouldn't speak ill of the dead	ölünün arkasından konuşma
251	Proverb	you shouldn't speak ill of the dead	ölünün arkasından kötü söyleme
252	Proverb	you shouldn't speak ill of the dead	ölünün arkasından kötü söz söyleme
Colloquial
253	Colloquial	something to speak of n.	konuşacak bir şey
254	Colloquial	be able to speak knowledgeably or authoritatively about something v.	söz sahibi olmak
255	Colloquial	speak one's piece v.	düşüncesini söylemek
256	Colloquial	speak one's piece v.	fikrini söylemek
257	Colloquial	speak for itself v.	yeterli kanıt olmak
258	Colloquial	lost the ability to speak adj.	konuşma yetisini kaybetmiş
259	Colloquial	speak for itself expr.	açıklama gereksiz
260	Colloquial	speak the truth expr.	doğru söyle
261	Colloquial	speak the truth expr.	doğruyu söyle
262	Colloquial	speak for itself expr.	her şey belli
263	Colloquial	speak of the devil! expr.	iti an çomağı hazırla!
264	Colloquial	speak of the devil (and in he walks) expr.	iyi insan lafı üzerine gelirmiş
265	Colloquial	speak of the devil expr.	iyi insan lafının üstüne gelirmiş
266	Colloquial	speak/talk of the devil expr.	iti an çomağı hazırla
267	Colloquial	speak of the devil (and in he walks) expr.	iti an çomağı hazırla
268	Colloquial	speak/talk of the devil expr.	iyi insan lafı üzerine gelirmiş
269	Colloquial	speak of the devil and in he walks expr.	iti an çomağı hazırla
270	Colloquial	speak your mind expr.	ne düşünüyorsan söyle
271	Colloquial	speak into the mike expr.	mikrofona konuşun
272	Colloquial	speak of the devil! expr.	lafının üzerine geldi!
273	Colloquial	so to speak expr.	öyle de denebilir
274	Colloquial	speak for themselves expr.	söze ne hacet
275	Colloquial	speak for itself expr.	söze ne hacet
276	Colloquial	don't speak ill of the dead expr.	ölenin ardından konuşulmaz
277	Colloquial	don't speak ill of the dead expr.	ölenin ardından konuşma
278	Colloquial	not anything to speak of expr.	bahse değecek bir şey yok
279	Colloquial	not anything to speak of expr.	sözünü etmeye değecek bir şey yok
280	Colloquial	not anything to speak of expr.	sözünü etmeye değmez
281	Colloquial	not anything to speak of expr.	hakkında konuşmaya değecek bir şey yok
282	Colloquial	not anything to speak of expr.	üzerinde durmaya değecek bir şey yok
283	Colloquial	not anything to speak of expr.	önemsenecek bir şey yok
284	Colloquial	no something to speak of expr.	bahse değecek bir şey yok
285	Colloquial	no something to speak of expr.	sözünü etmeye değecek bir şey yok
286	Colloquial	no something to speak of expr.	sözünü etmeye değmez
287	Colloquial	no something to speak of expr.	hakkında konuşmaya değecek bir şey yok
288	Colloquial	no something to speak of expr.	üzerinde durmaya değecek bir şey yok
289	Colloquial	no something to speak of expr.	önemsenecek bir şey yok
290	Colloquial	nothing to speak of expr.	bahse değecek bir şey yok
291	Colloquial	nothing to speak of expr.	sözünü etmeye değecek bir şey yok
292	Colloquial	nothing to speak of expr.	sözünü etmeye değmez
293	Colloquial	nothing to speak of expr.	hakkında konuşmaya değecek bir şey yok
294	Colloquial	nothing to speak of expr.	üzerinde durmaya değecek bir şey yok
295	Colloquial	nothing to speak of expr.	önemsenecek bir şey yok
296	Colloquial	not anything to speak of expr.	bahse değecek bir şey yok
297	Colloquial	not anything to speak of expr.	sözünü etmeye değecek bir şey yok
