|
Category |
English |
Turkish |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
carry out v.
|
yerine getirmek |
|
We have neither the competence nor the capacity to carry out that type of task.
Bu tür bir görevi yerine getirmek için ne yetkinliğimiz ne de kapasitemiz var.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
carry v.
|
taşımak |
|
The outcome of the Convention will only carry political weight if it is supported by as broad a consensus as possible.
Sözleşmenin sonucu ancak mümkün olduğunca geniş bir mutabakatla desteklenirse siyasi bir ağırlık taşıyacaktır.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
carry out v.
|
uygulamak |
|
In 2003, we will have to prepare to implement enlargement and we will have to carry out the institutional reforms.
2003 yılında genişlemeyi uygulamak için hazırlanmamız ve kurumsal reformları gerçekleştirmemiz gerekecek.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
carry out v.
|
yürütmek |
|
Some States, as you know, have carried out humanitarian missions in Iraq at national level.
Bildiğiniz üzere bazı Devletler Irak'ta ulusal düzeyde insani yardım misyonları yürütmüşlerdir.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
carry n.
|
taşıma |
|
That is a message we want you to carry from Strasbourg to your people in Poland.
Bu, Strazburg'dan Polonya'daki halkınıza taşımanızı istediğimiz bir mesajdır.
More Sentences
|
6 |
General |
carry-on baggage n.
|
el bagajı |
|
This is all my carry-on baggage.
Bunların hepsi el bagajım.
More Sentences
|
7 |
General |
carry on with v.
|
devam etmek |
|
This also means that we must carry on with the Structural Fund policy.
Bu aynı zamanda Yapısal Fon politikasına devam etmemiz gerektiği anlamına da gelmektedir.
More Sentences
|
8 |
General |
carry v.
|
bulundurmak |
|
Tom carries a gun with him at all times.
Tom üzerinde her zaman silah bulundurur.
More Sentences
|
9 |
General |
carry out v.
|
uygulamak |
|
We intend to cooperate with the applicant countries and to carry out the same exercise for their systems.
Başvuran ülkelerle işbirliği yapmak ve aynı uygulamayı onların sistemleri için de gerçekleştirmek niyetindeyiz.
More Sentences
|
10 |
General |
carry v.
|
çekmek |
|
I had no difficulty in carrying the plan out.
Planı uygulamakta hiç zorluk çekmedim.
More Sentences
|
11 |
General |
carry out v.
|
gerçekleştirmek |
|
State aid must be made available to carry out fleet modernisation.
Filo modernizasyonunun gerçekleştirilmesi için devlet yardımı sağlanmalıdır.
More Sentences
|
12 |
General |
carry out v.
|
dışarıya taşımak |
|
They carried out several bodies after the explosion.
Onlar patlamadan sonra birkaç cesedi dışarıya taşıdı.
More Sentences
|
13 |
General |
carry out v.
|
tamamlamak |
|
He was the first to carry out the experiment.
Deneyi tamamlayan ilk kişiydi.
More Sentences
|
14 |
General |
carry on v.
|
devam ettirmek |
|
That is why we should carry on along this road.
Bu nedenle bu yolda ilerlemeye devam etmeliyiz.
More Sentences
|
15 |
General |
carry on v.
|
peşini bırakmamak |
|
He has decided to carry on the work.
İşin peşini bırakmamaya karar verdi.
More Sentences
|
16 |
General |
carry out v.
|
yürütmek |
|
And allow me to say that, as Chairman, I have been very honoured to carry out this task.
Ve Başkan olarak bu görevi yürütmekten büyük onur duyduğumu belirtmeme izin verin.
More Sentences
|
17 |
General |
carry v.
|
geçirmek |
|
The two-state solution must really be carried through now.
İki devletli çözüm artık gerçekten hayata geçirilmelidir.
More Sentences
|
18 |
General |
carry on v.
|
sürdürmek |
|
The second benefit has been the work carried on by the committee.
İkinci fayda ise komite tarafından sürdürülen çalışmalar olmuştur.
More Sentences
|
19 |
General |
carry v.
|
götürmek |
|
The army units carried them off without any legal authority.
Ordu birlikleri onları herhangi bir yasal yetki olmaksızın götürdü.
More Sentences
|
20 |
General |
carry v.
|
getirmek |
|
The UN cannot make threats without being prepared to carry them out.
BM, yerine getirmeye hazır olmadan tehditlerde bulunamaz.
More Sentences
|
|
21 |
General |
carry away v.
|
taşımak |
|
The policemen carried away the body.
Polisler, cesedi taşıdılar.
More Sentences
|
22 |
General |
carry out v.
|
infaz etmek |
|
We fear that the sentence might already have been carried out in Syria.
Suriye'de cezanın çoktan infaz edilmiş olmasından korkuyoruz.
More Sentences
|
23 |
General |
carry away v.
|
alıp götürmek |
|
Tom's cat was carried away by a tornado.
Tom'un kedisini bir kasırga alıp götürdü.
More Sentences
|
24 |
General |
carry on v.
|
devam etmek |
|
So there is no point in carrying on as if every ship were going to disappear.
Yani her gemi yok olacakmış gibi devam etmenin bir anlamı yok.
More Sentences
|
25 |
General |
carry on v.
|
işi sürdürmek |
|
He decided to stay and carry on his father's business.
Kalmaya ve babasının işini sürdürmeye karar verdi.
More Sentences
|
26 |
General |
carry off v.
|
ödül kazanmak |
|
She carried off all the prizes.
O, bütün ödülleri kazandı.
More Sentences
|
27 |
General |
carry v.
|
sürüklemek |
|
He was carried by the waves away from the shore and out to sea.
Dalgalar onu kıyıdan uzaklaştırdı ve denize sürükledi.
More Sentences
|
28 |
General |
carry v.
|
taşımak |
|
We carry full responsibility, and we must therefore be aware of the reactions that are heading our way.
