Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Synonyms
Sentences
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Turkish - English
French - English
Spanish - English
German - English
Hide
Details
Clear
History :
base flashing
peer under something
kayma plakası
bring into
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
History
Sentences
Meanings of
"bring into"
in Turkish English Dictionary : 3 result(s)
Category
English
Turkish
General
1
General
bring into
v.
getirmek
2
General
bring into
v.
ithal etmek
3
General
bring into
v.
dışarıdan mal getirmek
Meanings of
"bring into"
with other terms in English Turkish Dictionary : 231 result(s)
Category
English
Turkish
General
1
General
bring into being
v.
hayata geçirmek
We have to
bring into being
a realistic and usable piece of legislation.
Gerçekçi ve kullanılabilir bir mevzuatı
hayata geçirmek
zorundayız.
More Sentences
Idioms
2
Idioms
bring into question
v.
tartışmaya açmak
I also thank Members for not
bringing into question
the health standards which the Commission has proposed.
Ayrıca Komisyonun önerdiği sağlık standartlarını
tartışmaya açmadıkları
için Üyelere teşekkür ediyorum.
More Sentences
Common Usage
3
Common Usage
bring into conflict
v.
çatıştırmak
General
4
General
bring a child into the world
v.
doğurmak
5
General
bring into accord
v.
uzlaşmaya sevk etmek
6
General
bring out into the open
v.
açığa çıkarmak
7
General
bring into existence
v.
türetmek
8
General
bring into contempt
v.
mahcup etmek
9
General
bring into force
v.
yürürlüğe koymak
10
General
bring into disorder
v.
kargaşa yaratmak
11
General
bring into disrepute
v.
gölge düşürmek
12
General
bring into safety
v.
güven sağlamak
13
General
bring into a certain state
v.
belirli bir duruma getirmek
14
General
bring into the open
v.
açığa çıkarmak
15
General
bring into being
v.
vücuda getirmek
16
General
bring into being
v.
meydana getirmek
17
General
bring into line
v.
sıraya sokmak
18
General
bring into the open
v.
ortaya çıkarmak
19
General
bring into a different state
v.
farklı bir duruma getirmek
20
General
bring one's power into play
v.
ağırlık koymak
21
General
bring order into
v.
düzene sokmak
22
General
bring into contempt
v.
küçük düşürmek
23
General
bring into the world
v.
dünyaya getirmek
24
General
bring into derision
v.
maskara etmek
25
General
bring a child into the world
v.
doğurtmak
26
General
bring into consonance
v.
ahenk sağlamak
27
General
bring into relief
v.
açığa çıkarmak
28
General
bring into disrepute
v.
itibardan düşürmek
29
General
bring into disrepute
v.
itibarını yerle bir etmek
30
General
bring somebody into discredit
v.
itibarını sarsmak
31
General
bring into balance
v.
dengeyi sağlamak
32
General
bring something into use
v.
kullanıma açtırmak
33
General
bring something into use
v.
kullanıma sunmak
34
General
bring into service
v.
hizmete açmak
35
General
bring into disrepute
v.
-e gölge düşürmek
36
General
bring into disrepute
v.
adını kötüye çıkartmak
37
General
bring into disrepute
v.
kötü tanıtmak
38
General
bring into disrepute
v.
adını lekelemek
39
General
bring into use
v.
halkın hizmetine açmak
40
General
bring into service
v.
kullanımına izin vermek
41
General
bring into use
v.
kullanımına izin vermek
42
General
bring into service
v.
kullanıma açmak
43
General
bring into use
v.
kullanıma açmak
44
General
bring into service
v.
halkın hizmetine açmak
45
General
bring into prominence
v.
önem kazandırmak
46
General
bring into prominence
v.
ön plana çıkartmak
47
General
bring into prominence
v.
şöhret kazandırmak
48
General
bring into the world
v.
doğurmak
49
General
bring into connection with
v.
ilişki sağlamak
50
General
bring into connection with
v.
ilişki kurmak
51
General
bring into connection with
v.
temasa geçirmek
52
General
bring into discredit
v.
itibardan düşmek
53
General
bring into court
v.
mahkemeye sevk etmek
54
General
bring into alignment with
v.
ile hizaya getirmek
55
General
bring into court
v.
mahkemeye vermek
56
General
bring into discredit
v.
çaptan düşürmek
57
General
bring something into conformity with something
v.
birşeyi bir şeyle uyumlu hale getirmek
58
General
put/bring/carry something into effect
v.
(bir şeyi) kuvveden fiile çıkarmak
59
General
bring something into one’s life
v.
bir şeyi hayatına sokmak
60
General
bring something into effect
v.
yürürlüğe koymak
61
General
bring the past into the present
v.
geçmişi günümüze taşımak
62
General
bring the past into the present
v.
dünü bugüne taşımak
63
General
bring the past into the present
v.
geçmişi bugüne taşımak
64
General
bring into doubt
v.