298	Colloquial	not anything to speak of expr.	sözünü etmeye değmez
299	Colloquial	not anything to speak of expr.	hakkında konuşmaya değecek bir şey yok
300	Colloquial	not anything to speak of expr.	üzerinde durmaya değecek bir şey yok
301	Colloquial	not anything to speak of expr.	önemsenecek bir şey yok
302	Colloquial	not much to speak of expr.	sözünü edecek pek bir şey yok
303	Colloquial	not much to speak of expr.	bahse değecek pek bir şey yok
304	Colloquial	not much to speak of expr.	sözünü etmeye değmez
305	Colloquial	not much to speak of expr.	sözü edilecek pek bir şey yok
306	Colloquial	not much to speak of expr.	hakkında konuşmaya değecek pek bir şey yok
307	Colloquial	not much to speak of expr.	üzerinde durmaya değecek pek bir şey yok
308	Colloquial	not much to speak of expr.	önemsenecek pek bir şey yok
309	Colloquial	no something to speak of expr.	bahse değmez
310	Colloquial	no something to speak of expr.	sözünü etmeye değmez (önemsiz)
311	Colloquial	no something to speak of expr.	bahse değecek bir şey yok
312	Colloquial	no something to speak of expr.	sözünü etmeye değecek bir şey yok
313	Colloquial	no something to speak of expr.	sözünü etmeye değmez
314	Colloquial	no something to speak of expr.	hakkında konuşmaya değecek bir şey yok
315	Colloquial	no something to speak of expr.	üzerinde durmaya değecek bir şey yok
316	Colloquial	no something to speak of expr.	önemsenecek bir şey yok
317	Colloquial	nothing to speak of expr.	bahse değmez
318	Colloquial	nothing to speak of expr.	sözünü etmeye değmez (önemsiz)
319	Colloquial	nothing to speak of expr.	bahse değecek bir şey yok
320	Colloquial	nothing to speak of expr.	sözünü etmeye değecek bir şey yok
321	Colloquial	nothing to speak of expr.	sözünü etmeye değmez
322	Colloquial	nothing to speak of expr.	hakkında konuşmaya değecek bir şey yok
323	Colloquial	nothing to speak of expr.	üzerinde durmaya değecek bir şey yok
324	Colloquial	nothing to speak of expr.	önemsenecek bir şey yok
325	Colloquial	not anything to speak of expr.	bahse değmez
326	Colloquial	not anything to speak of expr.	sözünü etmeye değmez (önemsiz)
327	Colloquial	not anything to speak of expr.	bahse değecek bir şey yok
328	Colloquial	not anything to speak of expr.	sözünü etmeye değecek bir şey yok
329	Colloquial	not anything to speak of expr.	sözünü etmeye değmez
330	Colloquial	not anything to speak of expr.	hakkında konuşmaya değecek bir şey yok
331	Colloquial	not anything to speak of expr.	üzerinde durmaya değecek bir şey yok
332	Colloquial	not anything to speak of expr.	önemsenecek bir şey yok
333	Colloquial	as we speak, (even) expr.	tam şu anda (biz konuşurken)
334	Colloquial	could I speak to? expr.	(telefonda)'-ile görüşebilir miyim?
335	Colloquial	could I speak to? expr.	ile konuşabilir miyim?
336	Colloquial	may I speak to (one)? expr.	(biriyle) konuşabilir miyim?
337	Colloquial	may I speak to (one)? expr.	(biriyle) görüşebilir miyim?
338	Colloquial	speak it! exclam.	kesinlikle doğru!
339	Colloquial	speak it! exclam.	tam üstüne bastın!
340	Colloquial	speak it! exclam.	tam öyle!
341	Colloquial	speak it! exclam.	aynen öyle
342	Colloquial	speak it! exclam.	dile getirmeye/söylemeye devam et!
343	Colloquial	speak it! exclam.	söyle!
344	Colloquial	speak it! exclam.	konuş!
Idioms
345	Idioms	double-speak n.	laf salatası
346	Idioms	double-speak n.	yuvarlak konuşma
