|
- The Pact is stupid when your house is on fire, and you are right, we must stop burying our heads in the sand.
- Eviniz yanarken Pakt aptalcadır ve haklısınız, kafamızı kuma gömmeyi bırakmalıyız.
- Let us bury this Pact!
- Bu anlaşmayı gömelim!
- We cannot bury our heads in the sand and deny the fact that this is already happening.
- Kafamızı kuma gömüp bunun zaten gerçekleşmekte olduğu gerçeğini inkar edemeyiz.
- The motorway, as currently planned, will bury this site before an archaeological dig has been carried out.
- Otoyol, şu anda planlandığı gibi, arkeolojik bir kazı yapılmadan önce bu alanı gömecektir.
- We cannot continue to bury our head in the sand.
- Kafamızı kuma gömmeye devam edemeyiz.
- It is hardly far-sighted to bury one's head in the sand.
- Kafayı kuma gömmek pek de uzak görüşlü bir davranış değildir.
- The motorway, as currently planned, will bury this site before an archaeological dig has been carried out.
- Şu anda planlandığı şekliyle otoyol, arkeolojik bir kazı yapılmadan önce bu alanı gömecektir.
- It is hardly far-sighted to bury one's head in the sand.
- Başını kuma gömmek pek de uzak görüşlü bir davranış değildir.
- Burying one's head in the sand and pretending the problem does not exist is not the right way.
- Kafayı kuma gömmek ve sorun yokmuş gibi davranmak doğru bir yol değildir.
- There is no use in continuing to bury our heads in the sand.
- Kafamızı kuma gömmeye devam etmenin bir faydası yok.
- Remember, bury your army outfits before leaving the forest.
- Ormandan ayrılmadan önce asker kıyafetlerinizi gömmeyi unutmayın.
- Remember, bury your army outfits before leaving the forest.
- Unutmayın, ormandan ayrılmadan önce askeri kıyafetlerinizi gömün.
- I know that, Richie, I buried my kid brother.
- Biliyorum, Richie, küçük kardeşimi gömdüm.
- I know that, Richie, I buried my kid brother.
- Bunu biliyorum Richie, ben küçük kardeşimi gömdüm.
- Remember, bury your army outfits before leaving the forest.
- Unutma, asker üniformalarını ormandan çıkmadan önce gömeceksin.
- I buried my dog at the pet cemetery.
- Köpeğimi hayvan mezarlığına gömdüm.
- She buried her face in her hands.
- Yüzünü ellerinin arasına gömdü.
- Tom buried the gold coins his grandfather had given him in his backyard.
- Tom büyükbabasının ona verdiği altın sikkeleri arka bahçesine gömdü.
- After the dog died, they buried him in the backyard.
- Köpek öldükten sonra onu arka bahçeye gömdüler.
- Eventually, Tom will tell me where he buried the treasure.
- Eninde sonunda Tom bana hazineyi nereye gömdüğünü söyleyecek.
- This is where Tom said he buried the treasure.
- Tom'un hazineyi gömdüğünü söylediği yer burası.
- Their job is to bury dead animals.
- Onların işi ölü hayvanları gömmektir.
- The most painful thing for a mother is having to bury her own child.
- Bir anne için en acı şey, kendi çocuğunu gömmektir.
- They buried her dead husband.
- Ölen kocasını gömdüler.
- After the dog died, they buried him in the backyard.
- Köpek öldükten sonra, onu arka bahçeye gömdüler.
- Tom buried the gold coins his grandfather had given him in his backyard.
- Tom büyükbabasının ona verdiği altınları arka bahçeye gömdü.
- Why are you burying these books?
- Neden bu kitapları gömüyorsunuz?
- Eventually, Tom will tell me where he buried the treasure.
- Sonunda, Tom bana hazineyi nereye gömdüğünü söyleyecek.
- The pirates buried a treasure on the island.
- Korsanlar adaya bir hazine gömdüler.
- They buried those who had died in battle according to military tradition.
- Savaşta ölenleri askeri geleneklere göre gömdüler.
- Gray squirrels bury nuts, but red squirrels don't.
- Gri sincaplar fındıkları gömer, ama kızıl sincaplar gömmez.
- The father sorrowfully buried his son.
- Baba üzüntüyle oğlunu gömdü.
- Sami buried himself in books.
- Sami kendini kitaplara gömdü.
- I need to know where Tom buried the gold.
- Tom'un altını nereye gömdüğünü bilmem gerek.
- I hope Tom remembers where he buried the money.
