tercih

Bedeutungen von dem Begriff "tercih" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 17 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	tercih	choice n.
We must make it a social choice. Bunu toplumsal bir tercih haline getirmeliyiz. More Sentences
2	Common Usage	tercih	preference n.
ACP companies already benefit from a substantial preference margin in cases where offers are technically equivalent. ACP şirketleri, tekliflerin teknik olarak eşdeğer olduğu durumlarda zaten önemli bir tercih marjından yararlanmaktadır. More Sentences
General
3	General	tercih	preference n.
What can we say about your silence regarding Community preference and border protection? Topluluk tercihi ve sınır koruması konusundaki sessizliğiniz hakkında ne söyleyebiliriz? More Sentences
4	General	tercih	choice n.
They drag us down into detail and thus conceal the real political choices. Bizi ayrıntılara sürüklüyorlar ve böylece gerçek siyasi tercihleri gizliyorlar. More Sentences
Trade/Economic
5	Trade/Economic	tercih	preference n.
As regards the date, the Commission has made its preference perfectly clear. Tarih konusunda ise Komisyon tercihini son derece açık bir şekilde ortaya koymuştur. More Sentences
General
6	General	tercih	fondness n.
7	General	tercih	dish n.
8	General	tercih	election n.
9	General	tercih	predilection n.
10	General	tercih	option n.
11	General	tercih	mone n.
12	General	tercih	choose [dialect] n.
13	General	tercih	goo [scotland] n.
14	General	tercih	preelection [obsolete] n.
15	General	tercih	preferment [obsolete] n.
Technical
16	Technical	tercih	option n.
Computer
17	Computer	tercih	weight n.

Bedeutungen, die der Begriff "tercih" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 455 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	tercih etmek	prefer v.
I prefer those of your amendments which precisely reflect the balance which has been achieved. Ben sizin değişiklik önergelerinizden, sağlanan dengeyi tam olarak yansıtanları tercih ediyorum. More Sentences
2	Common Usage	tercih edilebilir	preferable adj.
That would be a preferable way of going about it. Bu daha tercih edilebilir bir yol olurdu. More Sentences
General
3	General	kişisel tercih	personal preference n.
My personal preference would be to adopt a more self-critical attitude. Benim kişisel tercihim daha öz eleştirel bir tutum benimsemekten yana olacaktır. More Sentences
4	General	doğru tercih	right choice n.
I believe that this political choice is, without a doubt, the right choice. Bu siyasi tercihin hiç şüphesiz doğru tercih olduğuna inanıyorum. More Sentences
5	General	tercih etmek	prefer to v.
They prefer to pass on safety costs to the government instead of factoring them into the price of air tickets. Güvenlik maliyetlerini uçak bileti fiyatlarına yansıtmak yerine devlete yansıtmayı tercih ediyorlar. More Sentences
6	General	tercih etmek	choose v.
As we believe that the revision has crucial shortcomings, however, we have chosen to vote against it. Ancak revizyonun önemli eksiklikleri olduğuna inandığımız için karşı oy kullanmayı tercih ettik. More Sentences
7	General	tercih etmek	go for v.
Let us go for rail rather than for lorries! Kamyon yerine demiryolunu tercih edelim! More Sentences
8	General	tercih etmek	opt for v.
Why do we opt for the first pillar, and why do I recommend that the first pillar be chosen? Neden birinci sütunu tercih ediyoruz ve neden birinci sütunun seçilmesini tavsiye ediyorum? More Sentences
9	General	tercih etmek	would sooner v.
He would sooner die than get up early every morning. Her sabah erken kalkmaktansa ölmeyi tercih eder. More Sentences
10	General	tercih etmek	opt v.
Albeit by a narrow majority, the European Parliament opted at first reading for the concept of maximum harmonisation. Dar bir çoğunlukla da olsa Avrupa Parlamentosu ilk okumada azami uyum kavramını tercih etti. More Sentences
11	General	tercih etmek	prefer v.
We therefore prefer the directive which was approved in 1998. Bu nedenle 1998 yılında onaylanan yönergeyi tercih ediyoruz. More Sentences
12	General	çalışmayı tercih etmek	choose to work v.
I choose to work. Çalışmayı tercih ettim. More Sentences
13	General	çalışmayı tercih etmek	prefer to work v.
I prefer to work on my own. Kendi başıma çalışmayı tercih ederim. More Sentences
14	General	tercih etmek	would rather v.
I would rather have not had this experience in this field, I would do anything not to have had it, but I have. Bu alanda bu deneyimi yaşamamış olmayı tercih ederdim, yaşamamış olmak için her şeyi yapardım ama yaşadım. More Sentences
15	General	tercih etmek	would prefer v.
Without forgiving or forgetting anything, I would prefer to concentrate on three questions. Hiçbir şeyi affetmeden ya da unutmadan, üç soru üzerinde yoğunlaşmayı tercih ediyorum. More Sentences
16	General	tercih etmek	favour v.
We favour Article 31 over Article 30. Madde 31'i Madde 30'a tercih ediyoruz. More Sentences
17	General	tercih edilen	of choice adj.
English is quite often the language of choice when speaking to an international audience. Uluslararası bir dinleyici kitlesiyle konuşurken genellikle tercih edilen dil İngilizcedir. More Sentences
