1 |
ally |
müttefikler |
n. |
|
- Former allies are now adversaries and former adversaries are now allies.
- Eski müttefikler şimdi düşman, eski düşmanlar da şimdi müttefik.
- We really do need to find reliable allies.
- Gerçekten de güvenilir müttefikler bulmamız gerekiyor.
- We are looking for allies among the American people, the majority of whom are not in favour of a unilateral war.
- Çoğunluğu tek taraflı bir savaştan yana olmayan Amerikan halkı arasında müttefikler arıyoruz.
- True friends and allies must talk to each other and, more importantly, listen to each other.
- Gerçek dostlar ve müttefikler birbirleriyle konuşmalı ve daha da önemlisi birbirlerini dinlemelidir.
- Former allies are now adversaries, and former adversaries are now allies.
- Eski müttefikler şimdi düşman, eski düşmanlar da şimdi müttefik.
- Sometimes the Allies could not avoid battle.
- Müttefikler bazen savaştan kaçınamadı.
- Relations between the Soviet Union and the western Allies were mixed.
- Sovyetler Birliği ve Batılı Müttefikler arasındaki ilişkiler karmaşıktı.
- Sometimes the Allies could not avoid battle.
- Bazen Müttefikler savaştan kaçınamıyordu.
- The Allies then moved east into Belgium.
- Müttefikler daha sonra doğuya, Belçika'ya ilerledi.
- Relations between the Soviet Union and the western Allies were mixed.
- Sovyetler Birliği ile Batılı Müttefikler arasındaki ilişkiler karışıktı.
- The Allies made a very unconvincing attempt to help the Russians.
- Müttefikler Ruslara yardım etmek için çok inandırıcı olmayan bir girişimde bulundular.
- The allies controlled all major Iraqi cities.
- Müttefikler Irak'ın tüm büyük şehirlerini kontrol ediyordu.
- The Allies wasted no time.
- Müttefikler hiç vakit kaybetmedi.
- Day by day, the Allies pushed the Germans back.
- Müttefikler her geçen gün Almanları geri püskürtüyordu.
- The Allies were winning at sea.
- Müttefikler denizde kazanıyordu.
- The Allies made a very unconvincing attempt to help the Russians.
- Müttefikler Ruslara yardımcı olmak için çok inandırıcı olmayan bir girişimde bulundular.
- The Allies were winning at sea.
- Müttefikler denizde kazanıyorlardı.
- The Allies then moved east into Belgium.
- Müttefikler daha sonra doğuya Belçika'ya doğru hareket etti.
- Day by day, the Allies pushed the Germans back.
- Günden güne Müttefikler Almanları geri püskürttü.
- The Allies wasted no time.
- Müttefikler hiç boşa zaman harcamadı.
Show More (17)
|
2 |
ally |
müttefik |
n. |
|
- Turkey is not a European country, but it is a friendly country and a military ally.
- Türkiye bir Avrupa ülkesi değildir, ancak dost bir ülke ve askeri bir müttefiktir.
- The concept of an ally must not be a one-way road.
- Müttefik kavramı tek yönlü bir yol olmamalıdır.
- We would ask the Spanish Presidency to send this European message to our ally, the United States, in particular.
- İspanya Dönem Başkanlığından Avrupa'nın bu mesajını özellikle müttefikimiz ABD'ye iletmesini rica ediyoruz.
- A banker can be a powerful ally for your business.
- Bir bankacı işiniz için güçlü bir müttefik olabilir.
- A banker can be a powerful ally for your business.
- Bir bankacı, işiniz için büyük bir müttefik olabilir.
- A banker can be a powerful ally for your business.
- Bir bankacı işletmeniz için büyük bir müttefik olabilir.
- Fadil can either be your best ally or your worst enemy.
- Fadıl ya sizin en iyi müttefikiniz ya da en kötü düşmanınız olabilir.
- I'll remain your ally no matter what happens.
- Ne olursa olsun senin müttefikin olarak kalacağım.
- Fadil can either be your best ally or your worst enemy.
- Fadıl ya en iyi müttefikiniz ya da en kötü düşmanınız olabilir.
- Tom can either be your best ally or your worst enemy.
- Tom senin en iyi müttefikin ya da en kötü düşmanın olabilir.
- He is my ally at the company.
- O benim şirketteki müttefikim.
- Tom is my ally at the company.
- Tom şirkette benim müttefikim.
- Mary wants an ally to help her succeed.
- Mary başarılı olmasına yardım edecek bir müttefik istiyor.
- Germany was once an ally of Italy.
- Almanya bir zamanlar İtalya'nın müttefikiydi.
- I want to be your ally, not your enemy.
- Senin müttefikin olmak istiyorum, düşmanın değil.
Show More (12)
|
3 |
ally |
dost |
n. |
|
- I want to be your ally, not your enemy.
- Ben senin düşmanın değil, dostun olmak istiyorum.
- Tom is my ally at the company.
- Tom şirkette benim dostumdur.
Show More (-1)
|
4 |
ally |
ittifak kurmak |
v. |
|
- They are increasingly allying themselves with the Eurosceptic Tory Party.
- Avrupa şüphecisi Muhafazakâr Parti ile giderek daha fazla ittifak kuruyorlar.
Show More (-2)
|