|
- Why, then, should we impose standards that will not apply to all of them?
- O halde neden hepsi için geçerli olmayacak standartlar dayatalım?
- This happens in Italy, Greece, Germany, Spain and many other states, but not in all of them.
- Bu durum İtalya, Yunanistan, Almanya, İspanya ve diğer birçok ülkede yaşanmaktadır ancak hepsinde değil.
- Unfortunately, not all of them were accepted.
- Ne yazık ki hepsi kabul edilmedi.
- Postal services, energy, railways, this is happening to all of them.
- Posta hizmetleri, enerji, demiryolları, hepsinin başına bunlar geliyor.
- For my own part and on behalf of my group, I would like to express my deep sympathy with all of them.
- Kendi adıma ve grubum adına hepsinin acısını derinden paylaştığımı ifade etmek isterim.
- These questions need to be answered, and on all of them we need to establish a joint position with the United States.
- Bu soruların cevaplandırılması ve hepsine ilişkin olarak ABD ile ortak bir tutum belirlememiz gerekmektedir.
- Here we are dealing with familiar topics, of which there are, in essence, four, all of them closely interconnected.
- Burada, özünde dört tane olan ve hepsi birbiriyle yakından bağlantılı olan tanıdık konularla uğraşıyoruz.
- Because we owe a debt to all of them.
- Çünkü hepsine borçluyuz.
- Joost Lagendijk's report covers a great many issues, and we cannot comment on all of them here.
- Joost Lagendijk'in raporu pek çok konuyu kapsıyor ve burada hepsi hakkında yorum yapamayız.
- I suggest that colleagues who feel strongly about this sign all of them.
- Bu konuda güçlü hisleri olan meslektaşlarıma hepsini imzalamalarını öneriyorum.
- On behalf of all of them, thank you very much and congratulations on this act today.
- Hepsi adına çok teşekkür ediyor ve bugünkü bu eylemden dolayı tebrik ediyoruz.
- I hope that next year it will work perfectly in all of them.
- Umarım gelecek yıl hepsinde mükemmel çalışır.
- All of them gave rise to controversy.
- Hepsi de tartışmalara yol açtı.
- Postal services, energy, railways, this is happening to all of them.
- Posta hizmetleri, enerji, demiryolları, hepsinin başına bu geliyor.
- Darling, nobody knows all of them, not even me.
- Sevgilim, kimse hepsini bilmiyor, ben bile.
- All of them say so, but I believe none of them.
- Hepsi öyle diyor ama ben hiçbirine inanmıyorum.
- Are you going to kiss all of them?
- Hepsini öpecek misin?
- Not all of them are Canadians.
- Onların hepsi Kanadalı değil.
- All of them are just here to pick up girls.
- Hepsi sadece kız tavlamak için buradalar.
- All of them are from Iceland.
- Hepsi İzlandalı.
- All of them are good teachers.
- Hepsi iyi öğretmen.
- I want to talk to all of them.
- Hepsiyle konuşmak istiyorum.
- All of them swim very fast.
- Onların hepsi çok hızlı yüzer.
- I sue all of them.
- Hepsine dava açıyorum.
- All of them wanted to know my secret.
- Onların hepsi benim sırrımı öğrenmek istedi.
- All of them were gone.
- Onların hepsi gitmiş.
- Not all of them are present at the meeting today.
- Hepsi bugün toplantıda değil.
- All of them went there.
- Onların hepsi oraya gitti.
- Is this all of them?
- Bu onların hepsi mi?
- All of them except one have citizenship.
- Biri hariç hepsinin vatandaşlığı var.
- Not all of them are busy.
- Onlardan hepsi meşgul değil.
- We need all of them.
- Hepsine ihtiyacımız var.
- You're better than all of them.
- Hepsinden daha iyisin.
- I asked twenty people to my party but not all of them came.
- Yirmi kişiyi partime davet ettim fakat onların hepsi gelmedi.
- I saw him playing cards with all of them.
