| 1 |
be interested in |
ilgilenmek |
v. |
|
- Tom is interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgileniyor.
- Tom was interested in music.
- Tom müzikle ilgileniyordu.
- I am interested in running the marathon in Bildersee next year.
- Gelecek yıl Bildersee'deki maratonu koşmakla ilgileniyorum.
- She is interested in Mathematics.
- O, matematikle ilgileniyor.
- Tom is probably going to be interested in doing that.
- Tom muhtemelen bunu yapmakla ilgilenecektir.
- I know that Tom is interested in doing that.
- Tom'un bunu yapmakla ilgilendiğini biliyorum.
- The press is interested in his private life.
- Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
- I am interested in American literature.
- Amerikan edebiyatıyla ilgileniyorum.
- Tom will be interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgilenecek.
- In reality, all they are interested in is power.
- Gerçekte, ilgilendikleri tek şey güç.
- Tom seemed to be interested in you.
- Tom seninle ilgileniyor gibiydi.
- I don't know if he is interested in me.
- Onun benimle ilgilenip ilgilenmediğini bilmiyorum.
- Tom knew that I was interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgilendiğimi biliyordu.
- Tom knew that Mary was likely to not be interested in doing that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmakla ilgilenmeyeceğini biliyordu.
- Tom is one of the guys that Mary is interested in.
- Tom Mary'nin ilgilendiği adamlardan biridir.
- I never realized you were interested in Japanese art.
- Japon sanatıyla ilgilendiğini hiç fark etmemiştim.
- You never seem to be interested in helping us.
- Bize yardım etmekle hiç ilgilenmiyor gibisin.
- You are interested in computers.
- Bilgisayarlarla ilgileniyorsun.
- Nobody is interested in my country.
- Kimse benim ülkemle ilgilenmiyor.
- Tom seemed to be interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgileniyor gibi görünüyordu.
- I am interested in Asian history.
- Asya tarihiyle ilgileniyorum.
- I've always been interested in working in agriculture.
- Ben her zaman tarımda çalışmakla ilgileniyorum.
- It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this.
- Tom'dan başka birinin bunu satın almakla ilgilenmesi olası değil.
- She is interested in jazz.
- Cazla ilgileniyor.
- Tom never was interested in sports.
- Tom sporla hiç ilgilenmedi.
- Ania is interested in computers.
- Ania bilgisayarlarla ilgileniyor.
- Tom wouldn't be interested in this job.
- Tom bu işle ilgilenmezdi.
- Fadil was interested in horses.
- Fadıl atlarla ilgileniyordu.
- We are interested in mathematics.
- Matematikle ilgileniyoruz.
- Sami was interested in horses.
- Sami atlarla ilgileniyordu.
- She is interested in music.
- Müzikle ilgileniyor.
- I told Tom that I was interested in buying one of his paintings.
- Tom'a onun resimlerinden birini almakla ilgilendiğimi söyledim.
- I thought Tom was interested in golf.
- Tom'un golfle ilgilendiğini sanıyordum.
- He is interested in music.
- O müzikle ilgileniyor.
- Sami was interested in the Quran.
- Sami Kuran'la ilgileniyordu.
- Many Americans are interested in jazz.
- Birçok Amerikalı cazla ilgilenir.
- Tom is interested in French history.
- Tom Fransız tarihiyle ilgilenir.
- The novelist is interested in human beings.
- Romancı insanlarla ilgilenir.
- I am interested in computers.
- Bilgisayarlarla ilgileniyorum.
- I thought that Tom was interested in sports.
- Tom'un sporla ilgilendiğini düşündüm.
- Tom is interested in mountaineering.
- Tom dağcılıkla ilgileniyor.
- John is interested in golf.
- John golfle ilgileniyor.
- Tom will probably still be interested in doing that.
- Tom muhtemelen hâlâ bunu yapmakla ilgilenecek.
- Tom is interested in math.
- Tom matematikle ilgileniyor.
- I've been interested in art ever since I was just a kid.
- Çocukluğumdan beri sanatla ilgileniyorum.
- Tom is the only other guy who said he was interested in doing that.