18	General	tercih edilen	favoured adj.
The House will be aware that the Court has never favoured references to the rate of error. Meclis, Sayıştay'ın hata oranına atıfta bulunulmasını hiçbir zaman tercih etmediğinin farkında olacaktır. More Sentences
Phrasals
19	Phrasals	(iki seçenek) arasında tercih yapmak	choose between (two people or things) v.
Everything gives you the opportunity to choose between fear and love. Her şey size korku ve sevgi arasında tercih yapma fırsatı verir. More Sentences
20	Phrasals	(bir şeye) katılmayı tercih etmek	opt in (to something) v.
This way companies that have opted in will not be under strain. Bu şekilde, katılmayı tercih eden şirketler baskı altında kalmayacaktır. More Sentences
21	Phrasals	(bir şeyi) tercih etmek	vote for (someone or something) v.
This is not to say that this is a bad intervention, but I would vote for an opt-in system for e-mails. Bu, bunun kötü bir müdahale olduğu anlamına gelmiyor ancak ben e-postalar için bir katılım sistemini tercih ederdim. More Sentences
Technical
22	Technical	tercih etmek	prefer v.
We prefer a framework directive. Biz bir çerçeve yönergeyi tercih ediyoruz. More Sentences
General
23	General	tercih edilen şey	preference n.
24	General	evde oturmayı tercih eden kimse	homebody n.
25	General	tercih etme	electing n.
26	General	gönüllü tercih/karar	free will n.
27	General	genelde öğle vakitlerinde tercih edilen kısa süreli uyku	nap n.
28	General	bir tarafı tercih	bias n.
29	General	tercih hakkı	preference n.
30	General	taksitli alışverişi tercih etme	layaway n.
31	General	tek göz kullanmayı tercih etme	eyedness n.
32	General	genel toplumsal tercih	mainstream n.
33	General	tercih etme	opting n.
34	General	otoyollarda paralı geçiş kullanmamak için tercih edilen yan yol	shunpike n.
35	General	otoyollarda paralı geçiş kullanmamak için tercih edilen yan yolu kullanma	shunpiking n.
36	General	otoyollarda paralı geçiş kullanmamak için tercih edilen yan yolu kullanan kimse	shunpiker n.
37	General	tercih hakkı	preferential right n.
38	General	tercih hakkı	option n.
39	General	tercih edilebilme	preferability n.
40	General	tercih edilebilirlik	preferability n.
41	General	kişisel tercih	individual choice n.
42	General	vazgeçilmez tercih	a must n.
43	General	zorunlu tercih	forced choice n.
44	General	buluşun (neye benzediği ile ilgili gözümüzde canlandırdığımız şekli ile) tercih edilen ifadesi	preferred embodiment of the invention n.
