carry! - Turkish English Dictionary

carry!

Meanings of "carry!" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
carry out v. yerine getirmek
We have neither the competence nor the capacity to carry out that type of task.
Bu tür bir görevi yerine getirmek için ne yetkinliğimiz ne de kapasitemiz var.

More Sentences
carry v. taşımak
The outcome of the Convention will only carry political weight if it is supported by as broad a consensus as possible.
Sözleşmenin sonucu ancak mümkün olduğunca geniş bir mutabakatla desteklenirse siyasi bir ağırlık taşıyacaktır.

More Sentences
carry out v. uygulamak
In 2003, we will have to prepare to implement enlargement and we will have to carry out the institutional reforms.
2003 yılında genişlemeyi uygulamak için hazırlanmamız ve kurumsal reformları gerçekleştirmemiz gerekecek.

More Sentences
carry out v. yürütmek
Some States, as you know, have carried out humanitarian missions in Iraq at national level.
Bildiğiniz üzere bazı Devletler Irak'ta ulusal düzeyde insani yardım misyonları yürütmüşlerdir.

More Sentences
General
carry n. taşıma
That is a message we want you to carry from Strasbourg to your people in Poland.
Bu, Strazburg'dan Polonya'daki halkınıza taşımanızı istediğimiz bir mesajdır.

More Sentences
carry-on baggage n. el bagajı
This is all my carry-on baggage.
Bunların hepsi el bagajım.

More Sentences
carry on with v. devam etmek
This also means that we must carry on with the Structural Fund policy.
Bu aynı zamanda Yapısal Fon politikasına devam etmemiz gerektiği anlamına da gelmektedir.

More Sentences
carry v. bulundurmak
Tom carries a gun with him at all times.
Tom üzerinde her zaman silah bulundurur.

More Sentences
carry out v. uygulamak
We intend to cooperate with the applicant countries and to carry out the same exercise for their systems.
Başvuran ülkelerle işbirliği yapmak ve aynı uygulamayı onların sistemleri için de gerçekleştirmek niyetindeyiz.

More Sentences
carry v. çekmek
I had no difficulty in carrying the plan out.
Planı uygulamakta hiç zorluk çekmedim.

More Sentences
carry out v. gerçekleştirmek
State aid must be made available to carry out fleet modernisation.
Filo modernizasyonunun gerçekleştirilmesi için devlet yardımı sağlanmalıdır.

More Sentences
carry out v. dışarıya taşımak
They carried out several bodies after the explosion.
Onlar patlamadan sonra birkaç cesedi dışarıya taşıdı.

More Sentences
carry out v. tamamlamak
He was the first to carry out the experiment.
Deneyi tamamlayan ilk kişiydi.

More Sentences
carry on v. devam ettirmek
That is why we should carry on along this road.
Bu nedenle bu yolda ilerlemeye devam etmeliyiz.

More Sentences
carry on v. peşini bırakmamak
He has decided to carry on the work.
İşin peşini bırakmamaya karar verdi.

More Sentences
carry out v. yürütmek
And allow me to say that, as Chairman, I have been very honoured to carry out this task.
Ve Başkan olarak bu görevi yürütmekten büyük onur duyduğumu belirtmeme izin verin.

More Sentences
carry v. geçirmek
The two-state solution must really be carried through now.
İki devletli çözüm artık gerçekten hayata geçirilmelidir.

More Sentences
carry on v. sürdürmek
The second benefit has been the work carried on by the committee.
İkinci fayda ise komite tarafından sürdürülen çalışmalar olmuştur.

More Sentences
carry v. götürmek
The army units carried them off without any legal authority.
Ordu birlikleri onları herhangi bir yasal yetki olmaksızın götürdü.

More Sentences
carry v. getirmek
The UN cannot make threats without being prepared to carry them out.
BM, yerine getirmeye hazır olmadan tehditlerde bulunamaz.

More Sentences
carry away v. taşımak
The policemen carried away the body.
Polisler, cesedi taşıdılar.

More Sentences
carry out v. infaz etmek
We fear that the sentence might already have been carried out in Syria.
Suriye'de cezanın çoktan infaz edilmiş olmasından korkuyoruz.

