Tureng - be supposed to - English Turkish Sentences

History

	English	Turkish
1	be supposed to	gerekmek	v.
	I don't know when I was supposed to do that. Bunu ne zaman yapmam gerektiğini bilmiyorum. Do you remember what time we were supposed to be there? Ne zaman orada olmamız gerektiğini hatırlıyor musun? I should've told Tom why he was supposed to do that. Neden onu yapması gerektiğini Tom'a söylemeliydim. Tom and Mary were supposed to take their dog to the vet this morning. Tom ve Mary'nin bu sabah köpeklerini veterinere götürmeleri gerekiyordu. I wasn't sure what I was supposed to do. Ne yapmam gerektiğinden emin değildim. I thought Tom was supposed to be here by now. Tom'un şimdiye kadar burada olması gerektiğini sanıyordum. I didn't know that I was supposed to do that the day before yesterday. Bunu evvelsi gün yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tom is supposed to be insane. Tom'un deli olması gerekiyordu. We were supposed to be here three hours ago. Üç saat önce burada olmamız gerekiyordu. Tom couldn't remember what he was supposed to do. Tom ne yapması gerektiğini hatırlayamadı. You were supposed to call me. Beni araman gerekiyordu. Tom found out that Mary wasn't doing what she was supposed to do. Tom, Mary'nin yapması gerekeni yapmadığını öğrendi. I forgot that I was supposed to be there yesterday. Dün orada olmam gerektiğini unutmuşum. You are supposed to come at 7 o'clock. Saat 7.00'de gelmen gerekiyor. Tom was supposed to be here thirty minutes ago. Tom'un 30 dakika önce burada olması gerekiyordu. You were supposed to be prepared. Hazırlıklı olman gerekiyordu. I was supposed to tell Tom where to go. Tom'a nereye gideceğini söylemem gerekiyordu. You are supposed to obey the law. Yasalara uymanız gerekiyor. I am supposed to meet him at four this afternoon. Bu öğleden sonra saat dörtte onu karşılamam gerekiyor. They were supposed to protect you. Seni korumaları gerekiyordu. Her husband was supposed to come visit her from Paris for a single night Saturday night. Kocasının Cumartesi akşamı tek bir gece için Paris'ten onu ziyarete gelmesi gerekiyordu. Tom is supposed to be helping Mary. Tom'un Mary'ye yardım etmesi gerekiyordu. I know that wasn't what I was supposed to do. Yapmam gerekenin bu olmadığını biliyorum. Tom is supposed to be protecting Mary. Tom'un Mary'yi koruması gerekiyordu. I admit I didn't do what I was supposed to do. Yapmam gerekeni yapmadığımı itiraf ediyorum. Tom can't remember exactly what he was supposed to do. Tom tam olarak ne yapması gerektiğini anımsayamıyor. Tom couldn't remember what he was supposed to do. Tom ne yapması gerektiğini hatırlayamıyordu. Tom is supposed to know everything. Tom'un her şeyi bilmesi gerekiyor. Tom was supposed to do that on Monday. Tom'un Pazartesi günü bunu yapması gerekiyordu. Tom couldn't remember who he was supposed to deliver the message to. Tom mesajı kime iletmesi gerektiğini hatırlayamadı. Tom will be mad at Mary when he finds out that she forgot to do what she was supposed to do. Tom, Mary'nin yapması gereken şeyi yapmayı unuttuğunu öğrendiğinde kızacaktır. We were supposed to tell everyone to leave. Herkese gitmesini söylememiz gerekiyordu. Tom is supposed to help us today. Tom'un bugün bize yardım etmesi gerekiyordu. I've already done everything I was supposed to do. Yapmam gereken her şeyi zaten yaptım. Tom said he didn't know what Mary was supposed to do. Tom, Mary'nin ne yapması gerektiğini bilmediğini söyledi. We did what we were supposed to do. Yapmamız gerekeni yaptık. I am supposed to meet her at three this afternoon. Bu öğleden sonra saat üçte onunla buluşmam gerekiyor. Tom didn't do what he was supposed to do. Tom yapması gerekeni yapmadı. Guys are supposed to respect girls. Erkeklerin kızlara saygı göstermesi gerekiyor. We did what we were supposed to do. Yapmamız gereken şeyi yaptık. We were supposed to leave that in Boston. Bunu Boston'da bırakmamız gerekiyordu. We were supposed to go together. Beraber gitmemiz gerekiyordu. Sami was supposed to know that. Sami'nin bunu bilmesi gerekiyordu. He is supposed to come here at 9 p.m. Buraya akşam 9'da gelmesi gerekiyor. No one was supposed to be there. Kimsenin orada olmaması gerekiyordu. Tom was supposed to arrive here yesterday. Tom'un buraya dün gelmesi gerekiyordu. I wasn't sure when I was supposed to be there. Ne zaman orada olmam gerektiğinden emin değildim. They were supposed to protect you. Onların sizi korumaları gerekiyordu. Democratic governments are supposed to answer to the people. Demokratik hükümetlerin halka hesap vermesi gerekir. Tom was supposed to help us yesterday. Tom'un dün bize yardım etmesi gerekiyordu. Everybody is supposed to know the law, but few people really do. Herkesin kanunları bilmesi gerekir, ama çok az kişi gerçekten bilir. I thought we were supposed to be talking about what needs to be done. Yapılması gerekenler hakkında konuşacağımızı sanıyordum. We were supposed to go swimming together. Birlikte yüzmeye gitmemiz gerekiyordu. Tom wondered where he was supposed to sit. Tom nereye oturması gerektiğini merak ediyordu. I think Tom was supposed to be here by now. Sanırım Tom'un şimdiye kadar burada olması gerekirdi. You haven't yet done what you were supposed to do, have you? Yapman gerekeni henüz yapmadın, değil mi? Tom was supposed to buy flowers for Mary, but he forgot. Tom'un Mary için çiçek alması gerekiyordu ama unuttu. Tom asked Mary whether she knew what she was supposed to do. Tom, Mary'ye ne yapması gerektiğini bilip bilmediğini sordu. Tom is supposed to be helping Mary. Tom'un Mary'ye yardım etmesi gerekiyor. You are supposed to hand in the report by the end of this week. Bu hafta sonuna kadar raporu teslim etmen gerekiyor. Tom is supposed to come soon. Tom'un yakında gelmesi gerekiyor. We were supposed to go on a road trip to the grand canyon. Büyük Kanyon'a bir yolculuğa çıkmamız gerekiyordu. Tom and I didn't know that we were the ones who were supposed to do that. Tom ve ben bunu bizim yapmamız gerektiğini bilmiyorduk. I was supposed to tell Tom where to go. Nereye gideceğimi Tom'a söylemem gerekiyordu. Everybody is supposed to wear a tie at the party. Herkesin partide bir kravat takması gerekiyor. No one is supposed to be here. Kimsenin burada olmaması gerekiyordu. He was supposed to call her at ten. Onu saat onda araması gerekiyordu. Tom couldn't remember who he was supposed to deliver the message to. Tom mesajı kime teslim etmesi gerektiğini hatırlayamadı. Tom is supposed to be there. Tom'un orada olması gerekiyor. The handyman was supposed to arrive at twelve noon, but got stuck in a traffic jam for a few hours. Tamircinin öğlen on ikide gelmesi gerekiyordu, ancak birkaç saat trafik sıkışıklığına takıldı. Did you remember that you were supposed to buy candles? Mum satın alman gerektiğini hatırladın mı? I took more medicine than I was supposed to. Almam gerekenden daha fazla ilaç aldım. The Millennium Development Goals were supposed to be achieved by 2015. Milenyum Kalkınma Hedefleri'ne 2015'e kadar ulaşılması gerekiyordu. I wonder whether or not Tom forgot to tell Mary she