45	General	cinsel tercih	sexual choice n.
46	General	tercih sebebi	reason for preference n.
47	General	çağdaş tercih	contemporary choice n.
48	General	çağdaş tercih	contemporary preference n.
49	General	tercih edilebilirlik	preferableness n.
50	General	tercih edilirlik	preferableness n.
51	General	tercih edilme	preferability n.
52	General	tercih edilirlik	preferability n.
53	General	tercih sırası	order of choice n.
54	General	tercih sırası	order of preference n.
55	General	öncelikli tercih	first choice n.
56	General	tercih edilme	being prefered n.
57	General	tercih ölçeği	preference scale n.
58	General	genellikle çiğ besinleri tercih eden kimse	raw foodist n.
59	General	çadırda yaşamayı tercih eden kimse	rechabite n.
60	General	bir elin diğerine tercih edilmesi	laterality n.
61	General	seçenekler arasında yapılan tercih	whether n.
62	General	tercih edilmeyen ticari ürün	bomb n.
63	General	yanlış tercih	mischoice n.
64	General	tercih edilen ara figür	missing link n.
65	General	tekdüzeliği tercih eden kimse	monotonist n.
66	General	tercih edilen kumaş	fabric of choice n.
67	General	kullanılması tercih edilen üslup	choice of words n.
68	General	tercih sırası	choose [dialect] n.
69	General	yalnızlığı tercih eden kimse	lone hand n.
70	General	bir şeyi tercih eden kimse	optant n.
71	General	tercih edilen şey	option n.
72	General	ilk tercih	pick n.
73	General	diğerlerine tercih edilen	favorite n.
74	General	diğerlerine tercih edilen	favourite n.
75	General	tercih edilen şey	pearl n.
76	General	önceden yapılmış tercih	preelection n.
77	General	önceden yapılmış tercih	pre-election n.
78	General	tercih etme	preferment [obsolete] n.
79	General	tercih yapan kimse	preferrer n.
80	General	tercih etme	prelation [obsolete] n.
81	General	tercih edilme	prelation [obsolete] n.
82	General	ön tercih hakkı	preoption n.
83	General	ikinci tercih	second-rater n.
84	General	güvenilir tercih	standby n.
85	General	favori tercih	standby n.
86	General	tercih edilen makam	stand-in n.
87	General	tercih etmek	give preference to v.
88	General	tercih etmek	like better v.
89	General	birisini tercih etmemek	skip over someone v.
90	General	tercih hakkına sahip olmak	have preference v.
91	General	tercih etmek	opt for something v.
92	General	tercih etmek	favor v.
93	General	tercih etmek	had rather v.
94	General	kolay yolu tercih etmek	take the easy way out v.
95	General	tercih edilmek	be preferred v.
96	General	tercih edilmek	be favored v.
97	General	-e tercih etmek	opt v.
98	General	tercih yapmak	make a selection v.
99	General	tercih hakkı olmak	have preference over v.
100	General	tercih etmemek	not prefer v.
101	General	iyi maaşlı bir işi bırakıp daha az kazandıran ve stressiz bir işi tercih etmek	downshift v.
102	General	(yapmayı) tercih etmek	had sooner do something v.
103	General	(yapmayı) tercih etmek	had rather do something v.
104	General	evde oturmayı/kalmayı tercih etmek	prefer staying at home v.
105	General	tercih belirtmek	express preference v.
106	General	yeniden tercih etmek	rechoose v.
107	General	tercih etmek	make a choice of v.
108	General	tercih etmek	make one's election v.
109	General	tercih etmek	antepone [obsolete] v.
110	General	tercih etmek	wail [obsolete] v.
111	General	tercih etmek	bring v.
112	General	yanlış olanı tercih etmek	mischoose v.
113	General	tanımamayı tercih etmek	derecognize [us] v.
114	General	iki veya daha çok alternatif arasından birini tercih etmek	opt v.
115	General	tercih sırasına koymak	postpone v.
116	General	tercih sırasına koymak	postpose [obsolete] v.
117	General	tercih sırasına koymak	postposit v.
118	General	tercih etmek	cooptate v.
119	General	tercih edilen	favored adj.
120	General	tercih edilmiş	opted adj.
121	General	tercih edilen	favorite adj.
122	General	tercih edilmiş	preferred adj.
123	General	tercih edilir	preferable adj.
124	General	tercih edilen	preferred adj.
125	General	tercih edilmeyen	unpreferable adj.
126	General	tercih edilmeyen	unfavourable adj.
127	General	en çok tercih edilen	the most preferred adj.
128	General	...buna tercih edilen	favored over adj.
129	General	tercih edilmeyen	not preferable adj.
130	General	tercih edilmeyen	unfavorable adj.
131	General	tercih edilen	favourite adj.
132	General	iki seçenekten birini tercih etmeyi gerektiren	either-or adj.
133	General	evlilik için tercih edilen	elect adj.
134	General	tercih edilmiş	elect adj.
135	General	yalnızlığı tercih eden	elusive adj.
136	General	toplumsal olarak tercih edilmeyen	unfashionable adj.
137	General	tercih edilmeyen	unfavourite adj.
138	General	tercih edilmeyen	unpreferred adj.
139	General	tercih edilmemiş	unpreferred adj.
140	General	tercih edilen	blue-eyed adj.
141	General	süslü veya egzotik yiyecekler yerine et ve patatesten meydana gelen basit yemekler veren veya bu yemekleri tercih eden	meat-and-potatoes adj.
142	General	yüz yüze iletişim kurmayı tercih eden	high-context adj.
143	General	tercih yapamayan	choiceful adj.
144	General	tercih meselesi olan	opinable [obsolete] adj.
145	General	tercih edilmeyen	impropitious [obsolete] adj.
146	General	tercih edilmeyen	disfavorable [us] adj.
147	General	tercih edilmeyen	disfavourable [uk] adj.
148	General	tercih edilen	fancied adj.
149	General	en çok tercih edilen	pick adj.
150	General	tercih edilen	fave adj.
151	General	paros adası'nda çıkarılan ve eski dönemde heykel yapımında tercih edilen beyaz bir mermer türüne ait	parian adj.
152	General	tercih edilmiş	predilect adj.
153	General	tercih edilmiş	predilected adj.
154	General	tercih edilebilir	preferrable adj.
155	General	ilk tercih olmayan	second-line adj.
156	General	alışıldık tercih olmayan	second-line adj.
157	General	tercih edilen	fortunate adj.
158	General	tercih sebebi	preferably adv.
159	General	tercih ederek	distinguishingly adv.
160	General	-e tercih edilir	preferable to prep.
161	General	bir şeyi tercih ederek	in favor of prep.
Phrasals
162	Phrasals	seçenekler arasından tercih yapmak	choose among (people or things) v.
163	Phrasals	seçenekler arasından tercih yapmak	choose among someone or something v.
164	Phrasals	birini başka birine tercih etmek	prefer someone to someone else v.
165	Phrasals	tercih edilen kişiyi değiştirmek	switch from someone (to someone else) v.
166	Phrasals	birinin yerine (başka birini) tercih etmek	switch from someone (to someone else) v.
167	Phrasals	birini/bir şeyi tercih etmeye meyilli olmak	incline toward someone or something v.
168	Phrasals	ucuz olanı tercih etmek	cheapen out v.
169	Phrasals	arasından tercih yapmak	choose among v.
170	Phrasals	iki seçenekten birini tercih etmek	choose between two people or things v.
171	Phrasals	(bir şeyi) tercih etmek	go for (something) v.
172	Phrasals	(birini/bir şeyi) tercih etmek	go with (someone or something) v.
173	Phrasals	bir şeyi tercih etmek	go with something v.
174	Phrasals	'-i tercih etmeye meyilli olmak	incline toward v.
175	Phrasals	(birini/bir şeyi) tercih etmek	lean toward (someone or something) v.
176	Phrasals	yapmayı tercih etmek	lean toward doing v.
177	Phrasals	yerine tercih etmek	choose over v.
178	Phrasals	(bir şeye) katılmamayı tercih etmek	opt out (of something) v.
179	Phrasals	(bir şeye) dahil olmamayı tercih etmek	opt out (of something) v.
180	Phrasals	(bir şeyin) dışında kalmayı tercih etmek	opt out (of something) v.
181	Phrasals	(bir şeyi) tercih etmek	plump for (something) [uk] v.
182	Phrasals	(birini/bir şeyi başka birine/bir şeye) tercih etmek	prefer (someone or something) to (someone or something else) v.