More Sentences
carry away v. alıp götürmek
Tom's cat was carried away by a tornado.
Tom'un kedisini bir kasırga alıp götürdü.

More Sentences
carry on v. devam etmek
So there is no point in carrying on as if every ship were going to disappear.
Yani her gemi yok olacakmış gibi devam etmenin bir anlamı yok.

More Sentences
carry on v. işi sürdürmek
He decided to stay and carry on his father's business.
Kalmaya ve babasının işini sürdürmeye karar verdi.

More Sentences
carry off v. ödül kazanmak
She carried off all the prizes.
O, bütün ödülleri kazandı.

More Sentences
carry v. sürüklemek
He was carried by the waves away from the shore and out to sea.
Dalgalar onu kıyıdan uzaklaştırdı ve denize sürükledi.

More Sentences
carry v. taşımak
We carry full responsibility, and we must therefore be aware of the reactions that are heading our way.
Tüm sorumluluğu taşıyoruz ve bu nedenle bize doğru gelen tepkilerin farkında olmalıyız.

More Sentences
carry out investigation v. soruşturma yürütmek
We must therefore carry out investigations for UNAMA.
Bu nedenle UNAMA için soruşturmalar yürütmeliyiz.

More Sentences
carry over v. taşımak
The reason why I have not carried over my support to the joint resolution is its enormous limitations.
Desteğimi ortak karar tasarısına taşımamamın nedeni, tasarının muazzam sınırlılıklarıdır.

More Sentences
carry cargo v. kargo taşımak
Icebreakers are used to carry cargo and break ice.
Buzkıranlar kargo taşımak ve buz kırmak için kullanılır.

More Sentences
carry cargo v. yük taşımak
Icebreakers are used to carry cargo and break ice.
Buzkıranlar yük taşımak ve buzu kırmak için kullanılır.

More Sentences
carry gun v. silah taşımak
The government prohibits us from carrying guns without a license.
Hükümet, ruhsatsız silah taşımaktan bizi men ediyor.

More Sentences
carry through v. tamamlamak
Our common target is to carry through the accession process for Bulgaria and Romania in 2007.
Ortak hedefimiz 2007 yılında Bulgaristan ve Romanya'nın katılım sürecini tamamlamaktır.

More Sentences
carry v. iletmek
I carried the message to him.
Mesajı ona ilettim.

More Sentences
carry v. yanında taşımak
If he had carried the map with him, he wouldn't have got lost.
Haritayı yanında taşısaydı, kaybolmazdı.

More Sentences
carry on v. sürmek
Article 1 prescribes that the procedure should be carried on in a spirit of cooperation.
Madde 1, prosedürün iş birliği ruhu içinde yürütülmesi gerektiğini öne sürmektedir.

More Sentences
carry heavy things v. ağır şeyler taşımak
The doctor didn't allow my father to carry heavy things.
Doktor, babamın ağır şeyler taşımasına müsaade etmedi.

More Sentences
carry v. kabul edilmek
I hope we will carry the motion for a resolution and make that point.
Umarım karar önergesini kabul eder ve bu noktaya değiniriz.

More Sentences
carry v. içermek
This shop carries men's clothing.
Bu dükkan erkek kıyafetlerini içeriyor.

More Sentences
carry v. devretmek
Enterprises that do not use up their emission rights during one year should be able to carry them over to the next year.
Bir yıl içinde emisyon haklarını kullanmayan işletmeler, bu haklarını bir sonraki yıla devredebilmelidir.

More Sentences
carry v. (sorumluluğu) üstlenmek
E-mail marketing may well be the only form of marketing where the recipient carries most of the cost.
E-posta ile pazarlama, maliyetin çoğunu alıcının üstlendiği tek pazarlama şekli olabilir.

More Sentences
easy to carry adj. kolay taşınır
The convenient thing about this electronic dictionary is that it's easy to carry anywhere.
Bu elektronik sözlüğün kullanışlı yanı, her yere kolayca taşınabilmesi.

More Sentences
Phrasals
carry away v. beni benden almak
I was carried away by the music.
Müzik beni benden aldı.

