Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | viable adj. | yaşayabilir | ||
We need a viable and secure state both for Israel and for Palestine. Hem İsrail hem de Filistin için yaşayabilir ve güvenli bir devlete ihtiyacımız var. More Sentences |
||||
Common Usage | viable adj. | uygulanabilir | ||
The only financially viable plan was hers. Finansal olarak uygulanabilir olan tek plan onunkiydi. More Sentences |
||||
General | ||||
General | viable adj. | uygun | ||
A voluntary scheme is often the most viable solution. Gönüllü bir program genellikle en uygun çözümdür. More Sentences |
||||
General | viable adj. | uygulanabilir | ||
In our view, it is the only viable method given the time constraints we are up against. Bize göre, karşı karşıya olduğumuz zaman kısıtlamaları göz önünde bulundurulduğunda tek uygulanabilir yöntem budur. More Sentences |
||||
General | viable adj. | yaşayabilir | ||
Palestine cannot be an independent state if it is not financially viable. Filistin, mali açıdan yaşayabilir olmadığı sürece bağımsız bir devlet olamaz. More Sentences |
||||
Medical | ||||
Medical | viable adj. | canlı | ||
You can recognize viable tissue from its red or pink color. Canlı dokuyu kırmızı veya pembe renginden tanımanız mümkündür. More Sentences |
||||
Environment | ||||
Environment | viable adj. | yaşayabilir | ||
Is the current Israeli Government ready to accept the two-state solution, with Palestine being a real viable State? Mevcut İsrail Hükûmeti, Filistin'in gerçekten yaşayabilir bir devlet olduğu iki devletli çözümü kabul etmeye hazır mı? More Sentences |
||||
General | ||||
General | viable adj. | kendi ayakları üzerinde durabilen (toplumsal/siyasal/ekonomik açıdan) | ||
General | viable adj. | yaşayabilecek durumda olan (organizma) | ||
General | viable adj. | varlığını bağımsız olarak sürdürebilen | ||
General | viable adj. | tutarlı | ||
General | viable adj. | gelişip yeni bir organizmaya dönüşebilecek (tohum/yumurta) | ||
General | viable adj. | yapılabilir | ||
General | viable adj. | yaşayabilen | ||
General | viable adj. | yaşar | ||
General | viable adj. | filizlenebilir | ||
General | viable adj. | elverişli | ||
Technical | ||||
Technical | viable adj. | geçerli | ||
Medical | ||||
Medical | viable adj. | rahim dışında yaşayabilecek durumda olan (fetüs) | ||
Medical | viable adj. | büyüyebilir | ||
Medical | viable adj. | gelişebilir |