Tüm sorumluluğu taşıyoruz ve bu nedenle bize doğru gelen tepkilerin farkında olmalıyız.
More Sentences
|
29 |
General |
carry out investigation v.
|
soruşturma yürütmek |
|
We must therefore carry out investigations for UNAMA.
Bu nedenle UNAMA için soruşturmalar yürütmeliyiz.
More Sentences
|
30 |
General |
carry over v.
|
taşımak |
|
The reason why I have not carried over my support to the joint resolution is its enormous limitations.
Desteğimi ortak karar tasarısına taşımamamın nedeni, tasarının muazzam sınırlılıklarıdır.
More Sentences
|
31 |
General |
carry cargo v.
|
kargo taşımak |
|
Icebreakers are used to carry cargo and break ice.
Buzkıranlar kargo taşımak ve buz kırmak için kullanılır.
More Sentences
|
32 |
General |
carry cargo v.
|
yük taşımak |
|
Icebreakers are used to carry cargo and break ice.
Buzkıranlar yük taşımak ve buzu kırmak için kullanılır.
More Sentences
|
33 |
General |
carry gun v.
|
silah taşımak |
|
The government prohibits us from carrying guns without a license.
Hükümet, ruhsatsız silah taşımaktan bizi men ediyor.
More Sentences
|
34 |
General |
carry through v.
|
tamamlamak |
|
Our common target is to carry through the accession process for Bulgaria and Romania in 2007.
Ortak hedefimiz 2007 yılında Bulgaristan ve Romanya'nın katılım sürecini tamamlamaktır.
More Sentences
|
35 |
General |
carry v.
|
iletmek |
|
I carried the message to him.
Mesajı ona ilettim.
More Sentences
|
36 |
General |
carry v.
|
yanında taşımak |
|
If he had carried the map with him, he wouldn't have got lost.
Haritayı yanında taşısaydı, kaybolmazdı.
More Sentences
|
37 |
General |
carry on v.
|
sürmek |
|
Article 1 prescribes that the procedure should be carried on in a spirit of cooperation.
Madde 1, prosedürün iş birliği ruhu içinde yürütülmesi gerektiğini öne sürmektedir.
More Sentences
|
38 |
General |
carry heavy things v.
|
ağır şeyler taşımak |
|
The doctor didn't allow my father to carry heavy things.
Doktor, babamın ağır şeyler taşımasına müsaade etmedi.
More Sentences
|
39 |
General |
carry v.
|
kabul edilmek |
|
I hope we will carry the motion for a resolution and make that point.
Umarım karar önergesini kabul eder ve bu noktaya değiniriz.
More Sentences
|
40 |
General |
carry v.
|
içermek |
|
This shop carries men's clothing.
Bu dükkan erkek kıyafetlerini içeriyor.
More Sentences
|
|
41 |
General |
carry v.
|
devretmek |
|
Enterprises that do not use up their emission rights during one year should be able to carry them over to the next year.
Bir yıl içinde emisyon haklarını kullanmayan işletmeler, bu haklarını bir sonraki yıla devredebilmelidir.
More Sentences
|
42 |
General |
carry v.
|
(sorumluluğu) üstlenmek |
|
E-mail marketing may well be the only form of marketing where the recipient carries most of the cost.
E-posta ile pazarlama, maliyetin çoğunu alıcının üstlendiği tek pazarlama şekli olabilir.
More Sentences
|
43 |
General |
easy to carry adj.
|
kolay taşınır |
|
The convenient thing about this electronic dictionary is that it's easy to carry anywhere.
Bu elektronik sözlüğün kullanışlı yanı, her yere kolayca taşınabilmesi.
More Sentences
|
Phrasals |
|
44 |
Phrasals |
carry away v.
|
beni benden almak |
|
I was carried away by the music.
Müzik beni benden aldı.
More Sentences
|
General |
|
45 |
General |
carry flag n.
|
elde göstergesi |
|
46 |
General |
carry cot n.
|
portatif karyola |
|
47 |
General |
carry n.
|
menzil |
|
48 |
General |
carry cot n.
|
bebek taşıyıcısı |
|
49 |
General |
carry cot n.
|
bebek taşıma çantası |
|
50 |
General |
fireman's carry n.
|
itfaiyeci kaldırışı |
|
51 |
General |
carry permit n.
|
silah taşıma ruhsatı |
|
52 |
General |
carry-forward n.
|
sonraki yıla/döneme aktarılan şey |
|
53 |
General |
carry-forward n.
|
devredilen şey |
|
54 |
General |
carry-on [brit] n.
|
uygunsuz davranış |
|
55 |
General |
carry-on [brit] n.
|
aptalca davranış |
|
56 |
General |
carry-on [brit] n.
|
sıradışı davranış |
|
57 |
General |
carry-on [brit] n.
|
ahlaksız davranış |
|
58 |
General |
carry-over n.
|
bir durumdan öğrenilen becerinin ona benzer başka bir durumda kullanılması |
|
59 |
General |
carry bag n.
|
alışveriş çantası |
|
60 |
General |
carry-out n.
|
yolluk |
|
61 |
General |
carry-out n.
|
restorandan alınan paket yiyecek |
|
62 |
General |
carry-out n.
|
paket servis yapan restoran |
|
63 |
General |
carry-out n.
|
eve götürülmek üzere bardan alınan içki |
|
64 |
General |
carry-out [scotland] n.
|
paket servis |
|
65 |
General |
fireman's carry n.
|
itfaiyeci taşıma yöntemi |
|
66 |
General |
fireman's carry n.
|
omuzda taşıma |
|
67 |
General |
fireman's carry n.
|
itfaiyeci yöntemi |
|
68 |
General |
carry on with v.
|
oynaşmak |
|
69 |
General |
carry on with v.
|
düşüp kalkmak |
|
70 |
General |
carry v.
