acquire - English Turkish Sentences
English Turkish
acquire edinmek v.
  • Acquire a more comprehensive circle of advisers.
  • Daha kapsamlı bir danışman çevresi edinin.
  • People from third countries are also to acquire these basic skills.
  • Üçüncü dünya ülkelerinden gelen insanlar da bu temel becerileri edinmelidir.
  • People from third countries are also to acquire these basic skills.
  • Üçüncü ülkelerden gelen insanlar da bu temel becerileri edinmelidir.
Show More (13)
acquire almak v.
  • Procedures for recognising diplomas acquired in third countries must also be simplified.
  • Üçüncü dünya ülkelerinde alınan diplomaların tanınmasına ilişkin prosedürler de basitleştirilmelidir.
  • Opponents who have or threaten to acquire support are put behind bars.
  • Destek alan veya almakla tehdit eden muhalifler parmaklıklar ardına konur.
  • Opponents who have or threaten to acquire support are put behind bars.
  • Destek alan veya destek almakla tehdit eden muhalifler parmaklıklar ardına konur.
Show More (12)
acquire kazanmak v.
  • It is to be feared that the next step will be for the law of the strongest to even acquire some sort of legitimacy.
  • Bir sonraki adımın, en güçlülerin hukukunun bir tür meşruiyet kazanması olacağından korkulmalıdır.
  • And while their contribution is unique, the works which they produce only gradually acquire a market value.
  • Katkıları benzersiz olsa da, ürettikleri eserler ancak yavaş yavaş bir piyasa değeri kazanıyor.
  • That this report should call for the procedure for acquiring refugee status to be speeded up is indeed a good thing.
  • Bu raporun mülteci statüsü kazanma prosedürünün hızlandırılması çağrısında bulunması gerçekten de iyi bir şeydir.
Show More (6)
acquire elde etmek v.
  • Saddam Hussein has attempted illegally to acquire weapons of mass destruction for years.
  • Saddam Hüseyin yıllardır yasadışı yollardan kitle imha silahları elde etmeye çalışmaktadır.
  • They used a dormant patent to acquire that protection for their own commercial gain.
  • Bu korumayı kendi ticari kazançları için elde etmek üzere atıl bir patenti kullandılar.
  • Lower authorities should be able to acquire sustainable products and services.
  • Alt makamlar sürdürülebilir ürün ve hizmetler elde edebilmelidir.
Show More (6)
acquire sahip olmak v.
  • This means that the EU would acquire greater influence over Greenland's economy.
  • Bu da AB'nin Grönland ekonomisi üzerinde daha fazla nüfuz sahibi olacağı anlamına gelmektedir.
  • Unfortunately, Europe is to acquire an arrest warrant before it acquires a constitution.
  • Ne yazık ki Avrupa bir anayasaya sahip olmadan önce bir tutuklama emrine sahip olacak.
  • You must acquire as soon as possible a good knowledge of business English.
  • Mümkün olan en kısa sürede iyi bir iş İngilizcesi bilgisine sahip olmalısınız.
Show More (0)
acquire yakalamak v.
  • It is a chronic health issue and has considerable effects on the quality of life of those who acquire this disease.
  • Kronik bir sağlık sorunudur ve bu hastalığa yakalananların yaşam kalitesi üzerinde önemli etkileri vardır.
Show More (-2)
acquire satın almak v.
  • Lower authorities should be able to acquire sustainable products and services.
  • Alt makamlar sürdürülebilir ürün ve hizmetler satın alabilmelidir.
Show More (-2)