- Bunu yapmakla ilgilendiğini söyleyen tek kişi Tom'du.
- Jack is interested in painting.
- Jack resimle ilgileniyor.
- Tom might be interested in that.
- Tom bununla ilgilenebilir.
- I am interested in getting a hat like this.
- Ben, böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
- I don't think I'd be interested in buying any of Tom's paintings.
- Tom'un resimlerinden herhangi birini satın almakla ilgileneceğimi sanmıyorum.
- Tom is interested in chemistry.
- Tom kimyayla ilgileniyor.
- Tom said he was interested in sports.
- Tom sporla ilgilendiğini söylemişti.
- Tom knew that Mary wasn't likely to be interested in doing that.
- Tom Mary'nin onu yapmakla ilgilenmeyeceğini biliyordu.
- Sami was interested in writing a book about Layla's story.
- Sami, Layla'nın hikâyesi hakkında bir kitap yazmakla ilgileniyordu.
- Nobody is interested in my country.
- Hiç kimse benim ülkemle ilgilenmiyor.
- Tom is interested in many different things.
- Tom birçok farklı şeyle ilgileniyor.
- I didn't think Tom would be interested in doing that.
- Tom'un bunu yapmakla ilgileneceğini sanmıyordum.
- The novelist is interested in human beings.
- Romancı insanlarla ilgileniyor.
- What subject do you think he is interested in?
- Onun hangi konuyla ilgilendiğini düşünüyorsun?
- Tom was interested in that.
- Tom bununla ilgileniyordu.
- Tom is the only other guy who said he was interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgilendiğini söyleyen tek kişi.
- I think Tom won't be interested in doing that.
- Bence Tom bunu yapmakla ilgilenmeyecek.
- I thought you'd be interested in this.
- Bununla ilgileneceğini düşünmüştüm.
- Jack is interested in painting.
- Jack, resim yapmakla ilgilenir.
- A lot of people are interested in camping.
- Pek çok insan kamp yapmakla ilgileniyor.
- Tom is probably going to be interested in doing that.
- Tom muhtemelen bunu yapmakla ilgilenecek.
- I am interested in all religions.
- Ben bütün dinlerle ilgileniyorum.
- Is there any particular color that you are interested in?
- İlgilendiğin herhangi bir özel renk var mı?
- We are interested in others, when they are interested in us.
- Başkaları bizimle ilgilendiğinde biz de onlarla ilgileniriz.
- How do I know if a guy is interested in me?
- Bir erkeğin benimle ilgilendiğini nasıl anlarım?
- Tom is interested in fossils.
- Tom fosillerle ilgileniyor.
- My father is interested in ancient history.
- Babam antik tarihle ilgileniyor.
- I am interested in movies.
- Ben filmlerle ilgileniyorum.
- I think you'll be interested in this.
- Bence bununla ilgileneceksiniz.
- Tom is interested in art.
- Tom sanatla ilgileniyor.
- Yoko is interested in collecting stamps.
- Yoko, pul koleksiyonu yapmakla ilgileniyor.
- I am interested in sports.
- Sporla ilgilenirim.
- He was interested in me.
- Benimle ilgileniyordu.
- She is interested in Mathematics.
- Matematikle ilgileniyor.
- I never realized that you were interested in Japanese art.
- Japon sanatıyla ilgilendiğini hiç fark etmemiştim.
- Tom said that he was interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgilendiğini söyledi.
- In reality, all they are interested in is power.
- Aslında, onların bütün ilgilendiği güçtür.
- Tom might be interested in that.
- Tom onunla ilgilenebilir.
- I didn't know you were interested in antiques.
- Antikalarla ilgilendiğini bilmiyordum.
- I've always been interested in botany.
- Ben her zaman botanikle ilgilendim.
- Tom knew that Mary was likely to not be interested in doing that.
- Tom Mary'nin onu yapmakla ilgilenmeyeceğini biliyordu.
- Tom said that Mary was interested in doing that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmakla ilgilendiğini söyledi.
- I never was interested in sports.
- Ben hiç sporla ilgilenmedim.
- Mary was the only girl Tom was interested in.
- Mary, Tom'un ilgilendiği tek kızdı.