|
büyülemek |
|
71 |
General |
carry v.
|
tamamlamak |
|
72 |
General |
carry out a biopsy v.
|
parça almak |
|
73 |
General |
carry forward v.
|
nakletmek |
|
74 |
General |
carry away v.
|
aparmak |
|
75 |
General |
carry off v.
|
başarmak |
|
76 |
General |
carry away v.
|
götürmek |
|
77 |
General |
carry through v.
|
başarmak |
|
78 |
General |
carry off v.
|
hakkından gelmek |
|
79 |
General |
carry weight with v.
|
önemi olmak |
|
80 |
General |
carry off v.
|
kazanmak |
|
|
81 |
General |
carry with it v.
|
beraberinde getirmek |
|
82 |
General |
carry v.
|
başarı kazanmak |
|
83 |
General |
carry off v.
|
kolayca yapmak |
|
84 |
General |
carry away the bell v.
|
yenmek |
|
85 |
General |
carry on v.
|
oynaşmak |
|
86 |
General |
carry on with v.
|
gayrimeşru bir ilişki içinde olmak |
|
87 |
General |
carry v.
|
üzerinde bulundurmak |
|
88 |
General |
carry through v.
|
bitirmek |
|
89 |
General |
carry one's point v.
|
amacına ulaşmak |
|
90 |
General |
carry something through v.
|
gerçekten yapmak |
|
91 |
General |
carry on with v.
|
kırıştırmak |
|
92 |
General |
carry v.
|
başarmak |
|
93 |
General |
be unable to carry through v.
|
altından kalkamamak |
|
94 |
General |
carry on v.
|
kızgınlıktan bağırıp çağırmak |
|
95 |
General |
carry out v.
|
misilleme yapmak |
|
96 |
General |
carry off v.
|
öldürmek |
|
97 |
General |
carry v.
|
satışa sunmak |
|
98 |
General |
carry out operations v.
|
işlemleri yürütmek |
|
99 |
General |
carry over v.
|
devam etmek |
|
100 |
General |
carry on with v.
|
ile ilişkisi olmak |
|
101 |
General |
carry off v.
|
kapmak |
|
102 |
General |
carry to excess v.
|
abartmak |
|
103 |
General |
carry on v.
|
sızlanıp durmak |
|
104 |
General |
carry v.
|
kaçırmak |
|
105 |
General |
carry to excess v.
|
ifrata vardırmak |
|
106 |
General |
carry away v.
|
heyecanlandırmak |
|
107 |
General |
carry forward v.
|
ilerletmek |
|
108 |
General |
carry v.
|
stokunda bulundurmak |
|
109 |
General |
carry too far v.
|
ileri götürmek |
|
110 |
General |
carry out a biopsy v.
|
biyopsi yapmak |
|
111 |
General |
carry out v.
|
başarmak |
|
112 |
General |
carry one through v.
|
bir şey birini başarılı bir sonuca ulaştırmak |
|
113 |
General |
carry through v.
|
gerçekleştirmek |
|
114 |
General |
carry tales v.
|
dedikodu yapmak |
|
115 |
General |
carry on v.
|
düşüp kalkmak |
|
116 |
General |
carry things too far v.
|
abartmak |
|
117 |
General |
carry through v.
|
yerine getirmek |
|
118 |
General |
carry v.
|
kaldırmak |
|
119 |
General |
carry over v.
|
gelmek |
|
120 |
General |
carry one through v.
|
bir şey birini ayakta tutmak |
|
121 |
General |
carry with it v.
|
yol açmak |
|
122 |
General |
carry out v.
|
tatbik etmek |
|
123 |
General |
carry v.
|
nakletmek |
|
124 |
General |
carry forward v.
|
devam etmek |
|
125 |
General |
carry weight with v.
|
etkisi olmak |
|
126 |
General |
carry something through v.
|
bir şeyi yerine getirmek |
|
127 |
General |
carry something out v.
|
yürütmek |
|
128 |
General |
carry away v.
|
coşturmak |
|
129 |
General |
carry off v.
|
iletmek |
|
130 |
General |
carry out a search v.
|
arama yapmak |
|
131 |
General |
carry away v.
|
ayartmak |
|
132 |
General |
carry on with v.
|
aşna fişne olmak |
|
133 |
General |
carry on v.
|
kırıştırmak |
|
134 |
General |
carry on v.
|
aşırı bir şekilde davranmak |
|
135 |
General |
carry v.
|
sağlamak |
|
136 |
General |
carry away v.
|
sürüklemek |
|
137 |
General |
carry on v.
|
şamata etmek |
|
138 |
General |
carry out v.
|
gerçekten yapmak |
|
139 |
General |
carry a grudge against v.
|
kin beslemek |
|
140 |
General |
carry v.
|
taşıyıcılık yapmak |
|
141 |
General |
carry on v.
|
ilişkisi olmak |
|
142 |
General |
carry v.
|
üzerinde taşımak |
|
143 |
General |
carry the day v.
|
üstün gelmek |
|
144 |
General |
carry v.
|
yayımlamak |
|
145 |
General |
carry out v.
|
çevirmek |
|
146 |
General |
carry one's point v.
|
istediğini elde etmek |
|
147 |
General |
carry the day v.
|
kazanmak |
|
148 |
General |
carry on with v.
|
korte etmek |
|
149 |
General |
carry away the bell v.
|
kazanmak |
|
150 |
General |
carry on v.
|
korte etmek |
|
151 |
General |
carry out v.
|
bitirmek |
|
152 |
General |
carry v.
|
elde etmek |
|
153 |
General |
carry on with success v.
|
başarı ile sürdürmek |
|
154 |
General |
carry on with v.
|
ilişkisi olmak |
|
155 |
General |
carry v.
|
getirip götürmek |
|
156 |
General |
carry a message v.
|
haber taşımak |
|
157 |
General |
carry authority v.
