|
- We need to make a much bigger impact than we have to date.
- Bugüne kadar yaptığımızdan çok daha büyük bir etki yaratmamız gerekiyor.
- As always, the Community's ambitions are bigger than our pockets.
- Her zaman olduğu gibi, Topluluğun hedefleri bizim ceplerimizden daha büyüktür.
- These may well be something even bigger than the current policy on immigration or questions of security.
- Bunlar, mevcut göçmenlik politikasından veya güvenlik sorunlarından daha büyük bir şey olabilir.
- We must not, and cannot, lose sight of this fact, but we must look at the bigger picture.
- Bu gerçeği gözden kaçırmamalıyız ve kaçırmamalıyız ancak daha büyük resme bakmalıyız.
- Illegal elephant poaching is now taking place on a much bigger scale, also in southern Africa.
- Yasa dışı fil kaçakçılığı artık Güney Afrika'da da çok daha büyük bir ölçekte gerçekleşmektedir.
- In Afghanistan the European Union has a bigger military presence than the United States.
- Avrupa Birliği Afganistan'da ABD'den daha büyük bir askeri varlığa sahip.
- This is part of the much bigger picture.
- Bu çok daha büyük bir resmin parçasıdır.
- We are preparing to do bigger things in the HIPIC global health fund, education for all.
- HIPIC küresel sağlık fonunda, herkes için eğitimde daha büyük işler yapmaya hazırlanıyoruz.
- Illegal elephant poaching is now taking place on a much bigger scale, also in southern Africa.
- Yasa dışı fil avcılığı artık Güney Afrika'da da çok daha büyük bir ölçekte gerçekleşmektedir.
- Some of them belong to bigger groups that are present on the EU's financial markets.
- Bunlardan bazıları AB'nin finans piyasalarında yer alan daha büyük gruplara aittir.
- We would like to be able to send a bigger delegation.
- Daha büyük bir heyet gönderebilmek istiyoruz.
- This would give those affected a bigger safety margin in terms of planning.
- Bu, etkilenenlere planlama açısından daha büyük bir güvenlik marjı sağlayacaktır.
- They need to be far bigger players in the WTO.
- DTÖ'de çok daha büyük oyuncular olmaları gerekiyor.
- A large number of Member States want a bigger market but not more Europe.
- Çok sayıda Üye Devlet daha büyük bir pazar istiyor ama daha fazla Avrupa istemiyor.
- Surely discards are a bigger problem, perhaps the major impact?
- Kuşkusuz ıskarta daha büyük bir sorun, belki de en büyük etki?
- We were simply being realistic about what has to be done in and for a bigger Union.
- Biz sadece daha büyük bir Birlik için yapılması gerekenler konusunda gerçekçi davranıyorduk.
- We must not, and cannot, lose sight of this fact, but we must look at the bigger picture.
- Bu gerçeği gözden kaçırmamalıyız ve kaçırmamalıyız, ancak daha büyük resme bakmalıyız.
- I needed a bigger space to fit the new capacity.
- Yeni kapasiteye uyması için daha büyük bir yer lazımdı.
- We think it will be a much bigger industry in the future.
- Gelecekte çok daha büyük bir sektörün olacağını düşünüyoruz.
- This bullet isn't powerful enough to take down anything bigger than a squirrel.
- Bu kurşun sincaptan daha büyük bir şeyi devirecek kadar güçlü değil.
- It's a bigger cause we are fighting for.
- Biz daha büyük bir amaç için mücadele ediyoruz.
- In the industry of technology, bigger is seldom better.
- Teknoloji endüstrisinde daha büyük olanın daha iyisi olduğu ender görülür.
- This visual effect makes the watch look bigger.
- Bu görsel efekt saatin daha büyük görünmesini sağlar.
- In the industry of technology, bigger is seldom better.
- Teknoloji sektöründe, daha büyük olanın daha iyi olduğu nadirdir.
- I always wondered what a bigger family would be like.
- Daha büyük bir ailenin nasıl olacağını hep merak etmiştim.
- This bullet isn't powerful enough to take down anything bigger than a squirrel.
- Bu mermi bir sincaptan daha büyük bir şeyi alt edecek güçte değil.
- I needed a bigger space to fit the new capacity.
- Yeni kapasiteyi sığdırmak için daha büyük bir alana ihtiyacım vardı.
- We think it will be a much bigger industry in the future.
- Gelecekte çok daha büyük bir sektör olacağını düşünüyoruz.
- We all want bigger and better things for ourselves.
- Hepimiz kendimiz için daha büyük ve daha iyi şeyler istiyoruz.