- I am interested in your past.
- Geçmişinle ilgileniyorum.
- Mary is interested in politics.
- Mary ,politikayla ilgileniyor.
- Tom is interested in music.
- Tom müzikle ilgileniyor.
- Tom is the guy that Mary is interested in.
- Tom Mary'nin ilgilendiği adamdır.
- No one was interested in what I had to say.
- Kimse söyleyeceklerimle ilgilenmiyordu.
- Piotr is interested in soccer.
- Piotr futbolla ilgileniyor.
- I've always been interested in science.
- Ben her zaman bilimle ilgilendim.
- Many Finns are interested in culture.
- Birçok Finli kültürle ilgilenmektedir.
- He was interested in me.
- O benimle ilgilendi.
- I am interested in getting a hat like this.
- Böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
- I think you'd be interested in this.
- Bununla ilgileneceğini düşünüyorum.
- How do I know if a girl is interested in me?
- Bir kızın benimle ilgilendiğini nasıl anlarım?
- Tom thinks Mary is interested in John.
- Tom Mary'nin John'la ilgilendiğini düşünüyor.
- I would be interested in that.
- Bununla ilgilenirdim.
- You never seem to be interested in talking about sports.
- Spor hakkında konuşmakla hiç ilgilenmiyor gibisin.
- Most of the students are interested in finance more than industry.
- Öğrencilerin çoğu sanayiden çok finansla ilgileniyor.
- Tom is interested in buying one of your paintings.
- Tom resimlerinden birini almakla ilgileniyor.
- Tom told Mary he was interested in her.
- Tom, Mary'ye onunla ilgilendiğini söyledi.
- I thought that Tom was interested in sports.
- Tom'un sporla ilgilendiğini sanıyordum.
- Tom is interested in knowing what's going to happen.
- Tom ne olacağını bilmekle ilgileniyor.
- You never seem to be interested in doing that.
- Bunu yapmakla hiç ilgilenmiyor gibisin.
- Tom is interested in many things.
- Tom birçok şeyle ilgileniyor.
- He is interested in mathematics.
- Matematikle ilgileniyor.
- Jack is interested in painting.
- Jack, resimle ilgileniyor.
- Tom will probably still be interested in doing that.
- Tom muhtemelen hala bunu yapmakla ilgilenecektir.
- Is there any particular color that you are interested in?
- İlgilendiğiniz belirli bir renk var mı?
- I never was interested in sports.
- Sporla hiç ilgilenmedim.
- I thought that Tom was interested in doing that.
- Tom'un bunu yapmakla ilgilendiğini sanıyordum.
- Tom seemed to be interested in you.
- Tom seninle ilgileniyor gibi görünüyordu.
- Tom is interested in you.
- Tom seninle ilgileniyor.
- Tom said he was interested in sports.
- Tom sporla ilgilendiğini söyledi.
- I think you'll be interested in this.
- Bence bununla ilgileneceksin.
- I am interested in sports.
- Sporla ilgileniyorum.
- I know someone who may be interested in your project.
- Senin projenle ilgilenebilecek birini tanıyorum.
- I didn't know that Tom was interested in jazz.
- Tom'un cazla ilgilendiğini bilmiyordum.
- No one was interested in anything I had to say.
- Kimse söyleyeceğim hiçbir şeyle ilgilenmiyordu.
- Tom told Mary he was interested in her.
- Tom Mary'ye onunla ilgilendiğini söyledi.
- She is interested in learning new ideas.
- Yeni fikirler öğrenmekle ilgileniyor.
- Tom said he wouldn't be interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgilenmeyeceğini söyledi.
- Tom didn't know that Mary was interested in classical music.
- Tom, Mary'nin klasik müzikle ilgilendiğini bilmiyordu.
- The student is interested in nothing.
- Öğrenci hiçbir şeyle ilgilenmiyor.
- Tom told Mary he was interested in buying one of her paintings.
- Tom Mary'ye onun tablolarından birini almakla ilgilendiğini söyledi.
- Tom said that he was interested in doing that.
- Tom, bunu yapmakla ilgilendiğini söyledi.
- I've always been interested in science.
- Her zaman bilimle ilgilendim.
