|
- This is what we call an army ant.
- İşte 'asker karınca' dediğimiz şey bu.
- The ant was red.
- Karınca kırmızıydı.
- There's an ant in the hall.
- Koridorda bir karınca var.
- The elephant's meal is enough to feed thousands of ants.
- Filin yemeği binlerce karıncayı doyurmaya yeter.
- He has ants in his pants.
- Onun pantolonunda karıncalar var.
- I was bitten by ant.
- Bir karınca tarafından ısırıldım.
- This ant is the queen; don't you see she has wings?
- Bu karınca kraliçedir; kanatları olduğunu görmüyor musun?
- My towel is covered in red ants!
- Benim havlum kırmızı karıncalarla kaplı!
- Sysko works like an ant.
- Sysko bir karınca gibi çalışır.
- We crawled like so many ants along the mountain pass.
- Dağ geçidi boyunca bir sürü karınca gibi emekledik.
- People look like ants.
- İnsanlar karıncalara benzer.
- An ant can lift more than 50 times its weight.
- Bir karınca kendi ağırlığının 50 kat fazlasını kaldırabilir.
- Ants and giraffes are distant cousins.
- Karıncalar ve zürafalar uzak kuzenlerdir.
- I was bitten by ant.
- Karınca tarafından ısırıldım.
- Tom tried to get rid of the ants.
- Tom karıncalardan kurtulmaya çalıştı.
- Sugar draws ants.
- Şeker, karıncaları çeker.
- He wants to get rid of the ants.
- Karıncalardan kurtulmak istiyor.
- We worked like ants.
- Karıncalar gibi çalıştık.
- Look at all those ants.
- Bütün karıncalara bakın.
- Sysko works like an ant.
- Sysko karınca gibi çalışıyor.
- Work as the ant.
- Karınca gibi çalışın.
- Ants like sugar.
- Karıncalar şeker severler.
- A grasshopper and many ants lived in a field.
- Bir çekirge ve birçok karınca bir tarlada yaşıyordu.
- He tried to get rid of the ants.
- Karıncalardan kurtulmaya çalıştı.
- Ants have a well-organized society.
- Karıncalar iyi organize olmuş bir topluluktur.
- Ants work hard all summer.
- Karıncalar bütün yaz çok çalışır.
- We have ants in the kitchen.
- Mutfakta karıncalar var.
- The slaves were working like so many ants.
- Köleler bir sürü karınca gibi çalışıyordu.
- They worked like so many ants.
- Onlar pek çok karınca gibi çalıştı.
- The area around the melting ice cream was crawling with ants.
- Eriyen dondurmanın etrafı karıncalarla doluydu.
- The ants followed each other to candy bar.
- Karıncalar birbirlerini şeker çubuğuna kadar takip ettiler.
- Don't think little of the ants' lives.
- Karıncaların yaşamını önemsiz sayma.
- He tried to get rid of the ants.
- O, karıncalardan kurtulmaya çalıştı.
- They worked like so many ants.
- Karıncalar gibi çalıştılar.
- Ants and giraffes are distant relatives.
- Karıncalar ve zürafalar uzaktan akrabadır.
- The area around the melting ice cream was crawling with ants.
- Eriyen dondurmanın etrafındaki alan karıncalarla kaynıyordu.
- People look like ants.
- İnsanlar karıncaya benziyor.
- The servants worked like ants.
- Hizmetçiler karınca gibi çalışıyordu.
- This ant is the queen; don't you see she has wings?
- Bu karınca kraliçe; kanatları olduğunu görmüyor musun?
- Ants work hard all summer.
- Karıncalar bütün yaz çok çalışırlar.
- In the summer, ants gather food for the winter.
- Yaz aylarında, karıncalar kış için yiyecek toplarlar.
- He has ants in his pants.
- Pantolonunda karıncalar var.
- Don't think little of the ants' lives.
- Karıncaların hayatını küçük görmeyin.
- My towel is covered in red ants!
- Havlum kırmızı karıncalarla kaplı!
- This place is crawling with ants.
- Burası karınca kaynıyor.
- Work as the ant.
- Karınca gibi çalış.
- Sugar draws ants.
- Şeker karıncaları çeker.
- In the summer, ants gather food for the winter.
- Yazın karıncalar kış için yiyecek toplar.
- The servants worked like ants.
- Hizmetçiler karınca gibi çalıştılar.
- I like ants.
- Ben karıncaları severim.
- An ant bit me.
- Bir karınca beni ısırdı.
- Ants are swarming around the sugar.
- Karıncalar şekerin etrafına üşüşüyorlar.
- Tom poked the ant hill with a stick.
- Tom karınca tepesini bir sopayla dürttü.
- Ants and giraffes are distant relatives.
- Karıncalar ve zürafalar uzak akrabadırlar.
- Ants are swarming around the sugar.
- Karıncalar şekerin etrafını sarmış.
- Do ants have ears?
- Karıncaların kulağı var mı?
- I like ants.
- Karıncaları severim.
- Ants and bees are examples of industry and harmony.
- Karıncalar ve arılar endüstri ve uyumun örnekleridir.
- Ants like sugar.
- Karıncalar şekeri sever.
- Tom has ants in his pants.
- Tom'un pantolonunda karıncalar var.
- We have ants in the kitchen.
- Mutfağımızı karınca basmış.
- Look at all those ants.
- Şu karıncalara bak.
- Do ants have ears?
- Karıncaların kulakları var mı?
- An ant can lift more than 50 times its weight.
- Bir karınca kendi ağırlığının 50 katından fazlasını kaldırabilir.
- The ants followed each other to candy bar.
- Karıncalar şeker çubuğuna kadar birbirlerini izledi.
- Ants, termites and bees are social animals.
- Karıncalar, termitler ve arılar sosyal hayvanlardır.
Show More (63)
|