|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
insan eylemlerinin dünya yüzeyine yaptığı etkileri ve dünya yüzeyinin insan eylemlerine yaptığı etki |
human geography n.
|
|
2 |
General |
yazı malzemelerini içerip yazı yüzeyine sahip olan taşınabilir çanta |
writing desk n.
|
|
3 |
General |
kömür madeni çatısının maden yüzeyine yakın olan alt kısmı |
lip n.
|
|
4 |
General |
zarar vermek (bir şeyin yüzeyine) |
deface v.
|
|
5 |
General |
bir şeyin yüzeyine zarar vermek |
deface v.
|
|
6 |
General |
su yüzeyine çıkarmak |
surface v.
|
|
7 |
General |
nefes almak için su yüzeyine çıkmak |
come up for air v.
|
|
8 |
General |
(baskı yüzeyine) mürekkep sürmek |
dab v.
|
|
9 |
General |
(baskı yüzeyine) mürekkep uygulamak |
dab v.
|
|
10 |
General |
bilinç yüzeyine çıkmak |
surface into consciousness v.
|
|
11 |
General |
hava direncini kesmek için küreği su yüzeyine paralel çevirmek |
feather v.
|
|
12 |
General |
(antijeni) hücre yüzeyine yerleştirmek |
present v.
|
|
13 |
General |
yüzeyine tutan |
adsorbent adj.
|
|
14 |
General |
bir dişin önündeki dişe bitişik olan yüzeyine ait veya ilişkin |
mesal adj.
|
|
15 |
General |
bir dişin çenenin ön kısmının ortasına en yakın olan yüzeyine ait veya ilişkin |
mesal adj.
|
|
16 |
General |
izdüşüm çizgilerinin çizim yüzeyine yansıtılmasıyla oluşan |
orthogonal adj.
|
|
17 |
General |
karın yüzeyine doğru |
ventrad adv.
|
|
18 |
General |
-in yüzeyine |
over prep.
|
|
Phrasals |
|
19 |
Phrasals |
fermentasyon sürecinde şarabın yüzeyine çıkan tabakayı şaraba basmak |
punch down v.
|
|
|
20 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine yaymak |
smear someone or something with something v.
|
|
21 |
Phrasals |
(bir şeyle) yüzeyine çentik atmak |
score with (something) v.
|
|
22 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine/derisine yaymak |
smooth something onto someone or something v.
|
|
23 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine/derisine ovarak sürmek |
smooth something onto someone or something v.
|
|
24 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine/derisine yaymak |
smooth something on v.
|
|
25 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine/derisine ovarak sürmek |
smooth something on v.
|
|
26 |
Phrasals |
baskı yüzeyine yükselmek |
work up v.
|
|
27 |
Phrasals |
(yüzeyine) sürmek |
apply to v.
|
|
28 |
Phrasals |
ile bir şeyin yüzeyine zarar vermek |
deface with v.
|
|
29 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şeyin) üstüne/yüzeyine kazımak |
engrave (something) on (something) v.
|
|
30 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şeyin) üstüne/yüzeyine oymak |
engrave (something) on (something) v.
|
|
31 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şeyin) üstüne/yüzeyine kazımak |
engrave (something) onto (something) v.
|
|
32 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şeyin) üstüne/yüzeyine oymak |
engrave (something) onto (something) v.
|
|
33 |
Phrasals |
üstüne/yüzeyine kazımak |
engrave on v.
|
|
34 |
Phrasals |
üstüne/yüzeyine oymak |
engrave on v.
|
|
35 |
Phrasals |
yüzeyine/yüzüne (bir şey) uygulamak |
face with (something) v.
|
|
36 |
Phrasals |
bir şeyin yüzeyine/yüzüne bir şey uygulamak |
face something with something v.
|
|
37 |
Phrasals |
bir şeyin yüzeyine bir şey döşemek |
face something with something v.
|
|
38 |
Phrasals |
(bir şey) için yüzeyine dik çizikler atmak |
score for (something) v.
|
|
39 |
Phrasals |
(bir şey) için yüzeyine çentik atmak |
score for (something) v.
|
|
|
40 |
Phrasals |
(bir şey) için yüzeyine düz kesikler atmak |
score for (something) v.
|
|
41 |
Phrasals |
ile yüzeyine çentik atmak |
score with v.
|
|
42 |
Phrasals |
yüzeyine/derisine zarar vermek |
scratch up v.
|
|
43 |
Phrasals |
yüzeyine/derisine yaymak |
smooth on v.
