| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| Phrasals | ||||
| Phrasals | vote in v. | (seçim sırasında) oy vermek | ||
|
People do not vote in order to meet a ritual obligation which they do not experience as useful. İnsanlar faydalı olduğunu düşünmedikleri ritüel bir yükümlülüğü yerine getirmek için oy vermiyorlar. More Sentences |
||||
| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| Politics | ||||
| Politics | vote in favour n. | lehte oy | ||
|
This is why we have abstained overall and have voted in favour in the particular case of Cyprus. Bu nedenle genel olarak çekimser kaldık ve Kıbrıs özelinde lehte oy kullandık. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | vote someone in v. | birine oy vererek göreve getirmek | ||
| General | vote in person v. | şahsen oy vermek | ||
| General | vote in favor v. | evet oyu kullanmak | ||
| Phrasals | ||||
| Phrasals | vote someone in v. | birini bir şeye seçmek | ||
| Phrasals | vote someone in v. | birini seçerek bir konuma getirmek | ||
| Phrasals | vote someone in v. | birini bir şeye oyla/oy vererek seçmek | ||
| Phrasals | vote someone in v. | birini seçimle bir konuma getirmek | ||
| Idioms | ||||
| Idioms | vote something in v. | oylayarak kanunlaştırmak | ||
| Idioms | vote something in v. | (yasa/kanun olması için) oylamak | ||
| Politics | ||||
| Politics | vote of confidence while in office n. | hükümete görev sırasında verilen güvenoyu | ||
| Politics | vote in person v. | şahsen oy vermek | ||
