|
- You can be proud of what you have achieved, and we have been happy to be your companions on the road.
- Başardıklarınızla gurur duyabilirsiniz ve biz de size yol arkadaşlığı yapmaktan mutluluk duyduk.
- There was a wonderful élan about him which made him an extremely attractive interlocutor or companion.
- Kendisini son derece çekici bir muhatap ya da arkadaş haline getiren harika bir heyecanı vardı.
- The monster asked his creator to give him a female companion, if you remember.
- Hatırlarsanız canavar, yaratıcısından kendisine bir dişi arkadaş vermesini istemişti.
- He found a good companion in his dog.
- Köpeğine iyi bir arkadaş buldu.
- Sami's only companion was his dog.
- Sami'nin tek arkadaşı köpeğiydi.
- Being very clever and gentle, this dog is a good companion to me.
- Çok zeki ve nazik olan bu köpek benim için iyi bir arkadaş.
- This Joseph and companion will run.
- Bu Yusuf ve arkadaşı koşacak.
- Tom's only companion is his dog.
- Tom'un tek arkadaşı köpeğidir.
- Father and his companion will sow corn on the next hill.
- Babam ve arkadaşı bir sonraki tepeye mısır ekecekler.
- Being very clever and gentle, this dog is a good companion to me.
- Çok zeki ve nazik olduğu için, bu köpek benim için iyi bir arkadaştır.
- He found a good companion in his dog.
- Köpeğinde iyi bir arkadaş buldu.
- My dog is my constant companion.
- Köpeğim sürekli arkadaşımdır.
- A good book is a great companion.
- İyi bir kitap harika bir arkadaştır.
- Ondoy and his companion go downtown.
- Ondoy ve arkadaşı şehir merkezine gidiyor.
- My companions were watching me in silence and, unlike other times when my wonder had made them laugh, they remained serious.
- Arkadaşlarım beni sessizce izliyordu ve şaşkınlığımın onları güldürdüğü diğer zamanların aksine, ciddiyetlerini koruyorlardı.
- He has been a good companion to me.
- O bana iyi bir arkadaş olmuştur.
- Joseph and companion would run.
- Yusuf ve arkadaşı koşacak.
- You and your companion will run.
- Sen ve arkadaşın koşacaksınız.
- I am this kid's companion.
- Ben bu çocuğun arkadaşıyım.
- That Joseph and companion will run.
- Şu Yusuf ve arkadaşı koşacak.
- Ondoy and his companion go downtown.
- Ondoy ve arkadaşı kent merkezine gidiyorlar.
- He has been a good companion to me.
- Bana iyi bir arkadaş oldu.
- Tom's only companion is his dog.
- Tom'un tek arkadaşı onun köpeğidir.
- My companions were watching me in silence and, unlike other times when my wonder had made them laugh, they remained serious.
- Arkadaşlarım beni sessizce izliyorlardı ve şaşkınlığımın onları güldürdüğü diğer zamanların aksine, ciddiyetlerini koruyorlardı.
- Sami's only companion was his dog.
- Sami'nin tek arkadaşı onun köpeğiydi.
Show More (22)
|