Tureng - be seen - English Turkish Sentences

History

	English	Turkish
1	be seen	görülmek	v.
	I don't want to be seen talking to you. Seninle konuşurken görülmek istemiyorum. You were seen leaving the bar with Tom. Tom'la bardan çıkarken görülmüşsünüz. Tom couldn't sneak out of the dorm without being seen. Tom görülmeden yurttan gizlice çıkamıyordu. Those two men sneaked into the house and were seen by someone. O iki adam eve gizlice girmiş ve biri tarafından görülmüş. Germs can only be seen with the aid of a microscope. Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir. Layla loved to see and be seen. Leyla görmeyi ve görülmeyi seviyordu. A man was seen acting suspiciously shortly before the explosion. Patlamadan hemen önce, şüpheli bir biçimde davranan bir adam görüldü. Nothing was to be seen but water. Sudan başka görülecek bir şey yoktu. It remains to be seen if I can get there in time. Oraya zamanında varıp varamayacağımı göreceğiz. His house could be seen from the top of the hill. Evi tepenin üstünden görülebiliyordu. I want to submerge myself in the ocean depths, and to disappear there so as to never be seen again. Kendimi okyanusun derinliklerine bırakmak ve orada bir daha hiç görülmemek üzere kaybolmak istiyorum. Atoms cannot be seen with your own eye. Atomlar gözle görülemez. They were seen to go out. Dışarı çıktıkları görüldü. They were seen to go out. Onlar dışarı çıkarken görüldü. Lake Biwa could be seen from where we were standing. Biwa Gölü bizim durduğumuz yerden görülebiliyordu. He was seen stealing apples from the neighbor's tree. Komşunun ağacından elma çalarken görülmüş. He was seen at a local bank. O yerel bir bankada görüldü. I don't want to be seen with Tom. Tom'la görülmek istemiyorum. Tom has been seen doing that. Tom bunu yaparken görüldü. No star was seen that night. O gece hiçbir yıldız görülmedi. A stranger was seen to steal into his house. Bir yabancının evine girdiği görüldü. Tom was seen by no one, but he himself saw everyone. Tom kimse tarafından görülmedi ama kendisi herkesi gördü. It was a full moon that was seen that day. O gün dolunay görülmüştü. The garden can't be seen from the outside. Bahçe dışarıdan görülemez. Tom probably doesn't want to be seen talking to Mary. Tom muhtemelen Mary'yle konuşurken görülmek istemiyor. The strange object in the sky could be seen with the unaided eye. Gökyüzündeki garip cisim çıplak gözle görülebiliyordu. I don't want to be seen. Görülmek istemiyorum. No stars are to be seen in the daytime. Hiçbir yıldız gündüzün görülmez. The boat can still be seen. Tekne hala görülebilir. That remains to be seen. Bunu yakında göreceğiz. There were several stars to be seen in the sky. Gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızlar vardı. Germs can only be seen with the aid of a microscope. Mikroplar ancak mikroskop yardımıyla görülebilir. Tom may not want to be seen talking to Mary. Tom, Mary ile konuşurken görülmek istemeyebilir. Children should be seen and not heard. Çocuklar görülmeli ve duyulmamalıdır. Dark matter cannot be seen directly. Karanlık madde doğrudan görülemez. It could be seen by the naked eye. Çıplak gözle görülebildi. Tom doesn't want to be seen talking to you. Tom seninle konuşurken görülmek istemiyor. The Andromeda Galaxy, also called M31, is bright enough to be seen by the naked eye on dark, moonless nights. M31 olarak da adlandırılan Andromeda Galaksisi, karanlık ve aysız gecelerde çıplak gözle görülebilecek kadar parlaktır. Dan was seen talking to an unknown man near the restaurant. Dan restoran yakınında bilinmeyen bir adamla konuşurken görüldü. Tom was seen stealing apples from the neighbor's tree. Tom komşunun ağacından elma çalarken görüldü. Tom is trying very hard not to be seen. Tom görülmemek için çok uğraşıyor. Atoms can't be seen by the naked eye. Atomlar çıplak gözle görülemez. Kobolds can only be seen on moonless nights. Koboldlar sadece aysız gecelerde görülebilir. He was seen in Santiago and elsewhere. O, Santiago ve başka yerlerde görülmüştür. He was seen to eat a piece of cake secretly. Gizlice bir parça kek yerken görüldü. Teenagers are often embarrassed to be seen in public with their parents. Gençler genellikle anne babaları ile topluluk önünde