|
- I shall now come back to three points.
- Şimdi üç noktaya geri döneceğim.
- We shall come back to that issue in our final proposal.
- Nihai teklifimizde bu konuya tekrar döneceğiz.
- I understand that at some stage the Commission will be coming back with proposals on that.
- Anladığım kadarıyla Komisyon bir aşamada bu konuda önerilerle geri dönecek.
- Now to the withdrawal of tankers, to come back to my report.
- Şimdi raporuma dönecek olursak tankerlerin geri çekilmesi konusuna gelelim.
- I will come back to those in my explanation of vote.
- Oylama ile ilgili açıklamalarımda bunlara geri döneceğim.
- I shall come back to that later.
- Bu konuya daha sonra döneceğim.
- I will come back to you on this matter.
- Bu konuda size geri döneceğim.
- Some of us have just come back from Porto Alegre.
- Bazılarımız Porto Alegre'den yeni döndük.
- We can then come back to the colleagues who have asked these questions.
- Daha sonra bu soruları soran meslektaşlarımıza geri dönebiliriz.
- I should therefore like, for a moment, to come back to the result.
- Bu nedenle bir an için sonuca geri dönmek istiyorum.
- I shall certainly come back to why this could not be proposed at this specific moment in time.
- Bunun neden şu anda önerilemediği konusuna mutlaka geri döneceğim.
- I was in no doubt that I caught it when I came back to this Parliament after the summer recess.
- Yaz tatilinden sonra bu Parlamentoya geri döndüğümde bunu yakaladığımdan hiç şüphem yoktu.
- We will have a chance to assess them as soon as we have received them and then come back on these issues.
- Bunları alır almaz değerlendirme şansımız olacak ve daha sonra bu konulara tekrar döneceğiz.
- We will have to come back to it later.
- Bu konuya daha sonra tekrar dönmemiz gerekecek.
- I know it is difficult to come back to this question again and again.
- Bu soruya tekrar tekrar dönmenin zor olduğunu biliyorum.
- It has come back to us from conciliation quite satisfactorily.
- Uzlaşmadan bize oldukça tatmin edici bir şekilde geri döndü.
- We do not need to come back to that issue; we need to ensure that what we decided as a parliament is now applied.
- Bu konuya tekrar dönmemize gerek yok; parlamento olarak aldığımız kararların uygulanmasını sağlamamız gerekiyor.
- I shall now come back to budgetary concerns relating to the reform.
- Şimdi reformla ilgili bütçe kaygılarına geri döneceğim.
- I am sure that we can come back to this issue later.
- Bu konuya daha sonra tekrar dönebileceğimizden eminim.
- I believe that the US must reconsider its position and come back to Bonn with some really good proposals.
- ABD'nin tutumunu yeniden gözden geçirmesi ve Bonn'a gerçekten iyi tekliflerle dönmesi gerektiğine inanıyorum.
- I wish to come back to a more basic problem.
- Daha temel bir soruna dönmek istiyorum.
- If we send this back to the committee, I cannot promise in which form it will come back.
- Eğer bunu komiteye geri gönderirsek, hangi şekilde geri döneceği konusunda söz veremem.
- We must not forget that the money and the profits that are being made by these companies are coming back into Europe.
- Bu şirketler tarafından kazanılan para ve kârın Avrupa'ya geri döndüğünü unutmamalıyız.
- There is of course one matter we keep coming back to.
- Elbette dönüp dolaşıp geldiğimiz bir konu var.
- There is, nonetheless, a point that I would like to come back to, which is the issue of emergency aid.
- Bununla birlikte tekrar dönmek istediğim bir nokta var, o da acil yardım konusu.
- Coming back to political issues, I have three wishes for Gothenburg.
- Siyasi konulara dönecek olursak, Göteborg için üç dileğim var.
- I will be coming back to this.
- Buna geri döneceğim.
- We will have a chance to assess them as soon as we have received them and then come back on these issues.
- Bunları alır almaz değerlendirme şansımız olacak ve daha sonra bu konulara geri döneceğiz.
- Without that, Europe will not function and we will be coming back to these issues over and over again.
- Bu olmadan, Avrupa işlevini yerine getiremeyecek ve bu konulara tekrar tekrar geri döneceğiz.
- I am sure we will come back to this issue later.
- Bu konuya daha sonra tekrar döneceğimizden eminim.
- I apologise for coming back to the same problem.
- Aynı soruna geri döndüğüm için özür dilerim.
- I will come back to them shortly.
- Kısa süre içinde onlara geri döneceğim.
- I am sure that we can come back to this issue later.
- Eminim ki bu konuya daha sonra geri dönebiliriz.
- I will come back to this.
- Buna geri döneceğim.
- I will come back to the honourable Member of Parliament on the first question as soon as possible.
- İlk soruyla ilgili olarak Sayın Parlamento Üyesi'ne mümkün olan en kısa sürede geri döneceğim.
- Nonetheless, I wish to come back to a more basic problem.
- Bununla birlikte daha temel bir soruna geri dönmek istiyorum.
- After that intervention inspired by naked self-interest, may I come back to more important matters of the day?
- Düpedüz kişisel çıkarlardan kaynaklı bu müdahalenin ardından, günün daha önemli meselelerine geri dönebilir miyim?
- But since I was absent during the last debate, I would like to come back to it.
- Ancak son tartışma sırasında bulunmadığım için bu konuya geri dönmek istiyorum.
- I would be happy to come back to the debate on the WTO and the links between these issues.
- DTÖ ve bu konular arasındaki bağlantılar hakkındaki tartışmaya geri dönmekten mutluluk duyarım.
- We will therefore have to come back to this.
- Dolayısıyla bu konuya tekrar dönmemiz gerekecek.
- These are the questions that we need to come back to.
- Tekrar dönmemiz gereken sorular bunlardır.
- I will come back to this.
- Bu konuya tekrar döneceğim.
- I put it here on my seat and when I came back it was gone.
- Buraya koltuğumun üzerine koydum ve geri döndüğümde gitmişti.
- These are worrying questions and we will come back to them.
- Bunlar endişe verici sorular ve bunlara geri döneceğiz.
- I will come back to you on this matter.
- Bu konuyla ilgili olarak size geri döneceğim.
- We do not need to come back to that issue; we need to ensure that what we decided as a parliament is now applied.
- Bu konuya geri dönmemize gerek yok; parlamento olarak aldığımız kararların uygulanmasını sağlamamız gerekiyor.
- Now we come back to the point mentioned in the first paragraph.
- Şimdi ilk paragrafta bahsedilen noktaya geri dönüyoruz.
- We all touched another side and came back different.
- Hepimiz başka bir tarafa dokunduk ve farklı bir şekilde geri döndük.
- We all touched another side and came back different.
- Hepimiz öteki tarafa değip geçtik ve farklı şekillerde geri döndük.
- They were supposed to come back with a decision three days ago.
- Üç gün önce bir kararla dönmeleri gerekiyordu.
- I promised to come back to resource leveling and even critical chain analysis and this is why.
- Kaynak seviyelendirmeye ve hatta kritik zincir analizine geri döneceğime söz verdim ve sebep de bu işte.
- You get out, plant the bomb, and come back fast.
- Dışarı çık, bombayı yerleştir ve hızlıca dön.
- If you ever want to come back, just write to me.
- Geri dönmek istersen bana yazman yeterli.
- Now we come back to the point mentioned in the first paragraph.
- Şimdi ilk paragrafta bahsettiğimiz konuya geri dönüyoruz.
- We all touched another side and came back different.
- Hepimiz öteki tarafa dokunduk ve farklı biri olarak geri döndük.
- If you ever want to come back, just write to me.
- Eğer geri dönmek istersen bana yazman yeterli.
- I promised to come back to resource leveling and even critical chain analysis and this is why.
- Kaynak seviyelendirme ve hatta kritik zincir analizine geri döneceğime söz verdim ve olanlar bu yüzden işte.
- If you ever want to come back, just write to me.
- Eğer geri dönmek istersen, bana yazman yeterli.
- I'll never come back here.
- Asla buraya dönmeyeceğim.
- Tom knew he'd never come back to Boston again.
- Tom, Boston'a bir daha asla geri dönmeyeceğini biliyordu.
- Tom has just come back from Boston.
- Tom az önce Boston'dan geri döndü.
- Tom is going to come back here tonight.
- Tom bu gece buraya geri dönecek.
- Tom has come back from Boston.
- Tom Boston'dan döndü.
- We came back to camp before dark.
- Karanlıktan önce kampa geri döndük.
- We have to stay a decision until he comes back.
- O dönene kadar bir karar vermeliyiz.
- By the time you came back, I'd already left.
- Sen döndüğünde ben çoktan gitmiştim.
- It won't be long before Tom comes back.
- Tom'un dönmesi uzun sürmez.
- When are you coming back to Boston?
- Boston'a ne zaman geri dönüyorsun?
- I expect her to come back before lunch.
- Öğle yemeğinden önce dönmesini bekliyorum.
- When I came back, my car was gone.
- Döndüğümde, arabam çalınmıştı.
- Tom had an opportunity to come back.
- Tom'un geri dönme fırsatı vardı.
- He left Japan never to come back.
- Bir daha geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.
- I think you should come back to Boston.
- Bence Boston'a dönmelisin.
- I'm not sure when he'll come back.
- Ne zaman döneceğinden emin değilim.
- What makes you so sure Tom will want to come back?
- Tom'un geri dönmek isteyeceğinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?
- Aren't you coming back in?
- İçeri dönmüyor musun?
- He is at work now, but will come back at seven.
- Şu anda işte ama saat yedide dönecek.
- I really hope that Tom will come back.
- Ben gerçekten Tom'un döneceğini umuyorum.
- Come back home before night falls.
- Gece çökmeden eve dön.
- The vampire came back to life in his coffin.
- Vampir tabutunda hayata geri döndü.
- Aren't you coming back in?
- Geri dönmeyecek misin?
- Do you know when he'll come back?
- Ne zaman döneceğini biliyor musun?
- It's all coming back to me.
- Hepsi bana geri dönüyor.
- Why didn't Tom come back for Mary?
- Tom neden Mary için geri dönmedi?
- Can Tom come back?
- Tom geri dönebilir mi?
- Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
- Ne zaman bir yolculuktan dönse, kızı için bir hediye getirir.
- I'll come back this afternoon.
- Bu öğleden sonra döneceğim.
- I should've told you not to come back here.
- Sana buraya dönmemeni söylemeliydim.
- Jiro has not come back from New York yet.
- Jiro henüz New York'tan dönmedi.
- I would like to leave this town and never come back.
- Bu şehri terk etmek ve bir daha asla geri dönmemek istiyorum.
- What time do you think he'll come back?
- Sence ne zaman döner?
- No one came back alive from there.
- Oradan kimse canlı dönmedi.
- Tom came back inside the room.
- Tom odaya döndü.
- We spent a few days together in Paris before coming back to Boston.
- Boston'a dönmeden önce Paris'te birlikte birkaç gün geçirdik.
- How did you persuade Tom to come back home?
- Tom'u eve dönmeye nasıl ikna ettin?
- Has Tom come back already?
- Tom geri döndü mü?
- Nobody's ever come back from there.
- Kimse oradan geri dönemedi.
- He never came back.
- Bir daha geri dönmedi.
- I always knew Tom would come back.
- Tom'un geri döneceğini hep biliyordum.
- I'll wait here until they come back.
- Onlar dönene kadar burada bekleyeceğim.
- I've agreed to come back.
- Geri dönmeyi kabul ettim.