- I always wondered what a bigger family would be like.
- Her zaman daha büyük bir ailenin nasıl olacağını merak etmişimdir.
- It's a bigger cause we are fighting for.
- Uğruna savaştığımız daha büyük bir dava var.
- I needed a bigger space to fit the new capacity.
- Yeni kapasiteye uyum sağlamak için daha büyük bir alana ihtiyacım vardı.
- Because maybe, like you, I've got bigger aspirations.
- Çünkü belki senin gibi benim de daha büyük arzularım var.
- We all want bigger and better things for ourselves.
- Hepimiz kendimiz için daha büyük ve daha iyi şeyler isteriz.
- It's a bigger cause we are fighting for.
- Uğruna savaştığımız daha büyük bir amaç.
- This problem is much bigger than we thought.
- Bu sorun düşündüğümüzden çok daha büyük.
- Danger always looks bigger through the eyes of fear.
- Tehlike, korkunun gözünden her zaman daha büyük görünür.
- This island is six times bigger than Manhattan.
- Bu ada Manhattan'dan altı kat daha büyüktür.
- Tom is bigger than me.
- Tom benden daha büyük.
- They say that everything is bigger in Texas.
- Teksas'ta her şeyin daha büyük olduğunu söylerler.
- Tokyo is bigger than Rome.
- Tokyo Roma'dan daha büyük.
- The beer glass is almost bigger than you are.
- Bira bardağı neredeyse senden daha büyük.
- We've got a bigger problem.
- Daha büyük bir sorunumuz var.
- We know that the sun is bigger than the earth.
- Güneşin dünyadan daha büyük olduğunu biliyoruz.
- It's bigger than you.
- Senden daha büyük.
- Everything is bigger in Texas, including Sami's heart.
- Teksas'ta her şey daha büyüktür, Sami'nin kalbi de dahil.
- They wanted a bigger discount.
- Daha büyük bir indirim istediler.
- Do you ever see yourself as part of a bigger picture?
- Kendini hiç daha büyük bir resmin parçası olarak görür müsün?
- This animal is bigger than that one.
- Bu hayvan öbüründen daha büyüktür.
- White makes the room look bigger.
- Beyaz renk, odanın daha büyük görünmesini sağlar.
- It's bigger than us.
- Bizden daha büyük.
- Beijing is bigger than Rome.
- Pekin Roma'dan daha büyük.
- The Neanderthals had a bigger brain than modern humans.
- Neandertaller modern insanlardan daha büyük bir beyne sahipti.
- That fur coat makes her look bigger.
- Şu kürk manto onu daha büyük gösteriyor.
- They built bigger and better ships.
- Daha büyük ve daha iyi gemiler inşa ettiler.
- I'm going to need a bigger room.
- Daha büyük bir odaya ihtiyacım olacak.
- This coat is bigger.
- Bu ceket daha büyüktür.
- Do you have a bigger bowl?
- Daha büyük bir kasen var mı?
- This house is so much bigger than the other.
- Bu ev diğerinden çok daha büyük.
- Friends are our link with a bigger world.
- Arkadaşlar bizim daha büyük bir dünyayla bağlantımızdır.
- I'm bigger than Tom.
- Ben Tom'dan daha büyüğüm.
- Cost is a bigger issue.
- Maliyet daha büyük bir konudur.
- Don't you think you're bigger than Tom?
- Tom'dan daha büyük olduğunu düşünmüyor musun?
- Tom wishes he had a bigger car.
- Tom daha büyük bir arabası olmasını dilerdi.
- Tom wants to move into a bigger house.
- Tom daha büyük bir eve taşınmak istiyor.
- I'm bigger than you.
- Ben senden daha büyüğüm.
- Tigers are bigger and stronger than cats.
- Kaplanlar kedilerden daha büyük ve daha güçlüdür.
- She wants a bigger kitchen.
- O daha büyük bir mutfak istiyor.
- Tom has bigger hands than me.
- Tom'un benden daha büyük elleri var.
- It was no bigger than a soccer ball.
- Bu bir futbol topundan daha büyük değil.
- This is just a symptom of a bigger problem.
- Bu sadece daha büyük bir problemin belirtisi.
- Tom wants a bigger office.
- Tom daha büyük bir büro istiyor.
- Cost is a bigger issue.
- Maliyet daha büyük bir sorun.
- It's bigger than him.
- Ondan daha büyük.
- We've got a bigger problem.
- Daha büyük bir sorunum var.
- It's a lot bigger than I remember.
- Bu hatırladığımdan çok daha büyük.