- Onun onların hepsiyle iskambil oynadığını gördüm.
- All of them were handmade things.
- Onların hepsi el yapımı şeylerdi.
- All of them are not poor.
- Onların hepsi fakir değil.
- I don't like all of them.
- Ben onların hepsini sevmiyorum.
- All of them wanted to know my secret.
- Hepsi sırrımı öğrenmek istedi.
- Not all of them are present.
- Hepsi orada değil.
- Not all of them are busy.
- Hepsi meşgul değil.
- All of them come from Iceland.
- Hepsi İzlanda'dan geliyor.
- Not all of them are asleep.
- Onların hepsi uyumuyor.
- I'm proud of all of them.
- Hepsiyle gurur duyuyorum.
- All of them are successful.
- Hepsi başarılı.
- Are all of them ready?
- Hepsi hazır mı?
- I don't like all of them.
- Hepsinden hoşlanmıyorum.
- All of them will get a prize.
- Hepsi bir ödül alacak.
- All of them are from Iceland.
- Onların hepsi İzlandalı.
- All of them remained silent.
- Hepsi sessiz kaldı.
- After they received the results, all of them were depressed.
- Sonuçları aldıktan sonra hepsi depresyona girdi.
- If the universe is full of stars, why doesn't the light from all of them add up to make the whole sky bright all the time?
- Eğer evren yıldızlarla doluysa, neden hepsinden gelen ışık toplanıp tüm gökyüzünü her zaman parlak yapmıyor?
- I could reply to all of them.
- Onların hepsine cevap verebildim.
- We must help all of them.
- Hepsine yardım etmeliyiz.
- Maria should have done all of them on her own.
- Marie hepsini tek başına yapmalıydı.
- Are you going to kiss all of them?
- Sen onların hepsini öpecek misin?
- I hate all of them.
- Hepsinden nefret ediyorum.
- All of them are different.
- Hepsi farklı.
- Not all of them are present.
- Onların hepsi mevcut değil.
- They had three sons, all of them young, and such brave fellows that no pen could describe them.
- Üç oğulları vardı, hepsi de gençti ve öyle cesur çocuklardı ki hiçbir kalem onları anlatamazdı.
- I saw him playing cards with all of them.
- Onu hepsiyle kağıt oynarken gördüm.
- Could you put all of them in a large bag?
- Onların hepsini büyük bir çantaya koyar mısın?
- I have lived with several Zen masters, all of them cats.
- Birkaç Zen üstadıyla birlikte yaşadım, hepsi de kediydi.
- All of them swim very fast.
- Hepsi çok hızlı yüzüyor.
- All of them remained silent.
- Onların hepsi sessiz kaldılar.
- All of them went there.
- Hepsi oraya gitti.
- All of them are not poor.
- Hepsi fakir değil.
- All of them are good teachers.
- Onların hepsi iyi öğretmen.
- I asked twenty people to my party but not all of them came.
- Yirmi kişiyi partime davet ettim ama hepsi gelmedi.
- Could you put all of them in a large bag?
- Hepsini büyük bir torbaya koyabilir misiniz?
- All of them are Canadian.
- Hepsi Kanadalı.
- I like all of them.
- Ben hepsini seviyorum.
- Not all of them are Canadians.
- Hepsi Kanadalı değil.
- Is that all of them?
- Hepsi bu mu?
- All of them were wearing black.
- Hepsi siyah giyiyordu.
- All of them come from Iceland.
- Onların hepsi İzlandalı.
- I'll kill all of them.
- Hepsini öldüreceğim.
- All of them are successful.
- Onların hepsi başarılı.
- All of them agreed to the proposal.
- Onların hepsi teklifi kabul etti.
- We need all of them.
- Onların hepsine ihtiyacımız var.
- I dislike all of them.
- Hepsinden hoşlanmıyorum.
- Not all of them are happy.
- Hepsi mutlu değil.
- All of them have independent means.
- Hepsinin bağımsız imkanları var.
- Are all of them ready?
