|
- My mother told me to clean the room.
- Annem odayı temizlememi söyledi.
- He ordered me to clean the room.
- O, bana odayı temizlememi emretti.
- He'll make someone clean the room.
- Birine odayı temizletecek.
- Tom cleaned the room.
- Tom odayı temizledi.
- They have to clean the room.
- Odayı temizlemek zorundalar.
- Shall I clean the room?
- Odayı temizleyeyim mi?
- Will you help me clean the room?
- Odayı temizlememe yardım eder misin?
- She cleaned the room.
- O, odayı temizledi.
- Clean the room.
- Odayı temizle.
- It was my turn to clean the room.
- Odayı temizleme sırası benimdi.
- Must I clean the room?
- Odayı temizlemek zorunda mıyım?
- I should clean the room.
- Odayı temizlemem gerekiyor.
- She cleaned the room.
- Odayı temizledi.
- I should clean the room.
- Odayı temizlemeliyim.
- Mother told me to clean the room.
- Annem odamı temizlememi söyledi.
- I've finished cleaning the room.
- Odayı temizlemeyi bitirdim.
- She cleaned the room, and ran errands.
- Odayı temizledi, ve ayak işlerini yaptı.
- He made her clean the room.
- Ona odayı temizletti.
- It was my turn to clean the room.
- Odayı temizleme sırası bendeydi.
- All of us were busy cleaning the room.
- Hepimiz odayı temizlemekle meşguldük.
- Tom didn't have much time to clean the room before Mary arrived.
- Mary gelmeden önce Tom'un odayı temizlemek için fazla zamanı yoktu.
- My mother told me to clean the room.
- Annem bana odayı temizlememi söyledi.
- My mother cleans the room.
- Annem odayı temizliyor.
- Has Mary cleaned the room yet?
- Mary odayı temizledi mi?
- He ordered me to clean the room.
- Odayı temizlememi emretti.
- Our teacher made us clean the room.
- Öğretmenimiz bize odayı temizletti.
- What I'll do is clean the room.
- Benim yapacağım şey odayı temizlemek.
- She cleaned the room for me.
- Benim için odayı temizledi.
- She cleaned the room, and ran errands.
- Odayı temizler ve ayak işlerini yapardı.
- It took me three days to clean the room.
- Odayı temizlemek üç günümü aldı.
- Tom's desk was so untidy that the cleaner refused to clean the room.
- Tom'un masası o kadar dağınıktı ki temizlikçi odayı temizlemeyi reddetti.
- What I'll do is clean the room.
- Benim yapacağım şey odayı temizlemektir.
- Mother told me to clean the room.
- Annem bana odayı temizlememi söyledi.
Show More (30)
|