|
|
44 |
Phrasals |
yüzeyine/derisine ovarak sürmek |
smooth on v.
|
|
45 |
Phrasals |
yüzeyine/derisine yaymak |
smooth onto v.
|
|
46 |
Phrasals |
yüzeyine/derisine ovarak sürmek |
smooth onto v.
|
|
47 |
Phrasals |
üzerine/yüzeyine sürmek |
wipe over v.
|
|
48 |
Phrasals |
üzerine/yüzeyine uygulamak |
wipe over v.
|
|
Trade/Economic |
|
49 |
Trade/Economic |
madeni paranın yüzeyine basılan desen, tasarım veya resim |
type n.
|
|
Industry |
|
50 |
Industry |
bakır arıtma işlemi sırasında eriyik metalin yüzeyine çubukla vuran işçi |
flapper n.
|
|
Technical |
|
51 |
Technical |
döküm yüzeyine küçük kusurları cilalayıp gidererek yapılan son işlem |
chasing n.
|
|
52 |
Technical |
taş yüzeyine kesme aletiyle yapılan düz çizgiler halinde oluklar |
tooled finish n.
|
|
53 |
Technical |
boru dış yüzeyine pim kaynatılması |
stud wear n.
|
|
54 |
Technical |
dış yüzeyine pim kaynatılmış boru |
studded tube n.
|
|
55 |
Technical |
mamul yüzeyine dik deformasyon |
deformation perpendicular to the surface of the product n.
|
|
56 |
Technical |
madeni paranın yüzeyine yapılan kabartma şeklindeki soğuk baskı |
cold pressing n.
|
|
57 |
Technical |
su yüzeyine dik |
perpendicular to the water surface n.
|
|
58 |
Technical |
yüzeyine yatırılmış tuğla |
rowlock n.
|
|
59 |
Technical |
asfalt yol yüzeyine dökülen çakıl tabakası |
blotter n.
|
|
60 |
Technical |
rötuşlamadan önce negatif fotoğrafın yüzeyine veya arkasına sürülen cila |
medium n.
|
|
61 |
Technical |
yağlı boya ile boyamadan önce baskının yüzeyine sürülen cila |
medium n.
|
|
62 |
Technical |
atomların bir metalden ikinci bir metal yüzeyine yayılmasını içeren elektrolit işlemle alaşımın kaplanması |
metalliding n.
|
|
63 |
Technical |
ufki hat ile gözlemcinin gözünden okyanusun yüzeyine çizilen teğet arasındaki açıyı ölçen cihaz |
dip sector n.
|
|
64 |
Technical |
kapı yüzeyine tutturulup kapı kolunu gövdesini takmak için tasarlanmış yuvarlak bir plaka |
rose n.
|
|
65 |
Technical |
iç yüzeyine diş çekmek |
tap v.
|
|
66 |
Technical |
dökme metale istenen bir yüzey özelliğini kazandırmak için elektroliz yoluyla yüzeyine metal veya yarımetal element atomları yaymak |
metallide v.
|
|
67 |
Technical |
(cüruf yüzeyine) bakırın ateşte arıtma işlemi sırasında çubukla vurup eriyik metalin havayla temasını sağlayarak oksidasyonu hızlandırmak |
flap v.
|
|
Computer |
|
68 |
Computer |
verilerin depolanıp kaydedilmesini yönetmek için bilgisayar diski yüzeyine yazılmış eşmerkezli manyetik dairesel çoğaltmalar üzerinde sektörleri birleştirmek |
interleave v.
|
|
69 |
Computer |
verilerin depolanıp kaydedilmesini yönetmek için bilgisayar diski yüzeyine yazılmış eşmerkezli manyetik dairesel çoğaltmalar üzerinde sektörleri karıştırmak |
interleave v.
|
|
Textile |
|
70 |
Textile |
kumaştaki liflerin teri cilt yüzeyinden çekerek kumaş yüzeyine iterek nemi buharlaştırma süreci |
wicking n.
|
|
71 |
Textile |
vatoz derisi yüzeyine benzeyen |
shagreen adj.
|
|
72 |
Textile |
vatoz derisi yüzeyine benzeyen |
shagreened adj.
|
|
Architecture |
|
73 |
Architecture |
dış duvar yüzeyine çakmaktaşı ve kesme taş kullanarak yapılan bir süsleme |
flushwork n.
|
|
Construction |
|
74 |
Construction |
bir duvar yüzeyine yapıştırılarak örülen kagir duvar |
adhered masonry veneer n.