- I think it's time for you to come back home.
- Bence eve dönme vaktiniz geldi.
- When are you coming back here?
- Buraya ne zaman döneceksin?
- I might not have to come back here again tomorrow.
- Yarın buraya tekrardan geri dönmem gerekmeyebilir.
- I will be gone by the time she comes back.
- O geri dönmeden önce gitmiş olacağım.
- I don't think that Tom will ever come back.
- Tom'un geri döneceğini sanmıyorum.
- Tom has come back.
- Tom geri döndü.
- I'm not coming back here.
- Buraya geri dönmeyeceğim.
- Wait until I come back.
- Dönene kadar bekleyin.
- I'll explain to you how to use it when I come back.
- Geri döndüğümde size onu nasıl kullanacağınızı açıklayacağım.
- Please come back to Boston.
- Lütfen Boston'a geri dönün.
- My uncle comes back from America next Monday.
- Amcam gelecek Pazartesi Amerika'dan dönecek.
- Is Tom coming back tonight?
- Tom bu gece dönecek mi?
- Which dead musician would you like to come back as a zombie?
- Hangi ölü müzisyenin zombi olarak geri dönmesini istersin?
- I heard that Tom came back to Boston for Christmas.
- Tom'un Noel için Boston'a döndüğünü duydum.
- Did Tom come back?
- Tom geri döndü mü?
- I was very warmly dressed, so I came back to take something off.
- Çok kalın giyinmiştim, bu yüzden bir şeyler çıkarmak için geri döndüm.
- Tom retired ten years ago, but is now trying to come back.
- Tom on yıl önce emekli oldu ama şimdi geri dönmeye çalışıyor.
- Please give him the news when he comes back.
- Lütfen geri döndüğünde ona haberleri verin.
- I hoped he would come back home for the holiday.
- Tatil için eve döneceğini umuyordum.
- Once you leave here, you can't come back again.
- Buradan bir kez ayrılırsan, bir daha geri dönemezsin.
- I came back from Boston a few days ago.
- Birkaç gün önce Boston'dan döndüm.
- I've just come back from Sweden.
- İsveç'ten yeni döndüm.
- At what time are you coming back?
- Saat kaçta dönüyorsun?
- Sami came back to the mosque.
- Sami camiye geri döndü.
- If you want, I can come back.
- Eğer istersen, geri dönebilirim.
- Dan came back home tired.
- Dan eve yorgun döndü.
- Wait here until I come back.
- Ben dönene kadar burada bekle.
- Please wait till he comes back.
- Lütfen o dönünceye kadar bekle.
- They haven't come back yet.
- Henüz geri dönmediler.
- I want to leave this city and never come back.
- Bu şehri terk etmek ve asla geri dönmemek istiyorum.
- Ask him when she will come back.
- Ona ne zaman döneceğini sor.
- My father was already at home when I came back.
- Ben döndüğümde babam zaten evdeydi.
- When is she coming back?
- Ne zaman dönecek?
- When are you coming back?
- Ne zaman geri dönüyorsun?
- Tom will be here when you come back.
- Döndüğünde Tom burada olacak.
- Sami asked Layla to come back home.
- Sami, Layla'dan eve dönmesini istedi.
- Tom wants us to come back.
- Tom geri dönmemizi istiyor.
- I'll come back for him.
- Onun için geri dönerim.
- You'll have to come back to Boston eventually.
- Eninde sonunda Boston'a dönmek zorunda kalacaksın.
- I'll come back for her.
- Onun için geri dönerim.
- When did you come back from Germany?
- Almanya'dan ne zaman döndünüz?
- He came back at six.
- O, altıda döndü.
- I don't know when my mother will come back.
- Annemin ne zaman döneceğini bilmiyorum.
- Do you want to come back home?
- Eve dönmek ister misin?
- I think you should come back to Boston.
- Boston'a dönmen gerektiğini düşünüyorum.
- I'm happy Tom has come back home.
- Tom eve döndüğü için mutluyum.
- My cat ran away and never came back.
- Kedim kaçtı ve asla geri dönmedi.
- I won't come back here for a long time.
- Uzun bir süre buraya geri dönmeyeceğim.
- I hoped he would come back home for the holiday.
- Bayrama eve döneceğini ummuştum.
- I promise to come back early.
- Erken dönmek için söz veriyorum.
- I've just come back.
- Ben az önce geri döndüm.
- The air got cooler when I was coming back home on my bike.
- Bisikletimle eve dönerken hava serinledi.
- I don't come back here very often.
- Buraya çok sık dönmüyorum.
- He came back at five o'clock.
- Saat beşte döndü.
- Does Tom need to come back here tomorrow?
- Tom yarın buraya dönmeli mi?
- I hoped you would come back home for the holiday.
- Tatil için eve döneceğini umuyordum.
- I just heard that Tom and Mary are coming back to Boston for Christmas.
- Tom ve Mary'nin Noel için Boston'a döneceklerini duydum.
- Mike came back from the library at five.
- Mike kütüphaneden beşte döndü.
- She came back soon after five o'clock.
- O saat beşten hemen sonra geri döndü.
- I want to come back here.
- Buraya geri dönmek istiyorum.
- I'll wait here till she comes back.
- O dönene kadar burada bekleyeceğim.
- I'm not coming back for a while.
- Bir süre geri dönmüyorum.
- You've come back to be with Tom, haven't you?
- Tom'la birlikte olmak için geri döndün, değil mi?
- You have to come back in 30 minutes.
- Otuz dakika içinde geri dönmelisin.
- Tom came back from Australia.
- Tom Avustralya'dan döndü.
- I fell asleep before father came back home.
- Babam eve dönmeden önce uykuya daldım.
- I will have her call you as soon as she comes back.
- Döner dönmez sizi aramasını söyleyeceğim.
- I won't be coming back with Tom.
- Tom'la geri dönmeyeceğim.
- He will telephone you immediately when he comes back.
- Döndüğünde hemen size telefon edecek.
- Do I need to come back here tomorrow?
- Yarın buraya dönmem gerekiyor mu?
- We want to come back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istiyoruz.
- I heard Tom came back.
- Tom'un döndüğünü duydum.
- He didn't come back to the base yesterday.
- Dün üsse geri dönmedi.
- I don't think Tom will ever come back to Boston.
- Tom'un hiç Boston'a dönmeyeceğini sanmıyorum.
- Sami wants to come back.
- Sami geri dönmek istiyor.
- I wonder if my brother will ever come back.
- Kardeşimin geri dönüp dönmeyeceğini merak ediyorum.
- Tom and Mary have just come back from Boston.
- Tom ve Mary Boston'dan yeni döndüler.
- My father has recently come back to Japan.
- Babam yakın zamanda Japonya'ya geri döndü.
- Let's leave things as they are until he comes back.
- O dönünceye kadar her şeyi olduğu gibi bırakalım.
- When we come back, we'll have Tom with us.
- Geri döndüğümüzde Tom da bizimle olacak.
- What time do you think he'll come back?
- Onun hangi saatte döneceğini düşünüyorsun?
- I advised Tom to come back home as soon as he could.
- Tom'a mümkün olduğunca çabuk eve dönmesini tavsiye ettim.
- I always wondered whether you'd come back.
- Geri dönüp dönmeyeceğini hep merak etmişimdir.
- She will come back from school by six o'clock.
- Saat altıya kadar okuldan dönecek.
- He came back from America.
- Amerika'dan geri döndü.
- When will you come back home?
- Ne zaman eve döneceksin?
- I'm sure that Tom will come back soon.
- Tom'un yakında geri döneceğine eminim.
- Tom is waiting for his daughter to come back home from the dance.
- Tom, kızının danstan eve geri dönmesini bekliyor.
- Tom is waiting for Mary to come back home.
- Tom, Mary'nin eve dönmesini bekliyor.
- Let's come back home!
- Eve geri dönelim!
- She had been in the hospital for a week before her husband came back.
- Kocası dönene kadar bir hafta hastanede kalmıştı.
- Just like I thought, the contractor came back today, begging for more time.
- Düşündüğüm gibi, yüklenici bugün daha fazla zaman için yalvararak geri döndü.
- Tell them I'm coming back.
- Onlara geri döneceğimi söyle.
- Tom came back home a while ago.
- Tom bir süre önce eve döndü.
- Ask her when she comes back.
- O geri döndüğünde ona sor.
- I've decided to let you come back to work.
- İşe geri dönmene izin vermeye karar verdim.
- I wish you'd consider coming back to Boston.
- Keşke Boston'a dönmeyi düşünseydin.
- Do you come back from Tibet?
- Tibet'ten geri dönüyor musun?
- I'll wait here until he comes back.
- O dönünceye kadar burada bekleyeceğim.
- I don't think she will come back by five.
- Beşe kadar döneceğini sanmıyorum.
- Tom said that Mary was coming back.
- Tom, Mary'nin geri döneceğini söyledi.
- Tom is waiting for his daughter to come back home from the dance.
- Tom kızının danstan eve dönmesini bekliyor.
- Will you come back home soon?
- Yakında eve dönecek misin?
- I have just come back from a long trip.
- Uzun bir yolculuktan yeni döndüm.
- Tom is coming back to Boston next week.
- Tom gelecek hafta Boston'a dönüyor.
- I want to come back.
- Dönmek istiyorum.
- Tom isn't coming back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmeyecek.
- I'll come back soon.
- Yakında geri döneceğim.
- Maybe you'll come back to me?
- Belki bana geri dönersin?
- Ask him when she will come back.
- Onun ne zaman geri döneceğini ona sor.
- You may go out only if you come back soon.
- Kısa sürede geri dönmek şartıyla dışarı çıkabilirsin.
- Ask him when he will come back.
- Ne zaman döneceğini sor.
- How do you come back from something like that?
- Böyle bir şeyden nasıl geri dönersin?
- Mary's father was a sailor who never came back.
- Mary'nin babası asla geri dönmemiş olan bir denizciydi.
- Is Tom likely to come back?
- Tom geri dönecek gibi mi?
- He comes back from Singapore next January.
- Önümüzdeki Ocak ayında Singapur'dan dönecek.
- I'm never coming back.
- Asla geri dönmeyeceğim.
- I'll explain to you how to use it when I come back.
- Döndüğümde nasıl kullanacağınızı anlatacağım.
- I came back home.
- Eve geri döndüm.
- I think Tom will be coming back next week.
- Sanırım Tom haftaya geri dönecek.
- Ask her when she comes back.
- Ne zaman döneceğini sor.
- Tom could hardly believe his ears when he heard that Mary was coming back home to stay.
- Tom, Mary'nin kalmak için eve döneceğini duyduğunda kulaklarına inanamadı.
- That's why I came back so soon.
- Bu kadar çabuk dönmemin sebebi, o.
- Tom came back inside the room.
- Tom odaya geri döndü.
- I don't know for certain when he'll come back.
- Ne zaman döneceğini bilmiyorum.
- Mom and dad came back home.
- Annem ve babam eve döndüler.
- We'll have to come back.
- Geri dönmek zorunda kalacağız.
- I thought you were never going to come back.
- Asla geri dönmeyeceğini sanıyordum.
- Tom came back covered in mud.
- Tom çamur içinde geri döndü.
- Let me know when you're coming back.
- Ne zaman döneceğini haber ver.
- I heard that Tom come back to Boston for Christmas.
- Tom'un Noel için Boston'a döndüğünü duydum.
- I will go when he comes back.
- O geri döndüğünde gideceğim.
- She'll tell him about it when she comes back.
- Döndüğünde bunu ona anlatacak.