- I told Tom I'd try to find a bigger vase.
- Tom'a daha büyük bir vazo bulmaya çalışacağımı söyledim.
- Fifty times as big as any other.
- En yakın rakibinden elli kat daha büyük.
- You're a lot bigger than Tom, aren't you?
- Tom'dan çok daha büyüksün, değil mi?
- Horses are bigger than dogs, but cats are smaller than dogs.
- Atlar köpeklerden daha büyüktür ama kediler köpeklerden daha küçüktür.
- The average woman is bigger than I.
- Ortalama bir kadın benden daha büyüktür.
- We're facing a much bigger problem than that.
- Bundan çok daha büyük bir sorunla karşı karşıyayız.
- Bigger doesn't always mean better.
- Daha büyük her zaman daha iyi demek değildir.
- This animal is bigger than that one.
- Bu hayvan ondan daha büyük.
- Tom is facing a much bigger problem than that.
- Tom bundan çok daha büyük bir problemle karşı karşıya.
- I deserve a bigger salary for this.
- Bunun için daha büyük bir maaşı hak ediyorum.
- Tom is bigger than you are.
- Tom senden daha büyük.
- China is bigger than Japan.
- Çin, Japonya'dan daha büyük.
- He is bigger than all the other boys.
- O bütün diğer oğlanlardan daha büyüktür.
- You won't find a dog bigger than this one.
- Bundan daha büyük bir köpek bulamazsın.
- I promise you we'll find a bigger place.
- Ben daha büyük bir yer bulacağımıza söz veriyorum.
- I wanted a bigger discount.
- Daha büyük bir indirim istedim.
- I need a bigger frying pan.
- Daha büyük bir kızartma tavasına ihtiyacım var.
- Tom wanted a bigger discount.
- Tom daha büyük bir indirim istedi.
- She had the bigger room.
- Daha büyük bir odası vardı.
- Oranges are bigger than tangerines.
- Portakallar mandalinalardan daha büyüktür.
- Tokyo is bigger than Yokohama.
- Tokyo Yokohama'dan daha büyük.
- Do you have a bigger frying pan?
- Daha büyük bir tavan var mı?
- I need a bigger frying pan.
- Daha büyük bir tavaya ihtiyacım var.
- The snake was devoured by a bigger snake.
- Yılan daha büyük bir yılan tarafından yutuldu.
- Russia is bigger than Pluto.
- Rusya, Plüton'dan daha büyüktür.
- He is now looking for a bigger house to live in.
- O şimdi yaşamak için daha büyük bir ev arıyor.
- Perhaps you should've gotten a bigger one.
- Belki de daha büyük bir tane almalıydın.
- Tom is bigger than you are.
- Tom senden daha büyüktür.
- Everything is bigger in Texas, including Layla's glasses.
- Teksas'ta her şey daha büyüktür, Layla'nın gözlükleri de dahil.
- In general, people in America tend to prefer bigger cars.
- Genel olarak, Amerika'daki insanlar daha büyük arabaları tercih etme eğilimindedir.
- In Japan there aren't any lakes bigger than Lake Biwa.
- Japonya'da Biwa Gölü'nden daha büyük göl yoktur.
- We wanted a bigger discount.
- Biz daha büyük bir indirim istedik.
- It used to be bigger.
- Eskiden daha büyüktü.
- A bear is bigger than I.
- Bir ayı benden daha büyüktür.
- Tom needs a bigger office.
- Tom'un daha büyük bir ofise ihtiyacı var.
- This car is bigger than that one.
- Bu araba ondan daha büyük.
- Is Boston bigger than Chicago?
- Boston Chicago'dan daha büyük mü?
- He's bigger than me.
- O benden daha büyük.
- Do you think you're bigger than Tom?
- Tom'dan daha büyük olduğunu düşünüyor musun?
- Tom is now looking for a bigger house to live in.
- Tom şimdi içinde yaşamak için daha büyük bir ev arıyor.
- We need a bigger office.
- Daha büyük bir ofise ihtiyacımız var.
- The snake was devoured by a bigger snake.
- Yılan daha büyük bir yılan tarafından mideye indirildi.
- Chicago's population is a lot bigger than that of Boston.
- Chicago'nun nüfusu Boston'ınkinden çok daha büyüktür.
- China is bigger than Japan.
- Çin, Japonya'dan daha büyüktür.
- I'm a lot bigger than you are.
- Ben senden çok daha büyüğüm.
- The sun is much bigger than Jupiter.
- Güneş, Jüpiter'den çok daha büyüktür.
- Are you sure you don't have anything bigger?
- Daha büyük bir şeyin olmadığından emin misin?
- Fifty times as big as any other.
- Diğerlerinden elli kat daha büyük.
- Would you like a bigger one?
- Daha büyük olanını ister misin?
- Please give me a bigger discount.
- Lütfen bana daha büyük bir indirim yap.
- That radio is no bigger than a matchbox.
- O radyo, bir kibrit kutusundan daha büyük değil.
- You're a bigger fool than I thought.
- Düşündüğümden daha büyük bir aptalsın.
- Mine is bigger than Tom's.
- Benimki Tom'unkinden daha büyük.
- Everything is bigger in Texas.
- Teksas'ta her şey daha büyüktür.
- Suddenly, it looks bigger.
- Birdenbire, daha büyük görünüyor.
- Suddenly, it looks bigger.
- Aniden daha büyük görünüyor.
- Most meteoroids are no bigger than a pebble.
- Çoğu meteoroid bir çakıl taşından daha büyük değildir.
- They wanted a bigger discount.
- Onlar daha büyük bir indirim istedi.
- Tom's hands are bigger than mine.
- Tom'un elleri benimkinden daha büyük.
- African elephants have bigger ears than Asian elephants.
- Afrika fillerinin kulakları Asya fillerinden daha büyüktür.
- The sun is much bigger than the earth.
- Güneş dünyadan çok daha büyüktür.
- Bigger doesn't always mean better.
- Daha büyük her zaman daha iyi anlamına gelmez.
- Mine's bigger than yours.
- Benimki seninkinden daha büyük.
- Everything is bigger in Texas, including Sami's mouth.
- Teksas'ta, Sami'nin ağzı da dahil olmak üzere her şey daha büyüktür.
- They need to build a new and bigger bridge.
- Onların yeni ve daha büyük bir köprü inşa etmeleri gerekir.
- My Mercedes is bigger than yours.
- Benim Mercedes'im seninkinden daha büyük.
- Tom is facing a much bigger problem than that.
- Tom bundan çok daha büyük bir sorunla karşı karşıya.
- Friends are our link with a bigger world.
- Arkadaşlar daha büyük bir dünya ile bağlantımızdırlar.
- It's bigger than me.
- Benden daha büyük.
- The fear makes the wolf bigger than what it is.
- Korku, kurdu olduğundan daha büyük gösterir.
- Tokyo is bigger than Rome.
- Tokyo Roma'dan daha büyüktür.
- This apartment is bigger than any other one in the building.
- Bu daire binadaki diğer dairelerden daha büyük.
- Fadil had a bigger worry.
- Fadıl'ın daha büyük bir endişesi vardı.
- A turkey is a little bigger than a chicken.
- Bir hindi, bir piliçten biraz daha büyüktür.
- Tom wishes he had a bigger car.
- Tom daha büyük bir arabası olmasını diliyor.
- Listen, we have a bigger problem to deal with.
- Dinle, halledilecek daha büyük bir sorunumuz var.
- She is bigger than I was at her age.
- Onun yaşında olduğumdan daha büyük.
- You shouldn't have your eyes bigger than your belly.
- Gözlerin göbeğinden daha büyük olmamalı.
- There's a pyramid in Mexico bigger than any of those in Egypt.
- Meksika'da Mısır'dakilerden daha büyük bir piramit var.
- Bumblebees are bigger than bees.
- Bombus arıları arılardan daha büyüktür.
- The job was bigger than I anticipated.
- İş beklediğimden daha büyüktü.
- He is bigger than all the other boys.
- Diğer bütün çocuklardan daha büyük.
- Tom wanted to have a bigger house than his neighbor.
- Tom komşusundan daha büyük bir evi olsun istiyordu.
- Tom is now looking for a bigger house to live in.
- Tom şimdi yaşamak için daha büyük bir ev arıyor.
- My mole is bigger than yours.
- Benim benim seninkinden daha büyük.
- If you ironed Switzerland, it would be bigger than Germany.
- İsviçre'yi ütüyle düzleştirsen Almanya'dan daha büyük olurdu.
- It's bigger than that.
- Bundan daha büyük.
- Tom wants a bigger office.
- Tom daha büyük bir ofis istiyor.
- Tigers are bigger and stronger than cats.
- Kaplanlar kedilerden daha büyük ve güçlüdür.
- The bottom lip is bigger than the top lip.
- Alt dudak üst dudaktan daha büyük.
- The gap was bigger than I expected.
- Boşluk beklediğimden daha büyüktü.
- We have a bigger problem now.
- Şimdi daha büyük bir sorunumuz var.