183	Phrasals	(bir şeyi) kullanmayı başka bir şeye tercih etmek	use (something) over v.
184	Phrasals	kullanmayı başka bir şeye tercih etmek	use over v.
185	Phrasals	(bir şeyi) tercih etmemek	vote against (something) v.
Phrases
186	Phrases	ikinci dil tercih sebebidir	preference will be given to those with bilingual skills expr.
187	Phrases	(bir şeyi) seçerek/tercih ederek	in favor of (something) expr.
Proverb
188	Proverb	bunu yapacağıma kurşuna dizilmeyi tercih ederim	I'd rather face a firing squad than do this
189	Proverb	tarih, efsaneleri insanoğluna tercih eder	history prefers legends to men
190	Proverb	eşit gibi görünseler de bazı insanlar daha çok tercih edilir	some are more equal than others
Colloquial
191	Colloquial	(birinin) tercih ettiği	of (one's) choice n.
192	Colloquial	nitel analiz/çözümleme yapmayı tercih eden kimse	qual n.
193	Colloquial	nicel analiz/çözümleme yapmayı tercih eden kimse	quant n.
194	Colloquial	-in tercih/seçim hakkı	dibs on n.
195	Colloquial	en ucuzunu tercih etmek	cheap out v.
196	Colloquial	bildik düşmanı bilmedik düşmana tercih etmek	prefer the devil one knows v.
197	Colloquial	(bir şey yapmayı) tercih etmek	had (just) as soon (do something) v.
198	Colloquial	(bir şey) yerine (başka bir şey yapmayı) tercih etmek	had (just) as soon (do something) v.
199	Colloquial	(bir şey yapmaktansa başka bir şey yapmayı) tercih etmek	had (just) as soon (do something) v.
200	Colloquial	(bir şey yapmayı) tercih etmek	would (just) as soon do something v.
201	Colloquial	(bir şey) yerine (başka bir şey yapmayı) tercih etmek	would (just) as soon do something v.
202	Colloquial	(bir şey yapmaktansa başka bir şey yapmayı) tercih etmek	would (just) as soon do something v.
203	Colloquial	(bir şey) yapmayı tercih etmek	had as soon do v.
204	Colloquial	yapmayı tercih etmek	had rather do v.
205	Colloquial	tercih/seçim hakkı olmayan	boxed in adj.
206	Colloquial	tercih/seçim hakkı kalmayan	boxed in adj.
207	Colloquial	tercih/seçim hakkı olmayan/kalmayan	in a box adj.
208	Colloquial	biri tarafından tercih edilen	big with someone adj.
209	Colloquial	yapmamayı tercih ederim	let's not and say (that) we did expr.
210	Colloquial	(bir şey yapmayı) tercih ederim	I'd (just) as soon (as) do something expr.
211	Colloquial	(bir şey) yerine (başka bir şey yapmayı) tercih ederim	I'd (just) as soon (as) do something expr.
212	Colloquial	(bir şey yapmaktansa başka bir şey yapmayı) tercih ederim	I'd (just) as soon (as) do something expr.
213	Colloquial	tercih ettiğin	of your choice expr.
214	Colloquial	ne tercih edersin?	what's your pleasure? expr.
215	Colloquial	(biri bir şey yapmayı) tercih eder	(one) would (just) as soon (do something) expr.
216	Colloquial	böyle yapmayı tercih ederim	in case you were wondering expr.
Idioms
217	Idioms	mantıklı bir tercih	a good bet n.
218	Idioms	mantıklı bir tercih	a safe bet n.
219	Idioms	iyi bir tercih	a good bet n.
220	Idioms	iyi bir tercih	a safe bet n.
221	Idioms	daha garanti bir tercih	a good bet n.
222	Idioms	daha garanti bir tercih	a safe bet n.
223	Idioms	daha mantıklı bir tercih	a good bet n.
224	Idioms	daha mantıklı bir tercih	a safe bet n.
225	Idioms	daha iyi bir tercih	a good bet n.
226	Idioms	daha iyi bir tercih	a safe bet n.
227	Idioms	tercih edilen ilaç tedavisi	drug of choice n.
228	Idioms	ilk tercih	drug of choice n.
229	Idioms	favori/tercih edilen uyuşturucu	drug of choice n.
230	Idioms	yaygın kullanılan/tercih edilen/revaçta olan ilaç tedavisi	drug of choice n.
231	Idioms	tercih meselesi	matter of opinion n.
232	Idioms	pek tercih edilmeyen yol	the path less chosen n.
233	Idioms	pek tercih edilmeyen yol	the path less traveled n.
234	Idioms	pek tercih edilmeyen yol	the road less traveled n.
235	Idioms	çoğunluk tarafından tercih edilmeyen yol	the path less travelled n.
236	Idioms	tercih edilen olmak	be in the swim v.
237	Idioms	kolay yolu tercih etmek	choose the line of least resistance v.
238	Idioms	kolay yolu tercih etmek	choose the path of least resistance v.