|
yetki sahibi olmak |
|
158 |
General |
carry into effect v.
|
uygulamaya koymak |
|
159 |
General |
carry over v.
|
nakletmek |
|
160 |
General |
carry an election v.
|
seçim kazanmak |
|
161 |
General |
carry out a raid v.
|
baskın düzenlemek |
|
162 |
General |
carry out the evaluation v.
|
değerlendirme yapmak |
|
163 |
General |
carry out the orders v.
|
emirleri yerine getirmek |
|
164 |
General |
carry on the path of v.
|
yola devam etmek |
|
165 |
General |
carry out trade activities v.
|
ticari faaliyette bulunmak |
|
166 |
General |
speak softly but carry a big stick v.
|
aba altından değnek sopa göstermek |
|
167 |
General |
carry out a ruse v.
|
dolap çevirmek |
|
168 |
General |
carry out (a task) v.
|
yerine getirmek |
|
169 |
General |
carry on a study v.
|
çalışma sürdürmek |
|
170 |
General |
carry on a work or a study v.
|
çalışmada bulunmak |
|
171 |
General |
carry out a work or a study v.
|
çalışma yürütmek |
|
172 |
General |
carry on a work or a study v.
|
çalışma yürütmek |
|
173 |
General |
carry on works or studies v.
|
çalışmalar yapmak |
|
174 |
General |
carry out a work or a study v.
|
çalışmada bulunmak |
|
175 |
General |
carry on a work v.
|
çalışma sürdürmek |
|
176 |
General |
carry value v.
|
değer taşımak |
|
177 |
General |
carry out works or studies v.
|
çalışmalar yapmak |
|
178 |
General |
carry meaning v.
|
anlam taşımak |
|
179 |
General |
carry a meaning v.
|
anlam taşımak |
|
180 |
General |
carry load v.
|
yük taşımak |
|
181 |
General |
carry the disease v.
|
hastalık taşımak |
|
182 |
General |
carry on successfully v.
|
başarı ile sürdürmek |
|
183 |
General |
carry something in sack v.
|
çuvallarda taşımak |
|
184 |
General |
carry on the tradition v.
|
geleneği sürdürmek |
|
185 |
General |
carry out a duty v.
|
görev gerçekleştirmek |
|
186 |
General |
carry out v.
|
hayata geçirmek |
|
187 |
General |
carry out a duty v.
|
görev yapmak |
|
188 |
General |
carry out evaluations v.
|
değerlendirmelerde bulunmak |
|
189 |
General |
carry out an analysis v.
|
analiz yapmak |
|
190 |
General |
carry out a project v.
|
proje yürütmek |
|
191 |
General |
carry the same meaning v.
|
aynı anlamı taşımak |
|
192 |
General |
carry a torch v.
|
birisine aşırı bağlılık göstermek |
|
193 |
General |
carry out an operation v.
|
ameliyat uygulamak |
|
194 |
General |
carry a torch v.
|
gönülden bağlı olmak |
|
195 |
General |
carry out a poll v.
|
anket yapmak |
|
196 |
General |
carry out a poll v.
|
anket uygulamak |
|
197 |
General |
carry out an inspection v.
|
denetim uygulamak |
|
198 |
General |
carry out an experiment v.
|
deney yapmak |
|
199 |
General |
carry out an inspection v.
|
denetim yapmak |
|
200 |
General |
carry out measurement v.
|
ölçüm yapmak |
|
201 |
General |
carry into effect v.
|
hayata geçirmek |
|
202 |
General |
carry into effect v.
|
gerçekleştirmek |
|
203 |
General |
carry out an attack v.
|
saldırı gerçekleştirmek |
|
204 |
General |
carry out an attack v.
|
saldırı yapmak |
|
205 |
General |
carry out an attack v.
|
saldırıda bulunmak |
|
206 |
General |
carry out v.
|
icra etmek |
|
207 |
General |
carry out an operation v.
|
operasyon düzenlemek |
|
208 |
General |
carry out an activity v.
|
faaliyet yürütmek |
|
209 |
General |
carry out an operation v.
|
operasyon gerçekleştirmek |
|
210 |
General |
carry out an assault v.
|
operasyon gerçekleştirmek |
|
211 |
General |
carry out an operation v.
|
operasyon yürütmek |
|
212 |
General |
carry out an assault v.
|
operasyon yürütmek |
|
213 |
General |
carry out a policy v.
|
politika izlemek |
|
214 |
General |
carry out sentence v.
|
ceza uygulamak |
|
215 |
General |
carry out massacre v.
|
soykırım yapmak |
|
216 |
General |
carry out genocide v.
|
soykırım yapmak |
|
217 |
General |
carry out lobbying activities v.
|
lobi faaliyeti yürütmek |
|
218 |
General |
carry out negotiations v.
|
görüşmelerde bulunmak |
|
219 |
General |
carry on a task v.
|
görev yürütmek |
|
220 |
General |
carry v.
|
(toplama ve çarpmada sayıyı sonuncu basamağa) geçirmek |
|
221 |
General |
carry a penalty of … imprisonment v.
|
hapis cezasına çarptırmak |
|
222 |
General |
carry a gun v.
|
silah taşımak |
|
223 |
General |
carry out instruction v.
|
talimat yerine getirmek |
|
224 |
General |
carry out valuation v.
|
değerleme yapmak |
|
225 |
General |
carry out v.
|
gerçeğe dönüştürmek |
|
226 |
General |
carry a step forward v.
|
bir adım ileriye taşımak |
|
227 |
General |
carry a step further v.
|
bir adım ileriye taşımak |
|
228 |
General |
carry the traces of v.
|
izlerini taşımak |
|
229 |
General |
carry to success v.
|
başarıya taşımak |
|
230 |
General |
carry a torch for v.
|
karşılık görmeksizin sevmek |
|
231 |
General |
carry out massacre v.
