1 |
be treated |
davranılmak |
v. |
|
- I like being treated like that.
- Bana böyle davranılması hoşuma gidiyor.
- You will be treated kindly.
- Size nazik davranacaklar.
- If you behave like a servant, you'll be treated like a servant.
- Bir hizmetçi gibi davranırsan, bir hizmetçi gibi davranılırsın.
- One's teachers should be treated with respect.
- Öğretmenlerine saygılı davranmalı.
- I think if someone acts like a child they should be treated like a child.
- Bence biri çocuk gibi davranıyorsa ona bir çocuk gibi davranılmalı.
- Tom objected to being treated like a child.
- Tom kendisine çocuk gibi davranılmasına itiraz eder.
- Tom doesn't like being treated like a child.
- Tom çocuk gibi davranılmasından hoşlanmaz.
- Do you think Tom has been treated unfairly?
- Tom'a haksızca davranıldığını düşünüyor musun?
- Tom deserves to be treated with respect.
- Tom saygıyla davranılmayı hak ediyor.
- Sami was treated differently.
- Sami'ye farklı davranıldı.
- Tom deserved to be treated with respect.
- Tom saygıyla davranılmayı hak etti.
- No one deserves to be treated like that.
- Kimse böyle davranılmayı hak etmiyor.
- Tom was treated like a king.
- Tom'a bir kral gibi davranıldı.
- Every child objects to being treated like a baby.
- Her çocuk kendisine bebek gibi davranılmasına itiraz eder.
- I was treated like a child.
- Bana çocuk gibi davranıldı.
- I don't want to be treated any differently than before.
- Bana eskisinden farklı davranılmasını istemiyorum.
- I'm being treated like a child.
- Bana bir çocuk gibi davranılıyor.
- I deserve to be treated better than this.
- Bana bundan daha iyi davranılmasını hak ediyorum.
- I want to be treated with respect.
- Bana saygılı davranılmasını istiyorum.
- He is a scholar, and ought to be treated as such.
- O bir bilim adamı ve ona böyle davranılmalı.
- Women are treated differently.
- Kadınlara farklı biçimde davranılır.
- He was treated well but still was scared.
- Ona iyi davranılmıştı ama yine de korkuyordu.
- I object to being treated like that.
- Böyle davranılmaya itirazım var.
- Tom deserves to be treated with respect.
- Tom saygılı davranılmayı hak ediyor.
- Tom doesn't deserve to be treated this way.
- Tom bu şekilde davranılmayı hak etmiyor.
- Tom tried to make sure that every employee was treated with respect.
- Tom her çalışana saygılı davranıldığından emin olmaya çalıştı.
- I deserve to be treated better than this.
- Ben bundan daha iyi davranılmayı hak ediyorum.
- Tom should be treated with respect.
- Tom'a saygıyla davranılmalı.
- The animals are treated well.
- Hayvanlara iyi davranılır.
- Jessie gave orders that Alex was to be treated well.
- Jessie, Alex'e iyi davranılması için emir verdi.
- I object to being treated like that.
- Bana bu şekilde davranılmasına itiraz ediyorum.
- Tom wasn't happy with the way he was being treated.
- Tom ona davranılma şeklinden memnun değildi.
- Tom doesn't like being treated like a child.
- Tom bir çocuk gibi davranılmaktan hoşlanmıyor.
- He is a gentleman and ought to be treated as such.
- O bir beyefendi ve böyle davranılması gerekiyor.
- I like being treated like that.
- Öyle davranılmayı severim.
- I don't like being treated like this.
- Böyle davranılmak hoşuma gitmiyor.
- I object to being treated like that.
- Böyle davranılmaya itiraz ediyorum.
- I deserve to be treated with respect.
- Saygılı davranılmayı hak ediyorum.
- Don't treat people the way you wouldn't like to be treated.
- Sana davranılmasından hoşlanmadığın şekilde insanlara davranma.
- The animals are treated well.
- Hayvanlara iyi davranılıyor.
- Don't treat people the way you wouldn't like to be treated.
- İnsanlara sana davranılmasını istemeyeceğin şekilde davranma.
- I can't be treated like this.
- Bana böyle davranılamaz.
- You were treated unfairly.
- Size adil davranılmadı.
- Women are treated differently.
- Kadınlara farklı davranılıyor.
- I'm not used to be treated like that.
- Ben böyle davranılmaya alışkın değilim.
- Tom tried to make sure that every employee was treated with respect.