239	Idioms	kolay yolu tercih etmek	take the path of least resistance v.
240	Idioms	kolay yolu tercih etmek	take the line of least resistance v.
241	Idioms	pek tercih edilmeyen yolu tutmak	take the path less chosen v.
242	Idioms	bir şeyi başka bir şeye tercih etmek	give me... any day / every time v.
243	Idioms	belli birini ya da bir şeyi seçmek/tercih etmek	opt in favor of someone or something v.
244	Idioms	tercih ettiğini yapmak	have one's rathers v.
245	Idioms	tercih/seçim yapmadan önce beklemek	leave one's options open v.
246	Idioms	tercih etmemek	not be somebody's cup of tea v.
247	Idioms	tercih/seçim yapmadan önce beklemek	keep one's options open v.
248	Idioms	tercih ettiğini yapmak	have one's druthers v.
249	Idioms	nahoş bir tercih olmak	be in the worst possible taste v.
250	Idioms	başarılı olmak için ihtimalleri hesaplarken güvenli ve sistemli bir eylem planı tercih etmek	play the percentages v.
251	Idioms	başarılı olmak için ihtimalleri hesaplarken güvenli ve sistemli bir eylem planı tercih etmek	play the percentage game v.
252	Idioms	çok iyi bir seçim/tercih yapmak	pick a winner v.
253	Idioms	doğru seçim/tercih yapmak	pick a winner v.
254	Idioms	tercih meselesi olmak	be a matter of opinion v.
255	Idioms	(birini/bir şeyi) tercih etmek	give (a) preference to (someone or something) v.
256	Idioms	(birini/bir şeyi) tercih etmek	give preference to (someone or something) v.
257	Idioms	birini/bir şeyi tercih etmek	give (a) preference to somebody/something v.
258	Idioms	birini/bir şeyi tercih etmek	give preference to somebody/something v.
259	Idioms	tercih ettiğini yapmak	have rathers v.
260	Idioms	-i seçmek/tercih etmek	opt in favor of v.
261	Idioms	önemsiz şeylerle uğraşmamayı tercih etmek	pick (one's) battle v.
262	Idioms	önemsiz şeylerle uğraşmamayı tercih etmek	pick (one's) battles v.
263	Idioms	pek tercih edilmeyen yolu tutmak	take the path less traveled v.
264	Idioms	pek tercih edilmeyen yolu tutmak	take the road less traveled v.
265	Idioms	(biri/bir şey için) tercih edilen	of choice (for somebody/something) adj.
266	Idioms	böyle yapmayı tercih ederim	I'd just as leave do something expr.
267	Idioms	biftek mi tavuk mu tercih edersiniz? (dalga geçerek)	leather or feather expr.
268	Idioms	şehir hayatındansa kırsal yaşamı tercih etme	back to nature expr.
269	Idioms	normal doğumun acısına katlanmak istemeyip sezaryen yapmayı tercih eden	too posh to push expr.
270	Idioms	sezaryenle doğurmayı tercih eden	too posh to push expr.
271	Idioms	(… yapacağıma) kurşuna dizilmeyi tercih ederim	I'd rather face a firing squad than (do something) expr.
272	Idioms	(bir şey) yapacağıma kurşuna dizilmeyi tercih ederim	I'd rather face a firing squad than do expr.
273	Idioms	tam (birinin) seveceği, ilgileneceği, tercih edeceği şey	just (one's) cup of tea expr.
274	Idioms	tercih etme	just as soon expr.
Speaking
275	Speaking	...e tercih etmek	would just as soon v.
276	Speaking	...e tercih etmek	would just as soon do something v.
277	Speaking	bunu telefonda söylememeyi tercih ederim	I'd rather not explain on the phone expr.
278	Speaking	bütün akşam burada oturacağıma oraya gitmeyi tercih ederim	I'd rather go there than sit here all evening expr.
279	Speaking	burada kalmayı tercih ederim	I'd just as soon stay here expr.
280	Speaking	bizi tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz	thank you for choosing us expr.
281	Speaking	dizlerimin üstünde ölmektense ayaklarımın üstüne ölmeyi tercih ederim	I'd rather die on my feet than die on my knees expr.
282	Speaking	çayı kahveye tercih ederim	I prefer tea to coffee expr.
283	Speaking	dizlerimin üstünde ölmektense ayaklarımın üstüne ölmeyi tercih ederim	I would rather die on my feet than die on my knees expr.
284	Speaking	diz çöküp ölmektense ayakta ölmeyi tercih ederim.	I'd rather die on my feet than die on my knees expr.
285	Speaking	çayı kahveye tercih ediyorum	I prefer tea to coffee expr.
286	Speaking	herkes partiye gitti bense/ben ise evde kalmayı tercih ettim	everyone went the party and/but I prefered staying at home expr.