- She is interested in music.
- O, müzikle ilgileniyor.
- Tom is interested in jazz.
- Tom cazla ilgileniyor.
- Tom said Mary is interested in doing that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmakla ilgilendiğini söyledi.
- I am interested in Chinese religion.
- Çin diniyle ilgileniyorum.
- Tom is one of the guys that Mary is interested in.
- Tom, Mary'nin ilgilendiği adamlardan biri.
- I am interested in books.
- Kitaplarla ilgileniyorum.
- You might be interested in this.
- Bununla ilgilenebilirsin.
- I am interested in mountain climbing.
- Dağcılıkla ilgileniyorum.
- I am interested in chess these days.
- Bugünlerde satrançla ilgileniyorum.
- My brother is interested in English and music.
- Kardeşim İngilizce ve müzikle ilgileniyor.
- Tom told me he was interested in doing that.
- Tom bana bunu yapmakla ilgilendiğini söyledi.
- I tried to sell my old car, but nobody was interested in buying it.
- Eski arabamı satmaya çalıştım ama kimse onu satın almakla ilgilenmedi.
- I thought you'd be interested in this.
- Bununla ilgileneceğini düşündüm.
- Tom is interested in Australian history.
- Tom Avustralya tarihiyle ilgileniyor.
- I am interested in listening to music.
- Müzik dinlemekle ilgileniyorum.
- I didn't think you were interested in doing that.
- Bunu yapmakla ilgilendiğini düşünmemiştim.
- Tom told me he was interested in visiting Australia.
- Tom bana Avustralya'yı ziyaret etmekle ilgilendiğini söyledi.
- Mary was the only girl Tom was interested in.
- Mary Tom'un ilgilendiği tek kızdı.
- Tom knew that I was interested in doing that.
- Tom, bunu yapmakla ilgilendiğimi biliyordu.
- I am interested in books.
- Ben kitaplarla ilgileniyorum.
- I think it's highly unlikely that Tom would be interested in buying your old MP3 player.
- Bence Tom'un eski MP3 çalarınızı almakla ilgilenmesi pek olası değil.
- I didn't think Tom would be interested in doing that.
- Tom'un onu yapmakla ilgileneceğini sanmıyordum.
- Lech is interested in history.
- Lech ise tarihle ilgileniyor.
- Not all children are interested in sci-fi.
- Bütün çocuklar bilim kurguyla ilgilenmez.
- Tom is interested in painting.
- Tom resimle ilgileniyor.
- Lech is interested in history.
- Lech tarihle ilgileniyor.
- Tom knew that Mary wasn't likely to be interested in doing that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmakla ilgilenmeyeceğini biliyordu.
- Tom said he wouldn't be interested in doing that.
- Tom onu yapmakla ilgilenmeyeceğini söyledi.
- Tom is interested in a lot of things.
- Tom bir çok şeyle ilgileniyor.
- Nobody was interested in my country then.
- O zamanlar kimse ülkemle ilgilenmiyordu.
- Tom found it hard to pretend to be interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgileniyormuş gibi davranmakta zorlandı.
- Tom is interested in many things.
- Tom birçok şeyle ilgilenir.
- He is interested in music.
- Müzikle ilgileniyor.
- Tom was interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgileniyordu.
- Tom was interested in that.
- Tom onunla ilgileniyordu.
- Tom didn't seem to be interested in doing that and neither did Mary.
- Tom bunu yapmakla ilgilenmiyor gibiydi, Mary de öyle.
- Tom didn't seem to be interested in what I was saying.
- Tom söylediklerimle ilgilenmiyor gibiydi.
- Tom seemed to be interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgileniyor gibiydi.
- I know someone who may be interested in your project.
- Projenizle ilgilenebilecek birini tanıyorum.
- Tom is interested in horses.
- Tom atlarla ilgileniyor.
- Lots of people are interested in cars, but they're really nothing to me.
- Birçok kişi arabalarla ilgilenir fakat arabalar benim için bir şey ifade etmiyor.
- I thought Tom would be interested in this.
- Tom'un bununla ilgileneceğini düşünmüştüm.
- I am interested in this book.