görülmekten utanırlar. The boat can still be seen. Tekne hala görülebiliyor. Tom hasn't been seen in weeks. Tom haftalarca görülmedi. Tom doesn't want to be seen talking to Mary. Tom Mary ile konuşurken görülmek istemiyor. Not a single cloud could be seen in the sky. Gökyüzünde tek bir bulut bile görülemiyordu. She was seen to leave. Onun ayrıldığı görüldü. A man was seen acting suspiciously shortly before the explosion. Patlamadan kısa bir süre önce şüpheli hareketlerde bulunan bir adam görüldü. What has been seen can not be unseen. Görülen şey görülmemiş olamaz. He was seen going out of the house. O, evin dışına giderken görüldü. That remains to be seen. Göreceğiz bakalım. No one wanted to be seen with them. Hiç kimse onlarla birlikte görülmek istemedi. She was seen at a restaurant with her lover. O, sevgilisi ile bir restoranda görüldü. Tom probably doesn't want to be seen talking to Mary. Tom muhtemelen Mary ile konuşurken görülmek istemiyordur. It remains to be seen what kind of picture we will be faced with in the end. Sonunda nasıl bir tabloyla karşı karşıya kalacağımızı göreceğiz. Tom hasn't been seen since. Tom'u o zamandan beri görmedim. Michael was seen to leave by the side door. Michael, yan kapıdan çıkarken görüldü. The strange object in the sky could be seen with the unaided eye. Gökyüzündeki garip cisim çıplak gözle görülebilirdi. One man was seen digging with his bare hands. Bir adam çıplak elleriyle kazarken görülmüş. Not a star was to be seen in the sky. Gökyüzünde tek bir yıldız bile görülemedi. One man was seen digging with his bare hands. Bir adam çıplak elleri ile kazı yaparken görüldü. No one was to be seen in the street. Sokakta hiç kimse görülmedi. He was seen crossing the road. Yolun karşısına geçerken görülmüş. The smoke from the forest fire was seen from very far away. Orman yangınından çıkan duman çok uzaklardan görüldü. Nobody was to be seen on the main street. Ana caddede hiç kimse görülmedi. Tom doesn't want to be seen here. Tom burada görülmek istemiyor. Layla tried to attract the attention of the plane, but she was too far to be seen. Leyla uçağın dikkatini çekmeye çalıştı ama görülemeyecek kadar uzaktı. I can't be seen with Tom. Tom ile görülemem. Tom doesn't want to be seen talking to Mary. Tom, Mary ile konuşurken görülmek istemiyor. It remains to be seen whether or not going to America to study is good for me. Amerika'ya okumaya gitmenin benim için iyi olup olmadığını göreceğiz. I don't want to be seen here. Burada görülmek istemiyorum. Tom doesn't want to be seen with Mary. Tom Mary ile görülmek istemiyor. Sami was seen fleeing Layla's house. Sami, Layla'nın evinden kaçarken görüldü. She was seen at a restaurant with her lover. Sevgilisiyle bir restoranda görülmüş. No one wanted to be seen with Tom. Kimse Tom ile birlikte görülmek istemedi. Are you embarrassed to be seen with me? Benimle görülmekten utanıyor musun? Can these stars be seen in Australia? Bu yıldızlar Avustralya'da görülebilir mi? The ship left the port, never to be seen again. Gemi, tekrar görülmemek üzere limandan ayrıldı. That building can easily be seen from the other side of the room. O bina, odanın diğer tarafından kolayca görülebiliyor. Tom tried to sneak out of the office without being seen. Tom görülmeden ofisten gizlice kaçmaya çalıştı. Sami didn't want to be seen. Sami görülmek istemedi. Sami was seen alive in Egypt. Sami Mısır'da canlı görüldü. I am not ashamed to be seen with them. Onlarla görülmekten utanmam. Layla was seen with bruises on her body. Layla'nın vücudunda çürüklerle görüldü. He was seen to enter the building. Binaya girerken görülmüş. No one wanted to be seen with her. Kimse onunla birlikte görülmek istemedi. The ship left the port, never to be seen again. Gemi bir daha görülmemek üzere limandan ayrıldı. Children should be seen and not heard. Çocuklar görülmelidir ve duyulmamalıdır. There's no way that Tom could have stolen the money without being seen. Tom'un parayı görülmeden çalabilmesinin yolu yoktur. I didn't want to be seen. Görülmek istemedim. No one wanted to be seen with me. Hiç kimse benimle birlikte görülmek istemedi. His wife was nowhere to be seen. Karısı hiçbir yerde görülmedi. Dan was seen talking to an unknown man