- I want to come back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istiyorum.
- We came back on Monday.
- Pazartesi günü döndük.
- I will leave home when my mother comes back.
- Annem döndüğünde evden ayrılacağım.
- Let's wait here until he comes back.
- O dönene kadar burada bekleyelim.
- I'll come back home as soon as I can.
- Elimden geldiğince çabuk eve döneceğim.
- Tom's father never came back home before nine or ten.
- Tom'un babası eve 9-10'dan önce dönmezdi.
- He left Japan never to come back.
- O asla geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.
- I'll come back at around 7 or 8 o'clock.
- Saat 7 ya da 8 gibi döneceğim.
- He will telephone you immediately when he comes back.
- Geri dönünce seni hemen arayacak.
- Are you sure you're ready to come back home?
- Eve dönmeye hazır olduğuna emin misin?
- Should I wait for her to come back?
- Dönmesini beklemeli miyim?
- Are they coming back tonight?
- Bu gece dönüyorlar mı?
- Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
- Dün gece partiden geç dönmeme rağmen, sabah bir papatya kadar tazeydim.
- Tom said he was coming back.
- Tom geri döneceğini söyledi.
- I want to come back.
- Geri dönmek istiyorum.
- At what time will your girlfriend come back home?
- Kız arkadaşın ne zaman eve dönecek?
- Has Tom come back?
- Tom geri döndü mü?
- You'll come back, won't you?
- Döneceksin, değil mi?
- Tom hasn't come back from Boston yet.
- Tom henüz Boston'dan dönmedi.
- Aren't you coming back tomorrow?
- Yarın dönmeyecek misin?
- He had come back from China.
- Çin'den dönmüştü.
- No one came back alive from there.
- Hiç kimse oradan canlı dönmedi.
- I'm coming back to Boston.
- Boston'a geri dönüyorum.
- I wonder when Tom will come back to Boston.
- Tom'un Boston'a ne zaman döneceğini merak ediyorum.
- Tom is going to come back to pick Mary up.
- Tom, Mary'yi almak için geri dönecek.
- Does she plan on coming back home on Monday?
- Pazartesi günü eve dönmeyi planlıyor mu?
- Why hasn't Tom come back yet?
- Neden Tom henüz dönmedi?
- She's not coming back.
- Geri dönmeyecek.
- Let's come back home!
- Hadi eve dönelim!
- When I came back, my car was gone.
- Geri döndüğümde arabam gitmişti.
- Tom isn't coming back on Monday.
- Tom pazartesi dönmeyecek.
- Are you coming back in?
- İçeri dönecek misin?
- He came back last night around nine.
- Dün gece dokuz gibi döndü.
- Jim wrote to me last week and said he had come back two months before.
- Jim geçen hafta bana yazdı ve iki ay önce geri döndüğünü söyledi.
- Are you coming back tonight?
- Bu gece dönüyor musunuz?
- He came back at five.
- O saat beşte döndü.
- Fadil came back later.
- Fadil daha sonra geri döndü.
- Sami came back into Layla's life.
- Sami, Layla'nın hayatına geri döndü.
- If Tom came back home, I'd be happy again.
- Tom eve dönseydi, yine mutlu olurdum.
- When will you come back to Italy?
- İtalya'ya ne zaman döneceksin?
- I'm coming back home by bus.
- Eve otobüsle döneceğim.
- I will tell him so when he comes back.
- Döndüğünde ona söylerim.
- We hope you come back home soon.
- Umarız yakında eve dönersiniz.
- I am not coming back to school any more.
- Bir daha okula dönmeyeceğim.
- Tell her I'm coming back.
- Ona geri döneceğimi söyle.
- You've got to come back.
- Geri dönmek zorundasın.
- Tom says he's never coming back.
- Tom asla geri dönmeyeceğini söyledi.
- I want to come back to Lucca.
- Lucca'ya geri dönmek istiyorum.
- I would like to leave this town and never come back.
- Bu şehri terk etmek ve asla geri dönmemek istiyorum.
- Sami came back from a wrestling match.
- Sami güreş maçından dönmüştü.
- Would you like to come back home?
- Eve dönmek ister misin?
- Tom has decided to come back to Australia.
- Tom Avustralya'ya geri dönmeye karar verdi.
- Are you ever coming back?
- Hiç geri dönecek misin?
- Please come back home.
- Lütfen eve geri dönün.
- In February I'm coming back to Shanghai.
- Şubatta Şangay'a dönüyorum.
- I knew you'd come back to me.
- Bana döneceğini biliyordum.
- When would you like me to come back?
- Ne zaman dönmemi istersin?
- I was hoping you'd come back.
- Geri döneceğini umuyordum.
- You've got to come back.
- Dönmelisin.
- He implored her to come back.
- Ona geri dönmesi için yalvardı.
- Let's wait here until he comes back.
- O dönünceye kadar burada bekleyelim.
- Wait until after I come back.
- Ben dönünceye kadar bekleyin.
- My uncle comes back from America next Monday.
- Amcam önümüzdeki Pazartesi Amerika'dan dönüyor.
- Tell Tom I'm coming back.
- Tom'a geri döneceğimi söyle.
- When are you coming back to the office?
- Ofise ne zaman döneceksin?
- When are you coming back home?
- Eve ne zaman dönüyorsun?
- Tom still hasn't come back.
- Tom hala dönmedi.
- I don't know for certain when he'll come back.
- Onun ne zaman döneceğini kesin olarak bilmiyorum.
- In February I'm coming back to Shanghai.
- Şubat'ta Şangay'a dönüyorum.
- As soon as he comes back, let me know.
- O döner dönmez bana haber ver.
- Is that why you came back?
- Bu yüzden mi geri döndün?
- Can you tell me why Tom came back to Boston?
- Tom'un Boston'a neden geri döndüğünü söyleyebilir misiniz?
- I will wait here until he comes back.
- O dönünceye kadar burada bekleyeceğim.
- After he came back from service in Afghanistan, Tom was plagued by flashbacks and nightmares.
- Tom Afganistan'daki askeri hizmetinden döndükten sonra geçmişin yansımaları ve kabuslarla boğuştu.
- I think Tom is going to come back.
- Sanırım Tom geri dönecek.
- Tell me when you're coming back home.
- Eve ne zaman döneceğini söyle.
- I will be gone by the time she comes back.
- O dönene kadar ben gitmiş olacağım.
- Tom wants us to come back.
- Tom, geri dönmemizi istiyor.
- I don't know when my father will come back.
- Babamın ne zaman döneceğini bilmiyorum.
- I want to come back next year.
- Gelecek yıl dönmek istiyorum.
- Tom came back to Boston for a class reunion.
- Tom sınıf toplantısı için Boston'a geri döndü.
- Layla came back to her room.
- Layla odasına geri döndü.
- Tom came back home just in time for Christmas.
- Tom Noel için tam vaktinde eve geri döndü.
- I'm sorry Tom isn't coming back.
- Tom'un geri dönmüyor olmasına üzgünüm.
- We're coming back tonight.
- Bu gece geri dönüyoruz.
- When did Tom come back?
- Tom ne zaman döndü?
- The boy came back.
- Çocuk geri döndü.
- I'm not coming back.
- Geri dönmeyeceğim.
- Please tell me when you are coming back.
- Lütfen ne zaman döneceğinizi söyleyin.
- Do you really think Tom will come back here?
- Tom'un buraya geri döneceğini gerçekten düşünüyor musun?
- Please wait until I come back.
- Lütfen ben dönünceye kadar bekle.
- When will you come back to school?
- Okula ne zaman döneceksin?
- I knew that if I let Tom leave, he'd never come back.
- Tom'un gitmesine izin verirsem, asla geri dönmeyeceğini biliyordum.
- Tom is coming back home tonight.
- Tom bu gece eve dönüyor.
- The boy will wait for you till you come back.
- Sen dönene kadar çocuk seni bekleyecek.
- Give him the message when he comes back.
- Geri döndüğünde mesajı ona ver.
- Tom will never come back here.
- Tom buraya asla geri dönmez.
- Father has recently come back to Japan.
- Babam yakın zamanda Japonya'ya geri döndü.
- That's why you came back from Boston, right?
- Boston'dan bu yüzden döndün, değil mi?
- I'm coming back.
- Geri dönüyorum.
- I'll come back to Australia the day after tomorrow.
- Yarından sonraki gün Avustralya'ya döneceğim.
- Tell him I'm coming back.
- Ona geri döneceğimi söyle.
- Tom came back to Boston last October.
- Tom geçtiğimiz Ekim ayında Boston'a döndü.
- Are we coming back?
- Geri dönüyor muyuz?
- At what time will you come back?
- Saat kaçta döneceksin?
- That's why you came back to Boston, right?
- Bu yüzden Boston'a geri döndün, değil mi?
- When did you come back from Germany?
- Almanya'dan ne zaman döndün?
- Give him the message when he comes back.
- Döndüğünde ona mesajı ilet.
- As soon as he comes back, let me know.
- O döner dönmez bana bildir.
- Tom hoped Mary would come back home for Christmas.
- Tom, Mary'nin Noel'de eve döneceğini umuyordu.
- Mary is waiting for her son to come back home.
- Mary oğlunun eve dönmesini bekliyor.
- I always knew Tom would come back.
- Tom'un döneceğini her zaman biliyordum.
- It looks like Tom has come back.
- Görünüşe göre Tom geri döndü.
- Dick promised to come back by three o'clock.
- Dick, saat üçe kadar döneceğine söz verdi.
- Tom needs to come back to Boston.
- Tom'un Boston'a geri dönmesi gerekiyor.
- Did Dorenda really come back?
- Dorenda gerçekten geri döndü mü?
- Tom isn't going to come back here.
- Tom buraya geri dönmeyecek.
- Are you sure Tom is coming back?
- Tom'un geri döneceğinden emin misin?
- I knew Tom would come back.
- Tom'un geri döneceğini biliyordum.
- Tom and Mary have just come back from Boston.
- Tom ve Mary Boston'dan henüz döndüler.
- You may go out as long as you come back soon.
- Hemen döndüğün sürece dışarı çıkabilirsin.
- Tom is waiting for his son to come back home.
- Tom, oğlunun eve dönmesini bekliyor.
- Tom is coming back from Australia next week.
- Tom gelecek hafta Avustralya'dan dönüyor.
- Tom came back home covered in mud.
- Tom eve çamur içinde döndü.
- I'll be coming back to Boston soon.
- Yakında Boston'a döneceğim.
- When the sisters came back, their mother was still awake.
- Kız kardeşler geri döndüğünde anneleri hâlâ uyanıktı.
- That's why I came back.
- Geri dönmemin nedeni bu.
- He will come back at four.
- O, dörtte geri dönecek.
- Tom wasn't able to convince Mary to come back home.
- Tom, Mary'yi eve dönmeye ikna edemedi.
- I won't come back.
- Ben geri dönmeyeceğim.
- Do you really think Tom will come back to Boston?
- Tom'un gerçekten Boston'a geri döneceğini düşünüyor musunuz?
- He will come back soon.
- O, yakında geri dönecek.
- Talk to him and tell him to come back.
- Onunla konuş ve geri dönmesini söyle.
- I think you should come back to Boston.
- Sanırım Boston'a dönmelisin.
- Would you come back inside?
- İçeri döner misiniz?
- Maria decided to never come back to see him again.
- Maria bir daha onu görmek için dönmemeye karar verdi.
- Sami never came back to that mosque.
- Sami o camiye hiç geri dönmedi.
- He will explain it to you when he comes back.