|
|
Furniture |
|
75 |
Furniture |
(mobilya) yüzeyine yeni kat boya, parlatıcı sürmek |
refinish v.
|
|
Aeronautic |
|
76 |
Aeronautic |
kordon şeritlerinin kumaş yüzeyine yapıştırılabilmesi için açıldığı bir düzenleme |
crow's-foot n.
|
|
77 |
Aeronautic |
gaz veya sıvı içerisinde hareket eden bir cismin toplam sürüklenmesinin cismin yüzeyine dik açıda basınç yapan bileşenlerden kaynaklanan kısmı |
pressure drag n.
|
|
Marine |
|
78 |
Marine |
deniz yüzeyine yayılan petrolü toplayan gemi |
oil recovery vessel n.
|
|
79 |
Marine |
deniz yüzeyine yayılan petrol tabakası |
oil slick n.
|
|
|
80 |
Marine |
herhangi bir derinlikten suyun yüzeyine yükselme işlemi |
ascent n.
|
|
81 |
Marine |
su yüzeyine yükseltilen mercan resifi |
raised coral reef n.
|
|
82 |
Marine |
tekne yüzeyine takılan bağlantı parçaları |
through-hull fittings n.
|
|
83 |
Marine |
tekne yüzeyine takılan deniz tipi vana ve bağlantı parçaları |
seacock and through-hull fittings n.
|
|
84 |
Marine |
zemin yüzeyine yakın sınır tabakası |
planetary boundary layer n.
|
|
85 |
Marine |
fırınlandıktan sonra dövülerek şekillendirildiği eğri forma sahip bir gemi sacının yüzeyine temsil eden sert bir model |
mock n.
|
|
86 |
Marine |
yüklü su kesimi suyun yüzeyine paralel olan (gemi) |
on-air adj.
|
|
Mining |
|
87 |
Mining |
oluştuğu koşullar nedeniyle karakteristik mineral yüzeyine sahip olmayan metamorfik mineral |
xenoblast n.
|
|
88 |
Mining |
kömürün yarılma yüzeyine paralel olarak uzanan yüzü |
bord n.
|
|
Medical |
|
89 |
Medical |
cilt yüzeyine yakın kırmızı veya mor renkli kılcal damar |
thread vein n.
|
|
90 |
Medical |
(acil tıp) hastayı nakil yüzeyine taşıma yöntemi |
logroll n.
|
|
91 |
Medical |
organ veya yapının yüzeyine nakledilen doku |
onlay n.
|
|
92 |
Medical |
ortabeynin ön kısmından başlayıp retinanın ön yüzeyine ulaşan ve retinadan beyne görsel uyarım iletimini sağlayan, kafatası sinirlerinin ikinci çiftinden her biri |
optic n.
|
|
93 |
Medical |
yara dokusunu vücut yüzeyine bağlayan kanal |
fistula n.
|
|
94 |
Medical |
yara dokusunu vücut yüzeyine bağlayan kanal |
fistule n.
|
|
95 |
Medical |
vücudu güvenli şekilde taşıyarak nakil yüzeyine yerleştirmek |
logroll v.
|
|
96 |
Medical |
deri yüzeyine uygulanan |
enepidermic adj.
|
|
Anatomy |
|
97 |
Anatomy |
organın yüzeyine paralel olan |
periclinal adj.
|
|
98 |
Anatomy |
kürek kemiğinin ön yüzeyine ait veya ilgili |
subscapular adj.
|
|
Dentistry |
|
99 |
Dentistry |
protetik materyalin diş yüzeyine tutunmasını sağlayan madde |
luting agent n.
|
|
100 |
Dentistry |
dişin yüzeyine takılan genellikle metalden yapılmış kalıp |
onlay n.
|
|
101 |
Dentistry |
dişin önündeki dişe bitişik olan yüzeyine ait veya ilişkin |
mesial adj.
|
|
102 |
Dentistry |
dişin çenenin ön kısmının ortasına en yakın yüzeyine ait veya ilişkin |
mesial adj.
|
|
Dermatology |
|
103 |
Dermatology |
cildin dış yüzeyine etki eden |
epidermatic adj.
|
|
Optics |
|
104 |
Optics |
odak noktasının lens veya ayna yüzeyine uzaklığı |
focal distance, or length, of a lens or mirror n.
|
|
Printing |
|
105 |
Printing |
litografik baskı yüzeyine zamklı preparat sürme |
gumming n.
|
|
106 |
Printing |
kağıdın mürekkepli baskı yüzeyine bastırılması |
squeeze n.