- Tom is looking for a bigger house to live in.
- Tom yaşamak için daha büyük bir ev arıyor.
- This is just a symptom of a much bigger problem.
- Bu sadece çok daha büyük bir problemin belirtisi.
- Tom had bigger plans for the future.
- Tom'un gelecek için daha büyük planları vardı.
- You shouldn't have your eyes bigger than your belly.
- Gözlerin midenden daha büyük olmamalı.
- I'm a lot bigger than you are.
- Senden çok daha büyüğüm.
- It's much bigger than that.
- Bu ondan çok daha büyük.
- The number seven is bigger than the number four.
- Yedi rakamı dört rakamından daha büyüktür.
- There isn't a dog that's bigger than this.
- Bundan daha büyük bir köpek yoktur.
- I look bigger on television than I do in real life.
- Televizyonda gerçek hayatta göründüğümden daha büyük görünüyorum.
- The African elephant has bigger ears than the Asian elephant.
- Afrika filinin, Asya filinden daha büyük kulakları vardır.
- Bigger is not always better.
- Daha büyük her zaman daha iyi değildir.
- My father is bigger and stronger than yours.
- Benim babam seninkinden daha büyük ve daha güçlü.
- That box is bigger than this one.
- Şu kutu bundan daha büyüktür.
- The average man is bigger than I.
- Ortalama bir erkek benden daha büyüktür.
- I'm bigger than Sarah.
- Ben Sarah'dan daha büyüğüm.
- Everything is bigger in Texas, including Sami's mouth.
- Teksas'ta her şey daha büyüktür, Sami'nin ağzı da dahil.
- The stock market declines were bigger than I expected.
- Borsa düşüşleri beklediğimden daha büyüktü.
- My shoes are bigger than yours.
- Benim ayakkabılarım seninkilerden daha büyük.
- I promise you we'll find a bigger place.
- Sana söz veriyorum, daha büyük bir yer bulacağız.
- It's bigger than that.
- Bu ondan daha büyük.
- Tom is a bit bigger than you.
- Tom senden biraz daha büyük.
- Tom is looking for a bigger house to live in.
- Tom içinde yaşamak için daha büyük bir ev arıyor.
- She wanted a bigger discount.
- O daha büyük bir indirim istedi.
- This car is bigger than that one.
- Bu araba o arabadan daha büyüktür.
- The lower lip is bigger than the upper lip.
- Alt dudak, üst dudaktan daha büyüktür.
- The beer glass is almost bigger than you are.
- Bira bardağı neredeyse senden daha büyüktür.
- Tom needs a bigger room.
- Tom'un daha büyük bir odaya ihtiyacı var.
- Tom needs a bigger boat.
- Tom'un daha büyük bir tekneye ihtiyacı var.
- The Neanderthals had a bigger brain than modern humans.
- İlkel insanların modern insanlardan daha büyük beyni vardı.
- This radio is no bigger than a matchbook.
- Bu radyo bir kibrit kutusundan daha büyük değil.
- I need a bigger box.
- Daha büyük bir kutuya ihtiyacım var.
- Bumblebees are bigger than bees.
- Bombus arıları arılardan daha büyüktürler.
- It's much bigger than I thought it would be.
- Düşündüğümden çok daha büyük.
- We're facing a much bigger problem than that.
- Biz ondan çok daha büyük bir sorunla karşı karşıyayız.
- We would move to a bigger house if we had more money.
- Daha fazla paramız olsaydı, daha büyük bir eve taşınırdık.
- It's bigger than her.
- Ondan daha büyük.
- We've got bigger fish to fry.
- Kızartmak için daha büyük balıklarımız var.
- American kitchens are much bigger than Japanese ones.
- Amerikan mutfakları Japon mutfaklarından çok daha büyüktür.
- Are there bigger carrots?
- Daha büyük havuçlar var mı?
- I look bigger on television than I do in real life.
- Televizyonda gerçek hayatta olduğumdan daha büyük görünüyorum.
- A tiger is bigger and stronger than a cat.
- Bir kaplan, bir kediden daha büyük ve daha güçlüdür.
- China is twenty times bigger than Japan.
- Çin, Japonya'dan yirmi kat daha büyüktür.
- They say that everything is bigger in Texas.
- Teksas'ta her şeyin daha büyük olduğunu söylüyorlar.
- Are you sure you don't have anything bigger?
- Sende daha büyük bir şey olmadığına emin misin?
- Everything is bigger in Texas, including Layla's glasses.
- Leyla'nın gözlükleri dahil Teksas'ta her şey daha büyüktür.
- I want the bigger cake.
- Daha büyük bir pasta istiyorum.
- African elephants have bigger ears than Asian elephants.
- Afrika fillerinin, Asya fillerinden daha büyük kulakları vardır.
- My hat is bigger than Jim's.
- Şapkam Jim'inkinden daha büyüktür.
- My shoes are bigger than Tom's.
- Benim ayakkabılarım Tom'unkilerden daha büyük.
- It's bigger than them.
- Onlardan daha büyük.
- Your room is bigger than mine.
- Senin odan benimkinden daha büyük.
- White makes the room look bigger.
- Beyaz, odayı daha büyük gösterir.
- Tom's a lot bigger than me.
- Tom benden çok daha büyük.
- We have a bigger problem than we thought.
- Düşündüğümüzden daha büyük bir sorunumuz var.
- Tom wants a bigger discount.
- Tom daha büyük bir indirim istiyor.
- It wasn't any bigger than a soccer ball.
- O bir futbol topundan daha büyük değildi.
- We know that the Sun is bigger than the Earth.
- Biz güneşin dünyadan daha büyük olduğunu biliyoruz.
- Tom has got bigger fish to fry.
- Tom'un kızartacak daha büyük balıkları var.
- Tom wanted to have a bigger house than his neighbor.
- Tom komşusunun sahip olduğundan daha büyük bir eve sahip olmak istiyordu.
- It's bigger than me.
- O benden daha büyük.
- A tiger is bigger and stronger than a cat.
- Bir kaplan, bir kediden daha büyük ve güçlüdür.
- This problem is much bigger than we thought.
- Bu sorun, düşündüğümüzden çok daha büyük.
- This coat is bigger.
- Bu palto daha büyük.
- Tom put on so much weight that he had to get a bigger belt.
- Tom o kadar çok kilo aldı ki daha büyük bir kemer almak zorunda kaldı.
- It's a lot bigger than I remember.
- Hatırladığımdan çok daha büyük.
- One drop plus one drop makes a bigger drop, not two.
- Bir damla artı bir damla daha büyük bir damla yapar, iki damla değil.
- You're going to need a bigger boat.
- Daha büyük bir tekneye ihtiyacın olacak.
- My car's bigger than Tom's.
- Arabam Tom'unkinden daha büyük.
- My mole is bigger than yours.
- Benim köstebeğim seninkinden daha büyük.
- Tom wants a bigger house.
- Tom daha büyük bir ev istiyor.
- His house is three times as big as mine.
- Onun evi benimkinden üç kat daha büyük.
- They built bigger and better ships.
- Daha büyük ve daha iyi gemiler yaptılar.
- The baby is no bigger than this doll.
- Bebek bu oyuncak bebekten daha büyük değildir.
- I need a bigger office.
- Daha büyük bir ofise ihtiyacım var.
- There are no dogs bigger than this one.
- Bundan daha büyük köpek yok.
- This one is bigger.
- Bu daha büyük.
- Tom had bigger things on his mind.
- Tom'un aklında daha büyük şeyler vardı.
- We need a bigger refrigerator.
- Daha büyük bir buzdolabına ihtiyacımız var.
- Tom put on so much weight that he had to get a bigger belt.
- Tom o kadar kilo aldı ki daha büyük bir kemer almak zorunda kaldı.
- Russia is bigger than Pluto.
- Rusya, Plüton'dan daha büyük.
- A bear is bigger than I.
- Bir ayı benden daha büyük.
- My hat is bigger than Jim's.
- Benim şapkam Jim'inkinden daha büyük.
- This island is six times bigger than Manhattan.
- Bu ada Manhattan'dan altı kat daha büyük.
- This tree is bigger than all the others.
- Bu ağaç diğerlerinden daha büyük.
- It's bigger than them.
- Bu onlardan daha büyük.
- Would you like a bigger one?
- Daha büyük bir tane ister misin?
- Which is bigger, Japan or Britain?
- Hangisi daha büyük, Japonya mı İngiltere mi?
- It's bigger than you.
- Bu senden daha büyük.
- Most meteoroids are no bigger than a pebble.
- Çoğu meteoroit bir çakıldan daha büyük değildir.
- He has bigger fish to fry.
- Onun kızartacak daha büyük balıkları var.
- Which is bigger, Japan or Britain?
- Hangisi daha büyük, Japonya mı yoksa İngiltere mi?
- Tom wanted to have a bigger boat than his brother.
- Tom kardeşinden daha büyük bir tekneye sahip olmak istiyordu.
- Do you have a bigger bowl?
- Daha büyük bir kâseniz var mı?
- You're going to need a bigger boat.
- Daha büyük bir tekneye ihtiyacınız olacak.
- This house is so much bigger than the other.
- Bu ev diğerlerinden çok daha büyük.
- It used to be bigger.
- O daha büyüktü.
- In Japan, there is no lake bigger than Lake Biwa.
- Japonya'da Biwa Gölü'nden daha büyük bir göl yoktur.
- The bottom lip is bigger than the top lip.
- Alt dudak, üst dudaktan daha büyüktür.
- You are fighting bigger forces!
- Daha büyük güçlerle savaşıyorsunuz!
- Do you think you're bigger than Tom?
- Tom'dan daha büyük olduğunu mu düşünüyorsun?
- Listen, we have a bigger problem to deal with.
- Dinle, ilgilenilecek daha büyük bir sorunumuz var.
- My father is bigger and stronger than yours.
- Babam sizinkinden daha büyük ve daha güçlüdür.
- If I had more money, I could move to a bigger house.
- Daha fazla param olsaydı, daha büyük bir eve taşınabilirdim.
- It's bigger than us.
- Bu bizden daha büyük.
- This dog is bigger.
- Bu köpek daha büyük.
- We wanted a bigger discount.
- Daha büyük bir indirim istedik.
- He is now looking for a bigger house to live in.
- Şimdi yaşamak için daha büyük bir ev arıyor.
- Russia is bigger than Italy.
- Rusya İtalya'dan daha büyük.
- There are no dogs bigger than this one.
- Bundan daha büyük köpekler yok.
- I have bigger fish to fry.
- Benim kızartacak daha büyük balıklarım var.
- It's much bigger than that.
- Bu ondan çok daha büyük bir şey.
- It's bigger than Tom.
- Tom'dan daha büyük.
- Tom wants a bigger refrigerator.
- Tom daha büyük bir buzdolabı istiyor.
- Can we get a bigger one?
- Daha büyük olanını alabilir miyiz?
- Can we make a bigger difference?
- Daha büyük bir fark yaratabilir miyiz?
- How do you make the font bigger?
- Yazı tipini nasıl daha büyük yaparsın?
- Can we get a bigger one?
- Daha büyük bir tane alabilir miyiz?
- My car's bigger than Tom's.
- Benim arabam Tom'unkinden daha büyük.
- It wasn't any bigger than a soccer ball.
- Bir futbol topundan daha büyük değildi.
- That box is bigger than this one.
- Bu kutu bundan daha büyük.
- This radio is no bigger than a matchbox.
- Bu radyo bir kibrit kutusundan daha büyük değil.
- We've got bigger fish to fry.
- Kızartacak daha büyük balıklarımız var.
- He wanted a bigger discount.
- O daha büyük bir indirim istedi.
- The sun is much bigger than Jupiter.
- Güneş Jüpiter'den çok daha büyüktür.
- You won't find a dog bigger than this one.
- Bundan daha büyük köpek bulamazsın.
- It's no bigger than a golf ball.
- Bu, golf topundan daha büyük değil.
- There isn't a dog that's bigger than this.
- Bundan daha büyük bir köpek yok.
- There is no dog which is bigger than this one.
- Bundan daha büyük bir köpek yoktur.
- I wear heels bigger than your dick.
- Senin sikinden daha büyük topuklu giyiyorum.
- My spoon is bigger!
- Benim kaşığım daha büyük!
- I'm bigger than Tom.
- Tom'dan daha büyüğüm.
- Beijing is bigger than Rome.
- Pekin, Roma'dan daha büyüktür.
- Tom has bigger hands than me.
- Tom'un elleri benden daha büyük.
- A turkey is a little bigger than a chicken.
- Hindi tavuktan biraz daha büyüktür.
- Everything is bigger in Texas, including Sami's heart.
- Teksas'ta, Sami'nin kalbi dahil her şey daha büyüktür.
- One drop plus one drop makes a bigger drop, not two.
- Bir damla bir damla daha iki damla etmez, daha büyük bir damla eder.
- China is twenty times bigger than Japan.
- Çin, Japonya'dan yirmi kat daha büyük.
- The job was bigger than I anticipated.
- İş beklediğimizden daha büyüktü.
- It's bigger than Tom.
- O Tom'dan daha büyüktür.
- Tom's hands are bigger than mine.
- Tom'un elleri benimkilerden daha büyük.
- We have bigger fish to fry.
- Kızartacak daha büyük balıklarımız var.
- They need to build a new and bigger bridge.
- Yeni ve daha büyük bir köprü inşa etmeleri gerekiyor.