- Umarım Tom parayı nereye gömdüğünü hatırlar.
- They buried him in his grave.
- Onu mezarına gömdüler.
- Did you bury something on that island?
- O adada bir şey gömdün mü?
- Tom buried himself under his blanket.
- Tom kendini battaniyesinin altına gömdü.
- Sami buried his head in the sand.
- Sami başını kuma gömdü.
- Mary sorrowfully buried her daughter.
- Mary üzüntüyle kızını gömdü.
- And the grandfather, won't you bury him?
- Ya büyükbabası, onu gömmeyecek misin?
- Tom buried his money somewhere in his backyard.
- Tom parasını arka bahçesinde bir yere gömdü.
- In the morning, Vasilissa dug a deep hole in the ground and buried the skull.
- Sabah, Vasilissa toprağa derin bir çukur kazdı ve kafatasını gömdü.
- Sami wanted to bury Layla in Cairo.
- Sami, Layla'yı Kahire'de gömmek istedi.
- I thought it was a mistake to tell Tom where we buried the treasure.
- Hazineyi nereye gömdüğümüzü Tom'a söylememizin bir hata olduğunu düşündüm.
- You buried nothing.
- Sen hiçbir şey gömmedin.
- You can't bury your head in the sand.
- Sen de kafanı kuma gömemezsin.
- You buried nothing.
- Hiçbir şey gömmediniz.
- Sami buried Layla in Cairo.
- Sami, Layla'yı Kahire'de gömdü.
- They're fighting fiercely now but I assure you they'll bury the hatchet before long.
- Şu anda şiddetle kavga ediyorlar ama sizi temin ederim çok geçmeden baltaları gömecekler.
- Tom can't remember where he buried the treasure.
- Tom hazineyi nereye gömdüğünü hatırlayamıyor.
- I thought it was a mistake to tell Tom where we buried the treasure.
- Tom'a hazineyi nereye gömdüğümüzü söylemenin hata olduğunu düşündüm.
- The sons sorrowfully buried their mother.
- Oğullar üzüntülü şekilde annelerini gömdü.
- Where did you bury them?
- Onları nereye gömdün?
- Sami buried Layla in his backyard.
- Sami, Layla'yı arka bahçesine gömdü.
- We'll bury it.
- Gömeceğiz.
- The dog was busy burying his bone in the garden.
- Köpek kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.
- Sami buried Layla on his property.
- Sami, Layla'yı kendi arazisine gömdü.
- The small dog dug a hole and buried his food in it.
- Küçük köpek bir çukur kazdı ve yiyeceğini onun içine gömdü.
- After killing Tom, Mary buried him in a shallow grave.
- Tom'u öldürdükten sonra, Mary onu sığ bir mezara gömdü.
- Our dog buries bones in the garden.
- Bizim köpek bahçede kemikleri gömer.
- I need to know where Tom buried the gold.
- Tom'un altını nereye gömdüğünü bilmem gerekiyor.
- The dog was busy burying his bone in the garden.
- Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.
- This is where Tom said he buried the treasure.
- Burası Tom'un hazineyi gömmüş olduğunu söylediği yer.
- She has buried her only son.
- Tek oğlunu gömdü.
- Mary sorrowfully buried her father.
- Mary babasını üzüntüyle gömdü.
- Who buried the gold bars here?
- Altın külçelerini buraya kim gömdü?
- The small dog dug a hole and buried his food in it.
- Küçük köpek bir çukur kazdı ve yiyeceğini içine gömdü.
- The mother sorrowfully buried her son.
- Anne oğlunu üzüntüyle gömdü.
- They buried us but they forgot we are seeds.
- Bizi gömdüler, ama tohum olduğumuzu unuttular.
- Sami can't remember exactly where he buried Layla's body.
- Sami, Layla'nın cesedini tam olarak nereye gömdüğünü hatırlayamıyordu.
- Mary sorrowfully buried her son.
- Mary üzüntüyle oğlunu gömdü.
- Mary sorrowfully buried her mother.
- Mary üzüntüyle annesini gömdü.
- I need to know where Tom buried the gold.
- Tom'un altını nereye gömdüğünü bilmeliyim.
- Our dog buries bones in the yard.
- Köpeğimiz bahçeye kemik gömüyor.
- You can't bury your head in the sand.
- Başını kuma gömemezsin.
- Squirrels only find a quarter of the nuts that they bury.
- Sincaplar gömdükleri fındıkların sadece dörtte birini bulurlar.
