a living - English Turkish Sentences
English Turkish
a living geçim n.
  • Lastly, sport is also a profession and a means of earning a living.
  • Son olarak spor aynı zamanda bir meslek ve geçim kaynağıdır.
  • We believe farmers should be able to make a living from their work.
  • Çiftçilerin yaptıkları işten geçimlerini sağlayabilmeleri gerektiğine inanıyoruz.
  • What are we doing, fishing in the territorial waters of these States when they need to be able to work to make a living?
  • Bu Devletlerin karasularında, geçimlerini sağlamak için çalışmaları gerekirken balıkçılık yaparak ne yapıyoruz?
Show More (28)