şüpheye düşürmek
65
General
bring something into the forefront
v.
ön plana çıkarmak
66
General
bring into compliance
v.
uyum sağlamak
67
General
bring into equation
v.
denkleme dahil etmek/katmak
68
General
bring into conflict
v.
çatıştırmak
Phrasals
69
Phrasals
bring (someone) into contact with (someone)
v.
(birini biriyle) tanıştırmak/görüştürmek
70
Phrasals
bring (something) into contact with (something)
v.
(bir şeyi bir şeye) temas ettirmek
71
Phrasals
bring (something) into contact with (something)
v.
(bir şeyi bir şeye) değdirmek
72
Phrasals
bring someone or something into contact with someone or something
v.
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle temas içerisine sokmak
73
Phrasals
bring someone or something into contact with someone or something
v.
birini/bir şeyi birine/bir şeye temas ettirmek
74
Phrasals
bring someone or something into contact with someone or something
v.
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle iletişime geçirmek
75
Phrasals
bring something into question
v.
bir şey hakkında kuşku uyandırmak
76
Phrasals
bring something into question
v.
bir şeyi tartışmaya açmak
77
Phrasals
bring something into question
v.
bir şey hakkında kuşkuya düşürmek
78
Phrasals
bring something into question
v.
bir şeyi sorgulatmak
79
Phrasals
bring something into question
v.
bir şeyin sorgulanmasına neden olmak
80
Phrasals
bring something into question
v.
bir şey hakkında şüphe yaratmak
81
Phrasals
bring something into question
v.
bir şeyle ilgili tereddüte düşürmek
82
Phrasals
bring (someone or something) into view
v.
(birini/bir şeyi) görünür kılmak
83
Phrasals
bring (someone or something) into view
v.
(birini/bir şeyi) açığa çıkartmak
84
Phrasals
bring (someone or something) into view
v.
(birini/bir şeyi) ortaya çıkartmak
Colloquial
85
Colloquial
bring into contempt
v.
aşağılamak
86
Colloquial
bring into play
v.
çalıştırmaya başlamak
87
Colloquial
bring into contempt
v.
hor görmek
88
Colloquial
bring into play
v.
kullanıma sokmak
89
Colloquial
bring into contempt
v.
küçük düşürmek
90
Colloquial
bring into play
v.
kullanmaya başlamak
91
Colloquial
bring into contempt
v.
mahcup etmek
92
Colloquial
don't bring me into it
expr.
beni bu işe karıştırma
Idioms
93
Idioms
bring someone into line
v.
birini hizaya getirmek
94
Idioms
bring someone into line
v.
birini yola getirme
95
Idioms
bring something into play
v.
(bir şeyi) devreye sokmak
96
Idioms
bring something into play
v.
(bir şeyi) oyuna sokmak
97
Idioms
bring something into play
v.
(bir şeyi) başlatmak/işin içine katmak
98
Idioms
bring something into play
v.
(başka şeyler) etkili olmak/dahil olmak
99
Idioms
bring into view
v.
açığa çıkarmak
100
Idioms
bring into open
v.
açığa çıkartmak
101
Idioms
bring into open
v.
açıklamak
102
Idioms
bring into open
v.
açıklık kazandırmak
103
Idioms
bring a baby into the world
v.
bebek dünyaya getirmek
104
Idioms
bring into blossom
v.
çiçek açmak
105
Idioms
bring into flower
v.
çiçek açmak
106
Idioms
bring into flower
v.
çiçeklenmek
107
Idioms
bring into blossom
v.
çiçeklenmek
108
Idioms
bring a child into the world
v.
çocuğu dünyaya getirmek
109
Idioms
bring into line
v.
hizaya getirmek
110
Idioms
bring into action
v.
harekete geçirmek
111
Idioms
bring into being
v.
hayat vermek
112
Idioms
bring into focus
v.
fokuslamak
113
Idioms
bring into line
v.
haddini bildirmek
114
Idioms
bring into view
v.
görünür kılmak
115
Idioms
bring into question
v.
gündeme getirmek
116
Idioms
bring into existence
v.
hayat vermek
117
Idioms
bring into action
v.
faaliyete sokmak
118
Idioms
bring into action
v.
hayata geçirmek
119
Idioms
bring into line
v.
hizaya gelmek
120
Idioms
bring into force
v.
işlerlik kazandırmak
121
Idioms
bring into open
v.
ortalığa dökmek
122
Idioms
bring into focus
v.
odaklamak
123
Idioms
bring into being
v.
kurmak
124
Idioms
bring into open
v.
ortaya çıkartmak
125
Idioms
bring into being
v.
meydana getirmek
126
Idioms
bring into question
v.
kuşku uyandırmak
127
Idioms
bring into being
v.
oluşturmak
128
Idioms
bring into existence
v.
oluşturmak
129
Idioms
bring into view
v.
ortaya çıkarmak
130
Idioms
bring something into being
v.
meydana getirmek
131
Idioms
bring into existence
v.
kurmak
132
Idioms
bring into question
v.
kuşkuya düşürmek
133
Idioms
bring into existence
v.
meydana getirmek
134
Idioms
bring something into being
v.
oluşturmak
135
Idioms
bring into the fold
v.
saflarına katmak
136
Idioms
bring into prominence
v.
popüler etmek
137
Idioms
bring into the fold
v.
saflarına çekmek
138
Idioms
bring into prominence
v.