- Onların hepsi hazır mı?
- We must help all of them.
- Onların hepsine yardım etmeliyiz.
- Some snakes are venimous but I still fear all of them.
- Bazı yılanlar zehirlidir ama ben yine de hepsinden korkarım.
- I asked Tom some questions and he answered all of them.
- Tom'a bazı sorular sordum ve onların hepsini cevapladı.
- All of them are connected.
- Hepsi birbirine bağlı.
- All of them will get a prize.
- Onların hepsi bir ödül alacak.
- I'm proud of all of them.
- Onların hepsiyle gurur duyuyorum.
- All of them have independent means.
- Onların hepsinin bağımsız araçları vardır.
- I sue all of them.
- Onların hepsini dava ediyorum.
- I hope all of them will come in time.
- Hepsinin zamanında geleceğini umuyorum.
- I hope all of them will come in time.
- Umarım hepsi zamanında gelir.
- All of them were gone.
- Hepsi gitmişti.
- I want to talk to all of them.
- Onların hepsiyle konuşmak istiyorum.
- All of them speak French.
- Hepsi Fransızca konuşuyor.
- All of them say so, but I believe none of them.
- Onların hepsi öyle söylüyor fakat onların hiçbirine inanmıyorum.
- For all their serious wounds, all of them were in good spirits.
- Ciddi yaralarına rağmen hepsinin keyfi yerindeydi.
- I asked Tom some questions and he answered all of them.
- Tom'a bazı sorular sordum ve o da hepsini yanıtladı.
- All of them are Canadian.
- Onların hepsi Kanadalı.
- Not all of them are like that.
- Hepsi böyle değil.
- You're better than all of them.
- Sen onların hepsinden daha iyisin.
- I like all of them.
- Ben onların hepsini seviyorum.
- All of them died.
- Hepsi öldü.
- Not all of them are happy.
- Onların hepsi mutlu değil.
- All of them were terrible.
- Hepsi berbattı.
- Are all of them your friends?
- Hepsi senin arkadaşın mı?
- I'll kill all of them.
- Onların hepsini öldüreceğim.
- All of them speak French.
- Onların hepsi Fransızca konuşur.
- Are all of them your friends?
- Onların hepsi arkadaşın mı?
- All of them are not present.
- Hepsi burada değil.
- Is this all of them?
- Hepsi bu mu?
- Not all of them are asleep.
- Hepsi uykuda değil.
- All of them are different.
- Hepsi farklıdır.
- I have lived with several Zen masters, all of them cats.
- Hepsi de kedi olan birçok Zen ustasıyla yaşadım.
- If the universe is full of stars, why doesn't the light from all of them add up to make the whole sky bright all the time?
- Evren yıldızlarla doluysa, neden onların hepsinden gelen ışık tüm gökyüzünü sürekli parlatmıyor?
- I could reply to all of them.
- Hepsine cevap verebilirim.
- Some snakes are venimous but I still fear all of them.
- Bazı yılanlar zehirli ama ben hâlâ onların hepsinden korkuyorum.
- All of them are good, so choose three books.
- Onların hepsi iyi, bu yüzden üç kitap seçin.
- Not all of them are present at the meeting today.
- Onların hepsi bugün toplantıda mevcut değil.
- I'm so proud of all of them.
- Hepsinden çok gurur duyuyorum.
- All of them are good, so choose three books.
- Hepsi iyi, o yüzden üç kitap seç.
- All of them were terrible.
- Hepsi korkunçtu.
- Maria should have done all of them on her own.
- Maria hepsini kendi başına yapmalıydı.
- I wonder what all of them have in common.
- Hepsinin ortak noktasını merak ediyorum.
- All of them agreed to the proposal.
- Hepsi teklifi kabul etti.
- All of them are not present.
- Onların hepsi mevcut değiller.
- I'm so proud of all of them.
- Hepsiyle gurur duyuyorum.
- All of them were wearing black.
- Onların hepsi siyah giyiyordu.
Show More (127)
|