- The lower lip is bigger than the upper lip.
- Alt dudak üst dudaktan daha büyük.
- The African elephant has bigger ears than the Asian elephant.
- Afrika filinin kulakları Asya filinden daha büyüktür.
Show More (309)
|
|
- The bigger a union is, the greater the need for transparency.
- Bir birlik ne kadar büyükse, şeffaflık ihtiyacı da o kadar büyüktür.
- It will be a shift of money from the rich areas to the poor areas, from the bigger farmers to the smaller farmers.
- Paranın zengin bölgelerden fakir bölgelere, büyük çiftçilerden küçük çiftçilere kayması söz konusu olacaktır.
- This visual effect makes the watch look bigger.
- Bu görsel efekt saati olduğundan büyük gösterir.
- In the industry of technology, bigger is seldom better.
- Teknoloji alanında büyük olan şey nadiren daha iyidir.
- This bullet isn't powerful enough to take down anything bigger than a squirrel.
- Bu merminin, sincaptan büyük bir şeyi indirecek gücü yok.
- This visual effect makes the watch look bigger.
- Bu görsel efekt, saati olduğundan büyük gösteriyor.
- Tom is bigger than me, isn't he?
- Tom benden büyük, değil mi?
- We need to look at the bigger picture.
- Büyük resme bakmalıyız.
- Are polar bears bigger than grizzlies?
- Kutup ayıları boz ayılardan daha mı büyük?
- We need to look at the bigger picture.
- Büyük resme bakmamız gerekiyor.
- The bigger man often wins.
- Genellikle büyük adam kazanır.
- I take them a size bigger, if possible.
- Mümkünse bir numara büyük alıyorum.
- Do you have the shirt one size bigger?
- Gömleğin bir beden büyüğü var mı sizde?
- I'm bigger than you.
- Ben senden büyüğüm.
- The world is bigger than five.
- Dünya 5'ten büyüktür.
- You're missing the bigger picture.
- Sen büyük resmi kaçırıyorsun.
- Tom saw the bigger picture.
- Tom büyük resmi gördü.
- She took the bigger room.
- Büyük odayı aldı.
- The gap was bigger than I expected.
- Aradaki fark beklediğimden büyüktü.
- You shouldn't have your eyes bigger than your belly.
- Gözlerin göbeğinden büyük olmamalı.
- Yours is bigger than mine.
- Seninki benimkinden büyük.
- The fear makes the wolf bigger than what it is.
- Korku kurdu olduğundan büyük gösterir.
- You're missing the bigger picture.
- Büyük resmi kaçırıyorsunuz.
- Horses are bigger than dogs, but cats are smaller than dogs.
- Atlar köpeklerden büyüktür ama kediler köpeklerden küçüktür.
- I take them a size bigger, if possible.
- Ben mümkün olursa, onlara bir beden büyüğü alıyorum.
- Are polar bears bigger than grizzlies?
- Kutup ayıları, Kuzey Amerika boz ayılarından daha mı büyüktür?
- My shoes are bigger than yours.
- Benim ayakkabılarım seninkilerden büyük.
- The world is bigger than five.
- Dünya beşten büyüktür.
- The bigger they are, the harder they fall.
- Ne kadar büyük olurlarsa, o kadar sert düşerler.
- Do you have the shirt one size bigger?
- Gömleğin bir beden büyüğü var mı?
- It was no bigger than a soccer ball.
- Futbol topundan büyük değildi.
- We know that the Sun is bigger than the Earth.
- Güneş'in Dünya'dan büyük olduğunu biliyoruz.
- Let's look at the bigger picture.
- Büyük resme bakalım.
- Tokyo is bigger than Yokohama.
- Tokyo Yokohama'dan büyüktür.
- The faster the mouse, the bigger the churchyard.
- Fare ne kadar hızlıysa, kilise bahçesi o kadar büyük olur.
- The bigger man often wins.
- Genellikle büyük olan kazanır.
- This shoe is a size bigger.
- Bu ayakkabı bir numara büyük.
- He's bigger than me.
- O benden büyüktür.
- Is Boston bigger than Chicago?
- Boston Chicago'dan daha mı büyük?
- It's no bigger than a golf ball.
- Golf topundan da büyük değil.
- The bigger boys torment the little ones.
- Büyük çocuklar küçüklere eziyet eder.
- She had the bigger room.
- Büyük oda ondaydı.
- Your room is bigger than mine.
- Senin odan benimkinden büyük.
- She took the bigger room.
- Büyük odayı o aldı.
Show More (41)
|