|
katliam işlemek |
|
232 |
General |
carry on the spirit v.
|
ruhunu yaşatmak |
|
233 |
General |
carry off v.
|
alıp götürmek |
|
234 |
General |
carry off v.
|
kolayca ve başarılı bir biçimde yapmak |
|
235 |
General |
carry on v.
|
yürütmek |
|
236 |
General |
carry out a project v.
|
proje gerçekleştirmek |
|
237 |
General |
carry v.
|
sürdürmek |
|
238 |
General |
carry out a project v.
|
projeyi yürütmek |
|
239 |
General |
carry out an interview v.
|
mülakat gerçekleştirmek |
|
240 |
General |
carry on v.
|
yapmak |
|
241 |
General |
carry along v.
|
sürekli desteklemek |
|
242 |
General |
carry along v.
|
aynı görüşü paylaşmak |
|
243 |
General |
carry on v.
|
varlığını sürdürmek |
|
244 |
General |
carry out v.
|
ifa etmek |
|
245 |
General |
carry conviction v.
|
doğruluğuna inandırmak |
|
246 |
General |
carry conviction v.
|
inandırıcı gelmek |
|
247 |
General |
carry conviction v.
|
inandırıcı olmak |
|
248 |
General |
back carry v.
|
sırtta taşımak |
|
249 |
General |
carry out partially v.
|
kısmen gerçekleştirmek |
|
250 |
General |
carry out partly v.
|
kısmen gerçekleştirmek |
|
251 |
General |
carry out a procedure v.
|
işlemi gerçekleştirmek |
|
252 |
General |
carry out a policy v.
|
siyaset gütmek |
|
253 |
General |
carry out a policy v.
|
politika gütmek |
|
254 |
General |
carry out cooperation v.
|
işbirliği yürütmek |
|
255 |
General |
carry off v.
|
ölüme neden olmak |
|
256 |
General |
carry off v.
|
ölüme sebebiyet vermek |
|
257 |
General |
carry on a business v.
|
faaliyet göstermek |
|
258 |
General |
carry out an inspection v.
|
teftiş yapmak |
|
259 |
General |
carry out collectively v.
|
bir arada yürütmek |
|
260 |
General |
carry out in cooperation v.
|
bir arada yürütmek |
|
261 |
General |
carry on one's works v.
|
çalışmalarını sürdürmek |
|
262 |
General |
carry on one's studies v.
|
çalışmalarını sürdürmek |
|
263 |
General |
carry into future v.
|
geleceğe taşımak |
|
264 |
General |
carry germ v.
|
mikrop taşımak |
|
265 |
General |
carry all kinds of germs v.
|
her türlü mikrobu taşımak |
|
266 |
General |
carry out a policy v.
|
politika uygulamak |
|
267 |
General |
carry on the activities v.
|
faaliyetlerini sürdürmek |
|
268 |
General |
carry on the activity v.
|
faaliyet sürdürmek |
|
269 |
General |
carry on the activities v.
|
faaliyetleri sürdürmek |
|
270 |
General |
carry out a transaction v.
|
işlemi gerçekleştirmek |
|
271 |
General |
carry out a transaction v.
|
işlem gerçekleştirmek |
|
272 |
General |
carry out together v.
|
ortak yürütmek |
|
273 |
General |
carry out jointly v.
|
ortak yürütmek |
|
274 |
General |
carry on/continue one's operations v.
|
operasyonlarını sürdürmek |
|
275 |
General |
carry virus v.
|
virüs taşımak |
|
276 |
General |
carry heavy loads v.
|
ağır yükler taşımak |
|
277 |
General |
put/bring/carry something into effect v.
|
(bir şeyi) kuvveden fiile çıkarmak |
|
278 |
General |
carry a pocket watch v.
|
cep saati taşımak |
|
279 |
General |
carry gun on plane v.
|
uçakta silah taşımak |
|
280 |
General |
carry a lot of cash v.
|
yüklü miktarda nakit para taşımak |
|
281 |
General |
carry on a tradition v.
|
bir geleneği sürdürmek |
|
282 |
General |
carry to term v.
|
(hamileliği) sonuna kadar götürmek |
|
283 |
General |
carry out a fire drill v.
|
yangın tatbikatı yapmak |
|
284 |
General |
carry one step further v.
|
ileri taşımak |
|
285 |
General |
carry onward v.
|
ileri taşımak |
|
286 |
General |
carry out research v.
|
araştırma yürütmek |
|
287 |
General |
carry out (his/her) duty v.
|
görevini yürütmek |
|
288 |
General |
carry/move furniture v.
|
eşya taşımak |
|
289 |
General |
carry out a project v.
|
projeye imza atmak |
|
290 |
General |
carry out an activity v.
|
faaliyet gerçekleştirmek |
|
291 |
General |
carry heavy things v.
|
ağır şeyler kaldırmak |
|
292 |
General |
carry away an impression v.
|
aklında bir izlenim kalmak |
|
293 |
General |
carry a disease v.
|
hastalık taşımak |
|
294 |
General |
carry out the manoeuvre v.
|
manevra yapmak |
|
295 |
General |
carry v.
|
eşlik etmek |
|
296 |
General |
carry v.
|
hamile olmak |
|
297 |
General |
carry v.
|
borç hesabında yer almak |
|
298 |
General |
carry v.
|
telafi etmek |
|
299 |
General |
carry v.
|
onaylamak |
|
300 |
General |
carry v.
|
ihtiva etmek |
|
301 |
General |
carry v.
|
ele geçirmek |
|
302 |
General |
carry v.
|
aktarmak |
|
303 |
General |
carry v.
|
tavır takınmak |
|
304 |
General |
carry v.
|
(sorumluluk) taşımak |
|
305 |
General |
carry v.
|
beslemek (kin/nefret) |
|
306 |
General |
carry v.