287	Speaking	gitmeyi tercih ederim	I had rather go expr.
288	Speaking	eve gitmeyi tercih ederim	I'd go home instead expr.
289	Speaking	gitmemeyi tercih ederim	I'd rather not go expr.
290	Speaking	gitmemeyi tercih ederim	I would rather not go expr.
291	Speaking	gitmeyi mi tercih edersin?	would you rather go? expr.
292	Speaking	gitmeyi tercih ederim	I would rather go expr.
293	Speaking	hangisi tercih edersin?	which one do you prefer? expr.
294	Speaking	evde mi sinemada mı film izlemeyi tercih ediyorsun?	do you prefer to watch movies at home or at a theater? expr.
295	Speaking	ölmeyi tercih ederim!	I'd sooner die! expr.
296	Speaking	senden dinlemeyi tercih ederim	I'd rather hear it from you expr.
297	Speaking	söylememeyi tercih ederim	I'd rather not say expr.
298	Speaking	tv izlemeyi açık havada yürümeye tercih ediyor musun?	do you prefer watching tv to walking in the open air? expr.
299	Speaking	tv izlemeyi açık havada yürümeye tercih eder misin?	do you prefer watching tv to walking in the open air? expr.
300	Speaking	yapmamayı tercih ederim	I had rather not do it expr.
301	Speaking	her tercih bir vazgeçiştir	every choice is a renunciation expr.
302	Speaking	sinemada film izlemeyi tercih ediyorum	I prefer to watch movies in the cinema expr.
Trade/Economic
303	Trade/Economic	tercih edilen iş	preferred job n.
304	Trade/Economic	tercih edilen meslek	preferred job n.
305	Trade/Economic	tercih edilen iş pozisyonu	sought-after position n.
306	Trade/Economic	açıklanan tercih	revealed preference n.
307	Trade/Economic	buluşun tercih edilen uygulaması	preferred embodiment of the invention n.
308	Trade/Economic	bir kimsenin çalışmayı tercih etmeyeceği en yüksek ve iş piyasasına girmeyi tercih edeceği en düşük ücret	reservation wage n.
309	Trade/Economic	fiyat politikasının yalnızca en az tercih edilen müşterilerin işlem yapmasına yol açması durumu	complete specialization n.
310	Trade/Economic	gelip geçici zevk ve tercih yapısı	fad n.
311	Trade/Economic	ilk tercih	primer election n.
312	Trade/Economic	ilk tercih	first choice n.
313	Trade/Economic	kalitesiz ve ucuz ürünleri tercih eden tüketici grubu	the lowest common denominator n.
314	Trade/Economic	mesleki tercih envanteri	vocational preference inventory n.
315	Trade/Economic	satıcının tercih hakkı	seller's option n.
316	Trade/Economic	tercih hakkı	preference n.
317	Trade/Economic	tercih sebebi	preferred n.
318	Trade/Economic	tercih hakkı sahibi	optionee n.
319	Trade/Economic	tercih hakkı	option n.
320	Trade/Economic	tercih bezerliği hipotezi	preference similarity hypothesis n.
321	Trade/Economic	tercih güdüsü	motive to prefer n.
322	Trade/Economic	tercih hakkı	primer election n.
323	Trade/Economic	tercih edilen konum	preferred position n.
324	Trade/Economic	tercih edilen işveren	employer of choice n.
325	Trade/Economic	tercih hakkı sahibi	possessor of option n.
326	Trade/Economic	tercih edilen yer	preferred position n.
327	Trade/Economic	tercih hakkı	option to call n.
328	Trade/Economic	tercih bölgesi	zone of preference n.
329	Trade/Economic	tercih edilen teklif sahibi	preferred bidder n.
330	Trade/Economic	tercih nedeni	motive to prefer n.
331	Trade/Economic	zorlanmış tercih değerlendirmesi	forced choice appraisal n.
332	Trade/Economic	zamanlararası tercih	intertemporal choice n.
333	Trade/Economic	çiftlerin sevişmek için tercih ettikleri otel	love hotel n.
334	Trade/Economic	denk bütçeyi destekleyen, harcama kesintilerini veya vergi artışlarını borçlanmaya tercih eden ve serbest piyasayı teşvik eden kimse	conservative [uk] n.
335	Trade/Economic	dışarıda kalmayı tercih etmek	opt-out v.
336	Trade/Economic	tercih hakkına sahip olan	preferential adj.
337	Trade/Economic	tercih edilir	preferable adj.
338	Trade/Economic	yüz yüze görüşmeyi tercih etmeyen	low-context adj.
339	Trade/Economic	açıkça bir şeye katılmayı veya izin vermeyi tercih ederek yapılan (seçim)	opt in adj.
340	Trade/Economic	açıkça bir şeye katılmamayı veya bir şeyi yasaklamayı tercih ederek yapılan (seçim)	opt out adj.
341	Trade/Economic	açıkça bir şeye katılmamayı veya bir şeyi yasaklamayı tercih ederek yapılan (seçim)	opt-out adj.
342	Trade/Economic	ikinci dil tercih sebebidir	bilingual skills are desirable expr.
343	Trade/Economic	(tahvil) tercih edilen	pfd. (preferred) abrev.
Law
344	Law	hileli tercih	fraudulent preference n.
345	Law	kanuni olmayan tercih	undue preference n.
346	Law	tercih hakkı	option n.
347	Law	tercih hakkı veren mahkeme kararı	alternative judgment n.
348	Law	tercih hakkı veren mahkeme kararı	alternative sentence n.
349	Law	tercih edilen ikametgah	domicile of choice n.
350	Law	tercih hakkı	option to call n.
351	Law	tercih edilen konut	domicile of choice n.
352	Law	tercih hakkı tanıyan akit	alternative contract n.
353	Law	uygunsuz tercih	undue preference n.
354	Law	tercih hakkı olan	preferential adj.
355	Law	tercih gösteren	preferential adj.
Politics
356	Politics	siyasi amaçlara ulaşma uğruna barışçıl taktikleri şiddeti tercih eden doktrin, politika veya uygulama	nonviolence n.