347	Idioms	speak the truth v.	harbi konuşmak
348	Idioms	speak by the book v.	kesin konuşmak
349	Idioms	speak by the card v.	kesin konuşmak
350	Idioms	speak for buncombe v.	şov yaparak konuşmak
351	Idioms	speak for buncombe v.	artistlik yapmak
352	Idioms	speak as (one) finds v.	ağzına geldiği gibi konuşmak
353	Idioms	speak as (one) finds v.	kaba veya patavatsız denecek kadar açık/samimi/dürüstçe konuşmak
354	Idioms	speak by the card v.	bilerek/kesin konuşmak
355	Idioms	speak in circles v.	lafı dolandırmak
356	Idioms	speak in circles v.	lafı dolandırıp durmak
357	Idioms	speak in circles v.	sözü döndürüp dolaştırmak
358	Idioms	speak in circles v.	sözü uzatmak
359	Idioms	speak in circles v.	bin dereden su getirmek
360	Idioms	speak softly and carry a big stick v.	ortalığı alevlendirmeden konuşup bir taraftan da hazırlanmak
361	Idioms	speak softly and carry a big stick v.	barışçıl müzakereleri yürütüp bir taraftan da mücadeleye hazırlanmak
362	Idioms	speak softly and carry a big stick v.	aba altından değnek göstermek
363	Idioms	speak softly but carry a big stick v.	aba altından değnek göstermek
364	Idioms	speak volumes for v.	açığa vurmak
365	Idioms	speak one's own mind v.	açık konuşmak
366	Idioms	speak out of both sides of your mouth v.	adamına göre konuşmak
367	Idioms	have tendency to speak indiscreetly v.	ağzı gevşek olmak
368	Idioms	speak indiscreetly v.	ağzı gevşek olmak
369	Idioms	speak in riddles v.	anlaşılması güç şekilde konuşmak
370	Idioms	speak volumes v.	ayan beyan ortaya koymak
371	Idioms	speak with one voice v.	aynı fikirde olmak
372	Idioms	speak with a single voice v.	aynı fikirde olmak
373	Idioms	speak with one voice v.	aynı şeyi söylemek
374	Idioms	have tendency to speak indiscreetly v.	boşboğaz olmak
375	Idioms	speak indiscreetly v.	boşboğaz olmak
376	Idioms	speak by the book v.	bir yetkiye dayanarak konuşmak
377	Idioms	speak with a plum in mouth v.	böbürlene böbürlene konuşmak
378	Idioms	speak someone's language v.	birinin dilinden/anlayacağı dilden (basit ve anlaşılır şekilde) konuşmak
379	Idioms	speak volumes v.	bakışlarıyla belli etmek
380	Idioms	speak one's own mind v.	dürüst konuşmak
381	Idioms	speak with forked tongue v.	dürüst konuşmamak
382	Idioms	speak one's own mind v.	düşündüğü gibi konuşmak
383	Idioms	speak off-the-cuff v.	doğaçlama konuşmak
384	Idioms	speak one's own mind v.	düşündüğünü korkusuzca söylemek
385	Idioms	speak with a forked tongue v.	dürüst konuşmamak
386	Idioms	speak volumes v.	çok şey söylemek
387	Idioms	speak volumes v.	fazlasıyla belirtmek/belirgin kılmak
388	Idioms	speak off-the-cuff v.	hazırlıksız/hazırlık yapmadan konuşmak
389	Idioms	speak off-the-cuff v.	hazırlıksız konuşma yapmak
390	Idioms	see no evil, hear no evil, speak no evil v.	haberi yokmuş gibi davranmak
391	Idioms	speak from heart v.	içten konuşmak
392	Idioms	speak out of both sides of your mouth v.	nabza göre şerbet vermek
393	Idioms	speak volumes v.	konuşmadan mimikleriyle belli etmek
394	Idioms	speak from a soapbox v.	kamuya açık bir yerde insanlara ulaşmak amacıyla görüşlerini açıklamak
395	Idioms	speak by the book v.	kitaba göre konuşmak
396	Idioms	speak by the book v.	kitaptan konuşmak
397	Idioms	speak down to someone v.	karşısındakini aşağılarmış gibi konuşmak
398	Idioms	speak out of both sides of your mouth v.	ona öyle buna böyle konuşmak
399	Idioms	speak one's piece v.	söylemesi gerekeni söylemek