|
doyurmak |
|
307 |
General |
carry v.
|
içermek |
|
308 |
General |
carry v.
|
ile sonuçlanmak |
|
309 |
General |
carry v.
|
ulaşmak |
|
310 |
General |
carry v.
|
ulaştırmak |
|
311 |
General |
carry v.
|
desteğini kazanmak |
|
312 |
General |
carry v.
|
dayanmak (içkiye) |
|
313 |
General |
carry v.
|
tahammül etmek (olumsuz bir etkiye) |
|
314 |
General |
carry v.
|
(başarı, süreklilik vb.) tek başına sırtlanmak |
|
315 |
General |
carry v.
|
(yaşını) göstermek |
|
316 |
General |
carry weight v.
|
bir dereceye kadar etkili olmak |
|
317 |
General |
carry weight v.
|
bir dereceye kadar sözünü geçirmek |
|
318 |
General |
carry on business v.
|
iş yapmak |
|
319 |
General |
carry arms v.
|
askerlik yapmak |
|
320 |
General |
carry a gun v.
|
silahlı olmak |
|
321 |
General |
carry v.
|
yayınlamak (tv/radyo) |
|
322 |
General |
carry v.
|
(ses) uzaklardan duyulabilmek |
|
323 |
General |
easy to carry adj.
|
kolay taşınabilir |
|
324 |
General |
carry-out adj.
|
paket ürün |
|
325 |
General |
carry-out adj.
|
restorandan alınıp eve götürülen yemek |
|
Phrasals |
|
326 |
Phrasals |
carry off v.
|
bulunduğu yerden çıkmak |
|
327 |
Phrasals |
carry off v.
|
zihinsel veya duygusal bir durumdan başka bir duruma geçmek |
|
328 |
Phrasals |
carry on v.
|
meşgul olmak |
|
329 |
Phrasals |
carry on v.
|
telaş veya kargaşaya neden olmak |
|
330 |
Phrasals |
carry on v.
|
coşkusunu göstermek |
|
331 |
Phrasals |
carry on v.
|
uygunsuz davranmak |
|
332 |
Phrasals |
carry through v.
|
sürmek |
|
333 |
Phrasals |
carry through v.
|
sürdürmek |
|
334 |
Phrasals |
carry through v.
|
devam etmek |
|
335 |
Phrasals |
carry through v.
|
katlanmak |
|
336 |
Phrasals |
carry through v.
|
emniyete almak |
|
337 |
Phrasals |
carry through v.
|
güvenli bölgeye taşımak |
|
338 |
Phrasals |
carry away v.
|
cezbetmek |
|
339 |
Phrasals |
carry off v.
|
uzağa defetmek |
|
340 |
Phrasals |
carry on v.
|
işletmek |
|
341 |
Phrasals |
carry out v.
|
sürdürmek |
|
342 |
Phrasals |
carry through v.
|
dayanmak |
|
343 |
Phrasals |
carry up v.
|
yukarı doğru taşımak |
|
344 |
Phrasals |
carry away v.
|
aldatmak |
|
345 |
Phrasals |
carry out v.
|
işletmek |
|
346 |
Phrasals |
carry off v.
|
ölümüne neden olmak |
|
347 |
Phrasals |
carry on v.
|
saçma sapan davranmak |
|
348 |
Phrasals |
carry up v.
|
yükseltmek |
|
349 |
Phrasals |
carry out v.
|
başarıya ulaştırmak |
|
350 |
Phrasals |
carry on v.
|
engellere rağmen devam etmek |
|
351 |
Phrasals |
carry up v.
|
inşa etmek |
|
352 |
Phrasals |
carry off v.
|
kabul edilir kılmak |
|
353 |
Phrasals |
carry away v.
|
kandırmak |
|
354 |
Phrasals |
carry on v.
|
yelkeni mümkün olan en fazla derecede açmak |
|
355 |
Phrasals |
carry off v.
|
cesurca dayanmak |
|
356 |
Phrasals |
carry out v.
|
nihayete erdirmek |
|
357 |
Phrasals |
carry away v.
|
ölümüne sebep olmak |
|
358 |
Phrasals |
carry away v.
|
mahvetmek |
|
359 |
Phrasals |
carry away v.
|
harap etmek |
|
360 |
Phrasals |
carry away v.
|
aklını ve mantığını ele geçirmek |
|
361 |
Phrasals |
carry away v.
|
harap olmak |
|
362 |
Phrasals |
carry (someone or something) about v.
|
beraberinde taşımak |
|
363 |
Phrasals |
carry someone or something about v.
|
beraberinde taşımak |
|
364 |
Phrasals |
carry around v.
|
beraberinde taşımak |
|
365 |
Phrasals |
carry around v.
|
hatırasını taşımak |
|
366 |
Phrasals |
carry around v.
|
kendini hep suçlu hissetmek |
|
367 |
Phrasals |
carry someone around (with oneself) v.
|
kucağında/sırtında taşımak |
|
368 |
Phrasals |
carry someone around (with oneself) v.
|
hatırasını taşımak |
|
369 |
Phrasals |
carry something around (with one) v.
|
beraberinde taşımak |
|
370 |
Phrasals |
carry (someone or something) about v.
|
yanında taşımak |
|
371 |
Phrasals |
carry someone or something about v.
|
yanında taşımak |
|
372 |
Phrasals |
carry around v.
|
yanında taşımak |
|
373 |
Phrasals |
carry around v.
|
varlığını hissetmek |
|
374 |
Phrasals |
carry around v.
|
hep (belli bir duyguyu) hissetmek |
|
375 |
Phrasals |
carry someone around (with oneself) v.
|
beraberinde taşımak |
|
376 |
Phrasals |
carry someone around (with oneself) v.
|
varlığını hissetmek |
|
377 |
Phrasals |
carry something around (with one) v.
|
yanında taşımak |
|
378 |
Phrasals |
carry (someone or something) about v.
