1 |
antagonism |
düşmanlık |
n. |
|
- The coastal territories are the focus of constant antagonism and conflict.
- Kıyı bölgeleri sürekli düşmanlık ve çatışmaların odağıdır.
- The digital divide is further raising the level of antagonism between the rich and poor within a single nation.
- Dijital uçurum, tek bir ulus içindeki zengin ve fakir arasındaki düşmanlık seviyesini daha da yükseltmektedir.
Show More (-1)
|
2 |
antagonism |
karşıtlık |
n. |
|
- We know that there are antagonisms and conflicting interests and priorities in political life.
- Siyasi hayatta karşıtlıklar, çatışan çıkarlar ve öncelikler olduğunu biliyoruz.
- Secondly, I disagree that there is a fundamental ethnic antagonism in Fiji.
- İkinci olarak, Fiji'de temel bir etnik karşıtlık olduğu görüşüne katılmıyorum.
Show More (-1)
|
3 |
antagonism |
husumet |
n. |
|
- The coastal territories are the focus of constant antagonism and conflict.
- Kıyı bölgeleri sürekli bir husumet ve çatışma odağıdır.
Show More (-2)
|