was supposed to do that. Acaba Tom, Mary'ye bunu yapması gerektiğini söylemeyi unuttu mu? Tom is supposed to do that himself. Tom'un onu kendisi yapması gerekiyor. I thought you were supposed to be looking after Tom. Tom'a bakman gerektiğini düşünüyordum. I thought Tom was supposed to be here by now. Tom'un şimdiye kadar burada olması gerektiğini düşündüm. You are supposed to come in person. Şahsen gelmeniz gerekir. He was supposed to speak with Tom. Onun Tom ile konuşması gerekiyordu. I really should've told Tom why he was supposed to do that. Tom'a bunu neden yapması gerektiğini söylemeliydim. Tom was supposed to call Mary last night, but he forgot. Tom'un dün gece Mary'yi araması gerekiyordu ama unuttu. Her husband was supposed to come visit her from Paris for a single night Saturday night. Kocasının Cumartesi tek bir gece için Paris'ten onu ziyarete gelmesi gerekiyordu. It was supposed to be quiet here. Onun burada sessiz olması gerekiyordu. I think Tom was the one who was supposed to tell Mary about what happened. Sanırım Mary'ye olanları anlatması gereken kişi Tom'du. The monarch is supposed to attend the funeral. Hükümdarın cenazeye katılması gerekiyordu. Students are supposed to turn in reports at the end of the school year. Öğrencilerin okul yılı sonunda raporlarını teslim etmeleri gerekmektedir. Tom was supposed to be here yesterday. Tom'un dün burada olması gerekiyordu. Tom doesn't know when Mary is supposed to come. Tom Mary'nin ne zaman gelmesi gerektiğini bilmiyor. They were supposed to have gotten married in May, but they didn't. Mayıs'ta evlenmeleri gerekiyordu ama evlenmediler. The only problem was Tom didn't do what he was supposed to do. Tek sorun Tom'un yapması gereken şeyi yapmamasıydı. Tom was supposed to help me. Tom'un bana yardım etmesi gerekiyordu. Tom didn't know that we were supposed to do that. Tom bunu yapmamız gerektiğini bilmiyordu. I admit I didn't do what I was supposed to do. Yapmam gerekeni yapmadığımı kabul ediyorum. Tom apparently didn't do what he was supposed to do. Tom görünüşe göre yapması gereken şeyi yapmadı. Eventually, Tom did what he was supposed to. Nihayet Tom yapması gereken şeyi yaptı. Tom made it very clear that we were supposed to help him clean the house. Tom evi temizlemesine yardım etmemiz gerektiğini açıkça belirtti. Tom is supposed to do that for us. Tom'un bunu bizim için yapması gerekiyordu. You were supposed to call me last night. Dün gece beni araman gerekiyordu. Tom is supposed to wait for me. Tom'un beni beklemesi gerekiyordu. Tom didn't know he was supposed to do that today. Tom bugün bunu yapması gerektiğini bilmiyordu. Tom didn't do any of the work he was supposed to do. Tom yapması gereken işlerin hiçbirini yapmadı. Tom is supposed to be helping Mary right now. Tom'un şu anda Mary'ye yardım ediyor olması gerekiyordu. Tom and Mary are supposed to work together. Tom ve Mary'nin birlikte çalışması gerekiyor. Sami was supposed to show up for work. Sami'nin işe gitmesi gerekiyordu. Tom and Mary were supposed to meet us here. Tom ve Mary'nin bizimle burada buluşması gerekiyordu. Tom was supposed to be our lawyer. Tom'un bizim avukatımız olması gerekiyordu. She was supposed to attend the party with him. Onunla partiye katılması gerekiyordu. Tom is supposed to be able to do that. Tom'un bunu yapabilmesi gerekiyor. Did anyone tell Tom what time he was supposed to be here? Birisi Tom'a ne zaman burada olması gerektiğini söyledi mi? Instead of doing what he was supposed to do, Tom went fishing. Tom yapması gerekeni yapmak yerine balık tutmaya gitti. Tokyo is supposed to be a very safe city. Tokyo'nun çok güvenli bir şehir olması gerekiyor. Tom is supposed to be at home today. Tom'un bugün evde olması gerekiyordu. You are supposed to take off your shoes when entering a house in Japan. Japonya'da bir eve girerken ayakkabılarınızı çıkarmanız gerekir. Sami was supposed to be working at the power plant. Sami'nin enerji santralinde çalışıyor olması gerekiyordu. You are supposed to hand in your homework by Friday. Ödevinizi Cuma gününe kadar teslim etmeniz gerekiyor. I think Tom was the one who was supposed to tell Mary she should do that. Sanırım Mary'ye bunu yapması gerektiğini söylemesi gereken kişi Tom'du. I'm sure Tom didn't know he was supposed to do that. Tom'un bunu yapması gerektiğini bilmediğinden eminim. Tom is supposed to meet me here. Tom'un benimle burada buluşması gerekiyordu. Tom and Mary are supposed to do that together. Tom ve Mary'nin bunu birlikte yapmaları gerekiyor. Tom was supposed to be here for a week. Tom'un bir haftalığına burada olması gerekiyordu. How do you know Tom didn't do what he was supposed to do? Tom'un yapması gerekeni yapmadığını nereden biliyorsun? I wasn't aware Tom was supposed to do that. Tom'un bunu yapması gerektiğinin farkında değildim. She was supposed to attend the party with him. Onunla birlikte partiye katılması gerekiyordu. You still haven't done what you were supposed to do. Hâlâ yapman gereken şeyi yapmadın. Tom is supposed to be in Boston by now. Tom'un şimdiye kadar Boston'da olması gerekiyordu. Tom was supposed to protect us. Tom'un bizi koruması gerekiyordu. We are supposed to know the rules. Kuralları bilmemiz gerekiyor. Tom is supposed to be helping me do that. Tom'un bunu yapmama yardım etmesi gerekiyordu. We are supposed to take part in the athletic meet tomorrow. Yarın atletizm yarışmasına katılmamız gerekiyor. You were supposed to tell Tom that. Bunu Tom'a söylemen gerekiyordu. Tom is supposed to help us today. Tom'un bugün bize yardım etmesi gerekiyor. That's what we were supposed to do. Yapmamız gereken şey o. Tom is supposed to meet Mary in thirty minutes. Tom'un otuz dakika içinde Mary ile buluşması gerekiyor. I was supposed to go to school yesterday, but I thought it was a holiday, so I didn't. Dün okula gitmem gerekiyordu ama tatil olduğunu düşündüğüm için gitmedim. I was supposed to learn about everything and report it. Her şeyi öğrenip rapor etmem gerekiyordu. Tom was supposed to win. Tom'un kazanması gerekiyordu. I didn't know Tom hadn't done what he was supposed to do. Tom'un yapması gerekeni yapmadığını bilmiyordum. I was supposed to meet Tom here yesterday. Dün Tom'la burada buluşmam gerekiyordu. Tom is supposed to wait for Mary. Tom'un Mary'yi beklemesi gerekiyor. Tom knew Mary was supposed to do that. Tom, Mary'nin bunu yapması gerektiğini biliyordu. I was supposed to go to school. Okula gitmem gerekiyordu. Tom is supposed to help us. Tom'un bize yardım etmesi gerekiyordu. It was supposed to be kept secret. Bunun gizli kalması gerekiyordu. Tom got Mary to do what she was supposed to do. Tom, Mary'ye yapması gerekeni yaptırdı. The train is supposed to arrive in ten minutes. Trenin on dakika içinde gelmesi gerekiyor. Is that what Tom and I are supposed to do? Tom ve benim yapmamız gereken şey o mu? It was me who was supposed to do this. Bunu yapması gereken bendim. You were supposed to be here thirty minutes ago. Otuz dakika önce burada olman gerekiyordu. Tom said he didn't know when he was supposed to be there. Tom ne zaman orada olması gerektiğini