bring out - English Turkish Sentences
English Turkish
bring out çıkarmak v.
  • What is crucial is to bring out the truth.
  • Önemli olan gerçeği ortaya çıkarmaktır.
  • Together we tried to bring out what was best for Parliament.
  • Birlikte Parlamento için en iyi olanı ortaya çıkarmaya çalıştık.
  • And each one brings out something different from inside of us.
  • Ve her biri içimizdeki farklı bir şeyi ortaya çıkarıyor.
Show More (8)
bring out yayınlamak v.
  • The writer is bringing out a new book next month.
  • Yazar, önümüzdeki ay yeni bir kitap yayınlayacak.
Show More (-2)
bring out belli etmek v.
  • The dress brings out your eyes.
  • Elbise, senin gözlerini belli eder.
Show More (-2)