|
kucağında taşımak |
|
379 |
Phrasals |
carry someone or something about v.
|
kucağında taşımak |
|
380 |
Phrasals |
carry around v.
|
kucağında taşımak |
|
381 |
Phrasals |
carry around v.
|
yanında bulundurmak |
|
382 |
Phrasals |
carry around v.
|
omuzlarında bir yük gibi hissetmek |
|
383 |
Phrasals |
carry something around (with one) v.
|
yanında bulundurmak |
|
384 |
Phrasals |
carry around v.
|
oraya buraya taşımak |
|
385 |
Phrasals |
carry around v.
|
her yere taşımak |
|
386 |
Phrasals |
carry (someone or something) about v.
|
her yere yanında taşımak |
|
387 |
Phrasals |
carry (someone or something) about v.
|
her yere kucağında taşımak |
|
388 |
Phrasals |
carry (someone or something) about v.
|
her zaman yanında bulundurmak |
|
389 |
Phrasals |
carry (someone or something) about v.
|
her yere yanında gezdirmek |
|
390 |
Phrasals |
carry someone or something about v.
|
her yere yanında taşımak |
|
391 |
Phrasals |
carry someone or something about v.
|
her yere kucağında taşımak |
|
392 |
Phrasals |
carry someone or something about v.
|
her zaman yanında bulundurmak |
|
393 |
Phrasals |
carry someone or something about v.
|
her yere yanında gezdirmek |
|
394 |
Phrasals |
carry someone or something around v.
|
her yere yanında taşımak |
|
395 |
Phrasals |
carry someone or something around v.
|
her yere kucağında taşımak |
|
396 |
Phrasals |
carry someone or something around v.
|
her zaman yanında bulundurmak |
|
397 |
Phrasals |
carry someone or something around v.
|
her yere yanında gezdirmek |
|
398 |
Phrasals |
carry (someone or something) along with (someone or something) v.
|
büyülemek |
|
399 |
Phrasals |
carry (someone or something) along with (someone or something) v.
|
etkisi altına almak |
|
400 |
Phrasals |
carry (someone or something) along with (someone or something) v.
|
kendinden geçirmek |
|
401 |
Phrasals |
carry (someone or something) along with (someone or something) v.
|
oyunun içine çekmek |
|
402 |
Phrasals |
carry (someone or something) along with (someone or something) v.
|
beraberinde alıp götürmek |
|
403 |
Phrasals |
carry (someone or something) along with (someone or something) v.
|
beraberinde sürüklemek |
|
404 |
Phrasals |
carry (someone or something) along with (someone or something) v.
|
her zaman yanında bulundurmak |
|
405 |
Phrasals |
carry (someone or something) along with (someone or something) v.
|
her yere yanında taşımak |
|
406 |
Phrasals |
carry (someone or something) along with (someone or something) v.
|
alıp götürmek |
|
407 |
Phrasals |
carry (someone or something) along with (someone or something) v.
|
sürüklemek |
|
408 |
Phrasals |
carry around v.
|
her yere yanında taşımak |
|
409 |
Phrasals |
carry around v.
|
her yere kucağında taşımak |
|
410 |
Phrasals |
carry around v.
|
her yere yanında gezdirmek |
|
411 |
Phrasals |
carry around v.
|
her yere kucağında gezdirmek |
|
412 |
Phrasals |
carry around v.
|
her zaman yanında bulundurmak |
|
413 |
Phrasals |
carry around v.
|
her yere yanında taşımak |
|
414 |
Phrasals |
carry around v.
|
her zaman aklında bulunmak |
|
415 |
Phrasals |
carry around v.
|
her zaman aklına gelmek |
|
416 |
Phrasals |
carry around v.
|
hiç unutamamak |
|
417 |
Phrasals |
carry around v.
|
sanki hep yanında olmak |
|
418 |
Phrasals |
carry around v.
|
bir duygudan kurtulamamak |
|
419 |
Phrasals |
carry around v.
|
vicdan azabı çekmek |
|
420 |
Phrasals |
carry around v.
|
vicdan azabından kurtulamamak |
|
421 |
Phrasals |
carry around v.
|
pişmanlık duymak |
|
422 |
Phrasals |
carry someone around (with oneself) v.
|
her yere yanında taşımak |
|
423 |
Phrasals |
carry someone around (with oneself) v.
|
her yere kucağında taşımak |
|
424 |
Phrasals |
carry someone around (with oneself) v.
|
her yere yanında gezdirmek |
|
425 |
Phrasals |
carry someone around (with oneself) v.
|
her yere kucağında gezdirmek |
|
426 |
Phrasals |
carry someone around v.
|
her zaman aklında bulunmak |
|
427 |
Phrasals |
carry someone around v.
|
her zaman aklına gelmek |
|
428 |
Phrasals |
carry someone around v.
|
hiç unutamamak |
|
429 |
Phrasals |
carry someone around v.
|
sanki hep yanında olmak |
|
430 |
Phrasals |
carry away v.
|
kendinden geçirmek |
|
431 |
Phrasals |
carry away v.
|
heyecanlandırmak |
|
432 |
Phrasals |
carry away v.
|
tutkuyla anlatmak/yapmak |
|
433 |
Phrasals |
carry away v.
|
çalmak |
|
434 |
Phrasals |
carry away v.
|
alıp götürmek |
|
435 |
Phrasals |
carry away v.
|
kaçırmak |
|
436 |
Phrasals |
carry away v.
|
(çöp) toplamak |
|
437 |
Phrasals |
carry away v.
|
alıp götürmek |
|
438 |
Phrasals |
carry away v.
|
sürüklemek |
|
439 |
Phrasals |
carry someone or something away v.
|
çalmak |
|
440 |
Phrasals |
carry someone or something away v.
|
alıp götürmek |
|
441 |
Phrasals |
carry someone or something away v.