bilmediğini söyledi. I was supposed to meet Tom here. Tom ile burada tanışmam gerekiyordu. You students are supposed to be diligent. Siz öğrencilerin gayretli olması gerekiyor. I was supposed to be helping Tom. Tom'a yardım etmem gerekiyordu. I wonder why they didn't make Tom do what he was supposed to do. Tom'a yapması gerekeni neden yaptırmadıklarını merak ediyorum. Tom didn't know what time he was supposed to leave. Tom ne zaman gitmesi gerektiğini bilmiyordu. Tom never told me what I was supposed to do. Tom bana ne yapmam gerektiğini hiç söylemedi. How did Tom know what he was supposed to do? Tom ne yapması gerektiğini nereden biliyordu? I wasn't able to buy everything I was supposed to buy. Almam gereken her şeyi alamadım. Tom is supposed to do that by himself. Tom'un tek başına yapması gerekiyor. I should've told Tom why he was supposed to do that. Tom'a bunu neden yapması gerektiğini söylemeliydim. I was hoping Tom knew what we were supposed to do. Tom'un ne yapmamız gerektiğini bildiğini umuyordum. I didn't know that Tom was the one who was supposed to do that. Bunu yapması gereken kişinin Tom olduğunu bilmiyordum. Tom is supposed to be here. Tom'un burada olması gerekiyordu. Our country is supposed to serve us. Ülkemizin bize hizmet etmesi gerekiyor. I thought you were supposed to be at work today. Bugün işte olman gerektiğini düşünüyordum. Sami was supposed to die that day. O gün Sami'nin ölmesi gerekiyordu. You were supposed to call me last night. Dün gece beni aramanız gerekiyordu. Weren't you the one who was supposed to tell Tom he didn't need to do that? Tom'a bunu yapması gerekmediğini söylemesi gereken kişi sen değil miydin? Headlines are supposed to grab the reader's interest. Başlıkların okuyucunun ilgisini çekmesi gerekir. We were supposed to help Tom yesterday afternoon. Dün öğleden sonra Tom'a yardım etmemiz gerekiyordu. Tom needed to make sure that Mary knew what she was supposed to do. Tom, Mary'nin onun ne yapması gerektiğini bildiğinden emin olmalıydı. He was supposed to hand in his homework before the weekend. Hafta sonundan önce ödevini teslim etmesi gerekiyordu. Tom didn't tell me what I was supposed to do. Tom ne yapmam gerektiğini bana söylemedi. Tom was supposed to hand in his homework before the weekend. Tom'un hafta sonundan önce ev ödevini teslim etmesi gerekiyordu. That's what we were supposed to do. Yapmamız gereken de buydu. I think I've already done everything I was supposed to do. Sanırım yapmam gereken her şeyi yaptım. I know that wasn't what I was supposed to do. Yapmam gereken şeyin bu olmadığını biliyorum. You are supposed to hand in the homework by the end of the week. Ödevini hafta sonuna kadar teslim etmen gerekiyor. Tom is supposed to do that himself. Tom'un bunu kendisinin yapması gerekiyor. He was supposed to come. Gelmesi gerekiyordu. I'd like to know why Tom didn't do what he was supposed to do. Tom'un yapması gereken şeyi neden yapmadığını bilmek istiyorum. Tom was nervous, but he knew what he was supposed to do. Tom sinirliydi ama ne yapması gerektiğini biliyordu. Didn't you know you were supposed to do that? Bunu yapman gerektiğini bilmiyor muydun? That was supposed to be our little secret. Bu küçük sırrın aramızda kalması gerekiyordu. You were supposed to write a 300-word essay by today. Bugüne kadar 300 kelimelik bir kompozisyon yazman gerekiyordu. Tom was supposed to come with us. Tom'un bizimle gelmesi gerekiyordu. Tom forgot to do what he was supposed to do. Tom yapması gerekeni yapmayı unuttu. Every boy is supposed to wear a tie at the party. Partide erkek çocuklarının kravat takması gerekiyor. Tom was supposed to go to Boston. Tom'un Boston'a gitmesi gerekiyordu. I didn't know Tom was supposed to do that today. Tom'un bunu bugün yapması gerektiğini bilmiyordum. Tom is supposed to be insane. Tom'un deli olması gerekiyor. Tom is supposed to know how to do that. Tom'un bunu nasıl yapacağını bilmesi gerekiyor. Tom is supposed to do that tomorrow. Tom'un bunu yarın yapması gerekiyor. Tom did know he was supposed to do that. Tom bunu yapması gerektiğini biliyordu. Tom is supposed to do that. Tom'un bunu yapması gerekiyordu. This is what Tom is supposed to do. Tom'un yapması gereken şey budur. Tom is supposed to wait for you. Tom'un seni beklemesi gerekiyordu. Tom is supposed to be at school. Tom'un okulda olması gerekiyordu. I was supposed to go to school yesterday, but I thought it was a holiday, so I didn't. Dün okula gitmem gerekiyordu fakat tatil olduğunu sandım bu yüzden gitmedim. I didn't know what I was supposed to do. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. I didn't know that I was supposed to do that. Bunu yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tom was supposed to go to school today. Tom'un bugün okula gitmesi gerekiyordu. All students are supposed to know the school regulations. Tüm öğrencilerin okul kurallarını bilmesi gerekiyor. I don't know when Tom is supposed to come. Tom'un ne zaman gelmesi gerektiğini bilmiyorum. You were supposed to be watching the baby. Bebeğe bakman gerekiyordu. Today, I was supposed to study at the library but I woke up around 12 o'clock. Bugün kütüphanede ders çalışmam gerekiyordu ama saat 12 civarında uyandım. I didn't know that I was supposed to do that. Onu yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tom wondered where he was supposed to sit. Tom nereye oturması gerektiğini merak etti. He was supposed to be there at 8 o'clock but he didn't show up till ten. Saat sekizde orada olması gerekiyordu fakat saat ona kadar gelmedi. Tom is supposed to help me today. Tom'un bugün bana yardım etmesi gerekiyor. Tom hasn't done what he was supposed to do. Tom yapması gerekeni yapmadı. I know you probably didn't do what you were supposed to do. Muhtemelen yapman gerekeni yapmadığını biliyorum. I thought we were supposed to be talking about what needs to be done. Yapılması gerekenler hakkında konuşmamız gerektiğini düşünüyordum. I didn't know that we were supposed to do that. Bunu yapmamız gerektiğini bilmiyordum. I thought Tom and Mary were supposed to be in Boston. Tom ve Mary'nin Boston'da olmaları gerektiğini düşünüyordum. Tom is supposed to do that today. Tom'un onu bugün yapması gerekiyor. This movie is supposed to be very good. Bu filmin çok iyi olması gerekiyor. I am supposed to meet her at three this afternoon. Bu öğleden sonra saat üçte onu karşılamam gerekiyor. Tom was supposed to get paid for doing that. Tom'un bunu yapması için para alması gerekiyordu. Volkswagen was supposed to be the car for the masses! Volkswagen'in kitlelerin arabası olması gerekiyordu! Did you remember that you were supposed to buy candles? Mum alman gerektiğini hatırladın mı? I'm sure Tom didn't know he was supposed to do that. Eminim Tom bunu yapması gerektiğini bilmiyordu. Tom found out that Mary wasn't doing what she was supposed to do. Tom, Mary'nin yapması gereken şeyi yapmadığını öğrendi. Tom asked whether Mary knew what she was supposed to do. Tom, Mary'nin ne yapması gerektiğini bilip bilmediğini sordu. Tom wondered what he was supposed to do. Tom ne