- Tom her işçiye saygı ile davranıldığından emin olmaya çalıştı.
- He objected to being treated like a child.
- Kendisine çocuk gibi davranılmasına itiraz eder.
- How are you being treated?
- Size nasıl davranılıyor?
- Women are treated differently.
- Kadınlara farklı davranılır.
- One's teachers should be treated with respect.
- Birinin öğretmenlerine saygı ile davranılmalı.
- If you behave like a servant, you'll be treated like a servant.
- Eğer bir hizmetkâr gibi davranırsan, sana hizmetkâr gibi davranılır.
- I'm tired of being treated like a child.
- Çocuk gibi davranılmasından bıktım.
- I object to being treated like a child.
- Bana bir çocuk gibi davranılmasına itirazım var.
- Tom deserves to be treated better.
- Tom daha iyi davranılmayı hak ediyor.
- If you behave like a lackey, you'll be treated like a lackey.
- Bir uşak gibi davranırsan bir uşak gibi davranılırsın.
- Tom should be treated with respect.
- Tom'a saygılı davranılmalı.
- I refuse to be treated like a slave by you.
- Senin tarafından bir köle gibi davranılmayı reddediyorum.
- I don't like being treated like this.
- Böyle davranılmasından hoşlanmıyorum.
- He is a famous painter and should be treated as such.
- O ünlü bir ressamdır ve öyle davranılmalı.
- If you behave like a flunky, you'll be treated like a flunky.
- Eğer bir dalkavuk gibi davranırsan sana da bir dalkavuk gibi davranırlar.
- I don't deserve to be treated like that.
- Böyle davranılmayı hak etmiyorum.
- Sami was treated differently.
- Sami'ye ayrı davranılıyordu.
- We are tired of being treated like children.
- Çocuk gibi davranılmaktan bıktık.
- Does Tom think he's been treated fairly?
- Tom kendisine adilce davranıldığını mı düşünüyor?
- She can't stand being treated like a child.
- Bir çocuk gibi davranılmasına tahammül edemez.
- I'm not used to be treated like that.
- Bana böyle davranılmasına alışık değilim.
- I know how I'm supposed to be treated.
- Bana nasıl davranılması gerektiğini biliyorum.
- Tom was treated like a king.
- Tom'a krallar gibi davranıldı.
- Tom objected to being treated like a child.
- Tom bir çocuk gibi davranılmasına itiraz etti.
- Tom was treated terribly.
- Tom'a çok kötü davranıldı.
- He objects to being treated like a child.
- Bir çocuk gibi davranılmaya itiraz ediyor.
- I'm tired of being treated like a kid.
- Bana çocukmuşum gibi davranılmasından bıktım.
- Sami is treated very well.
- Sami'ye çok iyi davranılır.
- Do you think you've been treated unfairly?
- Siz adil davranılmadığını mı düşünüyorsunuz?
- Sami is treated very well.
- Sami'ye çok iyi davranılıyor.
- He objects to being treated like a child.
- Kendisine çocuk gibi davranılmasına itiraz ediyor.
Show More (73)
|
2 |
be treated |
muamele görmek |
v. |
|
- He is a famous painter and should be treated as such.
- O ünlü bir ressam ve öyle muamele görmeli.
- If you act like a child, you'll be treated like a child.
- Çocuk gibi davranırsan, çocuk gibi muamele görürsün.
- He is an old man and should be treated as such.
- O yaşlı bir adam ve öyle muamele görmeli.
- If you behave like a flunky, you'll be treated like a flunky.
- Dalkavuk gibi davranırsan, dalkavuk gibi muamele görürsün.
- He was a foreigner and was treated as such.
- O bir yabancıydı ve öyle muamele gördü.
- Tom wants to be treated like everyone else.
- Tom herkes gibi muamele görmek istiyor.
- He is a gentleman and ought to be treated as such.
- O bir beyefendidir ve öyle muamele görmelidir.
- He is a scholar, and ought to be treated as such.
- O bir bilgindir ve öyle muamele görmelidir.
- I'm tired of being treated like a kid.
- Bir çocuk gibi muamele görmekten bıktım.
- I don't like being treated as a child.
- Çocuk muamelesi görmekten hoşlanmıyorum.
- Tom deserves to be treated better.
- Tom daha iyi muamele görmeyi hak ediyor.
- I can't stand being treated like a child.
- Çocuk muamelesi görmeye dayanamıyorum.
