Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | travelling n. | seyahat | ||
However there is too much emphasis in some quarters on travelling time. Bununla birlikte bazı çevrelerde seyahat süresine çok fazla vurgu yapılmaktadır. More Sentences |
||||
General | travelling n. | seyahat etme | ||
In my view, travelling to the European Union unhindered takes priority. Benim görüşüme göre, Avrupa Birliği'ne engelsiz seyahat etmek önceliklidir. More Sentences |
||||
General | travelling adj. | gezici | ||
We are like a travelling theatre company. Biz gezici bir tiyatro kumpanyası gibiyiz. More Sentences |
||||
Tourism | ||||
Tourism | travelling n. | seyahat | ||
The Convention should now make this a priority, so that this ridiculous travelling circus is done away with. Bu saçma seyahat sirkinin ortadan kalkması için Konvansiyon'un bu konuya öncelik vermesi gerekmektedir. More Sentences |
||||
Tourism | travelling adj. | gezici | ||
We are like a travelling theatre company. Gezici bir tiyatro kumpanyası gibiyiz. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | travelling n. | yolculuk | ||
General | ||||
General | travelling n. | kaydırma | ||
General | travelling n. | yolculuk | ||
General | travelling n. | yolculuk yapma | ||
General | travelling n. | ilerleme | ||
General | travelling v. | seyahat etmek | ||
General | travelling adj. | seyyar | ||
General | travelling adj. | hareket halinde | ||
General | travelling adj. | yolculuk halinde | ||
Tourism | ||||
Tourism | travelling n. | yolculuk | ||
Tourism | travelling adj. | seyyar | ||
Sport | ||||
Sport | travelling n. | adım hatası | ||
Basketball | ||||
Basketball | travelling n. | top taşıma (steps) | ||
Basketball | travelling n. | topu sürmeden adım atma |