More Sentences
General
carry flag n. elde göstergesi
carry cot n. portatif karyola
carry n. menzil
carry cot n. bebek taşıyıcısı
carry cot n. bebek taşıma çantası
fireman's carry n. itfaiyeci kaldırışı
carry permit n. silah taşıma ruhsatı
carry-forward n. sonraki yıla/döneme aktarılan şey
carry-forward n. devredilen şey
carry-on [brit] n. uygunsuz davranış
carry-on [brit] n. aptalca davranış
carry-on [brit] n. sıradışı davranış
carry-on [brit] n. ahlaksız davranış
carry-over n. bir durumdan öğrenilen becerinin ona benzer başka bir durumda kullanılması
carry bag n. alışveriş çantası
carry-out n. yolluk
carry-out n. restorandan alınan paket yiyecek
carry-out n. paket servis yapan restoran
carry-out n. eve götürülmek üzere bardan alınan içki
carry-out [scotland] n. paket servis
fireman's carry n. itfaiyeci taşıma yöntemi
fireman's carry n. omuzda taşıma
fireman's carry n. itfaiyeci yöntemi
carry on with v. oynaşmak
carry on with v. düşüp kalkmak
carry v. büyülemek
carry v. tamamlamak
carry out a biopsy v. parça almak
carry forward v. nakletmek
carry away v. aparmak
carry off v. başarmak
carry away v. götürmek
carry through v. başarmak
carry off v. hakkından gelmek
carry weight with v. önemi olmak
carry off v. kazanmak
carry with it v. beraberinde getirmek
carry v. başarı kazanmak
carry off v. kolayca yapmak
carry away the bell v. yenmek
carry on v. oynaşmak
carry on with v. gayrimeşru bir ilişki içinde olmak
carry v. üzerinde bulundurmak
carry through v. bitirmek
carry one's point v. amacına ulaşmak
carry something through v. gerçekten yapmak
carry on with v. kırıştırmak
carry v. başarmak
be unable to carry through v. altından kalkamamak
carry on v. kızgınlıktan bağırıp çağırmak
carry out v. misilleme yapmak
carry off v. öldürmek
carry v. satışa sunmak
carry out operations v. işlemleri yürütmek
carry over v. devam etmek
carry on with v. ile ilişkisi olmak
carry off v. kapmak
carry to excess v. abartmak
carry on v. sızlanıp durmak
carry v. kaçırmak
carry to excess v. ifrata vardırmak
carry away v. heyecanlandırmak
carry forward v. ilerletmek
carry v. stokunda bulundurmak
carry too far v. ileri götürmek
carry out a biopsy v. biyopsi yapmak
carry out v. başarmak
carry one through v. bir şey birini başarılı bir sonuca ulaştırmak
carry through v. gerçekleştirmek
carry tales v. dedikodu yapmak
carry on v. düşüp kalkmak
carry things too far v. abartmak
carry through v. yerine getirmek
carry v. kaldırmak
carry over v. gelmek
carry one through v. bir şey birini ayakta tutmak
carry with it v. yol açmak
carry out v. tatbik etmek
carry v. nakletmek
carry forward v. devam etmek
carry weight with v. etkisi olmak
carry something through v. bir şeyi yerine getirmek
carry something out v. yürütmek
carry away v. coşturmak
carry off v. iletmek
carry out a search v. arama yapmak
carry away v. ayartmak
carry on with v. aşna fişne olmak
carry on v. kırıştırmak
carry on v. aşırı bir şekilde davranmak
carry v. sağlamak
carry away v. sürüklemek
carry on v. şamata etmek
carry out v. gerçekten yapmak
carry a grudge against v. kin beslemek
carry v. taşıyıcılık yapmak
carry on v. ilişkisi olmak
carry v. üzerinde taşımak
carry the day v. üstün gelmek
carry v. yayımlamak
carry out v. çevirmek
carry one's point v. istediğini elde etmek
carry the day v. kazanmak
carry on with v. korte etmek
carry away the bell v. kazanmak
carry on v. korte etmek
carry out v. bitirmek
carry v. elde etmek
carry on with success v. başarı ile sürdürmek
carry on with v. ilişkisi olmak
carry v. getirip götürmek
carry a message v. haber taşımak
carry authority v. yetki sahibi olmak
carry into effect v. uygulamaya koymak
carry over v. nakletmek
carry an election v. seçim kazanmak
carry out a raid v. baskın düzenlemek
carry out the evaluation v. değerlendirme yapmak