357	Politics	rasyonel tercih	rational choice n.
358	Politics	siyasal tercih	political choice n.
359	Politics	siyasi tercih	political preference n.
360	Politics	siyasal tercih	political preference n.
361	Politics	siyasi tercih	political choice n.
362	Politics	stratejik tercih	strategic choice n.
363	Politics	toplumsal tercih kuramı	social choice theory n.
364	Politics	tercih oyu	preferential voting n.
365	Politics	tercih hakkı	right of priority n.
366	Politics	ussal tercih	rational choice n.
367	Politics	abd'de erken dönem eşcinsel gruplarınca tercih edilen bir tür doğrudan eylem	zap n.
368	Politics	karışmamayı tercih etmek	opt out v.
369	Politics	tercih hakkı bulunan	selective adj.
Institutes
370	Institutes	genelleştirilmiş tercih sistemi	generalized system of preferences (gsp) n.
Industry
371	Industry	tanımamayı tercih etmek	derecognise [uk] v.
Technical
372	Technical	tercih edilen deney şartları	preferred test conditions n.
373	Technical	tercih edilen frekanslar	preferred frequencies n.
374	Technical	tercih edilen deney sıcaklığı	preferred test temperature n.
375	Technical	tercih edilen basınç değeri	preferred pressure value n.
376	Technical	tercih edilen referans büyüklükler	preferred reference quantities n.
377	Technical	tercih edilen tahmin modeli	preferred forecasting model n.
378	Technical	tercih edilen basınçlar	preferred pressures n.
379	Technical	tercih edilen boyutlar	preferred sizes n.
380	Technical	tercih etmek	give preference v.
Computer
381	Computer	tercih edilen sunucu	preferred server n.
382	Computer	tercih edilen bağlantı noktası	preferred port n.
383	Computer	tercih modu	preference mode n.
384	Computer	tercih edilen kalite	preferred quality n.
385	Computer	tercih edilen paralel kip	preferred parallel mode n.
386	Computer	tercih edilen genişlik	preferred width n.
387	Computer	tercih edilen ortam	preferred media n.
388	Computer	tercih edilen ağaç	preferred tree n.
389	Computer	tercih edilen aygıt	preferred device n.
390	Computer	tercih et	set preferred expr.
Telecom
391	Telecom	uluslararası acil haberleşme tercih planı	international emergency preference scheme n.
Electric
392	Electric	tercih edilen gerilimler	preferred voltages n.
Radio
393	Radio	tercih edilmeyen	stray adj.
Medical
394	Medical	en az tercih edilen hizmetler	the least preferred services n.
Psychology
395	Psychology	cinsel tercih	sexual preference n.
396	Psychology	peşin tercih	foreclosure n.
397	Psychology	her bir görevi belirli zamanda yapmayı tercih eden kişilik tipi	monochronic n.
Statistics
398	Statistics	tercih bölgesi	zone of preference n.
399	Statistics	tercih alanı indeks sayısı	preference-field index number n.
400	Statistics	tercih çizelgesi	preference table n.
Biology
401	Biology	taşıma kapasitesine yaklaşmış çevrelerde görülen az sayıda döl üretiminin tercih edildiği bir tür seçilim	k selection n.
Marine Biology
402	Marine Biology	güney afrika'da avlanma ve yemekler için sık tercih edilen parlak kırmızı bir deniz balığı	red roman (chrysoblephus laticeps) n.
403	Marine Biology	yemek için tercih edilen, büyük grimsi veya benekli bir hint-pasifik vatozu	backwater (gymnura japonica) n.
404	Marine Biology	ılık kıyı denizlerinde yaşayan, avlanma ve yemek için tercih edilen gümüş renkli bir balık	ladyfish (albula vulpes) n.
405	Marine Biology	uskumru şeklinde olan, güney afrika ve avustralya'da yiyecek ve av için yaygın olarak tercih edilen büyük bir balık	teraglin (atractoscion aequidens) n.
406	Marine Biology	uskumru şeklinde olan, güney afrika ve avustralya'da yiyecek ve av için yaygın olarak tercih edilen büyük bir balık	geelbec n.
407	Marine Biology	ivlev’in tercih göstergesi	ivlev's electivity index n.
408	Marine Biology	av sporu ve yemek için pek tercih edilmeyen, kuzey amerika'nın doğu kıyılarına özgü hareketli olmayan gri veya bakır rengi bir sarıağız balığı	black drum (pogonias cromis) n.
409	Marine Biology	kuzey yarımkürenin serin sularında yaşayan ve av sporunda tercih edilen uzun burunlu yemeklik bir balık	ged [scotland] n.
410	Marine Biology	kuzey yarımkürenin serin sularında yaşayan ve av sporunda tercih edilen uzun burunlu yemeklik bir balık	gedd [scotland] n.
