(someone) be desperate - English Turkish Sentences
English Turkish
(someone) be desperate çaresiz olmak v.
  • We have, in particular, seen that the dock workers are angry, very angry, and also desperate.
  • Özellikle liman işçilerinin kızgın, çok kızgın ve aynı zamanda çaresiz olduklarını gördük.
  • Tom knew that I was desperate.
  • Tom çaresiz olduğumu biliyordu.
  • Tom knew that I was desperate to do that.
  • Tom bunu yapmak için çaresiz olduğumu biliyordu.
Show More (20)