carry out the orders v. emirleri yerine getirmek
carry on the path of v. yola devam etmek
carry out trade activities v. ticari faaliyette bulunmak
speak softly but carry a big stick v. aba altından değnek sopa göstermek
carry out a ruse v. dolap çevirmek
carry out (a task) v. yerine getirmek
carry on a study v. çalışma sürdürmek
carry on a work or a study v. çalışmada bulunmak
carry out a work or a study v. çalışma yürütmek
carry on a work or a study v. çalışma yürütmek
carry on works or studies v. çalışmalar yapmak
carry out a work or a study v. çalışmada bulunmak
carry on a work v. çalışma sürdürmek
carry value v. değer taşımak
carry out works or studies v. çalışmalar yapmak
carry meaning v. anlam taşımak
carry a meaning v. anlam taşımak
carry load v. yük taşımak
carry the disease v. hastalık taşımak
carry on successfully v. başarı ile sürdürmek
carry something in sack v. çuvallarda taşımak
carry on the tradition v. geleneği sürdürmek
carry out a duty v. görev gerçekleştirmek
carry out v. hayata geçirmek
carry out a duty v. görev yapmak
carry out evaluations v. değerlendirmelerde bulunmak
carry out an analysis v. analiz yapmak
carry out a project v. proje yürütmek
carry the same meaning v. aynı anlamı taşımak
carry a torch v. birisine aşırı bağlılık göstermek
carry out an operation v. ameliyat uygulamak
carry a torch v. gönülden bağlı olmak
carry out a poll v. anket yapmak
carry out a poll v. anket uygulamak
carry out an inspection v. denetim uygulamak
carry out an experiment v. deney yapmak
carry out an inspection v. denetim yapmak
carry out measurement v. ölçüm yapmak
carry into effect v. hayata geçirmek
carry into effect v. gerçekleştirmek
carry out an attack v. saldırı gerçekleştirmek
carry out an attack v. saldırı yapmak
carry out an attack v. saldırıda bulunmak
carry out v. icra etmek
carry out an operation v. operasyon düzenlemek
carry out an activity v. faaliyet yürütmek
carry out an operation v. operasyon gerçekleştirmek
carry out an assault v. operasyon gerçekleştirmek
carry out an operation v. operasyon yürütmek
carry out an assault v. operasyon yürütmek
carry out a policy v. politika izlemek
carry out sentence v. ceza uygulamak
carry out massacre v. soykırım yapmak
carry out genocide v. soykırım yapmak
carry out lobbying activities v. lobi faaliyeti yürütmek
carry out negotiations v. görüşmelerde bulunmak
carry on a task v. görev yürütmek
carry v. (toplama ve çarpmada sayıyı sonuncu basamağa) geçirmek
carry a penalty of … imprisonment v. hapis cezasına çarptırmak
carry a gun v. silah taşımak
carry out instruction v. talimat yerine getirmek
carry out valuation v. değerleme yapmak
carry out v. gerçeğe dönüştürmek
carry a step forward v. bir adım ileriye taşımak
carry a step further v. bir adım ileriye taşımak
carry the traces of v. izlerini taşımak
carry to success v. başarıya taşımak
carry a torch for v. karşılık görmeksizin sevmek
carry out massacre v. katliam işlemek
carry on the spirit v. ruhunu yaşatmak
carry off v. alıp götürmek
carry off v. kolayca ve başarılı bir biçimde yapmak
carry on v. yürütmek
carry out a project v. proje gerçekleştirmek
carry v. sürdürmek
carry out a project v. projeyi yürütmek
carry out an interview v. mülakat gerçekleştirmek
carry on v. yapmak
carry along v. sürekli desteklemek
carry along v. aynı görüşü paylaşmak
carry on v. varlığını sürdürmek
carry out v. ifa etmek
carry conviction v. doğruluğuna inandırmak
carry conviction v. inandırıcı gelmek
carry conviction v. inandırıcı olmak
back carry v. sırtta taşımak
carry out partially v. kısmen gerçekleştirmek
carry out partly v. kısmen gerçekleştirmek
carry out a procedure v. işlemi gerçekleştirmek
carry out a policy v. siyaset gütmek
carry out a policy v. politika gütmek
carry out cooperation v. işbirliği yürütmek