şöhret kazandırmak
139
Idioms
bring into contact with
v.
temas kurmak
140
Idioms
bring into flower
v.
tomurcuklanmak
141
Idioms
bring into blossom
v.
tomurcuklanmak
142
Idioms
bring into contact with
v.
temasa geçirmek
143
Idioms
bring into contact with
v.
temas etmek
144
Idioms
bring something into being
v.
vücuda getirmek
145
Idioms
bring into force
v.
yürürlüğünü sağlamak
146
Idioms
bring into being
v.
var etmek
147
Idioms
bring into prominence
v.
ünlü etmek
148
Idioms
bring into being
v.
yaratmak
149
Idioms
bring into existence
v.
var etmek
150
Idioms
bring into play
v.
(topu) oyuna sokmak
151
Idioms
bring into existence
v.
yaratmak
152
Idioms
bring something into being
v.
vücut vermek
153
Idioms
bring (something) into sharp relief
v.
(bir şeyi) net/bariz bir biçimde ortaya koymak
154
Idioms
bring (something) into sharp relief
v.
(bir şeyi) net bir şekilde açığa çıkarmak
155
Idioms
bring (something) into sharp relief
v.
(bir şeyi) keskin bir biçimde görünür kılmak
156
Idioms
bring (something) into sharp relief
v.
(bir şeyi) iyice belirginleştirmek
157
Idioms
bring (someone or something) into action
v.
(birini/bir şeyi) eyleme geçirmek
158
Idioms
bring (something) into action
v.
(bir şeyi) hayata geçirmek
159
Idioms
bring (something) into action
v.
(bir şeyi) faaliyete sokmak
160
Idioms
bring (something) into action
v.
(bir şeyin) hareket etmesini sağlamak
161
Idioms
bring (someone) into action
v.
(birini) harekete geçirmek
162
Idioms
bring someone or something into action
v.
birini/bir şeyi aktif hale getirmek
163
Idioms
bring someone or something into action
v.
birini/bir şeyi çalışmaya başlatmak
164
Idioms
bring (someone or something) into contact with (someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında temas kurmak
165
Idioms
bring (someone or something) into contact with (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) temasa geçirmek
166
Idioms
bring (someone or something) into disrepute
v.
(birinin/bir şeyin) itibarını yerle bir etmek
167
Idioms
bring (someone or something) into disrepute
v.
(birinin/bir şeyin) itibarını sarsmak/zedelemek
168
Idioms
bring (someone or something) into disrepute
v.
(birinin/bir şeyin) itibarına gölge düşürmek
169
Idioms
bring (someone or something) into disrepute
v.
(birinin/bir şeyin) adını lekelemek
170
Idioms
bring (someone or something) into disrepute
v.
(birinin/bir şeyin) adına gölge düşürmek
171
Idioms
bring (someone or something) into disrepute
v.
(birini/bir şeyi) itibarsızlaştırmak
172
Idioms
bring (someone or something) into disrepute
v.
(birini/bir şeyi) kötü tanıtmak
173
Idioms
bring (someone or something) into disrepute
v.
(birinin/bir şeyin) adını kötüye çıkarmak
174
Idioms
bring someone or something into disrepute
v.
birini/bir şeyi iki paralık etmek
175
Idioms
bring someone or something into disrepute
v.
birini/bir şeyi rezil/kepaze etmek
176
Idioms
bring someone or something into disrepute
v.
birinin/bir şeyin şerefini lekelemek
177
Idioms
bring someone or something into disrepute
v.
birini/bir şeyi gözden düşürmek
178
Idioms
bring (someone or something) into line
v.
(birini/bir şeyi) hizaya getirmek
179
Idioms
bring (someone or something) into line
v.
(birini/bir şeyi) yola getirmek
180
Idioms
bring (someone or something) into line
v.
(birine/bir şeye) uyum sağlatmak
181
Idioms
bring (someone or something) into line
v.
(birinin/bir şeyin) riayet etmesini sağlamak
182
Idioms
bring (something) into line
v.
(bir şeyi) hizalamak
183
Idioms
bring (something) into line
v.