- Bu kitapla ilgileniyorum.
- I think you'd be interested in this.
- Bence bununla ilgilenirsin.
- Tom didn't know that Mary was interested in classical music.
- Tom Mary'nin klasik müzikle ilgilendiğini bilmiyordu.
- Tom is interested in French music.
- Tom Fransız müziğiyle ilgilenir.
- Jane is interested in flower arrangement.
- Jane çiçek düzenlemeyle ilgileniyor.
- I don't know if he is interested in me.
- Benimle ilgileniyor mu bilmiyorum.
- Tom is interested in golf.
- Tom golfle ilgileniyor.
- Everybody was interested in the story.
- Herkes hikâyeyle ilgileniyordu.
- Why should I be interested in what you're doing?
- Yaptığın şeyle neden ilgileneyim ki?
- Sami was interested in Islam.
- Sami İslam'la ilgileniyordu.
- Your site appeals to people who are interested in cats.
- Siteniz kedilerle ilgilenen insanlara hitap ediyor.
- Tom is interested in French literature.
- Tom Fransız edebiyatıyla ilgilenir.
- I am interested in palm reading.
- El falıyla ilgileniyorum.
- I suggest we first find out if Tom is interested in the job.
- Önce Tom'un işle ilgilenip ilgilenmediğini öğrenmemizi öneririm.
- Tom is interested in basketball.
- Tom basketbolla ilgileniyor.
- Sami is interested in Layla.
- Sami Layla'yla ilgileniyor.
- I think Tom won't be interested in doing that.
- Bence Tom bunu yapmakla ilgilenmeyecektir.
- I've always been interested in botany.
- Her zaman botanikle ilgilenmişimdir.
- You might be interested in this.
- Bununla ilgilenebilirsiniz.
- I've been interested in art ever since I was just a kid.
- Çocukluğumdan beri ben sanatla ilgileniyorum.
- He is interested in mountaineering.
- Dağcılıkla ilgileniyor.
- Tom is the guy that Mary is interested in.
- Tom, Mary'nin ilgilendiği adam.
- Tom is interested in computers.
- Tom bilgisayarlarla ilgileniyor.
- Tom told Mary he was interested in art.
- Tom Mary'ye sanatla ilgilendiğini söyledi.
- I thought Tom would be interested in this.
- Ben Tom'un bununla ilgileneceğini düşündüm.
- Tom is interested in animals.
- Tom hayvanlarla ilgileniyor.
- Tom is interested in a lot of things.
- Tom pek çok şeyle ilgileniyor.
- Tom is interested in learning French.
- Tom Fransızca öğrenmekle ilgileniyor.
- Tom is interested in buying one of your paintings.
- Tom resimlerinizden birini satın almakla ilgileniyor.
- I thought you might be interested in this.
- Bununla ilgilenebileceğini düşündüm.
- Tom is interested in ancient Egyptian history.
- Tom eski Mısır tarihiyle ilgileniyor.
- Tom is interested in mathematics.
- Tom matematikle ilgileniyor.
- I am interested in taking pictures.
- Fotoğraf çekmekle ilgileniyorum.
- I tried to sell my old car, but no one was interested in buying it.
- Eski arabamı satmaya çalıştım ama kimse onu satın almakla ilgilenmedi.
- Tom didn't seem to be interested in what was going on.
- Tom neler olup bittiğiyle ilgilenmiyor gibiydi.
- I didn't think you were interested in doing that.
- Bunu yapmakla ilgilendiğini sanmıyorum.
- Tom found it hard to pretend to be interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgileniyormuş gibi davranmayı zor buldu.
- I am interested in movies.
- Filmlerle ilgilenirim.
Show More (210)
|
| 2 |
be interested in |
ile ilgilenmek |
v. |
|
- We are interested in others, when they are interested in us.
- Onlar bizimle ilgilendikleri zaman başkaları ile ilgileniyoruz.
- Jane is interested in flower arrangement.
- Jane, çiçek aranjmanı ile ilgileniyor.
- Mary is interested in politics.
- Mary, politika ile ilgilenir.
- Every great writer seems to have been interested in English.
- Her büyük yazar İngilizce ile ilgilenmiş gibi görünüyor.
- He seems to be interested in astronomy.
- Astronomi ile ilgileniyor gibi görünüyor.
- Tom is interested in biology.
- Tom biyoloji ile ilgileniyor.
- I am interested in this story.
- Bu hikaye ile ilgileniyorum.
- I am interested in Asian history.
- Asya tarihi ile ilgileniyorum.
- Sami is interested in Layla.
- Sami, Leyla ile ilgileniyor.
- I am interested in the cello and the piano.
- Viyolonsel ve piyano ile ilgileniyorum.
- She is interested in Korean because of Korean drama.
- Kore draması nedeniyle Korece ile ilgileniyor.
- Every great writer seems to have been interested in English.
- Her büyük yazar İngilizce ile ilgileniyor gibi görünüyor.
- He seems to be interested in astronomy.
- O, astronomi ile ilgileniyor gibi görünüyor.
- Tom was interested in Mary.
- Tom, Mary ile ilgileniyordu.
- Tom is interested in ancient Egyptian history.
- Tom eski Mısır tarihi ile ilgileniyor.
- It seems that he is interested in astronomy.
- Görünüşe göre astronomi ile ilgileniyor.
- John is interested in golf.
- John, golf ile ilgileniyor.
- Tom seems to be interested in Mary.
- Tom Mary ile ilgileniyor gibi görünüyor.
- Magdalena is interested in geography.
- Magdalena coğrafya ile ilgileniyor.
- He was interested in the mysteries of the Orient.
- O, Doğunun gizemleri ile ilgileniyordu.
- Tom was interested in Mary.
- Tom Mary ile ilgileniyordu.
- Tom is interested in French history.
- Tom Fransız tarihi ile ilgileniyor.
- Everybody was interested in the story.
- Herkes hikaye ile ilgilendi.
- I am interested in Chinese religion.
- Çin dini ile ilgileniyorum.
- I am interested in Japanese history.
- Japon tarihi ile ilgileniyorum.
- Tom definitely seems to be interested in Mary.
- Tom kesinlikle Mary ile ilgileniyor gibi görünüyor.
- Tom is interested in Australian history.
- Tom Avustralya tarihi ile ilgileniyor.
- Tom is interested in French music.
- Tom Fransız müziği ile ilgileniyor.
- I never realized Tom was interested in French.
- Tom'un Fransızca ile ilgilendiğini hiç fark etmemiştim.
- Tom is interested in chemistry.
- Tom kimya ile ilgileniyor.
- I am interested in the cello and the piano.
- Çello ve piyano ile ilgileniyorum.
- Tom is interested in Mary.
- Tom Mary ile ilgileniyor.
- I never realized that you were interested in Japanese art.
- Japon sanatı ile ilgilendiğini hiç fark etmemiştim.
- Tom seems to be interested in Mary.
- Tom, Mary ile ilgileniyor gibi görünüyor.
- Tom wouldn't be interested in Mary.
- Tom, Mary ile ilgilenmezdi.
Show More (32)
|
| 3 |
be interested in |
istemek |
v. |
|
- I was interested in seeing the city.
- Şehri görmek istiyordum.
- If you are interested in studying English with a native speaker, please contact me.
- Ana dili İngilizce olan biriyle İngilizce öğrenmek istiyorsanız, lütfen benimle iletişime geçin.
- I figured Tom might be interested in helping.
- Tom'un yardım etmek isteyebileceğini düşündüm.
- There were many boys who were interested in dating Mary.
- Mary ile çıkmak isteyen birçok erkek vardı.
- Would you be interested in going to Boston with us?
- Bizimle Boston'a gitmek ister misin?
- I am interested in running the marathon in Bildersee next year.
- Gelecek yıl Bildersee'de maraton koşmak istiyorum.
- If you are interested in studying English with a native speaker, please contact me.
- Eğer ana dili İngilizce olan biriyle çalışmak istiyorsanız, lütfen benimle iletişime geçin.
- Would you be interested in receiving Narcan for free upon discharge?
- Taburcu olduktan sonra ücretsiz Narcan almak ister misiniz?
- I told Tom that I was interested in buying one of his paintings.