- Döndüğünde onu sana açıklayacak.
- He came back home three days later.
- O, üç gün sonra eve geri döndü.
- Provided you come back soon you may go.
- Hemen dönmek şartıyla gidebilirsin.
- He has just come back.
- O, az önce döndü.
- Are you really not coming back?
- Gerçekten geri dönmeyecek misin?
- Tom has just come back from vacation.
- Tom henüz tatilden döndü.
- He did not come back until nine o'clock.
- Dokuza kadar dönmedi.
- He has just come back.
- Daha yeni döndü.
- He came back from the States.
- Amerika'dan döndü.
- She couldn't convince him to come back home.
- Onu eve dönmeye ikna edemedi.
- He came back from Canada.
- O, Kanada'dan döndü.
- I don't want to come back here ever again.
- Bir daha asla buraya geri dönmek istemiyorum.
- I was allowed to go there on condition that I came back by five o'clock.
- Saat beşe kadar dönmem şartıyla oraya gitmeme izin verildi.
- I don't think Tom will ever come back to Boston.
- Tom'un Boston'a geri döneceğini hiç sanmıyorum.
- We came back by way of Hong Kong.
- Hong Kong üzerinden geri döndük.
- We came back to camp before dark.
- Hava kararmadan kampa geri döndük.
- I don't know when Tom will come back.
- Tom'un ne zaman döneceğini bilmiyorum.
- Father will come back from Germany before long.
- Babam çok geçmeden Almanya'dan dönecek.
- He will explain it to you when he comes back.
- Döndüğünde size açıklayacak.
- My uncle went to Mexico in 1983, never to come back.
- Amcam bir daha dönmemek üzere 1983 yılında Meksika'ya gitti.
- When John came back, he looked pale as if he had seen a ghost.
- John geri döndüğünde, sanki bir hayalet görmüş gibi beti benzi atmıştı.
- Fadil came back to finish the attack on Dania.
- Fadıl, Dania'ya yapılan saldırıyı bitirmek için geri döndü.
- I'll wait here until she comes back.
- O dönene kadar burada bekleyeceğim.
- I don't know when he'll come back.
- Ne zaman döneceğini bilmiyorum.
- Naoko came back to Japan.
- Naoko Japonya'ya geri döndü.
- He came back after dark.
- O, karanlıktan sonra geri döndü.
- Tom came back home tired.
- Tom eve yorgun döndü.
- Tom came back into the living room.
- Tom oturma odasına döndü.
- Wait here until I come back.
- Ben dönünceye kadar burada bekle.
- What time are you coming back?
- Ne zaman dönüyorsun?
- We knew we could come back.
- Geri dönebileceğimizi biliyorduk.
- We'll just come back later.
- Daha sonra döneceğiz.
- I won't be coming back with Tom.
- Tom'la dönmeyeceğim.
- Tom isn't going to come back to get Mary.
- Tom, Mary'yi almaya geri dönmeyecek.
- Tom is waiting for his son to come back home.
- Tom oğlunun eve dönmesini bekliyor.
- After a long absence he came back.
- Uzun bir aradan sonra geri döndü.
- Why didn't you come back?
- Sen neden geri dönmedin?
- Tom doesn't think Mary will ever come back to Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'a geri döneceğini hiç sanmıyor.
- Why didn't you come back?
- Neden geri dönmedin?
- Tom came back three hours later.
- Tom üç saat sonra geri döndü.
- Tom came back soon.
- Tom kısa sürede geri döndü.
- Wait here till I come back.
- Ben dönünceye kadar burada bekle.
- Why would Tom come back now?
- Tom neden şimdi geri dönüyor?
- Come back in a month.
- Bir ay içinde dön.
- He went to Urumqi on Monday and came back here the next day.
- Pazartesi günü Urumçi'ye gitti ve ertesi gün buraya döndü.
- Tom couldn't say for sure when he'd come back.
- Tom ne zaman geri döneceğinden emin olamıyordu.
- He comes back from Singapore next January.
- Gelecek ocak ayında Singapor'dan döner.
- My uncle went to Mexico in 1983, never to come back.
- Dayım 1983'te Meksika'ya gitti ve bir daha geri dönmedi.
- Everyone would be happy if Tom left and never came back.
- Tom gitse ve bir daha dönmese herkes mutlu olurdu.
- Do you really think Tom will come back here?
- Tom'un buraya döneceğini gerçekten düşünüyor musun?
- Tom will come back home when he gets hungry.
- Tom acıktığında eve geri dönecek.
- Tom came back after a year.
- Tom bir yıl sonra geri döndü.
- Yesterday he came back late.
- Dün geç döndü.
- I think you'd better come back home.
- Bence eve dönsen iyi olur.
- Are you sure you're ready to come back home?
- Eve geri dönmek için hazır olduğundan emin misin?
- Sami wants to come back to this house.
- Sami bu eve geri dönmek istiyor.
- When will you come back from Milan?
- Milano'dan ne zaman döneceksin?
- Let's come back to it later.
- Buna daha sonra dönelim.
- He's coming back from America a week from today.
- Bugünden bir hafta sonra Amerika'dan dönüyor.
- I'll never come back.
- Asla geri dönmeyeceğim.
- I'm glad you've come back.
- Geri döndüğüne sevindim.
- She'll have left before you come back.
- Sen dönene kadar o gitmiş olacak.
- I'll help when I come back.
- Döndüğümde yardım ederim.
- Do you have any plans to come back to Boston?
- Boston'a dönme planın var mı?
- How do you come back from something like that?
- Böyle bir şeyden nasıl geri dönüyorsun?
- He comes back from Sydney today.
- Bugün Sydney'den dönüyor.
- Tom has just come back from vacation.
- Tom tatilden yeni döndü.
- When are you coming back here?
- Buraya ne zaman dönüyorsun?
- I will go out when Mother comes back.
- Annem döndüğünde dışarı çıkacağım.
- Get out of here and don't ever come back!
- Defol buradan ve bir daha asla dönme!
- I think that Tom will be coming back next week.
- Sanırım Tom gelecek hafta geri dönecek.
- The city came back to life with more vigor.
- Şehir daha güçlü bir şekilde hayata geri döndü.
- He came back home three days later.
- Üç gün sonra eve döndü.
- Tom came back home after dark.
- Tom hava karardıktan sonra eve döndü.
- I never planned on coming back here.
- Buraya geri dönmeyi hiç planlamamıştım.
- Tom has decided to come back to Australia.
- Tom Avustralya'ya dönmeye karar verdi.
- He did not come back before ten o'clock.
- Saat ondan önce dönmedi.
- We'll come back for them.
- Onlar için geri döneriz.
- I hoped you would come back home for the holiday.
- Bayram için eve döneceğini umuyordum.
- I'll come back this afternoon.
- Öğleden sonra dönerim.
- She came back in about thirty minutes.
- Yaklaşık otuz dakikada geri döndü.
- He came back from abroad only last month.
- Daha geçen ay yurtdışından döndü.
- I want you to stay here until I come back.
- Ben dönene kadar burada kalmanı istiyorum.
- Are you sure Tom is coming back?
- Tom'un döndüğünden emin misin?
- Tom never came back.
- Tom asla geri dönmedi.
- What time did they all come back?
- Hepsi ne zaman geri döndü?
- I am of the opinion that he will never come back.
- Asla geri dönmeyeceğini düşünüyorum.
- I want you to leave my house and never come back.
- Evimi terk etmeni ve bir daha geri dönmemeni istiyorum.
- I suggest you come back home immediately.
- Hemen eve dönmeni öneririm.
- Yesterday he came back late.
- Dün, o geç döndü.
- We want to come back to Boston.
- Boston'a dönmek istiyoruz.
- Tom will never come back.
- Tom asla geri dönmeyecek.
- I think Tom will come back.
- Bence Tom geri dönecek.
- I'll come back for them.
- Onlar için geri dönerim.
- Tom still hasn't come back home yet.
- Tom hala eve dönmedi.
- Why did you come back here if you didn't really want to?
- Gerçekten istemediysen neden buraya döndün?
- At every goodbye my heart trembles with fear that you will never come back.
- Her vedalaşmada kalbim bir daha geri dönmeyeceğin korkusuyla titriyor.
- I've just come back from Boston.
- Boston'dan yeni döndüm.
- Why did you come back here?
- Neden buraya geri döndün?
- He came back before eight.
- Sekizden önce geri döndü.
- I'm not sure when he'll come back.
- Onun ne zaman geri döneceğinden emin değilim.
- He just came back home now.
- Şimdi eve döndü.
- When did Tom come back from Boston?
- Tom Boston'dan ne zaman döndü?
- Did Tom really come back?
- Tom gerçekten geri döndü mü?
- Tom may come back to Boston soon.
- Tom yakında Boston'a dönebilir.
- Tom has just come back.
- Tom daha yeni döndü.
- I'm sure they'll come back for us.
- Bizim için döneceklerinden eminim.
- Tom should come back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmeli.
- I think he will never come back.
- Sanırım asla geri dönmeyecek.
- She will come back from school by six o'clock.
- Saat altıda okuldan dönecek.
- I came back home late.
- Ben eve geç döndüm.
- Do you come back from Tibet?
- Tibet'ten geri mi döndün?
- The student came back from London.
- Öğrenci Londra'dan döndü.
- Let's wait till he comes back.
- O dönene kadar bekleyelim.
- He asked me to wait there until he came back.
- O dönünceye kadar orada beklememi rica etti.
- I want you to stay here until I come back.
- Ben dönünceye kadar burada kalmanı istiyorum.
- Aren't you coming back tomorrow?
- Yarın dönmüyor musun?
- I began to be afraid you would never come back again.
- Bir daha asla geri dönmeyeceğinden korkmaya başlamıştım.
- I promise to come back early.
- Erken döneceğime söz veriyorum.
- I have just come back from school.
- Okuldan az önce döndüm.
- I can stay here until you come back.
- Sen dönene kadar burada kalabilirim.
- I'm coming back next week.
- Önümüzdeki hafta geri dönüyorum.
- You should come back home before it gets dark.
- Hava kararmadan eve geri dönmelisin.
- I fell asleep before father came back home.
- Babam eve dönmeden uyuyakalmışım.
- What if he comes back now?
- O şimdi geri dönerse ne olacak?
- When did you come back from London?
- Londra'dan ne zaman döndün?
- Layla was coming back to Cairo.
- Layla Kahire'ye geri dönüyordu.
- He came back soon.
- Yakında geri dönecek.
- We came back on Monday.
- Pazartesi geri döndük.
- Ask her when she will come back.
- Ona ne zaman döneceğini sor.
- The next day, Isabela came back home.
- Ertesi gün, Isabela eve geri döndü.
- My parents are coming back tomorrow.
- Annemler yarın geri dönecek.
- You should come back home before it gets dark.
- Hava kararmadan eve dönmelisin.
- The student came back from London.
- Öğrenci Londra'dan geri döndü.
- I don't know when he came back from France.
- Fransa'dan ne zaman döndüğünü bilmiyorum.
- I hope that you'll come back.
- Umarım geri dönersin.
- Sami came back to the mansion.
- Sami malikaneye geri döndü.
- Wait until after I come back.
- Ben dönene kadar bekleyin.
- She came back in the room when we spoke ill of her.
- Onun arkasından konuşuyorduk ki odaya geri döndü.
- My uncle went to Mexico in 1983 and never came back.
- Amcam 1983'te Meksika'ya gitti ve bir daha geri dönmedi.
- Tom came back from Boston a week earlier than he'd planned.
- Tom Boston'dan planladığından bir hafta daha erken döndü.