carry off v. ölüme neden olmak
carry off v. ölüme sebebiyet vermek
carry on a business v. faaliyet göstermek
carry out an inspection v. teftiş yapmak
carry out collectively v. bir arada yürütmek
carry out in cooperation v. bir arada yürütmek
carry on one's works v. çalışmalarını sürdürmek
carry on one's studies v. çalışmalarını sürdürmek
carry into future v. geleceğe taşımak
carry germ v. mikrop taşımak
carry all kinds of germs v. her türlü mikrobu taşımak
carry out a policy v. politika uygulamak
carry on the activities v. faaliyetlerini sürdürmek
carry on the activity v. faaliyet sürdürmek
carry on the activities v. faaliyetleri sürdürmek
carry out a transaction v. işlemi gerçekleştirmek
carry out a transaction v. işlem gerçekleştirmek
carry out together v. ortak yürütmek
carry out jointly v. ortak yürütmek
carry on/continue one's operations v. operasyonlarını sürdürmek
carry virus v. virüs taşımak
carry heavy loads v. ağır yükler taşımak
put/bring/carry something into effect v. (bir şeyi) kuvveden fiile çıkarmak
carry a pocket watch v. cep saati taşımak
carry gun on plane v. uçakta silah taşımak
carry a lot of cash v. yüklü miktarda nakit para taşımak
carry on a tradition v. bir geleneği sürdürmek
carry to term v. (hamileliği) sonuna kadar götürmek
carry out a fire drill v. yangın tatbikatı yapmak
carry one step further v. ileri taşımak
carry onward v. ileri taşımak
carry out research v. araştırma yürütmek
carry out (his/her) duty v. görevini yürütmek
carry/move furniture v. eşya taşımak
carry out a project v. projeye imza atmak
carry out an activity v. faaliyet gerçekleştirmek
carry heavy things v. ağır şeyler kaldırmak
carry away an impression v. aklında bir izlenim kalmak
carry a disease v. hastalık taşımak
carry out the manoeuvre v. manevra yapmak
carry v. eşlik etmek
carry v. hamile olmak
carry v. borç hesabında yer almak
carry v. telafi etmek
carry v. onaylamak
carry v. ihtiva etmek
carry v. ele geçirmek
carry v. aktarmak
carry v. tavır takınmak
carry v. (sorumluluk) taşımak
carry v. beslemek (kin/nefret)
carry v. doyurmak
carry v. içermek
carry v. ile sonuçlanmak
carry v. ulaşmak
carry v. ulaştırmak
carry v. desteğini kazanmak
carry v. dayanmak (içkiye)
carry v. tahammül etmek (olumsuz bir etkiye)
carry v. (başarı, süreklilik vb.) tek başına sırtlanmak
carry v. (yaşını) göstermek
carry weight v. bir dereceye kadar etkili olmak
carry weight v. bir dereceye kadar sözünü geçirmek
carry on business v. iş yapmak
carry arms v. askerlik yapmak
carry a gun v. silahlı olmak
carry v. yayınlamak (tv/radyo)
carry v. (ses) uzaklardan duyulabilmek
easy to carry adj. kolay taşınabilir
carry-out adj. paket ürün
carry-out adj. restorandan alınıp eve götürülen yemek
Phrasals
carry off v. bulunduğu yerden çıkmak
carry off v. zihinsel veya duygusal bir durumdan başka bir duruma geçmek
carry on v. meşgul olmak
carry on v. telaş veya kargaşaya neden olmak
carry on v. coşkusunu göstermek
carry on v. uygunsuz davranmak
carry through v. sürmek
carry through v. sürdürmek
carry through v. devam etmek
carry through v. katlanmak
carry through v. emniyete almak
carry through v. güvenli bölgeye taşımak
carry away v. cezbetmek
carry off v. uzağa defetmek
carry on v. işletmek
carry out v. sürdürmek
carry through v. dayanmak
carry up v. yukarı doğru taşımak
carry away v. aldatmak
carry out v. işletmek
carry off v. ölümüne neden olmak
carry on v. saçma sapan davranmak
carry up v. yükseltmek
carry out v. başarıya ulaştırmak
carry on v. engellere rağmen devam etmek
carry up v. inşa etmek
carry off v. kabul edilir kılmak
carry away v. kandırmak
carry on v. yelkeni mümkün olan en fazla derecede açmak
carry off v. cesurca dayanmak
carry out v. nihayete erdirmek
carry away v. ölümüne sebep olmak
carry away v. mahvetmek
carry away v. harap etmek
carry away v. aklını ve mantığını ele geçirmek
carry away v. harap olmak
carry (someone or something) about v. beraberinde taşımak
carry someone or something about v. beraberinde taşımak
carry around v. beraberinde taşımak
carry around v. hatırasını taşımak
carry around v. kendini hep suçlu hissetmek
carry someone around (with oneself) v. kucağında/sırtında taşımak
carry someone around (with oneself) v. hatırasını taşımak
carry something around (with one) v. beraberinde taşımak
carry (someone or something) about v. yanında taşımak
carry someone or something about v. yanında taşımak
carry around v. yanında taşımak
carry around v. varlığını hissetmek
carry around v. hep (belli bir duyguyu) hissetmek
carry someone around (with oneself) v. beraberinde taşımak
carry someone around (with oneself) v. varlığını hissetmek
carry something around (with one) v. yanında taşımak
carry (someone or something) about v. kucağında taşımak
carry someone or something about v. kucağında taşımak
carry around v. kucağında taşımak
carry around v. yanında bulundurmak
carry around v. omuzlarında bir yük gibi hissetmek
carry something around (with one) v. yanında bulundurmak
carry around v. oraya buraya taşımak
carry around v. her yere taşımak
carry (someone or something) about v. her yere yanında taşımak
carry (someone or something) about v. her yere kucağında taşımak
carry (someone or something) about v. her zaman yanında bulundurmak
carry (someone or something) about v. her yere yanında gezdirmek
carry someone or something about v. her yere yanında taşımak
carry someone or something about v. her yere kucağında taşımak
carry someone or something about v. her zaman yanında bulundurmak
carry someone or something about v. her yere yanında gezdirmek
carry someone or something around v. her yere yanında taşımak
carry someone or something around v. her yere kucağında taşımak
carry someone or something around v. her zaman yanında bulundurmak
carry someone or something around v. her yere yanında gezdirmek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. büyülemek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. etkisi altına almak
carry (someone or something) along with (someone or something) v. kendinden geçirmek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. oyunun içine çekmek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. beraberinde alıp götürmek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. beraberinde sürüklemek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. her zaman yanında bulundurmak
carry (someone or something) along with (someone or something) v. her yere yanında taşımak
carry (someone or something) along with (someone or something) v. alıp götürmek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. sürüklemek
carry around v. her yere yanında taşımak
carry around v. her yere kucağında taşımak
carry around v. her yere yanında gezdirmek
carry around v. her yere kucağında gezdirmek
carry around v. her zaman yanında bulundurmak
carry around v. her yere yanında taşımak
carry around v. her zaman aklında bulunmak
carry around v. her zaman aklına gelmek
carry around v. hiç unutamamak
carry around v. sanki hep yanında olmak
carry around v. bir duygudan kurtulamamak
carry around v. vicdan azabı çekmek
carry around v. vicdan azabından kurtulamamak
carry around v. pişmanlık duymak
carry someone around (with oneself) v. her yere yanında taşımak
carry someone around (with oneself) v. her yere kucağında taşımak
carry someone around (with oneself) v. her yere yanında gezdirmek
carry someone around (with oneself) v. her yere kucağında gezdirmek
carry someone around v. her zaman aklında bulunmak
carry someone around v. her zaman aklına gelmek
carry someone around v. hiç unutamamak