yapması gerektiğini merak ediyordu. Tom didn't know that I was supposed to do that by myself. Tom bunu kendi başıma yapmam gerektiğini bilmiyordu. We were supposed to be here three hours ago. Üç saat önce burada olmamız gerekirdi. I was supposed to be studying, but I watched TV instead. Ders çalışmam gerekiyordu ama onun yerine televizyon izledim. They didn't even know why they were supposed to go. Neden gitmeleri gerektiğini bile bilmiyorlardı. I hope Tom did what he was supposed to do. Umarım Tom yapması gerekeni yapmıştır. Tom got Mary to do what she was supposed to do. Tom Mary'ye yapması gereken şeyi yaptırdı. Tom is supposed to speak with Mary. Tom'un Mary ile konuşması gerekiyor. She was supposed to be here by noon. Öğlene kadar burada olması gerekiyordu. He is supposed to be at home today. Bugün evde olması gerekiyordu. You were supposed to write a 300-word essay by today. Bugüne kadar 300 kelimelik bir deneme yazman gerekiyordu. Mary was supposed to meet me here. Mary'nin benimle burada buluşması gerekiyordu. I didn't know that you were the one who was supposed to do that. Bunu yapması gereken kişi olduğunu bilmiyordum. You were supposed to be with Tom yesterday afternoon. Dün öğleden sonra Tom'la birlikte olman gerekiyordu. Tom is supposed to be asleep. Tom'un uyuyor olması gerekiyordu. How did Tom know he was supposed to be here today? Tom bugün burada olması gerektiğini nasıl bildi? Tom didn't understand what he was supposed to do. Tom ne yapması gerektiğini anlamadı. He said I was supposed to talk to you. Sizinle konuşmam gerektiğini söyledi. I was supposed to study English, but I prefer watching this movie. İngilizce çalışmam gerekiyordu ama bu filmi izlemeyi tercih ederim. You are supposed to hand in the homework by the end of the week. Haftanın sonuna kadar ev ödevini teslim etmeniz gerekiyor. Tom was supposed to be there yesterday. Tom'un dün orada olması gerekiyordu. Volkswagen was supposed to be the car for the masses! Volkswagen'in kitleler için bir araba olması gerekiyordu! Is that what Tom and I are supposed to do? Tom ve benim yapmamız gereken bu mu? Why didn't you do what you were supposed to do? Neden yapman gerekeni yapmadın? Tom didn't give me what he was supposed to. Tom bana vermesi gereken şeyi vermedi. Tom would probably have done that if he'd known he was supposed to. Tom bunu yapması gerektiğini bilseydi muhtemelen yapardı. Tom and Mary are supposed to do that together. Tom ve Mary'nin bunu birlikte yapmaları gerekiyordu. Tom is supposed to be helping us. Tom'un bize yardım etmesi gerekiyordu. Tom is supposed to be helping Mary do that. Tom'un Mary'ye yardım ediyor olması gerekiyordu. How could you not know what you were supposed to do? Yapman gereken şeyi nasıl bilemezsin? You are supposed to hand in your homework by Friday. Ödevini cuma gününe kadar vermen gerekir. I am supposed to be here all afternoon. Bütün öğleden sonra burada olmam gerekiyor. Every employee is supposed to keep his own vehicle in perfect condition. Her çalışanın kendi aracını mükemmel şekilde tutması gerekiyor. Tom was supposed to assist me. Tom'un bana yardım etmesi gerekiyordu. I thought you were supposed to be at school now. Şu anda okulda olman gerektiğini sanıyordum. You didn't know that I was supposed to do that by myself, did you? Bunu kendi başıma yapmam gerektiğini bilmiyordun, değil mi? It was supposed to be quiet here. Buranın sessiz olması gerekiyordu. Tom is supposed to go to Boston. Tom'un Boston'a gitmesi gerekiyordu. Guys are supposed to respect girls. Erkeklerin kızlara saygı göstermesi gerekir. I didn't know that I was supposed to help Tom do that. Tom'a yardım etmem gerektiğini bilmiyordum. I am supposed to meet him at four this afternoon. Bu öğleden sonra saat dörtte onunla buluşmam gerekiyor. I really should've told Tom why he was supposed to do that. Gerçekten Tom'a onu neden yapması gerektiğini söylemeliydim. This figure is supposed to represent Marilyn Monroe, but I don't think it does her justice. Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil etmesi gerekiyordu, ama bence onun hakkını vermiyor. You were supposed to wait. Beklemen gerekiyordu. I don't think Tom is supposed to be here. Tom'un burada olması gerektiğini sanmıyorum. Sami was supposed to be back by then. Sami'nin o zamana kadar dönmüş olması gerekirdi. I didn't know we were supposed to do that. Bunu yapmamız gerektiğini bilmiyordum. Tom didn't tell me what I was supposed to do. Tom bana ne yapmam gerektiğini söylemedi. Tom is supposed to help me. Tom'un bana yardım etmesi gerekiyor. She was supposed to join us for lunch. Öğle yemeğinde bize katılması gerekiyordu. Sami was supposed to go away. Sami'nin gitmesi gerekiyordu. Was it you who was supposed to tell Tom he needed to do that? Tom'a bunu yapması gerektiğini söylemesi gereken kişi sen miydin? Tom wasn't sure who he was supposed to meet. Tom kiminle buluşması gerektiğinden emin değildi. Tom said he didn't know what he was supposed to do. Tom ne yapması gerektiğini bilmediğini söyledi. I forgot to tell Tom what he was supposed to do. Tom'a ne yapması gerektiğini söylemeyi unuttum. Tom is supposed to be there, isn't he? Tom'un orada olması gerekiyordu, değil mi? Tom didn't know that I was the one who was supposed to do that. Tom bunu yapması gereken kişi olduğumu bilmiyordu. Tom is supposed to meet me here. Tom'un benimle burada buluşması gerekiyor. I wonder why Tom didn't do what he was supposed to do. Tom'un neden yapması gerekeni yapmadığını merak ediyorum. Tom will be mad at Mary when he finds out that she forgot to do what she was supposed to do. Tom, Mary'nin yapması gerekeni yapmayı unuttuğunu öğrendiğinde ona çok kızacaktır. This is what Tom is supposed to do. Tom'un yapması gereken şey bu. I didn't know we were supposed to help Tom move yesterday. Dün Tom'un taşınmasına yardım etmemiz gerektiğini bilmiyordum. We are supposed to take off our shoes at the entrance. Ayakkabılarımızı girişte çıkarmamız gerekiyor. Tom wasn't sure when he was supposed to be there. Tom ne zaman orada olması gerektiğinden emin değildi. Tom was supposed to meet me here. Tom'un benimle burada buluşması gerekiyordu. Tom was supposed to be there. Tom'un orada olması gerekiyordu. Tom is supposed to help Mary do the laundry. Tom'un Mary'ye çamaşır yıkamada yardım etmesi gerekiyor. Tom thought Mary knew what time she was supposed to show up. Tom, Mary'nin ne zaman gelmesi gerektiğini bildiğini düşündü. I think Tom was supposed to do that yesterday. Sanırım Tom'un bunu dün yapması gerekiyordu. Tom is supposed to be at home today. Tom'un bugün evde olması gerekiyor. Tom was supposed to be protecting Mary. Tom'un Mary'yi koruyor olması gerekiyordu. I wasn't sure where I was supposed to wait. Nerede beklemem gerektiğinden emin değildim. Tom was supposed to go to Boston on Monday. Tom'un pazartesi günü Boston'a gitmesi gerekiyordu. Tom is supposed to do that. Tom'un onu yapması gerekiyor. Tom is supposed to be there. Tom'un orada olması gerekiyordu. We were supposed to be there by now. Şimdiye kadar orada olmamız gerekiyordu. Do you know what