- Tom is never coming back, is he?
- Tom asla geri dönmeyecek, değil mi?
- I think you should come back to Boston.
- Bence Boston'a geri dönmelisin.
- I'm not coming back home.
- Eve geri dönmeyeceğim.
- What time do you think he'll come back?
- Hangi saatte geri döneceğini düşünüyor sunuz?
- Tom will be coming back to Boston in October.
- Tom Ekim'de Boston'a geri dönecek.
- He is at work now, but will come back at seven.
- O şimdi işte fakat yedide dönecek.
- I won't come back here anytime soon.
- Yakın zamanda buraya dönmeyeceğim.
- They never came back.
- Asla geri dönmediler.
- Why didn't you come back?
- Neden geri dönmediniz?
- I came back to talk to you.
- Seninle konuşmak için geri döndüm.
- I'm sure Tom will come back soon.
- Tom'un yakında geri döneceğine eminim.
- Tom plans to come back later.
- Tom daha sonra dönmeyi planlıyor.
- You can always come back.
- Her zaman geri dönebilirsiniz.
- I'll come back tomorrow.
- Yarın geri döneceğim.
- When were you thinking of coming back to the States?
- Amerika'ya ne zaman dönmeyi düşünüyordun?
- Aren't you coming back?
- Geri dönmüyor musun?
- In fact, Tom told me never to come back to his house again.
- Aslında, Tom bana bir daha asla evine dönmememi söyledi.
- Mary is waiting for her daughter to come back home.
- Mary kızının eve dönmesini bekliyor.
- Tom will come back from Boston next Monday.
- Tom önümüzdeki Pazartesi Boston'dan dönecek.
- Tom is coming back home tomorrow.
- Tom yarın eve dönüyor.
- Tom will be coming back Monday.
- Tom Pazartesi dönecek.
- Ask Tom when he'll come back.
- Tom'a ne zaman döneceğini sor.
- He has come back from the office.
- Ofisten döndü.
- You must come back before nine o'clock.
- Dokuzdan önce dönmelisin.
- I hope you'll come back.
- Umarım geri dönersin.
- Tom waited for Mary to come back.
- Tom, Mary'nin dönmesini bekledi.
- Tom says that he'll never come back here.
- Tom buraya asla geri dönmeyeceğini söylüyor.
- Tell her I'll come back.
- Ona geri döneceğimi söyle.
- She implored him to come back.
- Ona geri dönmesi için yalvardı.
- You'll come back early, won't you?
- Erken döneceksin, değil mi?
- You must come back before it gets dark.
- Hava kararmadan dönmelisin.
- Please tell me when you are coming back.
- Lütfen ne zaman döneceğini bana söyle.
- Tom will explain it to you when he comes back.
- Tom döndüğünde sana açıklayacaktır.
- I knew if I let Tom leave, he'd never come back.
- Tom'un gitmesine izin verseydim, asla geri dönmeyeceğini biliyordum.
- I want to leave this city and never come back.
- Bu kenti terk edip asla geri dönmemek istiyorum.
- I'm never coming back here.
- Buraya asla geri dönmeyeceğim.
- I'll wait here till he comes back.
- O dönünceye kadar burada bekleyeceğim.
- Can we come back to this later?
- Buna daha sonra dönebilir miyiz?
- If you ever come back to me, I'll never treat you badly again.
- Eğer bana geri dönersen, sana bir daha asla kötü davranmayacağım.
- Are you going to come back to Italy next year?
- Gelecek yıl İtalya'ya geri dönecek misin?
- What time will you come back?
- Ne zaman döneceksin?
- Let's come back to the base.
- Üsse geri dönelim.
- He just came back from the library.
- O, kütüphaneden henüz geri döndü.
- She will come back before long.
- Çok geçmeden geri dönecek.
- Tom is never going to come back here.
- Tom buraya asla geri dönmeyecek.
- Come back to the house.
- Eve dön.
- He came back from Canada.
- Kanada'dan geri döndü.
- I came back home late.
- Eve geç döndüm.
- Tom has just come back from Boston.
- Tom Boston'dan yeni döndü.
- When I came back, my car had vanished.
- Geri döndüğümde arabam ortadan kaybolmuştu.
- Once you leave here, you can't come back again.
- Buradan bir kez ayrılırsan, tekrar dönemezsin.
- Tom came back to Boston last October.
- Tom geçen Ekim'de Boston'a geri döndü.
- Tell them I'll come back.
- Onlara geri döneceğimi söyle.
- When I first came back to Boston, I was really lonely.
- Boston'a ilk döndüğümde sahiden yalnızdım.
- I'd like to clean up my house before parents come back.
- Ebeveynler dönmeden önce evimi temizlemek istiyorum.
- Let's come back.
- Geri dönelim.
- I’ll come back home at ten.
- Saat 10'da eve döneceğim.
- Wait here until I come back.
- Ben geri dönünceye kadar burada bekle.
- Mary's father was a sailor who never came back.
- Mary'nin babası bir daha geri dönmeyen bir denizciydi.
- He has just come back from Paris.
- Paris'ten yeni döndü.
- After a while he came back with a dictionary under his arm.
- Bir süre sonra kolunun altında bir sözlükle geri döndü.
- Let's ask her when she comes back home.
- Eve ne zaman döneceğini ona soralım.
- Aren't you coming back for me?
- Benim için geri dönmeyecek misin?
- I haven't seen Tom since he's come back from Boston.
- Tom'u Boston'dan döndüğünden beri görmedim.
- Tom said he might never come back.
- Tom asla geri dönmeyebileceğini söyledi.
- By the time you come back, I'll be gone.
- Sen geri dönünceye kadar ben gitmiş olacağım.
- Tom is never going to come back here, is he?
- Tom buraya asla geri dönmeyecek, değil mi?
- Tom plans to come back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmeyi planlıyor.
- He came back about nine last night.
- Dün gece dokuz gibi döndü.
- Why would Tom come back?
- Tom neden geri dönsün ki?
- When did he come back from Osaka?
- Osaka'dan ne zaman döndü?
- The boy came back to life.
- Çocuk hayata geri döndü.
- Is Tom likely to come back?
- Tom'un geri dönme ihtimali var mı?
- My parents are coming back tomorrow.
- Ailem yarın dönüyor.
- I knew you'd come back sooner or later.
- Er ya da geç döneceğini biliyordum.
- I do not know when she will come back.
- Ne zaman döneceğini bilmiyorum.
- I think Tom is going to come back.
- Tom'un geri döneceğini düşünüyorum.
- Tom has come back from Australia.
- Tom Avustralya'dan döndü.
- I told you what would happen if you came back.
- Geri dönersen ne olacağını sana söylemiştim.
- I will go when he comes back.
- O döndüğünde ben de gideceğim.
- I was wondering when he/she would come back.
- Ne zaman döneceğini merak ediyordum.
- Does she plan on coming back home on Monday?
- O, pazartesi günü eve dönmeyi planlıyor mu?
- My uncle went to Mexico in 1983 and never came back.
- Amcam 1983 yılında Meksika'ya gitti ve asla geri dönmedi.
- I'll leave when she comes back.
- Döndüğünde gideceğim.
- They've come back.
- Geri döndüler.
- You came back.
- Geri döndün.
- Of one hundred warriors, ten came back uninjured; the rest died.
- Yüz savaşçıdan on tanesi yaralanmadan geri döndü; geri kalanı öldü.
- Dan came back after spending two months in Scotland.
- Dan, İskoçya'da iki ay geçirdikten sonra geri döndü.
- I think we might come back here someday.
- Sanırım bir gün buraya dönebiliriz.
- Tom will come back tomorrow.
- Tom yarın döner.
- Tom said he would never come back here.
- Tom buraya asla geri dönmeyeceğini söyledi.
- Tom plans to come back to Boston.
- Tom, Boston'a dönmeyi planlıyor.
- We hope to come back alive.
- Canlı dönmeyi umuyoruz.
- When will you come back home?
- Eve ne zaman döneceksin?
- He came back at five.
- Beşte döndü.
- Maria came back into the house shivering, and sat in front of the heater.
- Maria titreyerek eve geri döndü ve ısıtıcının önüne oturdu.
- Linda visited someone and still hasn't come back.
- Linda birini ziyaret etti ve hala geri dönmedi.
- You can come back to my place.
- Benim yerime geri dönebilirsin.
- He had come back from China.
- Çin'den geri döndü.
- After a long absence he came back.
- Uzun bir yokluktan sonra geri döndü.
- I knew if I let Tom leave, he'd never come back.
- Tom'un gitmesine izin verirsem, asla geri dönmeyeceğini biliyordum.
- Tom waited, but Mary never came back.
- Tom bekledi ama Mary asla geri dönmedi.
- I heard that Tom came back to Boston for Christmas.
- Tom'un Noel için Boston'a geri döndüğünü duydum.
- Wait until I come back.
- Ben dönene kadar bekle.
- Tom comes back from Boston today.
- Tom bugün Boston'dan dönüyor.
- I wish Tom would come back home.
- Keşke Tom eve dönse.
- He came back after two days.
- İki gün sonra geri döndü.
- You should come back to Boston.
- Boston'a geri dönmelisin.
- I think Tom is going to come back.
- Bence Tom geri dönecek.
- I'd like to leave this town and never come back.
- Bu kasabayı terk etmek ve bir daha asla geri dönmemek istiyorum.
- We want to come back.
- Geri dönmek istiyoruz.
- I'll never come back here.
- Buraya asla geri dönmem.
- Leave now and don't ever come back.
- Hemen git ve bir daha sakın dönme.
- Ask Tom when he plans to come back.
- Tom'a ne zaman dönmeyi planladığını sor.
- I'll help when I come back.
- Döndüğümde yardım edeceğim.
- He will come back to Japan in the middle of May.
- Mayıs ayının ortasında Japonya'ya geri dönecek.
- Tom might not come back.
- Tom geri dönmeyebilir.
- You have to come back.
- Geri dönmek zorundasın.
- I waited all day for Tom to come back.
- Bütün gün Tom'un geri dönmesini bekledim.
- He will tell her about it when she comes back.
- Geri döndüğünde bunu ona anlatacak.
- I thought you were never going to come back.
- Asla geri dönmeyeceğini düşündüm.
- Why did you come back from Germany?
- Neden Almanya'dan döndün?
- Tom came back from Boston a week earlier than we expected.
- Tom beklediğimizden bir hafta daha önce Boston'dan döndü.
- Tom came back home just in time for Christmas.
- Tom Noel için tam zamanında eve döndü.
- I'm never coming back here.
- Asla buraya dönmeyeceğim.
- Tom isn't coming back till Monday.
- Tom pazartesiye kadar dönmeyecek.
- Youth runs away and never comes back.
- Gençlik kaçar ve asla geri dönmez.
- When are you coming back to the office?
- Büroya ne zaman geri dönüyorsun?
- I think I'll come back soon.
- Sanırım yakında geri döneceğim.
- After an hour, I parted with them and came back.
- Bir saat sonra onlardan ayrıldım ve geri döndüm.
- Tom thinks Mary will never come back to Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'a asla geri dönmeyeceğini düşünüyor.
- Tom knew he'd never come back to Boston again.
- Tom, bir daha asla Boston'a geri dönmeyeceğini biliyordu.
- I doubt that Tom will ever come back home.
- Tom'un eve döneceğinden şüpheliyim.
- I will finish it by the time he comes back.
- O dönene kadar bitireceğim.
- I wanna come back to Lucca.
- Lucca'ya geri dönmek istiyorum.