|
kaçırmak |
|
442 |
Phrasals |
carry away v.
|
kendinden geçirmek |
|
443 |
Phrasals |
carry away v.
|
heyecanlandırmak |
|
444 |
Phrasals |
carry away v.
|
tutkuyla anlatmak/yapmak |
|
445 |
Phrasals |
carry away v.
|
aşırıya kaçmak |
|
446 |
Phrasals |
carry in (some place) v.
|
(bir yere) taşımak |
|
447 |
Phrasals |
carry in (some place) v.
|
(kapalı bir yere) götürmek |
|
448 |
Phrasals |
carry in (some place) v.
|
(bir şeyin içine) koymak |
|
449 |
Phrasals |
carry into (some place) v.
|
(bir yere) taşımak |
|
450 |
Phrasals |
carry into (some place) v.
|
(kapalı bir yere) götürmek |
|
451 |
Phrasals |
carry into (some place) v.
|
(bir şeyin içine) koymak |
|
452 |
Phrasals |
carry someone or something into some place v.
|
(bir yere) taşımak |
|
453 |
Phrasals |
carry someone or something into some place v.
|
(kapalı bir yere) götürmek |
|
454 |
Phrasals |
carry someone or something into some place v.
|
(bir şeyin içine) koymak |
|
455 |
Phrasals |
carry someone or something in v.
|
(bir yere) taşımak |
|
456 |
Phrasals |
carry someone or something in v.
|
(kapalı bir yere) götürmek |
|
457 |
Phrasals |
carry someone or something in v.
|
(bir şeyin içine) koymak |
|
458 |
Phrasals |
carry (someone or something) over to (some place) v.
|
(bir yere kadar) taşımak |
|
459 |
Phrasals |
carry (someone or something) over to (some place) v.
|
(bir şeyin yanına) götürmek |
|
460 |
Phrasals |
carry (someone or something) over to (some place) v.
|
(bir şeyin önüne/üstüne) götürüp koymak |
|
461 |
Phrasals |
carry (someone or something) about v.
|
oradan oraya taşımak |
|
462 |
Phrasals |
carry someone or something about v.
|
oradan oraya taşımak |
|
463 |
Phrasals |
carry someone or something around v.
|
oradan oraya taşımak |
|
464 |
Phrasals |
carry something on v.
|
araca koymak/yerleştirmek |
|
465 |
Phrasals |
carry something onto something v.
|
araca koymak/yerleştirmek |
|
466 |
Phrasals |
carry someone into some place v.
|
birini bir yere taşımak |
|
467 |
Phrasals |
carry away v.
|
başını döndürmek |
|
468 |
Phrasals |
carry someone in v.
|
birini bir yere taşımak |
|
469 |
Phrasals |
carry through v.
|
başarmak |
|
470 |
Phrasals |
carry something with v.
|
beraberinde taşımak |
|
471 |
Phrasals |
carry someone somewhere v.
|
birine bir yere kadar eşlik etmek |
|
472 |
Phrasals |
carry up into v.
|
bir şeyin içine karışmak |
|
473 |
Phrasals |
carry someone somewhere v.
|
birini bir yere götürmek |
|
474 |
Phrasals |
carry something with one v.
|
beraberinde taşımak |
|
475 |
Phrasals |
carry away v.
|
çekip sürüklemek |
|
476 |
Phrasals |
carry away v.
|
coşturmak |
|
477 |
Phrasals |
carry someone back to some time v.
|
geçmişte bir zamana götürmek |
|
478 |
Phrasals |
carry something back v.
|
geri götürmek |
|
479 |
Phrasals |
carry someone back to some time v.
|
geçmişe götürmek |
|
480 |
Phrasals |
carry away v.
|
heyecanlandırmak |
|
481 |
Phrasals |
carry out v.
|
sonuca ulaştırmak |
|
482 |
Phrasals |
carry something down v.
|
(raftan/çatı katıdan vb) aşağıya indirmek |
|
483 |
Phrasals |
carry through v.
|
üstesinden gelmek |
|
484 |
Phrasals |
carry through v.
|
yüreklendirerek desteklemek |
|
485 |
Phrasals |
carry something with v.
|
yanında taşımak |
|
486 |
Phrasals |
cannot carry on without someone or something v.
|
(birisi veya bir şey) olmadan yapamamak |
|
487 |
Phrasals |
carry something over from something v.
|
(eşyaları vb) (uzak bir yerden) getirmek |
|
488 |
Phrasals |
carry something along with someone v.
|
(bir şeyi) yanında getirmek |
|
489 |
Phrasals |
carry someone around with oneself v.
|
(bir kimseyi/bebek vb) beraberinde taşımak |
|
490 |
Phrasals |
carry something with one v.
|
yanında taşımak |
|
491 |
Phrasals |
carry something around with one v.
|
(bir şeyi) beraberinde/yanında taşımak |
|
492 |
Phrasals |
carry (something) to extremes v.
|
tadını kaçırmak |
|
493 |
Phrasals |
carry (something) to extremes v.
|
abartmak |
|
494 |
Phrasals |
carry (something) to extremes v.
|
suyunu çıkarmak |
|
495 |
Phrasals |
carry (one) back v.
|
(birini) geçmişe götürmek |
|
496 |
Phrasals |
carry (one) back v.
|
(birine) eski bir zamanı hatırlatmak |
|
497 |
Phrasals |
carry (someone or something) along with (someone or something) v.
|
birini ya da bir şeyi peşi sıra sürüklemek |
|
498 |
Phrasals |
carry (someone or something) along with (someone or something) v.
|
bir şeyi yanında taşımak |
|
499 |
Phrasals |
carry someone along (with something) v.
|
(bir şeyin peşi sıra) gitmek |
|
500 |
Phrasals |
carry someone along v.
|
birini ya da bir şeyi peşi sıra sürüklemek |
|