Tom and I are supposed to be doing? Tom ve benim ne yapmamız gerektiğini biliyor musun? That's not what was supposed to happen. Olması gereken o değil. You are supposed to come in person. Bizzat gelmen gerekiyor. The monarch is supposed to attend the funeral. Hükümdarın cenaze törenine katılması gerekiyor. Tom was supposed to be here by now. Tom'un şimdiye kadar burada olması gerekiyordu. It was supposed to be a surprise. Sürpriz olması gerekiyordu. It was supposed to be kept secret. Bunu sır olarak saklanması gerekiyordu. Tom didn't understand what he was supposed to do. Tom ne yapması gerektiğini anlamıyordu. You were supposed to be my friend! Benim arkadaşım olman gerekiyordu! We aren't where we are supposed to be. Olmamız gereken yerde değiliz. Tom was supposed to get paid for doing that. Tom'un bunu yaptığı için para alması gerekiyordu. Eventually, Tom did what he was supposed to. Sonunda Tom yapması gerekeni yaptı. I didn't know that we were supposed to do that yesterday. Bunu dün yapmamız gerektiğini bilmiyordum. I didn't know we were supposed to be quiet here. Burada sessiz olmamız gerektiğini bilmiyordum. Have you done everything you were supposed to do? Yapman gereken her şeyi yaptın mı? Tom couldn't do anything he was supposed to do. Tom yapması gereken hiçbir şeyi yapamıyordu. I didn't know that I was supposed to help Tom do that. Tom'un bunu yapmasına yardım etmem gerektiğini bilmiyordum. Everyone was supposed to do that. Herkesin bunu yapması gerekiyordu. Isn't that what we were supposed to do? Yapmamız gereken bu değil miydi? He said I was supposed to talk to you. Seninle konuşmam gerektiğini söyledi. Tom was supposed to do that on Monday. Tom'un bunu Pazartesi günü yapması gerekiyordu. Tom is supposed to be asleep. Tom'un uyuması gerekiyor. He was supposed to come. Onun gelmesi gerekiyordu. Tom is supposed to come here today. Tom'un bugün buraya gelmesi gerekiyor. This was supposed to be delivered an hour ago. Bunun bir saat önce teslim edilmesi gerekiyordu. Tom didn't know what Mary was supposed to do. Tom, Mary'nin ne yapması gerektiğini bilmiyordu. I think Tom was supposed to be here by now. Sanırım Tom'un şimdiye kadar burada olması gerekiyordu. Tom is supposed to help Mary. Tom'un Mary'ye yardım etmesi gerekiyor. Tom asked Mary whether she knew what she was supposed to do. Tom Mary'ye ne yapması gerektiğini bilip bilmediğini sordu. I have done everything I was supposed to do. Yapmam gereken her şeyi yaptım. I wasn't able to buy everything I was supposed to buy. Satın almam gereken her şeyi satın alamadım. I've already done everything I was supposed to do. Yapmam gereken her şeyi çoktan yaptım. Tom didn't know that I was the one who was supposed to do that. Tom bunu yapması gerekenin ben olduğumu bilmiyordu. They are supposed to obey the orders. Emirlere itaat etmeleri gerekiyor. I didn't know Tom was supposed to do that today. Tom'un bugün bunu yapması gerektiğini bilmiyordum. This isn't what was supposed to happen. Olması gereken bu değildi. Tom was supposed to help me paint the barn yesterday, but he never showed up. Tom'un dün ahırı boyamama yardım etmesi gerekiyordu ama gelmedi. Tom is supposed to be here by now. Tom'un şimdiye kadar burada olması gerekiyordu. Tom couldn't do anything he was supposed to do. Tom yapması gereken hiçbir şeyi yapamadı. He was supposed to go to school. Okula gitmesi gerekirdi. I don't think Tom is supposed to be here. Tom'un burada olması gerektiği sanmıyorum. I was supposed to be in graduate school by now. Şimdiye kadar yüksek lisans yapıyor olmam gerekiyordu. Tom is supposed to come here today. Tom'un bugün buraya gelmesi gerekiyordu. You were supposed to do that yesterday. Bunu dün yapman gerekiyordu. I didn't know that Tom was the one who was supposed to do that. Bunu yapması gerekenin Tom olduğunu bilmiyordum. I've done everything I was supposed to do. Yapmam gereken her şeyi yaptım. Tom is supposed to be able to do that. Tom'un bunu yapabilmesi gerekiyordu. Students are supposed to study hard. Öğrencilerin çok çalışması gerekiyor. I thought Tom and Mary were supposed to be in Boston. Tom ve Mary'nin Boston'da olması gerektiğini sanıyordum. Tom was supposed to be at school today, but he wasn't. Tom'un bugün okula gitmesi gerekiyordu ama gitmedi. I am supposed to meet him at four. Saat dörtte onunla buluşmam gerekiyor. You knew Tom was supposed to do that, didn't you? Tom'un bunu yapması gerektiğini biliyordun, değil mi? He was supposed to go to school. Okula gitmesi gerekiyordu. They were supposed to have gotten married in May. Mayıs ayında evlenmeleri gerekiyordu. Sami was supposed to die that day. Sami'nin o gün ölmesi gerekiyordu. Sami was supposed to testify on Saturday. Sami'nin cumartesi ifade vermesi gerekiyordu. I thought you and I were supposed to do that together. Senin ve benim bunu birlikte yapmamız gerektiğini düşündüm. Tom is supposed to do that today. Tom'un bunu bugün yapması gerekiyor. Headlines are supposed to grab the reader's interest. Başlıkların okuyucunun ilgisini çekmesi gerekiyor. We were supposed to go together. Birlikte gitmemiz gerekiyordu. I wasn't able to buy what I was supposed to buy. Satın almam gereken şeyi satın alamadım. I knew what I was supposed to do. Ne yapmam gerektiğini biliyordum. Tom didn't give me what he was supposed to. Tom bana vermesi gerekeni vermedi. You are supposed to report it to the police as soon as possible. Mümkün olan en kısa sürede polise bildirmeniz gerekiyor. I am supposed to meet him at four. Saat dörtte onu karşılamam gerekiyor. Tom needed to make sure that Mary knew what she was supposed to do. Tom'un Mary'nin ne yapması gerektiğini bildiğinden emin olması gerekiyordu. I thought we were supposed to do this together. Bunu birlikte yapmamız gerektiğini düşünüyordum. Tom was supposed to be here for dinner an hour ago. Tom'un bir saat önce akşam yemeği için burada olması gerekiyordu. Tom was supposed to help me this afternoon. Tom'un bu öğleden sonra bana yardım etmesi gerekiyordu. Did anyone tell Tom what time he was supposed to be here? Tom'a ne zaman burada olması gerektiğini söyleyen oldu mu? You haven't yet done what you were supposed to do, have you? Yapman gereken şeyi henüz yapmadın, değil mi? You are supposed to hand in the report by the end of this week. Bu haftanın sonuna kadar raporu teslim etmeniz gerekiyor. Tom didn't know that I was supposed to do that by myself. Tom bunu tek başıma yapmam gerektiğini bilmiyordu. Tom apologized to Mary for not doing what he was supposed to do. Tom yapması gerekeni yapmadığı için Mary'den özür diledi. Tom hasn't done what he was supposed to do. Tom yapması gereken şeyi yapmadı. Tom doesn't know what Mary is supposed to do. Tom, Mary'nin ne yapması gerektiğini bilmiyor. Tom would probably have done that if he'd known he was supposed to. Tom muhtemelen yapması gerektiğini bilseydi yapardı. You were supposed to be there. Orada olman gerekiyordu. I'm looking for a man who is supposed to live here. Burada yaşıyor olması gereken bir adamı arıyorum. Tom didn't know that he was supposed to do that. Tom bunu yapması