|
- Their accession marks the end of the artificial division of our continent.
- Onların katılımı kıtamızın yapay bölünmüşlüğünün sonunu işaret etmektedir.
- There should be no reason for setting artificial barriers to people's progress through an organisation.
- İnsanların bir kurumda ilerlemelerinin önüne yapay engeller koymak için hiçbir neden olmamalıdır.
- Your artificial citizenship has no substance whatsoever.
- Sizin yapay vatandaşlığınızın hiçbir gerçekliği yoktur.
- Who cares about the risks inherent in messing about with life and making artificial changes?
- Hayatla oynamanın ve yapay değişiklikler yapmanın doğasında var olan riskler kimin umurunda?
- I am against artificial deadlines.
- Ben yapay son tarihlere karşıyım.
- Two separate resolutions may be before us, but the link that is being sustained between them is an artificial one.
- Önümüzde iki ayrı karar tasarısı olabilir, ancak bunlar arasında sürdürülen bağlantı yapay bir bağlantıdır.
- There can be no artificial divide between humanitarian aid and military action.
- İnsani yardım ile askeri harekât arasında yapay bir ayrım yapılamaz.
- For almost half a century we lived with an artificial division of Europe.
- Neredeyse yarım yüzyıl boyunca Avrupa'nın yapay bir bölünmüşlüğü ile yaşadık.
- Your artificial citizenship has no substance whatsoever.
- Yapay vatandaşlığınızın hiçbir gerçekliği yoktur.
- This is particularly necessary given the growing worldwide trend towards producing food by artificial means.
- Yapay yollarla gıda üretmeye yönelik dünya çapında artan eğilim göz önüne alındığında bu özellikle gereklidir.
- The link between the subsidy mechanism and the WTO procedure is totally artificial.
- Sübvansiyon mekanizması ile DTÖ prosedürü arasındaki bağlantı tamamen yapaydır.
- Only 26% of the French have confidence in this artificial currency.
- Fransızların sadece %26'sı bu yapay para birimine güveniyor.
- Their accession marks the end of the artificial division of our continent.
- Onların katılımı kıtamızdaki yapay bölünmenin sonunu işaret etmektedir.
- This makes those parties particularly artificial.
- Bu da o partileri özellikle yapay kılıyor.
- The common foreign and security policy cannot draw its strength from artificial Community procedures.
- Ortak dış ve güvenlik politikası gücünü yapay Topluluk prosedürlerinden alamaz.
- The artificial, fast-track breeding of chicks and turkeys must be discontinued.
- Civciv ve hindilerin yapay ve hızlı bir şekilde yetiştirilmesine son verilmelidir.
- You cannot take your account number with you and I think these are artificial barriers.
- Hesap numaranızı yanınızda götüremezsiniz ve bunların yapay engeller olduğunu düşünüyorum.
- Water and artificial proteins are injected, as if meat were not protein in itself.
- Sanki etin kendisi protein değilmiş gibi su ve yapay proteinler enjekte ediliyor.
- Those tears are artificial.
- O gözyaşları yapay.
- It's artificial.
- Bu yapay.
- It's an artificial flower.
- Bu yapay bir çiçek.
- But, Tom, Esperanto isn't necessarily as artificial as computers are, right?
- Ama Tom, Esperanto bilgisayarlar kadar yapay değil, değil mi?
- These are my grandmother's artificial teeth.
- Bunlar büyükannemin yapay dişleri.
- Tom has an artificial knee joint.
- Tom'un yapay diz eklemi var.
- The construction of the dam created an artificial lake that destroyed a whole ecosystem.
- Barajın inşası yapay bir göl yaratarak bütün bir ekosistemi yok etti.
- It's artificial.
- O yapay.
- This is an artificial distinction.
- Bu yapay bir ayrımdır.
- The launching of artificial earth satellites is commonly looked upon as an exploration of space.
- Yapay dünya uydularının fırlatılması genellikle uzayın keşfi olarak görülmektedir.
- These pearls are genuine, not artificial.
- Bu inciler gerçek, yapay değil.
- These pearls are genuine, not artificial.
- Bu inciler hakikidir, yapay değil.
- I found them lying on the artificial grass.
- Onların yapay çimin üzerinde uzandıklarını gördüm.
- We skied on artificial snow.
- Yapay karda kayak yaptık.
- This is an artificial distinction.
- Bu yapay bir ayrım.
- We skied on artificial snow.
- Biz yapay karda kaydık.
- We will not need to add artificial substances to our food.
- Yiyeceklerimize yapay maddeler eklememize gerek yok.
- It's an artificial flower.
- O, yapay bir çiçektir.
- Tom has an artificial knee joint.
- Tom'un yapay bir diz eklemi var.
Show More (34)
|