- Tom'a resimlerinden birini satın almak istediğimi söyledim.
- I think I've found something that you might be interested in seeing.
- Sanırım görmek isteyebileceğin bir şey buldum.
- I'm calling to see if you'd be interested in going to Boston with me next week.
- Gelecek hafta benimle Boston'a gelmek ister misin diye sormak için aradım.
- Would you be interested in working for me?
- Benim için çalışmak ister misin?
- Tom told Mary he was interested in buying one of her paintings.
- Tom Mary'ye onun resimlerinden birini satın almak istediğini söyledi.
- I thought you might be interested in trying a Japanese meal.
- Bir Japon yemeği denemek isteyebileceğinizi düşündüm.
- I think we may have something that you'd be interested in buying.
- Sanırım satın almak isteyeceğiniz bir şeyimiz olabilir.
- I tried to sell my old car, but nobody was interested in buying it.
- Eski arabamı satmaya çalıştım ama kimse almak istemedi.
- There were many boys who were interested in dating Mary.
- Mary ile çıkmak isteyen birçok oğlan vardı.
- Would you be interested in coming with us?
- Bizimle gelmek ister misin?
- I thought you might be interested in knowing.
- Bilmek isteyebileceğinizi düşündüm.
- Tom told me he was interested in visiting Australia.
- Tom bana Avustralya'yı ziyaret etmek istediğini söyledi.
- Would you be interested in going to Boston with us?
- Bizimle Boston'a gitmek istiyor musun?
- I tried to sell my old car, but no one was interested in buying it.
- Eski arabamı satmaya çalıştım ama kimse almak istemedi.
Show More (19)
|
| 4 |
be interested in |
ilgi duymak |
v. |
|
- Not all children are interested in sci-fi.
- Her çocuk bilim kurguya ilgi duymaz.
- I am interested in all religions.
- Tüm dinlere ilgi duyuyorum.
- Your site appeals to people who are interested in cats.
- Siteniz kedilere ilgi duyan insanlara hitap ediyor.
- She is interested in jazz.
- O jaza ilgi duyuyor.
- He was interested in the mysteries of the Orient.
- Doğu'nun gizemlerine ilgi duyuyordu.
- Tom is interested in French literature.
- Tom Fransız edebiyatına ilgi duyuyor.
- Though only a child, he was interested in reading books on philosophy.
- Henüz bir çocuk olmasına rağmen felsefe kitapları okumaya ilgi duyuyordu.
- Sami was interested in the Quran.
- Sami Kuran'a ilgi duyuyordu.
- He is interested in mountaineering.
- Dağcılığa ilgi duyuyor.
- Sami was interested in Islam.
- Sami İslam'a ilgi duyuyordu.
- I thought that Tom was interested in doing that.
- Tom'un onu yapmaya ilgi duyduğunu düşündüm.
- Many Americans are interested in jazz.
- Birçok Amerikalı Caz'a ilgi duyuyor.
- Tom thinks Mary is interested in John.
- Tom, Mary'nin John'a ilgi duyduğunu düşünüyor.
- Many Americans are interested in jazz.
- Pek çok Amerikalı caza ilgi duyuyor.
- She is interested in Korean because of Korean drama.
- Kore dizileri yüzünden Korece'ye ilgi duyuyor.
- I am interested in computers.
- Bilgisayarlara ilgi duyuyorum.
- He was interested in her.
- Adam ona ilgi duyuyordu.
- I am interested in American literature.
- Amerikan edebiyatına ilgi duyuyorum.
- I didn't know that Tom was interested in jazz.
- Tom'un caza ilgi duyduğunu bilmiyordum.
- My brother is interested in English and music.
- Kardeşim İngilizce ve müziğe ilgi duyuyor.
Show More (17)
|
| 5 |
be interested in |
ilgisi olmak |
v. |
|
- He is interested in anything that has to do with religion.
- O dinle ilgisi olan her şeyle ilgileniyor.
Show More (-2)
|
| 6 |
be interested in |
ilgili olmak |
v. |
|
- He is interested in anything that has to do with religion.
- Din ile ilgili olan her şeyle ilgilenir.
Show More (-2)
|