411	Marine Biology	uskumru şeklinde olan, güney afrika ve avustralya'da yiyecek ve av için yaygın olarak tercih edilen büyük bir balık	geelbek n.
412	Marine Biology	uskumru şeklinde olan, güney afrika ve avustralya'da yiyecek ve av için yaygın olarak tercih edilen büyük bir balık	geelbeck n.
Botanic
413	Botanic	amerika'da yetişen, uzun yassı yaprakları ve salkım gibi büyük tüyleri olan, saman olarak tercih edilen çok yıllık bir çim	reed grass (sorghastrum nutans) n.
414	Botanic	amerika karaağacına benzeyen genelde süsleme ve gölgelik olarak tercih edilen uzun bir japon ağacı	zelkova (zelkova serrata) n.
415	Botanic	amerika karaağacına benzeyen genelde süsleme ve gölgelik olarak tercih edilen uzun bir japon ağacı	japanese zelkova n.
416	Botanic	amerika karaağacına benzeyen genelde süsleme ve gölgelik olarak tercih edilen uzun bir japon ağacı	japanese elm n.
417	Botanic	amerika karaağacına benzeyen genelde süsleme ve gölgelik olarak tercih edilen uzun bir japon ağacı	keyaki n.
418	Botanic	genellikle sarı veya yeşilimsi sarı kabuklu olan ve tatlılarda tercih edilen çeşitli elmalara verilen ad	pippin n.
Agriculture
419	Agriculture	az tercih edilen bölge	less favoured area n.
Social Sciences
420	Social Sciences	cinsiyet kimliğini ifade ederken maskülen işaretleri tercih eden insan	butch n.
421	Social Sciences	(kürtaj konusunda) tercih taraftarı	pro-choice adj.
Education
422	Education	mastır başvurularında öğrencilerin ilgili bölümü tercih etme nedenlerini açıkladıkları bir tür niyet yazısı	statement of purpose n.
423	Education	tercih formu	preference form n.
424	Education	üniversite tercih formu	university preference form n.
Literature
425	Literature	çeviri tercih eden kimse	versionist n.
Linguistics
426	Linguistics	yazılı dil yerine konuşma dilini tercih etme eğilimi	orality n.
427	Linguistics	cümlelerin soru gibi tonlandığı, genellikle kuzey amerika'daki genç kızlarca tercih edilen konuşma şekli	hrt (high rising terminal) abrev.
History
428	History	1740-42 Amerikan canlanma hareketi sırasında dinde canlanma ve duygusallığı tercih eden grubun üyesi olan kimse	new light n.
Religious
429	Religious	(genellikle dini nedenlerle) cinsellikten uzak yaşamayı tercih eden kimse	celibatarian n.
430	Religious	bakir ve evlenmeden yaşamayı tercih eden kimse	celibatist n.
431	Religious	sade yaşamı tercih eden hristiyanlar	plain people n.
432	Religious	1740-42 amerikan canlanma hareketi sırasında dinde canlanma ve duygusallığı tercih eden grubun üyesi olan kimse	separate n.
Military
433	Military	tercih formu	preference blank n.
Sport
434	Sport	koşum takımı ile yapılan at yarışında tercih avantajı olan (bir pozisyon)	two-hole adj.
Archaic
435	Archaic	gönüllü tercih	ultroneousness n.
436	Archaic	tercih edilebilirlik	eligibility n.
437	Archaic	önceden yapılmış tercih	predetermination n.
438	Archaic	tercih etmek	prefard v.
Entomology
439	Entomology	köklerde ve kök çevrelerinde yaşamayı veya gelişmeyi tercih eden (böcek)	rhizophilous adj.
Slang
440	Slang	ilk tercih	fave n.
441	Slang	kişisel tercih	druthers n.
442	Slang	kişisel tercih	one's druthers n.
443	Slang	tüm yaşıtları askerdeyken kendisi askere gitmeyi tercih etmemiş kimse	jody n.
444	Slang	(bir şeyin) ilk tercih/seçim hakkı	(first) dibs (on something) n.
445	Slang	(birinin) tercih ettiği bir şey	(one's) bag n.
446	Slang	insanların, özellikle de kadınların cinsel cazibelerine dayanılarak değerlendirildiği veya tercih edildiği durum	a cattle market [uk] n.
447	Slang	insanların, özellikle de kadınların cinsel cazibelerine dayanılarak değerlendirildiği veya tercih edildiği durum	a meat market [us] n.
448	Slang	(birinin) tercih ettiği/istediği bir şey	(one's) bag n.
449	Slang	duş almaktansa deodorant kullanmayı tercih etmek	pommy shower v.
450	Slang	ölmeyi yeğlerim/tercih ederim	kill me expr.
Modern Slang
451	Modern Slang	vücudu kıllı/kıllarını almayan kadınları tercih eden erkek	a baboonaphile n.
452	Modern Slang	genital bölgeyi kılsız beğenme/tercih etme	acomoclitism n.
453	Modern Slang	alternatif bir yaşam tarzı olan kişilerin tercih ettiği saç kesim modeli	alternative lifestyle haircut n.
454	Modern Slang	tamamen karanlıkta seks yapmayı tercih etme	amaurophilia n.
455	Modern Slang	genital bölgeyi kılsız beğenen/tercih eden	acomoclitic adj.