gerektiğini bilmiyordu. I wonder why Tom didn't do what he was supposed to do. Tom'un yapması gerekeni neden yapmadığını merak ediyorum. I'd like to know why Tom didn't do what he was supposed to do. Tom'un yapması gerekeni neden yapmadığını bilmek isterdim. We were supposed to leave that in Boston. Bizim onu Boston'da bırakmamız gerekiyordu. Tom is supposed to know how to do that. Tom'un onu nasıl yapacağını bilmesi gerekiyor. Tom was supposed to come over this afternoon, but he never showed up. Tom'un bu öğleden sonra gelmesi gerekiyordu ama gelmedi. Tom is supposed to receive some money. Tom'un bir miktar para alması gerekiyor. You are supposed to take off your shoes when entering a house in Japan. Japonya'da bir eve girdiğinizde ayakkabılarınızı çıkarmanız gerekiyor. You are supposed to report it to the police as soon as possible. Münkün olan en kısa zamanda bunu polise bildirmeniz gerekiyor. Tom is supposed to do that for us. Tom'un bizim için onu yapması gerekiyor. Tom is supposed to be arriving today. Tom'un bugün gelmesi gerekiyordu. Tom was supposed to go to Boston last week. Tom'un geçen hafta Boston'a gitmesi gerekiyordu. Tom was supposed to meet me in the lobby. Tom'un benimle lobide buluşması gerekiyordu. This was supposed to be simple. Bunun basit olması gerekiyordu. Tom was supposed to be here all afternoon. Tom'un bütün öğleden sonra burada olması gerekiyordu. They are supposed to obey the orders. Emirlere itaat etmeleri gerekiyordu. We were supposed to be here two weeks ago. İki hafta önce burada olmamız gerekiyordu. You still haven't done what you were supposed to do. Hala yapman gerekeni yapmadın. Tom is supposed to help me. Tom'un bana yardım etmesi gerekiyordu. We are supposed to hand in our papers by today. Evraklarımızı bugün teslim etmemiz gerekiyor. Tom was supposed to be here thirty minutes ago. Tom'un otuz dakika önce burada olması gerekiyordu. Tom was supposed to go to Boston with Mary. Tom'un Mary ile Boston'a gitmesi gerekiyordu. Tom was nervous, but he knew what he was supposed to do. Tom gergindi ama ne yapması gerektiğini biliyordu. Tom made sure everybody knew what they were supposed to do. Tom herkesin ne yapması gerektiğini bildiğinden emin oldu. Tom is supposed to be guilty. Tom'un suçlu olması gerekiyor. Sami was supposed to be working at the power plant. Sami'nin elektrik santralinde çalışıyor olması gerekirdi. How did Tom know he was supposed to be here today? Tom bugün burada olması gerektiğini nereden biliyordu? I was supposed to meet Tom here. Tom'la burada buluşmam gerekiyordu. I was supposed to buy some milk on my way home, but I forgot. Eve giderken biraz süt almam gerekiyordu ama unuttum. Everything was supposed to change. Her şeyin değişmesi gerekiyordu. Tom didn't really know why he was supposed to do that. Tom gerçekten bunu neden yapması gerektiğini bilmiyordu. You were supposed to have this finished by yesterday. Bunu dün bitirmiş olman gerekiyordu. I think Tom was supposed to do that by himself. Sanırım Tom'un bunu kendi başına yapması gerekiyordu. I didn't know what time I was supposed to leave. Ne zaman gitmem gerektiğini bilmiyordum. I thought you were supposed to be in Boston. Boston'da olman gerektiğini sanıyordum. I don't know when Tom and I are supposed to be there. Tom ve benim ne zaman orada olmamız gerektiğini bilmiyorum. I did everything I was supposed to do. Yapmam gereken her şeyi yaptım. We were supposed to leave Boston that night. Bizim o gece Boston'u terk etmemiz gerekiyordu. Democratic governments are supposed to answer to the people. Demokratik hükümetlerin insanlara cevap vermesi gerekiyor. I didn't know that I was supposed to dance with your sister. Kız kardeşinle dans etmem gerektiğini bilmiyordum. It was me that was supposed to do this. Bunu yapması gereken bendim. Tom apparently didn't do what he was supposed to do. Görünüşe göre Tom yapması gerekeni yapmamış. Tom is going to be mad at Mary when he finds out that she forgot to do what she was supposed to do. Tom, Mary'nin yapması gerekeni yapmayı unuttuğunu öğrendiğinde ona çok kızacak. Tom knew that he was supposed to be doing something else. Tom başka bir şey yapıyor olması gerektiğini biliyordu. I think Tom was supposed to do that yesterday. Sanırım Tom'un onu dün yapması gerekiyordu. I think Tom was supposed to be here. Sanırım Tom'un burada olması gerekiyordu. It was supposed to be a surprise. Bunun bir sürpriz olması gerekiyordu. How do you know Tom didn't do what he was supposed to do? Tom'un yapması gereken şeyi yapmadığını nasıl biliyorsun? Alright, I know what I was supposed to do now. Pekala, şimdi ne yapmam gerektiğini biliyorum. We were supposed to leave Boston that night. O gece Boston'dan ayrılmamız gerekiyordu. You were supposed to be helping Tom, you know. Tom'a yardım etmen gerekiyordu, biliyorsun. I was supposed to do that yesterday. Onu dün yapmam gerekiyordu. Tom was supposed to call me last night, but he didn't. Tom'un dün gece beni araması gerekiyordu ama aramadı. I think Tom was supposed to do that by himself. Tom'un onu kendi başına yapması gerektiğini düşünüyorum. Tom was supposed to do that without any help. Tom'un bunu herhangi bir yardım almadan yapması gerekiyordu. Tom was supposed to go to school with Mary yesterday. Tom'un dün Mary ile okula gitmesi gerekiyordu. Was it you who was supposed to tell Tom he needs to do that? Tom'a bunu yapması gerektiğini söylemesi gereken kişi sen miydi? Sami was supposed to know that. Sami'nin onu bilmesi gerekiyordu. You didn't know that I was supposed to do that by myself, did you? Bunu tek başıma yapmam gerektiğini bilmiyordun, değil mi? He was supposed to be here. Burada olması gerekiyordu. We were supposed to have lunch together, remember? Birlikte öğle yemeği yememiz gerekiyordu, hatırlıyor musun? I thought Tom was supposed to be here yesterday. Tom'un dün burada olması gerektiğini düşündüm. I know you probably didn't do what you were supposed to do. Muhtemelen yapman gereken şeyi yapmadığınızı biliyorum. I just remembered that I was supposed to buy a loaf of bread. Bir somun ekmek almam gerektiğini hatırladım. Tom is supposed to go to Boston with Mary. Tom'un Mary ile Boston'a gitmesi gerekiyordu. We were supposed to sit together during the fight. Kavga sırasında birlikte oturmamız gerekiyordu. I don't think Tom knows what Mary is supposed to do. Mary'nin ne yapması gerektiğini Tom'un bildiğini sanmıyorum. He was supposed to be here. Onun burada olması gerekiyordu. The talisman he's wearing is supposed to ward off evil spirits. Taktığı tılsımın kötü ruhları kovması gerekiyordu. I know that I didn't do what I was supposed to do. Yapmam gerekeni yapmadığımı biliyorum. Sami was supposed to testify on Saturday. Sami'nin Cumartesi günü ifade vermesi gerekiyordu. Tom couldn't remember who he was supposed to give it to. Tom onu kime vermesi gerektiğini hatırlayamadı. No one was supposed to know about that. Kimsenin bunu bilmemesi gerekiyordu. I was supposed to go there last summer. Geçen yaz oraya gitmem gerekiyordu. This isn't what was supposed to happen. Olması gereken bu