|
|
107 |
Printing |
(kağıdın) yüzeyine bir haşıl maddesi uygulamak |
top-size v.
|
|
108 |
Printing |
(kağıdın) yüzeyine bir haşıl maddesi uygulamak |
surface-size v.
|
|
109 |
Printing |
(mürekkebi) masa yüzeyine yaymak |
distribute v.
|
|
Food Engineering |
|
110 |
Food Engineering |
fermente olan maltın yüzeyine çıkan mayalı köpük |
krausen n.
|
|
Physics |
|
111 |
Physics |
geniş plaka yüzeyine sahip olan galvanik pil |
calorimotor n.
|
|
112 |
Physics |
küre yüzeyine çarpan parçacık sayısının kürenin kesit alanına bölümü |
fluence n.
|
|
Chemistry |
|
113 |
Chemistry |
bir başka madde yüzeyine kaplanarak, kimyasal olarak bağlanma |
chemisorption n.
|
|
114 |
Chemistry |
bir başka madde yüzeyine kaplanarak, kimyasal olarak bağlanma |
chemosorption n.
|
|
115 |
Chemistry |
gaz, sıvı veya çözünmez bir maddeye ait molekül veya iyonların bir başka maddenin yüzeyine yapışması |
adsorption n.
|
|
116 |
Chemistry |
bir maddeyi başka bir maddenin yüzeyine kimyasal olarak bağlayarak tutundurmak |
chemisorb v.
|
|
117 |
Chemistry |
bir başka madde yüzeyine kaplanarak, kimyasal olarak bağlamak |
chemisorb v.
|
|
118 |
Chemistry |
bir maddeyi başka bir maddenin yüzeyine kimyasal olarak bağlayarak tutundurmak |
chemosorb v.
|
|
Biology |
|
119 |
Biology |
tüpün içerisinde eğik açı ile katılaştırılmış kültür ortamının yüzeyine aşılanarak oluşturulmuş kültür |
slant n.
|
|
Biochemistry |
|
120 |
Biochemistry |
(protein) biyolojik oluşumun yüzeyine yerleştirmek |
display v.
|
|
Marine Biology |
|
121 |
Marine Biology |
su yüzeyine çıkarıldığında şişen, gümüşi, küçük bir göl ringası |
bloater n.
|
|
122 |
Marine Biology |
su yüzeyine çıkarıldığında şişen, gümüşi, küçük bir göl ringası |
coregonus hoyi n.
|
|
123 |
Marine Biology |
su yüzeyine çıkarıldığında şişen, gümüşi, küçük bir göl ringası |
leucichthys hoyi n.
|
|
124 |
Marine Biology |
su yüzeyine çıkarıldığında şişen, gümüşi, küçük bir göl ringası |
mooneye n.
|
|
125 |
Marine Biology |
bazı büyük denizanalarında iç mide boşluğu yüzeyine ait kapsülcükleri taşıyan iplikçik dizisi |
phacellus n.
|
|
126 |
Marine Biology |
bazı büyük denizanalarında iç mide boşluğu yüzeyine ait kapsülcükleri taşıyan iplikçik dizisi |
phacella n.
|
|
127 |
Marine Biology |
(deniz memelilerinde) nefes almak için su yüzeyine çıkmak |
vent v.
|
|
128 |
Marine Biology |
suda veya su yüzeyine yakın bölgelerde yaşayan ufak organizma özelliğine sahip |
neustonic adj.
|
|
Astronomy |
|
129 |
Astronomy |
(ay yüzeyine benzer) pütürlü ve çorak manzara |
lunarscape n.
|
|
130 |
Astronomy |
ufki hat ile gözlemcinin gözünden okyanusun yüzeyine çizilen teğet arasındaki açı |
dip of the horizon n.
|
|
Botanic |
|
131 |
Botanic |
bir bitki parçasının yüzeyine paralel hücre duvarı |
pericline n.
|
|
132 |
Botanic |
kökün toprak yüzeyine yakın olan kısmı |
rhizoplane n.
|
|
133 |
Botanic |
madagaskar'a özgü su yüzeyine yayılan kafes benzeri yaprakları olan bir su bitkisi |
ouvirandra (aponogeton madagascariensis) n.
|
|
134 |
Botanic |
bir bitki parçasının yüzeyine paralel hücre duvarlarıyla ilgili |
periclinal adj.
|
|
135 |
Botanic |
bitkinin yüzeyine dik olan |
anticlinal adj.
