|
- Why do we not take a step forward and accompany our statements with specific actions?
- Neden bir adım ileri gitmiyor ve açıklamalarımıza belirli eylemlerle eşlik etmiyoruz?
- That is the purpose of this oral question and the resolution that accompanies it.
- Bu sözlü soru önergesinin ve ona eşlik eden kararın amacı budur.
- Less growth, less employment and more misery accompany financial crises.
- Daha az büyüme, daha az istihdam ve daha fazla sefalet finansal krizlere eşlik ediyor.
- We will follow that debate with the Medina Ortega report and with the opinion that should accompany it.
- Bu tartışmayı Medina Ortega raporu ve ona eşlik etmesi gereken görüş ile takip edeceğiz.
- This summary will accompany the Verbatim Report of Proceedings.
- Bu özet, Tutanakların Sözlü Raporuna eşlik edecektir.
- This generally accompanies demands for freedom of the market and competition.
- Bu genellikle piyasa özgürlüğü ve rekabet taleplerine eşlik eder.
- Maria accompanies the children to school.
- Maria çocuklara okula kadar eşlik ediyor.
- They accompany the children to school.
- Onlar çocukların okula gitmesi için eşlik ediyor.
- Her mother always accompanies her.
- Annesi daima ona eşlik eder.
- The guide will accompany us.
- Rehber bize eşlik edecek.
- Please accompany me.
- Lütfen bana eşlik edin.
- Will you accompany me?
- Bana eşlik eder misin?
- They will not accompany the children to school.
- Onlar çocuklara okula kadar eşlik etmeyecek.
- Tom will accompany the singers.
- Tom şarkıcılara eşlik edecek.
- She will accompany me on the piano.
- Bana piyanoda eşlik edecek.
- Can you accompany me there, please?
- Oraya kadar bana eşlik eder misin lütfen?
- She will accompany him.
- Ona eşlik edecek.
- Parents must accompany their children.
- Ebeveynler çocuklarına eşlik etmeli.
- I'll accompany you to the airport.
- Havaalanına kadar size eşlik edeceğim.
- She will accompany me on the piano.
- O, bana piyanoda eşlik edecek.
- May I accompany you home?
- Size eve kadar eşlik edebilir miyim?
- Misery and sorrow accompany war.
- Acı ve üzüntü savaşa eşlik eder.
- Maria accompanies the children to school.
- Maria okula kadar çocuklara eşlik etmektedir.
- A great many brave men and women will accompany me on the road to victory.
- Zafere giden yolda pek çok cesur kadın ve erkek bana eşlik edecek.
- Let me accompany you!
- Size eşlik etmeme izin verin!
- So long as the human spirit thrives on this planet, music in some living form will accompany and sustain it and give it expressive meaning.
- İnsan ruhu bu gezegende yaşadığı sürece, müzik de ona eşlik edecek, onu sürdürecek ve ona etkileyici bir anlam katacaktır.
- May I accompany you on your walk?
- Yürüyüşünüzde size eşlik edebilir miyim?
- Let me accompany you!
- Sana eşlik etmeme izin ver!
- I will accompany you.
- Ben size eşlik edeceğim.
- Her mother always accompanies her.
- Annesi her zaman ona eşlik eder.
- Tom suggested that I accompany Mary to the party.
- Tom, Mary'ye partide eşlik etmemi önerdi.
- You will accompany the children to school.
- Çocuklara okula kadar eşlik edeceksin.
- Mary doesn't accompany the children to school.
- Mary çocuklara okula giderken eşlik etmiyor.
- I'll accompany you to the hospital.
- Hastaneye kadar size eşlik edeceğim.
- Can you accompany me there, please?
- Bana eşlik eder misin lütfen?
- Misery and sorrow accompany war.
- Savaşa sefalet ve keder eşlik eder.
- They accompany the children to school.
- Çocuklara okula kadar eşlik ediyorlar.
- I'll accompany you to the station.
- İstasyona kadar size eşlik edeceğim.
- May I accompany you?
- Ben size eşlik edebilir miyim?
- I'll accompany you.
- Size eşlik edeceğim.
- They will not accompany the children to school.
- Çocuklara okula kadar eşlik etmeyecekler.
- A great many brave men and women will accompany me on the road to victory.
- Pek çok cesur kadın ve erkek, zafere giden yolda bana eşlik edecek.
- May I accompany you to the airport?
- Size havaalanına kadar eşlik edebilir miyim?
- I will accompany you.
- Size eşlik edeceğim.
- He suggested that I accompany him to the party.
- Partide ona eşlik etmemi önerdi.
- May I accompany you on your walk?
- Yürüyüşünüzde size eşlik edebilir miyim.
- Do you want to accompany me?
- Bana eşlik etmek ister misin?
- Tom will accompany the children to school.
- Tom çocuklara okula kadar eşlik edecek.
- May I accompany you home?
- Sana eve kadar eşlik edebilir miyim?
- May I accompany you?
- Size eşlik edebilir miyim?
- I'll accompany you.
- Sana eşlik edeceğim.
- He will accompany the children to school.
- Çocuklara okula kadar eşlik edecek.
- Parents must accompany their children.
- Ebeveynler çocuklarına eşlik etmeliler.
- May we accompany you on your walk?
- Yürüyüşünüzde size eşlik edebilir miyiz?
Show More (51)
|