- Aren't you coming back?
- Geri dönmeyecek misin?
- I have come back.
- Geri döndüm.
- Ask her when he will come back.
- Ona ne zaman döneceğini sorun.
- I came back early.
- Erken döndüm.
- Tom and Mary have come back.
- Tom ve Mary geri döndüler.
- Tom came back to Boston last year.
- Tom geçen yıl Boston'a geri döndü.
- Tom doesn't know when Mary will come back.
- Tom, Mary'nin ne zaman döneceğini bilmiyor.
- If you want, I will come back here.
- İstersen buraya dönerim.
- If you want, I can come back.
- İstersen dönebilirim.
- Mary is waiting for her daughter to come back home.
- Mary kızının eve geri dönmesini bekliyor.
- I think she will come back soon.
- Sanırım yakında geri dönecek.
- I was very glad to see him come back.
- Geri döndüğünü gördüğüme çok sevindim.
- I was wondering when he/she would come back.
- Onun ne zaman döneceğini merak ediyordum.
- My father came back from Osaka last week.
- Babam geçen hafta Osaka'dan döndü.
- When did he come back from Osaka?
- Osaka'dan ne zaman geri döndü?
- I knew you'd come back sooner or later.
- Er geç geri döneceğini biliyordum.
- Let's wait here till he comes back.
- O, geri dönünceye kadar burada bekleyelim.
- I never thought Tom would come back to Boston again.
- Tom'un tekrar Boston'a döneceğini hiç düşünmemiştim.
- I'll come back after you leave.
- Sen gittikten sonra döneceğim.
- If you want, I will come back here.
- Eğer istersen, ben buraya geri dönerim.
- I knew you'd come back to me.
- Bana geri döneceğini biliyordum.
- Aren't you coming back tonight?
- Bu gece geri dönmeyecek misin?
- You're welcome to come back anytime.
- İstediğiniz zaman geri dönebilirsiniz.
- Tom never came back home.
- Tom eve hiç dönmedi.
- Let's ask her when she comes back home.
- Eve ne zaman döneceğini soralım.
- Why did Tom come back home so early?
- Tom neden eve bu kadar erken döndü?
- I haven't seen Tom since he's come back from Boston.
- Boston'dan döndüğünden beri Tom'u görmedim.
- Tom couldn't convince Mary to come back home.
- Tom, Mary'yi eve dönmeye ikna edemedi.
- I couldn't find work in Boston, so I came back home.
- Boston'da iş bulamadım, o yüzden yuvaya döndüm.
- You've come back?
- Geri mi döndün?
- After he came back from service in Afghanistan, Tom was plagued by flashbacks and nightmares.
- Afganistan'daki görevinden döndükten sonra Tom'u geçmişten görüntüler ve kabuslar rahatsız etti.
- He will come back to Japan in the middle of May.
- Mayıs ayı ortasında Japonya'ya dönecek.
- I'm looking forward to the day when Miss Cobb comes back, I can tell you.
- Bayan Cobb'un döneceği günü iple çektiğimi söyleyebilirim.
- I am of the opinion that he will never come back.
- Onun asla geri dönmeyeceğini düşünüyorum.
- When did you come back from Tokyo?
- Tokyo'dan ne zaman döndün?
- I'd like to leave this town and never come back.
- Bu şehri terk etmek ve bir daha asla geri dönmemek istiyorum.
- I came back from Boston a few days ago.
- Boston'dan birkaç gün önce döndüm.
- Tom comes back from Boston today.
- Tom bugün Boston'dan döndü.
- We should ask Tom to come back.
- Tom'dan geri dönmesini istemeliyiz.
- When are you coming back?
- Ne zaman dönüyorsun?
- Why did Tom come back home so early?
- Tom eve neden bu kadar erken döndü?
- I want you to come back.
- Geri dönmeni istiyorum.
- I came back from a long trip.
- Uzun bir yolculuktan döndüm.
- Tom came back from Boston a week earlier than he'd planned.
- Tom Boston'dan planladığından bir hafta önce döndü.
- Do you think you'll ever come back here?
- Buraya geri döneceğini düşünüyor musun?
- Tom will come back and help us.
- Tom geri dönecek ve bize yardım edecek.
- You had better put the book back on the desk, for the owner will come back there.
- Kitabı masaya geri koysan iyi olur, zira sahibi oraya geri dönecek.
- If you don't want to come back, I'll understand.
- Geri dönmek istemiyorsan, anlarım.
- He walked out the door and never came back.
- Kapıdan çıktı ve bir daha geri dönmedi.
- If you want, I can come back.
- Eğer isterseniz, geri dönebilirim.
- Aren't you coming back tonight?
- Bu gece dönmeyecek misin?
- I think Tom will come back.
- Sanırım Tom geri dönecek.
- If anyone comes in my absence, tell him that I won't come back till evening.
- Yokluğumda biri gelirse, akşama kadar dönmeyeceğimi söyleyin.
- You know I'm not coming back, don't you?
- Geri dönmeyeceğimi biliyorsun, değil mi?
- He has just come back from Paris.
- O, Paris'ten henüz döndü.
- Coming back was a bad choice.
- Geri dönmek kötü bir seçimdi.
- They came back from the cinema together.
- Sinemadan birlikte döndüler.
- You've got to come back.
- Dönmek zorundasın.
- I hoped he would come back home for the holiday.
- Bayram için eve döneceğini umuyordum.
- Sami was coming back.
- Sami geri dönüyordu.
- Tom came back home after being gone for many years.
- Tom uzun yıllar uzak kaldıktan sonra eve döndü.
- I'm coming back home by bus.
- Eve otobüsle dönüyorum.
- I think it's time for you to come back home.
- Bence eve dönme vaktin geldi.
- He will soon come back.
- Yakında geri dönecek.
- He will come back sooner or later.
- Er ya da geç geri dönecek.
- I hoped you would come back home for the holiday.
- Bayrama eve döneceğini ummuştum.
- Tom hasn't come back yet.
- Tom henüz dönmedi.
- I came back from my holiday today.
- Bugün tatilden döndüm.
- I wanna come back to Lucca.
- Ben Lucca'ya geri dönmek istiyorum.
- Tom came back from Boston a week earlier than we expected.
- Tom Boston'dan beklediğimizden bir hafta önce döndü.
- My cat ran away and never came back.
- Kedim kaçtı ve bir daha geri dönmedi.
- Tom will come back from Boston this week or next week.
- Tom bu hafta ya da gelecek hafta Boston'dan dönecek.
- We're coming back.
- Geri dönüyoruz.
- Tom came back early.
- Tom erken döndü.
- Are we coming back here?
- Buraya geri mi dönüyoruz?
- I came back from my holiday today.
- Bugün tatilimden döndüm.
- He came back home a while ago.
- Bir süre önce eve döndü.
- I couldn't find work in Boston, so I came back home.
- Boston'da iş bulamadım, bu yüzden eve döndüm.
- I didn't think you'd come back.
- Senin geri döneceğini düşünmedim.
- I told Fadil not to come back.
- Fadil'e geri dönmemesini söyledim.
- You've got to come back.
- Dönmen gerekiyor.
- Tom has just come back from the supermarket.
- Tom süpermarketten yeni döndü.
- I came back from the school, then I went out with my friends.
- Okuldan döndüm, sonra arkadaşlarımla dışarı çıktım.
- If you want to come back, I'll understand.
- Geri dönmek istersen, anlarım.
- I believe one day I'll come back.
- Bir gün geri döneceğime inanıyorum.
- It will not be long before I come back.
- Geri dönmem uzun sürmeyecek.
- You must come back before it gets dark.
- Hava kararmadan geri dönmelisin.
- They haven't come back home yet.
- Onlar henüz eve dönmediler.
- Please give him the message when he comes back.
- Lütfen döndüğünde ona haber verin.
- I'll never come back.
- Asla dönmeyeceğim.
- I told you what would happen if you came back.
- Geri döndüğüne ne olacağını sana söyledim.
- Why did you come back from Germany?
- Neden Almanya'dan geri döndün?
- Tom had an opportunity to come back.
- Tom'un geri dönmek için bir fırsatı vardı.
- If I don't come back, the venture will probably be unsuccessful.
- Eğer geri dönmezsem, girişim muhtemelen başarısız olacak.
- You've got to come back.
- Dönmen lazım.
- They haven't come back home yet.
- Henüz eve dönmediler.
- I'm sure that Tom will come back soon.
- Tom'un yakında geri döneceğinden eminim.
- When are you coming back to Boston?
- Boston'a ne zaman dönüyorsun?
- Are you sure Tom will come back?
- Tom'un geri döneceğinden emin misin?
- Sami hopes Layla doesn't come back.
- Sami, Layla'nın geri dönmemesini umuyor.
- We're coming back to Europe in June!
- Haziran'da Avrupa'ya geri dönüyoruz!
- Don't come back too soon.
- Çok erken dönme.
- Tom lost no time coming back.
- Tom hiç vakit kaybetmeden geri döndü.
- I doubt that Tom will ever come back home.
- Tom'un bir daha eve geri döneceğinden şüpheliyim.
- Come back in an hour.
- Bir saat içinde dön.
- Tell me why you came back.
- Neden geri döndüğünü söyle.
- You may go out only if you come back soon.
- Hemen dönersen dışarı çıkabilirsin.
- Why didn't you come back home?
- Neden eve dönmedin?
- Tom came back later.
- Tom daha sonra döndü.
- Tom will come back and help us this afternoon.
- Tom bu öğleden sonra geri dönecek ve bize yardım edecek.
- Why hasn't Tom come back yet?
- Tom neden hala dönmedi?
- When you come back, I'll be gone.
- Sen döndüğünde, ben gitmiş olacağım.
- You've got to come back.
- Geri dönmelisin.
- Tom recently came back from his trip in Sicilia.
- Tom Sicilya'daki gezisinden yeni döndü.
- Tom still hasn't come back home yet.
- Tom henüz hâlâ eve dönmedi.
- He came back not because he was homesick, but because he was running short of money.
- Evini özlediği için değil, para sıkıntısı çektiği için dönmüştü.
- I'm looking forward to the day when Miss Cobb comes back, I can tell you.
- Bak sana söylüyorum, Bayan Cobb'un döneceği günü sabırsızlıkla bekliyorum.
- He came back home before eight.
- Eve sekizden önce döndü.
- Promise me that you'll come back.
- Geri döneceğine söz ver.
- Sometimes I didn't come back at all!
- Ben bazen hiç geri dönmedim!
- No one's ever come back from there.
- Oradan kimse geri dönmedi.
- He didn't come back because he knows.
- Geri dönmedi çünkü biliyor.
- I want you to come back early.
- Senin erken dönmeni istiyorum.
- That's why I came back.
- Bu yüzden geri döndüm.
- He will come back at four.
- Saat dörtte dönecek.
- Wait until I come back.
- Dönene kadar bekle.
- I've just come back.
- Daha yeni döndüm.
- You may go out as long as you came back soon.
- Hemen döndüğün sürece dışarı çıkabilirsin.
- I will have graduated from college by the time you come back from America.
- Siz Amerika'dan döndüğünüzde ben üniversiteden mezun olmuş olacağım.
- My father was already at home when I came back.
- Döndüğümde babam çoktan evdeydi.
- When will you come back to school?
- Okula ne zaman geri döneceksin?
- Come back in a week.
- Bir hafta içinde dön.
- I wish you'd consider coming back home.
- Keşke eve dönmeyi düşünseydin.
- Tell him I'll come back.
- Ona geri döneceğimi söyle.