|
|
136 |
Botanic |
bitkinin yüzeyine dik olan düzlemle ilgili |
anticlinal adj.
|
|
Agriculture |
|
137 |
Agriculture |
tarla yüzeyine şerit veya namlu halinde gübre dağıtımı |
spreading manure on the land distributed as lines and groups n.
|
|
138 |
Agriculture |
toprak yüzeyine şekil verme |
land forming n.
|
|
Fishery |
|
139 |
Fishery |
(balık) su yüzeyine çıkmak |
stoit v.
|
|
Archaeology |
|
140 |
Archaeology |
çakmak taşının kırık yüzeyine açılı şekilde vurarak oluşturulan koni biçimli çıkıntı |
conchoid n.
|
|
141 |
Archaeology |
çakmak taşının kırık yüzeyine açılı şekilde vurarak oluşturulan koni biçimli çıkıntı |
bulb of percussion n.
|
|
Environment |
|
142 |
Environment |
dünya yüzeyine ulaşan güneş ışını miktarındaki artış |
global brightening n.
|
|
143 |
Environment |
dünya yüzeyine ulaşan güneş radyasyonunu azaltma |
global dimming n.
|
|
144 |
Environment |
dere yatağında olup dalları su yüzeyine vuran ağaç |
sawyer n.
|
|
Geography |
|
145 |
Geography |
denizin yüzeyinde veya yüzeyine çok yakın mercan kayalık |
reef n.
|
|
146 |
Geography |
yer yüzeyine yakın havanın bayır aşağı oluşturduğu akım |
drainage n.
|
|
147 |
Geography |
buzul yüzeyine ait |
superglacial adj.
|
|
148 |
Geography |
buzul yüzeyine özgü |
superglacial adj.
|
|
Meteorology |
|
149 |
Meteorology |
güneş ışığının su yüzeyine çarpıp yansıması |
sunglint n.
|
|
150 |
Meteorology |
yer yüzeyine yakın ısıtılmış havanın bulunduğu hal |
summer colt n.
|
|
Geology |
|
151 |
Geology |
toprak yüzeyine paralel toprak tabakası |
soil horizon n.
|
|
152 |
Geology |
yer yüzeyine yakın hava sıcaklığı |
surface air temperature n.
|
|
153 |
Geology |
dünyanın yüzeyine göktaşı çarpmasından kaynaklanan iz |
astrobleme n.
|
|
Sport |
|
154 |
Sport |
kürek ucunun su yüzeyine dik açı ile vurulduğu bir kürek çekme hamlesi |
square n.
|
|
155 |
Sport |
(sopa veya raket) vuruş yüzeyine yakın noktada kavramak |
choke v.
|
|
156 |
Sport |
(küreği) su yüzeyine dik açı ile çekmek |
square v.
|
|
Art |
|
157 |
Art |
sert bir maddenin yüzeyine oyulan sanat eseri |
diaglyph n.
|
|
158 |
Art |
sert madde yüzeyine oyulmuş (sanat eseri) |
diaglyphic adj.
|
|
Painting |
|
159 |
Painting |
renk tonları ile oynamak için tablo yüzeyine uygulanan yarı şeffaf tabaka |
glaze n.
|
|
Photography |
|
160 |
Photography |
kameranın optik ekseni dünya yüzeyine dik olarak çekilen hava fotoğrafı |
vertical air photograph n.
|
|
Bookbindery |
|
161 |
Bookbindery |
deri kitap cildinin yüzeyine yerleştirilen deriden ince süsleme parçası |
onlay n.
|
|
Engineering |
|
162 |
Engineering |
yerküre yapımında kürenin yüzeyine aktarılan harita bölümlerinin her biri |
gore n.
|
|
163 |
Engineering |
yerküre modeli yapımında küre yüzeyine uygulanan harita parçası |
gare n.
|
|
Entomology |
|
164 |
Entomology |
toprak yüzeyine yakın yaşayan, genellikle kompostlama ve yem için kullanılan bir solucan |
redworm (eisenia foetida) n.
|
|
165 |
Entomology |
toprak yüzeyine yakın yaşayan, genellikle kompostlama ve yem için kullanılan bir solucan |
brandling n.
|
|
166 |
Entomology |
toprak yüzeyine yakın yaşayan, genellikle kompostlama ve yem için kullanılan bir solucan |
red wiggler n.
|
|
167 |
Entomology |
toprak yüzeyine yakın yaşayan, genellikle kompostlama ve yem için kullanılan bir solucan |
helodrilus foetidus n.
|
|