değil. Tom found out that Mary wasn't doing what she was supposed to be doing. Tom, Mary'nin yapması gereken şeyi yapmadığını öğrendi. Did anyone tell Tom and Mary what time they were supposed to be here? Tom ve Mary'ye ne zaman burada olmaları gerektiğini söyleyen oldu mu? Maybe Tom has already done what he was supposed to do. Belki Tom yapması gerekeni çoktan yapmıştır. It appeared to me that Tom wasn't doing what he was supposed to be doing. Bana öyle geldi ki Tom yapması gerekeni yapmıyordu. I didn't know I was supposed to be here yesterday. Dün burada olmam gerektiğini bilmiyordum. Tom was supposed to be paid for doing that. Tom'a bunu yaptığı için para ödenmesi gerekiyordu. Tom is supposed to be insane. Tom'un deli olması gerekir. Tom is supposed to speak with Mary. Tom'un Mary ile konuşması gerekiyordu. I forgot I was supposed to call Tom. Tom'u aramam gerektiğini unuttum. Could you please tell me again when the meeting is supposed to start? Toplantının ne zaman başlaması gerektiğini lütfen bana tekrar söyler misin? Our country is supposed to serve us. Ülkemizin bize hizmet etmesi gerekir. Tom was supposed to win yesterday. Tom'un dün kazanması gerekiyordu. They were supposed to be here at nine. Dokuzda burada olmaları gerekiyordu. We were supposed to go on a road trip to the grand canyon. Bizim Büyük Kanyon'a bir geziye gitmemiz gerekiyordu. I didn't know I was supposed to do that this morning. Bu sabah bunu yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tom is supposed to help us. Tom'un bize yardım etmesi gerekir. Tom is supposed to wait for me. Tom'un beni beklemesi gerekiyor. Instead of doing what he was supposed to do, Tom went fishing. Tom yapması gereken şeyi yapmak yerine balık tutmaya gitti. I didn't know that you were the one who was supposed to do that. Bunu yapması gerekenin sen olduğunu bilmiyordum. Tom wouldn't tell me what I was supposed to do. Tom bana ne yapmam gerektiğini söylemedi. He was supposed to speak with Tom. Tom ile konuşması gerekiyordu. I don't think Tom knows what Mary is supposed to do. Tom'un Mary'nin ne yapması gerektiğini bildiğini sanmıyorum. Tom is supposed to be helping me do that now. Tom'un şu anda bana yardım ediyor olması gerekiyordu. Tom apologized for not doing what he was supposed to do. Tom yapması gereken şeyi yapmadığı için özür diledi. I had no idea what time I was supposed to be there. Ne zaman orada olmam gerektiğine dair hiçbir fikrim yok. Was it you who was supposed to tell Tom he needs to do that? Tom'a bunu yapması gerektiğini söylemesi gereken sen miydin? Tom didn't know he was supposed to do that before he got here. Tom buraya gelmeden önce bunu yapması gerektiğini bilmiyordu. Tom knew what he was supposed to do. Tom, yapması gerekeni biliyordu. Tom was supposed to speak with Mary. Tom'un Mary ile konuşması gerekiyordu. We were supposed to meet in front of the library. Kütüphanenin önünde buluşmamız gerekiyordu. Tom is supposed to be in Boston. Tom'un Boston'da olması gerekiyor. That's not what was supposed to happen. Olması gereken bu değildi. We were supposed to tell everyone to leave. Herkese gitmelerini söylememiz gerekiyordu. I forgot I was supposed to bring a bottle of wine. Bir şişe şarap getirmem gerektiğini unuttum. I was supposed to be here yesterday. Dün burada olmam gerekiyordu. Tom is supposed to go to Boston next week. Tom'un gelecek hafta Boston'a gitmesi gerekiyor. Tom is supposed to be helping me right now. Tom'un şu anda bana yardım ediyor olması gerekiyordu. Tom found out that Mary wasn't doing what she was supposed to be doing. Tom, Mary'nin yapması gerekeni yapmadığını öğrendi. You were supposed to tell Tom that. Onu Tom'a söylemen gerekiyordu. This figure is supposed to represent Marilyn Monroe, but I don't think it does her justice. Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil etmesi gerekiyordu, ancak onun hakkını verdiğini düşünmüyorum. Tom is supposed to arrive today. Tom'un bugün gelmesi gerekiyor. You were supposed to protect Tom. Tom'u koruman gerekiyordu. I was never told that I was supposed to be at that meeting. O toplantıda olmam gerektiği bana hiç söylenmedi. We didn't do everything we were supposed to do. Yapmamız gereken her şeyi yapmadık. Tom was supposed to come into the office today. Tom'un bugün ofise gelmesi gerekiyordu. I wasn't able to buy what I was supposed to buy. Almam gerekenleri alamadım. Tom knew what Mary was supposed to do. Tom, Mary'nin ne yapması gerektiğini biliyordu. Tom was supposed to be protecting Mary. Tom'un Mary'yi koruması gerekiyordu. I had no idea what time I was supposed to be there. Ne zaman orada olmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. How could you not know what you were supposed to do? Ne yapman gerektiğini nasıl bilmezsin? Tom didn't really know why he was supposed to do that. Tom bunu neden yapması gerektiğini gerçekten bilmiyordu. Tom is supposed to receive some money. Tom'un biraz para alması gerekiyor. I wasn't aware Tom was supposed to do that. Tom'un bunu yapması gerektiğini bilmiyordum. Tom is supposed to be working now. Tom'un şu anda çalışıyor olması gerekiyordu. Tom wasn't sure what he was supposed to do. Tom ne yapması gerektiğinden emin değildi. That was supposed to be our little secret. Bunun bizim küçük sırrımız olması gerekiyordu. Tom was supposed to be at school today, but he wasn't. Tom'un bugün okulda olması gerekiyordu ama değildi. She was supposed to be here by noon. Öğlene kadar burada olması gerekirdi. Tom was supposed to buy flowers for Mary, but he forgot. Tom'un Mary'ye çiçek alması gerekiyordu ama unuttu. Tom was supposed to be our lawyer. Tom'un avukatımız olması gerekiyordu. Tom is supposed to be in Boston. Tom'un Boston'da olması gerekiyordu. Tom is supposed to help Mary. Tom'un Mary'ye yardım etmesi gerekiyordu. Tom is supposed to go to Boston with Mary. Tom'un Mary ile Boston'a gitmesi gerekiyor. Tom said he didn't know when he was supposed to meet Mary at the airport. Tom havaalanında Mary'yi ne zaman karşılaması gerektiğini bilmediğini söyledi. Tom is supposed to protect Mary. Tom'un Mary'yi koruması gerekiyordu. Tom was supposed to do that without any help. Tom'un bunu yardım almadan yapması gerekiyordu. Tom is supposed to do that on Monday. Tom'un Pazartesi günü bunu yapması gerekiyor. I didn't think that was supposed to happen. Bunun olması gerektiğini düşünmemiştim. I am supposed to go to Tokyo next week. Gelecek hafta Tokyo'ya gitmem gerekiyor. I thought Tom was supposed to be here yesterday. Tom'un dün burada olması gerektiğini sanıyordum. You were supposed to be watching the baby. Senin bebeğe bakıyor olman gerekiyordu. I thought you were supposed to be looking after Tom. Tom'a göz kulak olman gerektiğini sanıyordum. Tom and Mary are supposed to be together. Tom ve Mary'nin birlikte olması gerekiyor. You are supposed to obey the law. Yasalara uyman gerekiyor. They didn't even know who they were supposed to meet. Kiminle buluşmaları gerektiğini dahi bilmiyorlardı. I thought you were supposed to be in Boston. Boston'da olman gerektiğini düşündüm. I think Tom was