(bir şeyi) aynı hizaya getirmek
184
Idioms
bring (someone or something) into prominence
v.
(birine/bir şeye) önem kazandırmak
185
Idioms
bring (someone or something) into prominence
v.
(birine/bir şeye) şöhret kazandırmak
186
Idioms
bring (someone or something) into prominence
v.
(birini/bir şeyi) ön plana çıkartmak
187
Idioms
bring (someone or something) into prominence
v.
(birini/bir şeyi) popüler yapmak
188
Idioms
bring (someone or something) into prominence
v.
(birini/bir şeyi) ünlü etmek
189
Idioms
bring (someone) into the world
v.
(bebek) dünyaya getirmek
190
Idioms
bring (someone) into the world
v.
(bebek/çocuk) doğurmak
191
Idioms
bring (something) into blossom
v.
(bir şeyi) çiçek açtırmak
192
Idioms
bring (something) into blossom
v.
(bir bitkiyi) çiçeklendirmek/açtırmak
193
Idioms
bring (something) into focus
v.
(bir şeyi) fokuslamak
194
Idioms
bring (something) into focus
v.
(bir şeyi) odaklamak
195
Idioms
bring (something) into focus
v.
(bir şeyi) netlemek
196
Idioms
bring (something) into focus
v.
(bir şeyi) gözler önüne sermek
197
Idioms
bring (something) into focus
v.
(bir şeyi) vurgulamak
198
Idioms
bring (something) into focus
v.
(bir şeyi) görünür kılmak
199
Idioms
bring (something) into force
v.
(bir şeyi) yürürlüğe koymak
200
Idioms
bring (something) into force
v.
(bir şeye) işlerlik kazandırmak
201
Idioms
bring (something) into force
v.
(bir şeyi) uygulamaya sokmak
202
Idioms
bring (something) into force
v.
(bir şeyi) etkin/geçerli hale getirmek
203
Idioms
bring something into play
v.
bir şeyi alım için cazip kılmak
204
Idioms
bring something into play
v.
bir şeye talep yaratmak
205
Idioms
bring (something) into service
v.
(bir şeyi) hizmete açmak/sokmak
206
Idioms
bring (something) into service
v.
(bir şeyi) kullanıma açmak
207
Idioms
bring something into service
v.
bir şeyi kullanmaya başlamak
208
Idioms
bring something into service
v.
bir şeyi çalıştırmaya başlamak
209
Idioms
bring somebody/something into line (with somebody/something)
v.
birini/bir şeyi (biriyle/bir şeyle) aynı çizgiye getirmek
210
Idioms
bring somebody/something into line (with somebody/something)
v.
birini/bir şeyi (biriyle/bir şeyle) uyumlu hale getirmek
211
Idioms
bring somebody/something into line
v.
birini/bir şeyi dize getirmek
212
Idioms
bring somebody/something into line
v.
birini/bir şeyi yola getirmek
213
Idioms
bring somebody/something into line
v.
birini/bir şeyi hizaya getirmek
214
Idioms
bring someone or something into line
v.
birini/bir şeyi hizalamak
215
Idioms
bring someone or something into line
v.
birini/bir şeyi hizaya getirmek
216
Idioms
bring someone or something into line
v.
birini/bir şeyi sıraya sokmak
217
Idioms
bring someone or something into line
v.
birini/bir şeyi (biriyle/bir şeyle) aynı çizgiye getirmek
218
Idioms
bring someone or something into line
v.
birini/bir şeyi (biriyle/bir şeyle) uyumlu hale getirmek
219
Idioms
bring/call/put something into play
v.
bir şeyi çalıştırmaya başlamak
220
Idioms
bring/call/put something into play
v.
bir şeyi kullanmaya başlamak
221
Idioms
bring/call/put something into play
v.
bir şeyi kullanıma sokmak
222
Idioms
bring/call/put something into play
v.
bir şeyi işin içine dahil etmek
223
Idioms
bring/call/throw something into question
v.
bir şeyi şüpheli duruma düşürmek
224
Idioms
bring/call/throw something into question
v.
bir şeyden kuşku/şüphe duyulmasına neden olmak
225
Idioms
bring/call/throw something into question
v.
bir şeyi tartışma konusu yapmak
226
Idioms
bring/call/throw something into question
v.
bir şeyi tartışmalı hale getirmek
227
Idioms
bring/call/throw something into question
v.
bir şeyin sorgulanmasına neden olmak
228
Idioms
bring/put something into effect
v.
bir şeyi yürürlüğe koymak
229
Idioms
bring/put something into effect
v.
bir şeyi uygulamak
230
Idioms
bring someone or something into line
v.
uyum sağlatmak
Politics
231
Politics
bring offers of employment into touch with applications for employment
v.
işgücü arzı ve talebini bir araya getirmek
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bring into
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy