disagree - English Turkish Sentences
English Turkish
disagree katılmamak v.
  • Secondly, I disagree that there is a fundamental ethnic antagonism in Fiji.
  • İkinci olarak, Fiji'de temel bir etnik karşıtlık olduğu görüşüne katılmıyorum.
  • I disagree, because in context, all modes of transport must be treated equally, at the same time.
  • Ben buna katılmıyorum, zira bu bağlamda tüm ulaşım türlerine aynı anda eşit muamele yapılmalıdır.
  • For example, when we are told that ‘several structures have agreed not to receive any money’, I disagree!
  • Örneğin, bize 'bazı yapıların para almamayı kabul ettiği' söylendiğinde, ben buna katılmıyorum!
Show More (39)
disagree aynı fikirde olmamak v.
  • Not to say it is wrong for us to disagree.
  • Bu, aynı fikirde olmamamızın yanlış olduğu anlamına gelmiyor.
  • Of course, there are many issues that we will always disagree on.
  • Elbette her zaman aynı fikirde olmayacağımız pek çok konu var.
  • I trust that this unfortunate situation will make this need clearer and convince those who disagree.
  • Bu talihsiz durumun bu ihtiyacı daha da netleştireceğine ve aynı fikirde olmayanları ikna edeceğine inanıyorum.
Show More (14)
disagree anlaşamamak v.
  • Commissioner Bolkestein, why do we disagree on this point?
  • Komisyon Üyesi Bolkestein, bu noktada neden anlaşamıyoruz?
  • Tom disagreed with Mary on that point.
  • Tom o konuda Mary ile anlaşamadı.
  • Here's where we disagree.
  • İşte burada anlaşamıyoruz.
Show More (3)
disagree tartışmak v.
  • I guess we could just agree to disagree.
  • Sanırım birbirimizi anlayıp tartışmayı durdurabiliriz.
Show More (-2)
disagree sürtüşmek v.
  • You're always disagreeing with your boss.
  • Patronunla sürekli sürtüşüyorsun.
Show More (-2)