Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | yatıştıran | appeasing adj. |
General | yatıştıran | disarming adj. |
General | yatıştıran | remollient adj. |
General | yatıştıran | emollient adj. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | sıkıntıları yatıştıran | trouble shooter n. |
General | yatıştıran bir şey | alleviant n. |
General | (bir sıkıntıyı) dindiren, yatıştıran, gideren kişi | abater n. |
General | yatıştıran kimse | recomposer n. |
General | yatıştıran kimse | assuager n. |
General | yatıştıran kimse | mitigator n. |
General | yatıştıran şey | mitigator n. |
General | yatıştıran kimse | lull n. |
General | yatıştıran şey | dolorifuge n. |
General | yatıştıran kadın | consolatrix n. |
General | tartışmanın taraflarını yatıştıran | cooling-off adj. |
Politics | ||
Politics | talepleri kabul ederek veya taviz vererek karşı tarafı yatıştıran | appeasing adj. |
Politics | talepleri kabul ederek veya taviz vererek karşı tarafı yatıştıran | placatory adj. |
Politics | talepleri kabul ederek veya taviz vererek karşı tarafı yatıştıran | placative adj. |
Politics | talepleri kabul ederek veya taviz vererek karşı tarafı yatıştıran | placating adj. |