the one who was supposed to tell Mary she should do that. Sanırım bunu yapması gerektiğini Mary'ye söylemesi gereken kişi Tom'du. Tom was supposed to protect Mary. Tom'un Mary'yi koruması gerekiyordu. Tom is supposed to go to Boston. Tom'un Boston'a gitmesi gerekiyor. Tom was supposed to do that by himself. Tom'un bunu kendi başına yapması gerekiyordu. All houses are supposed to be habitable. Bütün evlerin yaşanabilir olması gerekir. I was supposed to do that yesterday. Bunu dün yapmam gerekiyordu. Are you sure you did everything you were supposed to do? Yapman gereken her şeyi yaptığına emin misin? That's what managers are supposed to do. Yöneticilerin yapmaları gereken de budur. Tom is supposed to be back by lunch time. Tom'un öğle yemeği saatine kadar dönmesi gerekiyor. Tom was supposed to call Mary last night, but he forgot. Dün gece Tom'un Mary'yi araması gerekiyordu ama unuttu. Tom was supposed to meet some of his friends. Tom'un bazı arkadaşlarıyla buluşması gerekiyordu. Tom didn't know what he was supposed to do. Tom ne yapması gerektiğini bilmiyordu. You were supposed to be helping Tom, you know. Senin Tom'a yardım etmen gerekiyordu, biliyorsun. The children are supposed to be sleeping now. Şimdi çocukların uyuması gerekiyor. Tom was supposed to be paid for doing that. Tom'un bunu yaptığı için para alması gerekiyordu. Tom was supposed to be here. Tom'un burada olması gerekiyordu. The children are supposed to be sleeping now. Çocukların şu anda uyuyor olması gerekiyordu. You were supposed to be my friend! Arkadaşım olmanız gerekiyordu! He is supposed to be the best doctor in the town. Şehirdeki en iyi doktor olması gerekiyor. I was the one who was supposed to do that. Bunu yapması gereken kişi bendim. That's what managers are supposed to do. Yöneticilerin yapması gereken de budur. I didn't know I was supposed to do that this morning. Bunu bu sabah yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tom knew what he was supposed to do. Tom ne yapması gerektiğini biliyordu. Tom is supposed to help me today. Tom'un bugün bana yardım etmesi gerekiyordu. Every student is supposed to know the school regulations. Her öğrencinin okul kurallarını bilmesi gerekir. All houses are supposed to be habitable. Tüm evlerin yaşanabilir olması gerekiyor. Isn't that what we were supposed to do? Yapmamız gereken o değil mi? Was it you who was supposed to tell Tom he needed to do that? Tom'a bunu yapması gerektiğini söylemesi gereken sen miydin? The Millennium Development Goals were supposed to be achieved by 2015. Bin yılın kalkınma hedeflerine 2015 yılına kadar ulaşılması gerekiyordu. Tom was supposed to do that by himself. Tom'un onu tek başına yapması gerekiyordu. We were supposed to protect Tom. Tom'u korumamız gerekiyordu. Tom is supposed to do that on Monday. Tom'un bunu Pazartesi günü yapması gerekiyordu. Tom is supposed to be back by lunch time. Tom'un öğle yemeğine kadar dönmesi gerekiyordu. They are supposed to obey the orders. Onların emirlere itaat etmeleri gerekiyor. Tom can't remember exactly what he was supposed to do. Tom ne yapması gerektiğini tam olarak hatırlayamıyor. Tom said I was supposed to talk to you. Tom seninle konuşmam gerektiğini söyledi. No one is supposed to be here. Hiç kimsenin burada olması gerekmiyor. I wonder whether or not Tom forgot to tell Mary she was supposed to do that. Tom'un Mary'ye bunu yapması gerektiğini söylemeyi unutup unutmadığı merak ediyorum. Tom apologized for not doing what he was supposed to do. Tom yapması gerekeni yapmadığı için özür diledi. The only problem was Tom didn't do what he was supposed to do. Tek sorun Tom'un yapması gerekeni yapmamasıydı. Are you sure you did everything you were supposed to do? Yapmanız gereken her şeyi yaptığınıza emin misiniz? Tom is supposed to be back by lunchtime. Tom'un öğle yemeğine kadar dönmesi gerekiyor. Tom is supposed to babysit our children tonight. Tom'un bu gece çocuklarımıza bakması gerekiyordu. Tom was supposed to be here today. Tom'un bugün burada olması gerekiyordu. I thought you were supposed to be at work today. Bugün işte olman gerektiğini sanıyordum. No one is supposed to know about that yet. Bunu henüz kimsenin bilmemesi gerekiyordu. I didn't know what Tom was supposed to do. Tom'un ne yapması gerektiğini bilmiyordum. I suspect Tom didn't leave when he was supposed to. Tom'un gitmesi gereken zamanda gitmediğinden şüpheleniyorum. We are supposed to take off our shoes at the entrance. Girişte ayakkabılarımızı çıkarmamız gerekiyor. What was supposed to happen? Ne olması gerekiyordu? Tom said he didn't know where he was supposed to go. Tom nereye gitmesi gerektiğini bilmediğini söyledi. I didn't know that I was supposed to do that the day before yesterday. Dünden önceki gün bunu yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tom was supposed to hand in his homework before the weekend. Tom'un ödevini hafta sonundan önce teslim etmesi gerekiyordu. Sami was supposed to be back by then. Sami'nin o zamana kadar dönmüş olması gerekiyordu. Tom couldn't remember who he was supposed to give it to. Tom bunu kime vermesi gerektiğini hatırlayamadı. Tom was supposed to come. Tom'un gelmesi gerekiyordu. He was supposed to be there at 8 o'clock but he didn't show up till ten. Saat 8'de orada olması gerekiyordu ama 10'a kadar gelmedi. Tom is supposed to be back by lunchtime. Tom'un öğle yemeği vaktine kadar dönmüş olması gerekiyordu. Tom is supposed to be working now. Tom'un şu anda çalışması gerekiyor. In Japan, students are supposed to be selfless and group-centered. Japonya'da, öğrencilerin özverili ve grup merkezli olması gerekiyor. You are supposed to be back by noon. Öğleye kadar dönmen gerekiyor. I forgot that I was supposed to be there yesterday. Dün orada olmam gerektiğini unuttum. I know Tom probably didn't do what he was supposed to do. Tom'un muhtemelen yapması gerekeni yapmadığını biliyorum. Tom is supposed to be helping Mary do that now. Tom'un şu anda Mary'ye yardım ediyor olması gerekiyordu. Exactly what was supposed to happen? Tam olarak ne olması gerekiyordu? I was supposed to do that tonight. Bunu bu gece yapmam gerekiyordu. She was supposed to join us for lunch. Onun öğle yemeği için bize katılması gerekiyordu. Show More (593)
2	be supposed to	beklenmek	v.
	Tom knew that he was supposed to be doing something else. Tom başka bir şey yapıyor olmasının beklendiğini biliyordu. I was hoping Tom knew what we were supposed to do. Bizden ne yapmamız beklendiğini Tom'un bildiğini umuyordum. Tom is supposed to do that today. Tom'un onu bugün yapması bekleniyor. Tom is supposed to do that alone. Tom'un bunu tek başına yapması bekleniyor. In Japan, students are supposed to be selfless and group-centered. Japonya'da öğrencilerin özverili ve grup merkezli olması beklenir. He is supposed to be at home today. Onun bugün evde olması bekleniyor. Tom is supposed to go to Boston next week. Tom'un gelecek hafta Boston'a gitmesi bekleniyor. Show More (4)
3	be supposed to	farzedilmek	v.
	Owls are supposed to be very wise. Baykuşların çok akıllı oldukları farzedilmektedir. Show More (-2)