400	Idioms	speak one's piece v.	söyleyeceğini söylemek
401	Idioms	speak with a single voice v.	söz birliği etmek
402	Idioms	speak with a single voice v.	tek bir ağızdan konuşmak
403	Idioms	speak with a single voice v.	tek ağızdan konuşmak
404	Idioms	speak/talk out of turn v.	(konuşarak/söz olarak vb) haddini aşmak
405	Idioms	speak with a forked tongue v.	yalan konuşmak
406	Idioms	speak out of turn v.	üstüne vazife olmayan bir yerde konuşmak
407	Idioms	see no evil, hear no evil, speak no evil v.	3 maymunu oynamak
408	Idioms	see no evil, hear no evil, speak no evil v.	üç maymunu oynamak
409	Idioms	speak with forked tongue v.	yalan konuşmak
410	Idioms	speak out of turn v.	yerli yersiz konuşmak
411	Idioms	speak/talk out of turn v.	üstüne vazife olmayan bir yerde konuşmak
412	Idioms	speak daggers v.	iğneleyici konuşmak
413	Idioms	speak daggers v.	acımasızca konuşmak
414	Idioms	speak daggers v.	gözünün yaşına bakmadan konuşmak
415	Idioms	speak as (one) finds v.	dobra dobra konuşmak
416	Idioms	speak as (one) finds v.	dürüstçe konuşmak
417	Idioms	speak as (one) finds v.	olduğu gibi konuşmak
418	Idioms	speak as (one) finds v.	çekinmeden söylemek
419	Idioms	speak as (one) finds v.	açık yüreklilikle konuşmak
420	Idioms	speak as (one) finds v.	içi dışında olmak
421	Idioms	speak as (one) finds v.	içi dışı bir olmak
422	Idioms	speak as (one) finds v.	şeffaf iletişim kurmak
423	Idioms	speak as (one) finds v.	şeffaf olmak
424	Idioms	speak as you find v.	aklına geldiği gibi konuşmak
425	Idioms	speak as you find v.	içinden geldiği gibi konuşmak
426	Idioms	speak as you find v.	kendi deneyimleri üzerinden konuşmak
427	Idioms	speak as you find v.	samimiyetle konuşmak
428	Idioms	speak as you find v.	samimi/içten görüşünü belirtmek
429	Idioms	speak as you find v.	kendi görüşlerini belirtmek
430	Idioms	speak as you find v.	kişisel görüşlerini olduğu gibi belirtmek
431	Idioms	speak a mile a minute v.	çan çan etmek
432	Idioms	speak a mile a minute v.	hızlı konuşmak
433	Idioms	speak a mile a minute v.	hızlı hızlı konuşmak
434	Idioms	speak a mile a minute v.	motor gibi konuşmak
435	Idioms	speak a mile a minute v.	bıdı bıdı konuşmak
436	Idioms	speak a mile a minute v.	acele acele konuşmak
437	Idioms	speak volumes v.	(bakışları) her şeyi anlatmak
438	Idioms	speak from the heart v.	içten konuşmak
439	Idioms	speak from the heart v.	kalpten/gönülden konuşmak
440	Idioms	speak from the heart v.	samimi konuşmak
441	Idioms	speak from the heart v.	içinden geleni söylemek
442	Idioms	speak from one's heart v.	içten konuşmak
443	Idioms	speak from one's heart v.	kalpten/gönülden konuşmak
444	Idioms	speak from one's heart v.	samimi konuşmak
445	Idioms	speak from one's heart v.	içinden geleni söylemek
446	Idioms	speak highly of (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) methetmek
447	Idioms	speak highly of (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) övmek
448	Idioms	speak highly of (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) övgüyle bahsetmek
449	Idioms	speak highly of (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) övgüyle söz etmek
450	Idioms	speak ill of (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında kötü konuşmak
451	Idioms	speak ill of (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) kötülemek
452	Idioms	speak ill of (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında ileri geri konuşmak