- He is sick and should be treated as such.
- O hasta ve öyle muamele görmeli.
- He is a foreigner, and ought to be treated as such.
- O bir yabancıdır ve öyle muamele görmelidir.
- I object to being treated like a child.
- Çocuk muamelesi görmeye itiraz ediyorum.
- I was treated like a child.
- Çocuk muamelesi gördüm.
- I'm tired of being treated like a child.
- Bir çocuk gibi muamele görmekten bıktım.
- She can't stand being treated like a child.
- Çocuk muamelesi görmeye dayanamıyor.
- Women are treated differently.
- Kadınlar farklı muamele görür.
- She was a foreigner and was treated as such.
- O bir yabancıydı ve öyle muamele gördü.
- Tom deserved to be treated with respect.
- Tom saygıyla muamele görmeyi hak ediyor.
- He objected to being treated like a child.
- Çocuk muamelesi görmeye itiraz etti.
- I'm being treated like a criminal.
- Bir suçlu gibi muamele görüyorum.
- I'm being treated like a child.
- Bir çocuk gibi muamele görüyorum.
- If you act in such a childish way, then you will be treated as child.
- Böyle çocukça davranırsanız, çocuk muamelesi görürsünüz.
- If you behave like a lackey, you'll be treated like a lackey.
- Bir uşak gibi davranırsan, bir uşak gibi muamele görürsün.
- He is a director, and should be treated as such.
- O bir yönetici ve öyle muamele görmeli.
- I don't want to be treated special.
- Özel muamele görmek istemiyorum.
Show More (25)
|
3 |
be treated |
tedavi görmek |
v. |
|
- Tom was treated at a nearby hospital.
- Tom civardaki bir hastanede tedavi gördü.
- Have you ever been treated for a bladder infection?
- Hiç mesane enfeksiyonu tedavisi gördünüz mü?
- Tom was treated at a burn unit.
- Tom bir yanık ünitesinde tedavi gördü.
- Have you ever been treated for a urinary tract infection?
- Daha önce idrar yolu enfeksiyonu geçirip tedavi görmüş müydünüz?
- Have you ever been treated for tuberculosis?
- Hiç verem tedavisi görmüş müydünüz?
- Have you ever been treated for a urinary tract infection?
- Hiç idrar yolu enfeksiyonu tedavisi gördünüz mü?
- Have you ever been treated for drug or alcohol abuse?
- Daha önce alkol ve uyuşturucu kullanımına yönelik tedavi görmüş müydünüz?
- Have you ever been treated for a mental disorder?
- Hiç bir akli dengesizlik için tedavi gördünüz mü?
- I'm being treated at the hospital.
- Hastanede tedavi görüyorum.
- They were treated for hypothermia.
- Hipotermi tedavisi görüyorlardı.
- Tom was treated there.
- Tom orada tedavi gördü.
- Tom is being treated at a nearby hospital.
- Tom civardaki bir hastanede tedavi görüyor.
- Sami has been treated for a chest disease.
- Sami bir göğüs hastalığı için tedavi gördü.
- Tom was treated at a burn unit.
- Tom yanık ünitesinde tedavi gördü.
- Has Tom ever been treated for mental illness?
- Tom hiç akıl hastalığı tedavisi gördü mü?
- Tom was being treated at the hospital.
- Tom hastanede tedavi görüyordu.
- Have you ever been treated for a bladder infection?
- Daha önce idrar yolu enfeksiyonu geçirip tedavi görmüş müydünüz?
- Have you ever been treated for a mental disorder?
- Hiç zihinsel bir bozukluk için tedavi gördün mü?
- I've been treated for a psychiatric disorder.
- Psikiyatrik bir rahatsızlık için tedavi gördüm.
- Have you ever been treated for tuberculosis?
- Hiç tüberküloz tedavisi gördünüz mü?
- Sami has been treated for a chest disease.
- Sami bir göğüs hastalığı için tedavi görüyor.
- Tom is being treated for cancer.
- Tom kanser tedavisi görüyor.
- Have you ever been treated for drug or alcohol abuse?
- Hiç uyuşturucu veya alkol bağımlılığı tedavisi gördünüz mü?
Show More (20)
|
4 |
be treated |
tedavi olmak |
v. |
|
- I've been treated for a psychiatric disorder.
- Bir psikiyatrik bozukluk için tedavi oldum.
- Tom refused to be treated.
- Tom tedavi olmayı reddetti.
Show More (-1)
|