near the restaurant. Dan restoranın yakınında tanımadığı bir adamla konuşurken görüldü. He was seen to go upstairs. O üst kata giderken görüldü. Lake Biwa could be seen from where we were standing. Durduğumuz yerden Biwa Gölü görülebiliyordu. He was seen crossing the street. Karşıdan karşıya geçerken görüldü. It could be seen by the naked eye. Çıplak gözle görülebiliyordu. That building can easily be seen from the other side of the room. O bina, odanın diğer tarafından kolayca görülebilir. Tom didn't want to be seen with Mary. Tom, Mary'yle görülmek istemiyordu. Michael was seen to leave by the side door. Michael'ın yan kapıdan çıktığı görüldü. I've been seen. Görüldüm. I don't want to be seen with him. Onunla görülmek istemiyorum. He was seen crossing the street. O, caddeyi geçerken görüldü. The garden can't be seen from the outside. Bahçe dışarıdan görülemiyor. Tom is trying not to be seen. Tom görülmemeye çalışıyor. I'm not really serious about managing this project, but I need to be seen to be making the effort. Bu projeyi yönetme hakkında gerçekten ciddi değilim ama çaba sarf ederken görülmem gerekiyor. Stars cannot be seen in the daytime. Yıldızlar gündüz vakti görülemez. No star was seen that night. Hiçbir yıldız o gece görülmedi. Tom hasn't been seen. Tom görülmedi. Not a single cloud could be seen in the sky. Gökyüzünde bir tek bulut görülemez. It was a full moon that was seen that day. O gün görülen bir dolunaydı. This star cannot be seen by the naked eye. Bu yıldız çıplak gözle görülemez. The astronaut was seen to land on the moon. Astronotun aya indiği görüldü. I certainly wouldn't want to be seen with Tom. Kesinlikle Tom'la görülmeyi istemedim. There were several stars to be seen in the sky. Gökyüzünde görülebilecek birçok yıldız vardı. Koalas can only be seen in Australia. Koalalar sadece Avustralya'da görülebilir. You were seen. Görüldünüz. Layla was seen with bruises on her body. Leyla, vücudunun üzerinde çürüklerle görüldü. You're going to be seen. Görüleceksin. He was seen going out of the house. Evden çıkarken görüldü. Can the star be seen tomorrow night? Yarın gece yıldız görülebilir mi? Those sorts of hats are seen often. Bu tür şapkalar çok sık görülür. He was seen crossing the road. O, caddeyi geçerken görüldü. Layla loved to see and be seen. Layla görmeyi ve görülmeyi severdi. I'm trying not to be seen. Görülmemeye çalışıyorum. No one was seen. Kimse görülmedi. Sami was seen hanging out with an older woman. Sami yaşlı bir kadınla takılırken görülmüş. You were seen. Sen görüldün. Layla tried to attract the attention of the plane, but she was too far to be seen. Layla uçağın dikkatini çekmeye çalıştı ama görülemeyecek kadar uzaktaydı. Tom may not want to be seen talking to Mary. Tom, Mary'yle konuşurken görülmek istemiyor olabilir. Tom was seen by no one, but he himself saw everyone. Tom kimse tarafından görülmedi ama o herkesi gördü. No one wanted to be seen with him. Kimse onunla görülmek istemedi. She was seen to leave. Gittiği görüldü. The smoke from the forest fire was seen from very far away. Orman yangınının dumanı çok uzaktan görüldü. Tom hasn't been seen since. Tom o zamandan beri görülmedi. No one was to be seen on the street. Caddede kimse görülmedi. He was seen to go upstairs. Yukarı çıkarken görüldü. Sami was seen hanging out with an older woman. Sami yaşlı bir kadınla dolaşırken görüldü. He was seen to enter the building. Binaya girerken görüldü. Tom knew that Mary didn't want to be seen with him. Tom, Mary'nin onunla birlikte görülmek istemediğini biliyordu. Tom has been seen doing that. Tom onu yaparken görüldü. Tear gas canisters could be seen on the road after the rioters had left. İsyancılar gittikten sonra yolda göz yaşartıcı gaz kapsülleri görülebiliyordu. He was seen in Santiago and elsewhere. Santiago'da ve başka yerlerde görüldü. It remains to be seen who wins. Kimin kazanacağını göreceğiz. I don't think we were seen. Görüldüğümüzü sanmıyorum. He was seen at a local bank. Yerel bir bankada görülmüş. He was seen stealing apples from the neighbor's tree. Komşusunun ağacından elma çalarken görüldü. He was seen to eat a piece of cake secretly. O gizlice bir parça kek yerken görüldü. Show More (149)
2	be seen	görünmek	v.