453	Idioms	speak in tongues v.	olmayan ya da bilmediğiniz bir dilde anlamsız ya da anlamını bilmediğiniz sözcükler sarf etmek
454	Idioms	speak in tongues v.	dini ibadet esnasında bilmediği bir dilde ezberden konuşmak/bir şeyler söylemek/dua etmek
455	Idioms	speak language v.	dilinden/anlayacağı dilden konuşmak
456	Idioms	speak mind v.	ne düşündüğünü açıkça söylemek
457	Idioms	speak mind v.	düşündüğünü dosdoğru söylemek
458	Idioms	speak mind v.	aklındakini söylemek
459	Idioms	speak off the cuff v.	doğaçlama konuşmak
460	Idioms	speak off the cuff v.	hazırlıksız konuşma yapmak
461	Idioms	speak off the cuff v.	hazırlıksız/hazırlık yapmadan konuşmak
462	Idioms	speak out of both sides of (one's) mouth v.	çelişkili şeyler söylemek
463	Idioms	speak out of both sides of (one's) mouth v.	ona öyle buna böyle konuşmak
464	Idioms	speak out of both sides of (one's) mouth v.	adamına göre konuşmak
465	Idioms	speak out of both sides of (one's) mouth v.	nabza göre şerbet vermek
466	Idioms	speak sense v.	mantıklı konuşmak
467	Idioms	speak sense v.	akıllıca konuşmak
468	Idioms	speak sense v.	akla yatkın konuşmak
469	Idioms	speak with a plum in (one's) mouth [uk] v.	böbürlene böbürlene konuşmak
470	Idioms	speak with a plum in (one's) mouth [uk] v.	yukarıdan konuşmak
471	Idioms	speak a different language v.	farklı fikirde olmak
472	Idioms	speak a different language v.	farklı dilden konuşmak
473	Idioms	speak a different language v.	aynı dilden konuşmamak
474	Idioms	speak a different language v.	aynı fikirde olmamak
475	Idioms	speak the same language v.	farklı fikirde olmak
476	Idioms	speak the same language v.	farklı dilden konuşmak
477	Idioms	speak the same language v.	aynı dilden konuşmamak
478	Idioms	speak the same language v.	aynı fikirde olmamak
479	Idioms	speak the different language v.	farklı fikirde olmak
480	Idioms	speak the different language v.	farklı dilden konuşmak
481	Idioms	speak the different language v.	aynı dilden konuşmamak
482	Idioms	speak the different language v.	aynı fikirde olmamak
483	Idioms	speak of someone with great reverence v.	adını ağzına abdestle almak
484	Idioms	speak out of school v.	ifşa etmek (sır)
485	Idioms	speak the same language v.	anlaşmak
486	Idioms	the facts speak for themselves expr.	gerçekler ortada
487	Idioms	the facts speak for themselves expr.	söze ne hacet
488	Idioms	speak of the devil, and he shall appear expr.	iti an çomağı hazırla
489	Idioms	speak of the devil, and he will appear expr.	iti an çomağı hazırla
490	Idioms	speak of the devil, and he shall appear expr.	iyi insan sözünün üstüne gelir
491	Idioms	speak of the devil, and he will appear expr.	iyi insan sözünün üstüne gelir
492	Idioms	speak of the devil, and he shall appear expr.	iyi adam lafının üstüne gelir
493	Idioms	speak of the devil, and he will appear expr.	iyi adam lafının üstüne gelir
494	Idioms	speak your piece expr.	aklındakini söyle
495	Idioms	not to speak of expr.	bir yana
496	Idioms	see no evil, hear no evil, speak no evil expr.	görmedim, duymadım, bilmiyorum
497	Idioms	speak of the devil expr.	iti an çomağı hazırla
498	Idioms	action speak louder than words expr.	lafla peynir gemisi yürümez
Speaking
499	Speaking	I speak his language expr.	anladığı dilden konuşacağım
500	Speaking	can I speak to you a minute? expr.	bir dakika konuşabilir miyiz?