- After killing Tom, Mary buried him in a shallow grave.
- Tom'u öldürdükten sonra Mary onu sığ bir mezara gömdü.
- Sami buried his head in the sand.
- Sami kafasını kuma gömdü.
- I wish I could remember where I buried the money.
- Keşke parayı nereye gömdüğümü hatırlayabilseydim.
- We can't bury our heads in the sand.
- Kafamızı kuma gömemeyiz.
- Where did you bury them?
- Nereye gömdünüz?
- The most painful thing for a mother is having to bury her own child.
- Bir anne için en acı verici şey kendi çocuğunu gömmek zorunda kalmaktır.
- Our dog buries bones in the garden.
- Köpeğimiz bahçeye kemik gömüyor.
- I wish I could remember where I buried the money.
- Keşke parayı nereye gömdüğümü hatırlayabilsem.
- We'll bury it.
- Onu gömeceğiz.
- Tom buried his dog in his backyard.
- Tom köpeğini arka bahçesine gömdü.
- The father sorrowfully buried his son.
- Baba oğlunu kederli bir şekilde gömdü.
- To make a long story short, we buried the hatchet.
- Uzun lafın kısası, baltayı gömdük.
- How do squirrels remember where they buried their food?
- Sincaplar yiyeceklerini nereye gömdüklerini nasıl hatırlarlar?
- How do squirrels remember where they buried their food?
- Sincaplar yiyeceklerini nereye gömdüklerini nasıl hatırlıyorlar?
- What did you bury?
- Ne gömdün?
- At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe.
- Sonunda, Kızılderili kabilelerinin iki şefi baltalarını gömüp barış çubuğu tüttürmeye karar verdiler.
- The sons sorrowfully buried their father.
- Oğullar babalarını üzüntüyle gömdüler.
- I don't want anyone to find where we buried the treasure.
- Hazineyi nereye gömdüğümüzü kimsenin bulmasını istemiyorum.
- We didn't bury the treasure here.
- Hazineyi buraya gömmedik.
- Let's bury the hatchet and be friends again!
- Hadi baltaları gömelim ve tekrar arkadaş olalım!
- They buried it.
- Gömdüler.
- Mary buried her toes in the warm sand.
- Mary ayak parmaklarını sıcak kuma gömdü.
- Did you bury something on that island?
- O adaya bir şey mi gömdün?
- Tom buried his face in his hands.
- Tom yüzünü ellerine gömdü.
- She has buried her only son.
- O, biricik oğlunu gömdü.
- Tom buried Mary right beside his house.
- Tom, Mary'yi evinin hemen yanına gömdü.
- The sons sorrowfully buried their parents.
- Oğullar ailelerini üzüntüyle gömdüler.
- Layla buried Sami in the shallow grave.
- Layla Sami'yi sığ bir mezara gömdü.
- We kill time; time buries us.
- Biz zaman öldürürüz; zaman bizi gömer.
- Dogs often bury bones.
- Köpekler genellikle kemikleri gömerler.
- I don't want anyone to find where we buried the treasure.
- Hazineyi nereye gömdüğümüzü hiç kimsenin bulmasını istemiyorum.
- She's burying her money in the sand.
- Parasını kuma gömüyor.
- You can't bury your head in the sand.
- Kafanı kuma gömemezsin.
- They buried us but they forgot we are seeds.
- Bizi gömdüler ama tohum olduğumuzu unuttular.
- Layla buried Sami in the shallow grave.
- Leyla, Sami'yi sığ mezara gömdü.
- We will bury you.
- Seni gömeceğiz.
- Sami drove Layla's body to the woods and buried it there.
- Sami, Layla'nın cesedini ormana götürdü ve oraya gömdü.
- We didn't bury the treasure here.
- Biz hazineyi buraya gömmedik.
- And the grandfather, won't you bury him?
- Ve büyükbaba, onu gömmeyecek misin?
- The sons sorrowfully buried their mother.
- Oğulları annelerini üzüntüyle gömdüler.
- Mary buried her face in her hands and sobbed uncontrollably.
- Mary yüzünü ellerine gömdü ve kontrolsüzce hıçkırdı.
- What did Tom bury?
- Tom neyi gömdü?
- We kill time; time buries us.
- Biz zamanı öldürürüz, zaman bizi gömer.
- Our dog buries bones in the yard.
- Köpeğimiz bahçede kemikleri gömer.
- Muslims bury their dead in graves.
- Müslümanlar ölülerini mezarlara gömerler.
Show More (123)
|