boil - English Turkish Sentences
English Turkish
boil kaynatmak v .
  • Tom showed Mary how to boil water in a paper cup.
  • Tom Mary'ye kağıt bardakta nasıl su kaynatılacağını gösterdi.
  • Boil chestnuts for at least 15 minutes.
  • Kestaneleri en az 15 dakika kaynatın.
  • Boil the milk bottles.
  • Süt şişelerini kaynatın.
Show More (31)
boil kaynamak v.
  • The water began to boil.
  • Su kaynamaya başladı.
  • A watched pot never boils.
  • Başında beklenen tencere asla kaynamaz.
  • Stir the soup until it boils.
  • Çorbayı kaynayana kadar karıştırın.
Show More (16)
boil haşlamak v.
  • I'll boil you the beans.
  • Sana fasulye haşlayacağım.
  • I'll boil you the potatoes.
  • Sana patatesleri haşlayacağım.
  • Boil my eggs hard, please.
  • Yumurtalarımı katı haşlayın lütfen.
Show More (7)
boil kaynatmak v.
  • The monk prays for an hour, while the nun boils the herb in the kitchen.
  • Rahip bir saat boyunca dua ederken, rahibe mutfakta ot kaynatıyor.
  • The monk prays for an hour, while the nun boils the herb in the kitchen.
  • Rahibe mutfakta ot kaynatırken keşiş bir saattir dua ediyor.
  • She boils water to wash her hair.
  • O, saçını yıkamak için su kaynatıyor.
Show More (1)
boil kısaltmak v.
  • Boil the news down to a hundred words.
  • Haberi yüz kelimeye kadar kısalt.
Show More (-2)