- He gave me a promise to come back soon.
- Yakında geri döneceğine dair bana söz verdi.
- I don't think Tom will ever come back here again.
- Tom'un bir daha buraya döneceğini sanmıyorum.
- Tom lost no time coming back.
- Tom geri dönerken hiç vakit kaybetmedi.
- Tom is coming back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönüyor.
- Tom said he would never come back here.
- Tom asla buraya geri dönmeyeceğini söyledi.
- When did Tom come back?
- Tom ne zaman geri döndü?
- Has Tom really come back?
- Tom gerçekten geri döndü mü?
- He never came back.
- O hiç dönmedi.
- You can come back here anytime you want.
- İstediğin zaman buraya dönebilirsin.
- Don't come back until you've done what I've asked you to do.
- Yapmanı istediğim şeyi yapıncaya kadar dönme.
- Sami will come back.
- Sami geri dönecek.
- I will have graduated from college by the time you come back from America.
- Sen Amerika'dan dönmeden önce, ben üniversiteden mezun olmuş olacağım.
- Are we coming back?
- Geri dönecek miyiz?
- But when the monkey came back, the tin cup was always empty.
- Ama maymun geri döndüğünde, teneke bardak hep boş olurdu.
- Aren't you coming back for me?
- Benim için dönmeyecek misin?
- Will he ever come back?
- O geri dönecek mi?
- I waited all day for Tom to come back.
- Bütün gün Tom'un dönmesini bekledim.
- Tom has not come back yet.
- Tom henüz dönmedi.
Show More (797)
|
|
- We expect you to stick to the brief or to come back and tell us something different.
- Biz sizden yazılı belgeye sadık kalmanızı ya da geri gelip bize farklı bir şey söylemenizi bekliyoruz.
- They were supposed to come back with a decision three days ago.
- Üç gün önce bir karar vermiş olarak geri gelmeleri lazımdı.
- When you come back, I'll be gone.
- Geri geldiğin zaman, ben gitmiş olacağım.
- I have come back.
- Ben geri geldim.
- I was hoping you'd come back.
- Geri geleceğini umuyordum.
- You've got to come back.
- Geri gelmelisin.
- You've got to come back.
- Geri gelmek zorundasın.
- We'll just come back later.
- Daha sonra geri geliriz.
- I'm sure that she will come back soon.
- Onun yakında geri geleceğinden eminim.
- Don't ever come back here again.
- Buraya asla geri gelme.
- She will come back soon to visit us.
- O bizi ziyaret etmek için yakında geri gelecek.
- Tom told Mary to come back later.
- Tom, Mary'nin daha sonra geri gelmesini söyledi.
- Why would Tom come back?
- Tom neden geri gelirdi?
- I can come back if you want me to.
- Eğer istiyorsan geri gelebilirim.
- Tom will come back when he feels like it.
- Tom canı istediği zaman geri gelecek.
- I'm sure they'll come back for us.
- Eminim bizim için geri geleceklerdir.
- I can come back if you want me to.
- İsterseniz geri gelebilirim.
- At what time will your girlfriend come back home?
- Senin kız arkadaşın saat kaçta eve geri gelecek?
- I hope you'll come back soon.
- Umarım yakında geri gelirsiniz.
- If anyone comes in my absence, tell him that I won't come back till evening.
- Ben yokken biri gelirse ona akşama kadar geri gelmeyeceğimi söyle.
- They won't come back.
- Onlar geri gelmeyecekler.
- Do you think Tom might come back?
- Tom'un geri gelebileceğini düşünüyor musun?
- I should've known you'd come back.
- Geri geleceğini bilmeliydim.
- He will come back sooner or later.
- Er ya da geç geri gelecek.
- Will he ever come back?
- Hiç geri gelecek mi?
- Tom has come back from Australia.
- Tom Avustralya'dan geri geldi.
- I plan to come back tomorrow.
- Yarın geri gelmeyi planlıyorum.
- I knew you'd come back.
- Geri geleceğini biliyordum.
- Tom will never come back.
- Tom hiç geri gelmeyecek.
- Call Tom and ask him to come back.
- Tom'u ara ve onun geri gelmesini iste.
- I hope you'll be able to come back soon.
- Umarım yakında geri gelebileceksin.
- Don't come back until you've done what I've asked you to do.
- Senden yapmanı istediğim şeyi yapana kadar geri gelme.
- I want you to come back with me.
- Benimle geri gelmeni istiyorum.
- Perhaps I could come back later.
- Belki daha sonra geri gelebilirim.
- What time did they all come back?
- Onların hepsi ne zaman geri geldi?
- Tom asked me to come back tomorrow.
- Tom yarın geri gelmemi istedi.
- Father will come back from Germany before long.
- Babam çok geçmeden Almanya'dan geri gelecek.
- What time will you come back?
- Ne zaman geri geleceksin?
- I can come back.
- Geri gelebilirim.
- Is this why you've come back?
- Geri gelme nedenin bu mu?
- Tom still hasn't come back.
- Tom hâlâ geri gelmedi.
- Some students aren't going to come back next semester.
- Bazı öğrenciler gelecek dönem geri gelmeyecekler.
- Did Tom come back?
- Tom geri geldi mi?
- I didn't ask him to come back.
- Ondan geri gelmesini istemedim.
- I'm sure Tom will come back as soon as he realizes he left his briefcase here.
- Eminim Tom çantasını burada unuttuğunu fark eder etmez geri gelecektir.
- I don't come back here very often.
- Buraya çok sık geri gelmem.
- I didn't think you'd come back.
- Geri geleceğini düşünmemiştim.
- I wish Tom would come back.
- Keşke Tom geri gelse.
- Hopefully, you will come back.
- Umarım geri gelirsin.
- I don't know when my father will come back.
- Babamın ne zaman geri geleceğini bilmiyorum.
- I didn't ask him to come back.
- Onun geri gelmesini istemedim.
- She was advised by him to come back at once.
- Hemen geri gelmesini tavsiye etti.
- Can you just tell me now, so I don't have to come back tomorrow?
- Bana şimdi söyleyebilir misin, böylece yarın geri gelmek zorunda kalmasam?
- Wait until I come back.
- Ben geri gelene kadar bekle.
- I'm sure Tom will come back as soon as he realizes he left his briefcase here.
- Tom'un evrak çantasını burada bıraktığını fark eder etmez geri geleceğinden eminim.
- I was very glad to see him come back.
- Onun geri geldiğini gördüğüme çok memnun oldum.
- I wonder if my brother will ever come back.
- Erkek kardeşimin geri gelip gelmeyeceğini merak ediyorum.
- Do you know when he'll come back?
- Onun ne zaman geri geleceğini biliyor musun?
- I really hope that Tom will come back.
- Tom'un geri geleceğini umuyorum.
- Layla will come back and kill us.
- Leyla geri gelip bizi öldürecek.
- You can come back in.
- İçeriye geri gelebilirsin.
- Tom might never come back here again.
- Tom buraya tekrar geri gelmeyebilir.
- Linda visited someone and still hasn't come back.
- Linda birini ziyaret etti ve hâlâ geri gelmedi.
- Call Tom and ask him to come back.
- Tom'u ara ve geri gelmesini söyle.
- Why won't Tom come back?
- Tom niçin geri gelmeyecek?
- Why didn't they come back?
- Neden geri gelmediler?
- I'll wait here until they come back.
- Onlar geri gelinceye kadar burada bekleyeceğim.
- Tom won't come back as long as Mary is here.
- Mary burada olduğu sürece Tom geri gelmeyecek.
- I didn't ask them to come back.
- Onlardan geri gelmelerini istemedim.
- I told them not to come back.
- Onlara geri gelmemelerini söyledim.
- Did Dorenda really come back?
- Dorenda gerçekten geri geldi mi?
- Some students aren't going to come back next semester.
- Bazı öğrenciler gelecek sömestr geri gelmeyecekler.
- Tom couldn't convince Mary to come back home.
- Tom eve geri gelmesi için Mary'yi ikna edemedi.
- I told her not to come back.
- Ona geri gelmemesini söyledim.
- I told him not to come back.
- Ona geri gelmemesini söyledim.
- Do not come back, OK?
- Geri gelme, tamam mı?
- I expect her to come back before lunch.
- Onun öğle yemeğinden önce geri gelmesini bekliyorum.
- You've got to come back.
- Geri gelmen lazım.
- Talk to him and tell him to come back.
- Onunla konuş ve geri gelmesini söyle.
- Do you think Tom might come back?
- Sence Tom geri gelebilir mi?
- The students whose test grades were low had to come back after school for an extra lesson.
- Sınav notları düşük olan öğrenciler okuldan sonra ek ders için geri gelmek zorunda kaldılar.
- Ask him when he will come back.
- Onun ne zaman geri geleceğini ona sor.
- You have to come back.
- Geri gelmek zorundasın.
- At every goodbye my heart trembles with fear that you will never come back.
- Her vedalaşmada geri gelmeyeceksin diye kalbim korkudan titriyor.
- Tom told the cop to come back when he had a warrant.
- Tom, polise bir yetkisi olduğu zaman geri gelmesini söyledi.
- Miniskirts will soon come back.
- Mini etekler yakında geri gelecek.
- If you want to come back, I'll understand.
- Geri gelmek istersen, anlarım.
- I think Tom is going to come back.
- Sanırım Tom geri gelecek.
- Tom hoped Mary would come back home for Christmas.
- Tom, Mary'nin Noel için eve geri gelmesini umuyordu.
- Why won't Tom come back?
- Tom neden geri gelmiyor?
- I told you not to come back.
- Sana geri gelmemeni söyledim.
- Tom will come back and help us this afternoon.
- Tom öğleden sonra geri gelip bize yardım edecek.
- When would you like me to come back?
- Ne zaman geri gelmemi istersin?
- Get out of my life, and don't come back.
- Hayatımdan çık ve geri gelme.
- Tom has not come back yet.
- Tom henüz geri gelmedi.
- Why didn't Tom come back for Mary?
- Tom neden Mary için geri gelmedi?
- Perhaps I could come back tomorrow.
- Belki yarın geri gelebilirim.
- She advised him to come back at once.
- Hemen geri gelmesini tavsiye etti.
- I told Fadil not to come back.
- Fadıl'a geri gelmemesini söyledim.
- I know you're going to come back.
- Geri geleceğini biliyorum.
- You come back soon, OK?
- Yakında geri gelirsin, değil mi?
- Can you come back in here?
- Buraya geri gelebilir misin?
- I shouldn't have to ever come back here.
- Buraya asla geri gelmemeliydim.
- Do you think miniskirts will come back again?
- Sizce mini etekler geri gelecek mi?
- I didn't agree to come back.
- Geri gelmeyi kabul etmedim.
- I knew you'd come back for me.
- Benim için geri geleceğini biliyordum.
- You've come back?
- Geri geldiniz?
- Sami wants to come back.
- Sami geri gelmek istiyor.
- You can come back in.
- Geri gelebilirsin.
- Layla is going to come back and kill Sami.
- Layla geri gelecek ve Sami'yi öldürecek.
- I didn't ask them to come back.
- Onların geri gelmesini istemedim.
- Don't you ever come back.
- Sakın geri gelme.
- Tom doesn't know when Mary will come back.
- Tom Mary'nin ne zaman geri geleceğini bilmiyor.
- He will soon come back.
- O, yakında geri gelecek.
- Do you want me to come back?
- Benim geri gelmemi istiyor musun?
- I wish Tom would come back.
- Keşke Tom geri gelseydi.
- Tom has come back from Boston.