	Tom doesn't want to be seen here. Tom burada görünmek istemiyor. She came in through the back door lest she be seen. Görünmemek için arka kapıdan girdi. I am not ashamed to be seen with them. Onlarla görünmekten utanmıyorum. Tom is trying not to be seen. Tom görünmemeye çalışıyor. Tom tried to sneak out of the office without being seen. Tom görünmeden ofisten sıvışmaya çalıştı. Nothing is to be seen but water. Sudan başka bir şey görünmüyor. No one was to be seen on the street. Sokakta kimse görünmüyordu. No one wanted to be seen with them. Kimse onlarla görünmek istemedi. No stars are to be seen in the daytime. Gündüz vakti hiç yıldız görünmez. No one was to be seen in the street. Sokakta kimse görünmüyordu. Not a star was to be seen in the sky. Gökyüzünde tek bir yıldız bile görünmüyordu. I certainly wouldn't want to be seen with Tom. Tom'la birlikte görünmek istemem. Tom knew that Mary didn't want to be seen with him. Tom, Mary'nin onunla görünmek istemediğini biliyordu. Tom doesn't want to be seen with Mary. Tom, Mary ile birlikte görünmek istemiyor. I'm not really serious about managing this project, but I need to be seen to be making the effort. Bu projeyi yönetme konusunda ciddi değilim, ama çaba harcıyor görünmem gerekiyor. Tom and Mary were nowhere to be seen. Tom ve Mary hiçbir yerde görünmüyorlardı. No stars could be seen in the sky. Gökyüzünde hiç yıldız görünmüyordu. Tom was nowhere to be seen. Tom hiçbir yerde görünmüyordu. I'm trying not to be seen. Görünmemeye çalışıyorum. I can't be seen with you. Seninle görünemem. No one wanted to be seen with Tom. Kimse Tom'la görünmek istemedi. There's no way that Tom could have stolen the money without being seen. Tom'un görünmeden parayı çalmış olmasının imkanı yok. I didn't want to be seen. Görünmek istemedim. As far as the eye could see, nothing could be seen except cornfields. Göz alabildiğine uzanan mısır tarlalarından başka bir şey görünmüyordu. I don't want to be seen with him. Onunla görünmek istemiyorum. You should be seen by a doctor. Bir doktora görünmelisin. Sami didn't want to be seen. Sami görünmek istemiyordu. Not a star was to be seen. Tek bir yıldız bile görünmüyordu. No one wanted to be seen with him. Kimse onunla görünmek istemiyordu. Because of the dense fog, nothing could be seen. Yoğun sis yüzünden hiçbir şey görünmüyordu. I can't be seen with Tom. Tom'la görünmemeliyim. Sami didn't want to be seen naked. Sami çıplak görünmek istemedi. Nobody was to be seen on the main street. Ana caddede kimse görünmüyordu. Tom didn't want to be seen with Mary. Tom, Mary ile görünmek istemedi. Nothing was to be seen but water. Su dışında hiçbir şey görünmüyordu. Tom acts like he doesn't want to be seen with us. Tom bizimle görünmek istemiyormuş gibi davranıyor. I don't want to be seen here. Burada görünmek istemiyorum. No one wanted to be seen with me. Kimse benimle görünmek istemiyordu. Tom is nowhere to been seen. Tom hiçbir yerde görünmüyor. Tom drew the curtains so he couldn't be seen from the street. Tom perdeleri çekti, böylece sokaktan görünmeyecekti. I don't want to be seen with Tom. Tom'la birlikte görünmek istemiyorum. Teenagers are often embarrassed to be seen in public with their parents. Gençler genellikle ebeveynleriyle toplum içinde görünmekten utanırlar. Not a single star could be seen in the sky. Gökyüzünde tek bir yıldız bile görünmüyordu. No one wanted to be seen with her. Kimse onunla görünmek istemedi. Because of the heavy fog, not a single person could be seen. Yoğun sis yüzünden tek bir kişi bile görünmüyordu. Are you embarrassed to be seen with me? Benimle görünmekten utanıyor musun? Because of the dense fog, nobody could be seen. Yoğun sis yüzünden kimse görünmüyordu. Our peoples have more in common than can be seen at first sight. Halklarımızın ilk bakışta göründüğünden çok daha fazla ortak noktası vardır. We have more in common than can be seen at first sight. İlk bakışta göründüğünden daha fazla ortak noktamız var. Show More (46)
3	be seen	gözükmek	v.
	Tom hasn't been seen in weeks. Tom haftalardır ortalıkta gözükmüyor. Nothing is to be seen but water. Su haricinde hiçbir şey gözükmüyor. Show More (-1)