companion - English Turkish Sentences
English Turkish
companion arkadaş n.
  • You can be proud of what you have achieved, and we have been happy to be your companions on the road.
  • Başardıklarınızla gurur duyabilirsiniz ve biz de size yol arkadaşlığı yapmaktan mutluluk duyduk.
  • There was a wonderful élan about him which made him an extremely attractive interlocutor or companion.
  • Kendisini son derece çekici bir muhatap ya da arkadaş haline getiren harika bir heyecanı vardı.
  • The monster asked his creator to give him a female companion, if you remember.
  • Hatırlarsanız canavar, yaratıcısından kendisine bir dişi arkadaş vermesini istemişti.
Show More (22)
companion yoldaş n.
  • She was the companion of an alcoholic and a drug addict.
  • Bir alkolik ve uyuşturucu bağımlısının yoldaşıydı.
  • I am this kid's companion.
  • Ben bu çocuğun yoldaşıyım.
  • My dog is my constant companion.
  • Köpeğim benim daimi yoldaşım.
Show More (0)