- Tom Boston'dan geri geldi.
- He will come back when he gets hungry.
- Acıkınca geri gelecek.
- You shouldn't have come back.
- Geri gelmemeliydin.
- Tom may come back.
- Tom geri gelebilir.
- When we come back, we'll have Tom with us.
- Geri geldiğimizde, Tom bizimle olacak.
- What time do you think he'll come back?
- Sence ne zaman geri gelir?
- I might not come back.
- Geri gelmeyebilirim.
- He has come back from the office.
- Ofisten geri geldi.
- He will come back.
- O geri gelecek.
- I didn't ask you to come back.
- Senin geri gelmeni istemedim.
- Maybe we should come back later.
- Belki daha sonra geri gelmeliyiz.
- You have to come back.
- Geri gelmelisin.
- Leave now and don't ever come back.
- Şimdi git ve asla geri gelme.
- Tom said that Mary might come back on Monday.
- Tom, Mary'nin Pazartesi günü geri gelebileceğini söyledi.
- If you'd come back when you were told to, we wouldn't have had a problem.
- Sana söylendiğinde geri gelseydin bir sorunumuz olmazdı.
- Tom says he won't come back.
- Tom geri gelmeyeceğini söylüyor.
- Tom has come back.
- Tom geri geldi.
- Tom is going to come back.
- Tom geri gelecek.
- Do you want me to come back?
- Geri gelmemi istiyor musun?
- Tom said that he would come back.
- Tom geri geleceğini söyledi.
- Sami hopes Layla doesn't come back.
- Sami, Leyla'nın geri gelmemesini umuyor.
- I hope you'll be able to come back soon.
- Umarım yakında geri gelebilirsin.
- I've just come back from Sweden.
- Az önce İsveç'ten geri geldim.
- Can you come back on Monday?
- Pazartesi günü geri gelebilir misin?
- I'm glad you've come back.
- Geri geldiğine sevindim.
- I told Tom not to come back.
- Tom'a geri gelmemesini söyledim.
- Please tell Tom he can come back after lunch.
- Lütfen Tom'a öğle yemeğinden sonra geri gelebileceğini söyle.
- He did not come back before ten o'clock.
- O saat ondan önce geri gelmedi.
- Get out of here and don't ever come back!
- Buradan defol ve hiç geri gelme!
- Tom might not come back.
- Tom geri gelmeyebilir.
- Do you want to come back home?
- Eve geri gelmek ister misin?
- I wish Tom would come back home.
- Keşke Tom eve geri gelse.
- They haven't come back yet.
- Onlar henüz geri gelmediler.
- Won't Tom ever come back?
- Tom hiç geri gelmeyecek mi?
- I bet Uncle Alfred'll come back.
- Eminim Alfred Amca geri gelecektir.
- Has Tom come back?
- Tom geri geldi mi?
- Would you come back inside?
- İçeri geri gelir misin?
- We knew we could come back.
- Geri gelebileceğimizi biliyorduk.
- We want to come back.
- Geri gelmek istiyoruz.
- Tom agreed to come back.
- Tom geri gelmeyi kabul etti.
- Sometimes I didn't come back at all!
- Bazen hiç geri gelmedim!
- You've got to come back.
- Geri gelmen gerekiyor.
- I knew Tom would come back.
- Tom'un geri geleceğini biliyordum.
- I don't know when he'll come back.
- Onun ne zaman geri geleceğini bilmiyorum.
- Tom will come back tomorrow.
- Tom yarın geri gelecek.
- Tom will come back when he feels like it.
- Tom istediği zaman geri gelecektir.
- If you don't want to come back, I'll understand.
- Geri gelmek istemezsen anlarım.
- Let's come back.
- Geri gelelim.
- Dick promised to come back by three o'clock.
- Dick, saat üçe kadar geri gelmek için söz verdi.
- Why didn't you come back for Tom?
- Tom için neden geri gelmedin?
- I've come back for you.
- Senin için geri geldim.
- We hope you come back home soon.
- Yakında eve geri geleceğini umuyoruz.
- Tom hasn't come back yet.
- Tom henüz geri gelmedi.
- Is this why you've come back?
- Bu yüzden mi geri geldin?
- Provided you come back soon you may go.
- Kısa sürede geri gelmen şartıyla gidebilirsin.
- Do you think Tom will come back tonight?
- Sence Tom bu gece geri gelecek mi?
- Don't come back without information.
- Bilgi almadan geri gelme.
- Sami will come back.
- Sami geri gelecek.
- When will you come back?
- Ne zaman geri geleceksin?
- He will come back.
- Geri gelecek.
- I don't know when Tom will come back.
- Tom'un ne zaman geri geleceğini bilmiyorum.
- If I'm reincarnated, I want to come back as a cat.
- Eğer reenkarne olursam, bir kedi olarak geri gelmek istiyorum.
- Don't come back.
- Geri gelme.
- You are to stay here until we come back.
- Biz geri gelene kadar burada kalacaksın.
- Tom will come back.
- Tom geri gelecek.
- It looks like Tom has come back.
- Tom geri gelmiş gibi görünüyor.
- Don't ever come back.
- Asla geri gelme.
- I want to come back next year.
- Gelecek yıl geri gelmek istiyorum.
- They won't come back.
- Geri gelmeyecekler.
- Which dead musician would you like to come back as a zombie?
- Hangi ölü müzisyenin zombi olarak geri gelmesini isterdiniz?
- Has Tom really come back?
- Tom gerçekten geri geldi mi?
- Tom won't come back again.
- Tom bir daha geri gelmez.
- I won't come back again.
- Ben geri gelmeyeceğim.
- Get out of my life, and don't come back.
- Hayatımdan çık ve bir daha geri gelme.
- Tom won't come back again.
- Tom tekrar geri gelmeyecek.
- You can always come back.
- Her zaman geri gelebilirsin.
- Layla will come back and kill us.
- Layla geri gelecek ve bizi öldürecek.
- I don't think that Tom will ever come back.
- Tom'un geri geleceğini hiç sanmıyorum.
- I knew Tom wouldn't come back.
- Tom'un geri gelmeyeceğini biliyordum.
- I didn't ask you to come back.
- Geri gelmeni ben istemedim.
- You'll come back, won't you?
- Geri geleceksin, değil mi?
- Why doesn't he come back?
- O neden geri gelmiyor?
- Do you think Tom will come back tonight?
- Tom'un bu gece geri geleceğini düşünüyor musun?
- Halley's Comet will come back in 2061.
- Halley Kuyruklu Yıldızı, 2061'de geri gelecek.
- Why didn't they come back?
- Neden onlar geri gelmedi.
- Could you come back in a minute, please?
- Bir dakika sonra geri gelir misin, lütfen?
- When Tom left, I told him he'd come back.
- Tom gittiğinde, ona geri geleceğini söyledim.
- He didn't come back because he knows.
- Bildiği için geri gelmedi.
- I agreed to come back.
- Geri gelmeyi kabul ettim.
- I wish the fedora would come back in style.
- Keşke fötr şapka modası geri gelse.
- She will come back before long.
- Çok geçmeden o geri gelecektir.
- Why doesn't he come back?
- Neden geri gelmiyor?
- If you want, I can come back.
- İsterseniz geri gelebilirim.
- If I'm reincarnated, I want to come back as a cat.
- Reenkarne olursam, kedi olarak geri gelmek istiyorum.
- You may go out as long as you come back soon.
- Kısa sürede geri gelmen şartıyla dışarı çıkabilirsin.
- Layla is going to come back and kill Sami.
- Leyla geri gelip Sami'yi öldürecek.
- Those times will not come back.
- O zamanlar geri gelmeyecek.
- Will you still be here when I come back?
- Geri geldiğimde hâlâ burada olacak mısın?
- She couldn't convince him to come back home.
- Eve geri gelmesi için onu ikna edemedi.
- Tom has been told never to come back here again.
- Tom'a buraya asla bir daha geri gelmemesi söylendi.
- I may come back.
- Geri gelebilirim.
- I hope that you'll come back.
- Geri geleceğini umuyorum.
- Jiro has not come back from New York yet.
- Jiro New York'tan henüz geri gelmedi.
- Ask her when he will come back.
- Ona ne zaman geri geleceğini sor.
- Tom wants us to come back.
- Tom, bizden geri gelmemizi istiyor.
- Tom has just come back.
- Tom az önce geri geldi.
- Did Tom really come back?
- Tom gerçekten geri geldi mi?
- Tom will come back home when he gets hungry.
- Tom acıktığı zaman eve geri gelecek.
- I've agreed to come back.
- Geri gelmeyi kabul ettim.
- Why did Tom come back?
- Tom neden geri geldi?
- I didn't ask her to come back.
- Onun buraya geri gelmesini rica etmedim.
- I want Tom to come back.
- Tom'un geri gelmesini istiyorum.
- How did you persuade Tom to come back home?
- Eve geri gelmesi için Tom'u nasıl ikna ettin?
- I didn't ask Tom to come back.
- Tom'dan geri gelmesini istemedim.
- I told Tom not to come back.
- Ben Tom'a geri gelmemesini söyledim.
- Would you like us to come back later?
- Daha sonra geri gelmemizi ister misiniz?
- Tom won't come back.
- Tom geri gelmeyecek.
- Can Tom come back?
- Tom geri gelebilir mi?
- Why didn't you come back for Tom?
- Neden Tom için geri gelmedin?
- We expect him to come back soon.
- Yakında geri gelmesini bekliyoruz.
- Tom thought Mary would come back.
- Tom, Mary'nin geri geleceğini düşündü.
- Wait here till I come back.
- Ben geri gelene kadar burada bekle.
- If I don't come back, the venture will probably be unsuccessful.
- Eğer geri gelmezsem, girişim muhtemelen başarısız olur.
- Tom wished Mary would come back.
- Tom, Mary'nin geri gelmesini diledi.
- Can you come back next week?
- Gelecek hafta geri gelebilir misin?
- They may come back.
- Onlar geri gelebilir.
- Can you come back later?
- Daha sonra geri gelebilir misin?
- You should come back here again.
- Sen buraya tekrar geri gelmelisin.
- We should ask Tom to come back.
- Tom'dan geri gelmesini istemeliyiz.
- I'd like you to come back next week.
- Gelecek hafta geri gelmeni istiyorum.
- Perhaps I could come back.
- Belki geri gelebilirim.
- Tom didn't come back.
- Tom geri gelmedi.
- Tom wasn't able to convince Mary to come back home.
- Tom Mary'yi eve geri gelmesi için ikna edemedi.
- They may come back.
- Geri gelebilirler.
- Don't ever come back.
- Hiç geri gelme.
- I didn't ask her to come back.
- Ona geri gelmesini söylemedim.
- I don't think Tom will come back.
- Tom'un geri geleceğini sanmıyorum.
- They've come back.
- Geri geldiler.
- I won't come back.
- Geri gelmem.
- Tom says he won't come back.
- Tom geri gelmeyeceğini söyledi.
- Are you sure Tom will come back?
- Tom'un geri geleceğinden emin misin?
- I do not know when she will come back.
- Onun ne zaman geri geleceğini bilmiyorum.
- I want you to come back.
- Geri gelmeni istiyorum.
- You should come back more often.
- Daha sık geri gelmelisin.
- Why didn't Tom come back?
- Tom neden geri gelmedi?
- We'll have to come back.
- Geri gelmek zorundayız.
- He will come back when he gets hungry.
- O acıktığında geri gelecektir.
- Why would Tom come back now?
- Tom neden şimdi geri gelsin ki?
Show More (261)
|