carry someone around v. sanki hep yanında olmak
carry away v. kendinden geçirmek
carry away v. heyecanlandırmak
carry away v. tutkuyla anlatmak/yapmak
carry away v. çalmak
carry away v. alıp götürmek
carry away v. kaçırmak
carry away v. (çöp) toplamak
carry away v. alıp götürmek
carry away v. sürüklemek
carry someone or something away v. çalmak
carry someone or something away v. alıp götürmek
carry someone or something away v. kaçırmak
carry away v. kendinden geçirmek
carry away v. heyecanlandırmak
carry away v. tutkuyla anlatmak/yapmak
carry away v. aşırıya kaçmak
carry in (some place) v. (bir yere) taşımak
carry in (some place) v. (kapalı bir yere) götürmek
carry in (some place) v. (bir şeyin içine) koymak
carry into (some place) v. (bir yere) taşımak
carry into (some place) v. (kapalı bir yere) götürmek
carry into (some place) v. (bir şeyin içine) koymak
carry someone or something into some place v. (bir yere) taşımak
carry someone or something into some place v. (kapalı bir yere) götürmek
carry someone or something into some place v. (bir şeyin içine) koymak
carry someone or something in v. (bir yere) taşımak
carry someone or something in v. (kapalı bir yere) götürmek
carry someone or something in v. (bir şeyin içine) koymak
carry (someone or something) over to (some place) v. (bir yere kadar) taşımak
carry (someone or something) over to (some place) v. (bir şeyin yanına) götürmek
carry (someone or something) over to (some place) v. (bir şeyin önüne/üstüne) götürüp koymak
carry (someone or something) about v. oradan oraya taşımak
carry someone or something about v. oradan oraya taşımak
carry someone or something around v. oradan oraya taşımak
carry something on v. araca koymak/yerleştirmek
carry something onto something v. araca koymak/yerleştirmek
carry someone into some place v. birini bir yere taşımak
carry away v. başını döndürmek
carry someone in v. birini bir yere taşımak
carry through v. başarmak
carry something with v. beraberinde taşımak
carry someone somewhere v. birine bir yere kadar eşlik etmek
carry up into v. bir şeyin içine karışmak
carry someone somewhere v. birini bir yere götürmek
carry something with one v. beraberinde taşımak
carry away v. çekip sürüklemek
carry away v. coşturmak
carry someone back to some time v. geçmişte bir zamana götürmek
carry something back v. geri götürmek
carry someone back to some time v. geçmişe götürmek
carry away v. heyecanlandırmak
carry out v. sonuca ulaştırmak
carry something down v. (raftan/çatı katıdan vb) aşağıya indirmek
carry through v. üstesinden gelmek
carry through v. yüreklendirerek desteklemek
carry something with v. yanında taşımak
cannot carry on without someone or something v. (birisi veya bir şey) olmadan yapamamak
carry something over from something v. (eşyaları vb) (uzak bir yerden) getirmek
carry something along with someone v. (bir şeyi) yanında getirmek
carry someone around with oneself v. (bir kimseyi/bebek vb) beraberinde taşımak
carry something with one v. yanında taşımak
carry something around with one v. (bir şeyi) beraberinde/yanında taşımak
carry (something) to extremes v. tadını kaçırmak
carry (something) to extremes v. abartmak
carry (something) to extremes v. suyunu çıkarmak
carry (one) back v. (birini) geçmişe götürmek
carry (one) back v. (birine) eski bir zamanı hatırlatmak
carry (someone or something) along with (someone or something) v. birini ya da bir şeyi peşi sıra sürüklemek
carry (someone or something) along with (someone or something) v. bir şeyi yanında taşımak
carry someone along (with something) v. (bir şeyin peşi sıra) gitmek
carry someone along v. birini ya da bir şeyi peşi sıra sürüklemek

Meanings of "carry!" with other terms in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
General
carry ilerleme mesafesi n.