break out - English Turkish Sentences
English Turkish
break out patlak vermek v.
  • What about if plague returns to Europe or breaks out again anywhere?
  • Peki ya veba Avrupa'ya geri dönerse ya da herhangi bir yerde tekrar patlak verirse?
  • We saw that happen recently, when foot and mouth disease broke out in Great Britain.
  • Bunun yakın zamanda, İngiltere'de şap hastalığı patlak verdiğinde gerçekleştiğini gördük.
  • Serious riots broke out, especially before and after the Germany-England match.
  • Özellikle Almanya-İngiltere maçından önce ve sonra ciddi ayaklanmalar patlak verdi.
Show More (41)
break out çıkmak v.
  • Specifically, it is the risk of war breaking out - which you have mentioned - in 15, 20 or 30 days' time.
  • Özellikle, sizin de bahsetmiş olduğunuz gibi 15, 20 ya da 30 gün içinde savaş çıkma riski demektir.
  • The struggles for power and for the social face of Europe have now really broken out.
  • İktidar ve Avrupa'nın sosyal çehresi için verilen mücadeleler artık gerçekten çığırından çıkmıştır.
  • If a fire should break out in your neighborhood, what would you do?
  • Mahallenizde bir yangın çıkarsa, ne yaparsın?
Show More (33)
break out başlamak v.
  • The number killed since the conflict broke out six years ago has risen to 3 500.
  • Altı yıl önce çatışmaların başlamasından bu yana ölenlerin sayısı 3 500'e yükseldi.
  • Violence broke out before the election, and has escalated since.
  • Şiddet olayları seçimler öncesi başladı ve o zamandan beri arttı.
  • A fire broke out in this neighborhood last night.
  • Dün gece bu mahallede bir yangın başladı.
Show More (4)
break out kaçmak v.
  • Only this last Tuesday, some 100 migrants broke out of a freight train at Dollands Moor in Folkestone.
  • Daha geçtiğimiz Salı günü, Folkestone'daki Dollands Moor'da 100 kadar göçmen bir yük treninden kaçtı.
  • Only this last Tuesday, some 100 migrants broke out of a freight train at Dollands Moor in Folkestone.
  • Daha geçtiğimiz Salı günü, Folkestone'daki Dollands Moor'da bir yük treninden 100 kadar göçmen kaçtı.
  • Ten prisoners broke out of jail.
  • On mahkum hapishaneden kaçtı.
Show More (2)
break out hapisten kaçmak v.
  • Tom helped me break out of jail.
  • Tom hapisten kaçmama yardım etti.
  • Three men broke out of prison yesterday.
  • Dün üç adam hapisten kaçtı.
  • Tom was the one who helped me break out of jail.
  • Tom hapisten kaçmama yardım eden kişiydi.
Show More (2)
break out kopmak v.
  • Vigorous applause then broke out in the galleries.
  • Bunun üzerine salonda şiddetli alkışlar koptu.
  • Applause broke out.
  • Alkış koptu.
Show More (-1)
break out isyan çıkmak v.
  • Riots broke out in Boston.
  • Boston'da isyanlar çıktı.
Show More (-2)