antagonism - English Turkish Sentences
English Turkish
antagonism düşmanlık n.
  • The coastal territories are the focus of constant antagonism and conflict.
  • Kıyı bölgeleri sürekli düşmanlık ve çatışmaların odağıdır.
  • The digital divide is further raising the level of antagonism between the rich and poor within a single nation.
  • Dijital uçurum, tek bir ulus içindeki zengin ve fakir arasındaki düşmanlık seviyesini daha da yükseltmektedir.
Show More (-1)
antagonism karşıtlık n.
  • We know that there are antagonisms and conflicting interests and priorities in political life.
  • Siyasi hayatta karşıtlıklar, çatışan çıkarlar ve öncelikler olduğunu biliyoruz.
  • Secondly, I disagree that there is a fundamental ethnic antagonism in Fiji.
  • İkinci olarak, Fiji'de temel bir etnik karşıtlık olduğu görüşüne katılmıyorum.
Show More (-1)
antagonism husumet n.
  • The coastal territories are the focus of constant antagonism and conflict.
  • Kıyı bölgeleri sürekli bir husumet ve çatışma odağıdır.
Show More (-2)