|
- Secondly, I disagree that there is a fundamental ethnic antagonism in Fiji.
- İkinci olarak, Fiji'de temel bir etnik karşıtlık olduğu görüşüne katılmıyorum.
- I disagree, because in context, all modes of transport must be treated equally, at the same time.
- Ben buna katılmıyorum, zira bu bağlamda tüm ulaşım türlerine aynı anda eşit muamele yapılmalıdır.
- For example, when we are told that ‘several structures have agreed not to receive any money’, I disagree!
- Örneğin, bize 'bazı yapıların para almamayı kabul ettiği' söylendiğinde, ben buna katılmıyorum!
- But if the Commission and Council disagree with this approach, let them tell us where the money will come from.
- Ancak Komisyon ve Konsey bu yaklaşıma katılmıyorsa, bize paranın nereden geleceğini söylesinler.
- And now I will mention those proposals with which we clearly disagree.
- Şimdi de açıkça katılmadığımız önerilerden bahsedeceğim.
- As a Swedish Social Democrat, I disagree.
- İsveçli bir Sosyal Demokrat olarak buna katılmıyorum.
- This is something with which we disagree.
- Bu bizim katılmadığımız bir şey.
- I say that, even though there are features of the report in its final form with which my group disagrees.
- Bunu, raporun son haliyle grubumun katılmadığı yönleri olmasına rağmen söylüyorum.
- I would nonetheless draw attention to two points about which I disagree.
- Yine de katılmadığım iki noktaya dikkat çekmek isterim.
- The following are some of the different elements with which I disagree.
- Aşağıda katılmadığım farklı unsurlardan bazıları yer almaktadır.
- I will concentrate, then, on a few points I disagree about.
- O halde, katılmadığım birkaç noktaya odaklanacağım.
- Does anyone disagree?
- Katılmayan var mı?
- I told you, I disagree.
- Sana söyledim, katılmıyorum.
- Do you disagree?
- Katılmıyor musunuz?
- Tom still disagrees.
- Tom hâlâ katılmıyor.
- I have to disagree.
- Ben katılmamak zorundayım.
- I disagree completely.
- Tamamen katılmıyorum.
- I'm not disagreeing.
- Ben katılıyorum.
- I told Tom I disagreed.
- Tom'a katılmadığımı söyledim.
- I didn't disagree.
- Katılmıyorum.
- Tom disagreed.
- Tom katılmadı.
- Feel free to disagree.
- Katılmamakta özgürsünüz.
- Some people think that it is difficult for a native speaker of English to learn Chinese, but I disagree.
- Bazı insanlar anadili İngilizce olan birinin Çince öğrenmesinin zor olduğunu düşünüyor ama ben buna katılmıyorum.
- I have to disagree.
- Katılmamak zorundayım.
- In short, I disagree.
- Kısacası, ben katılmıyorum.
- I disagree vehemently.
- Buna kesinlikle katılmıyorum.
- I'm afraid I disagree.
- Korkarım ki katılmıyorum.
- Well, I must disagree.
- Katılmıyorum.
- I totally disagree.
- Kesinlikle katılmıyorum.
- Feel free to disagree, Tom.
- Katılmamaktan çekinmeyin, Tom.
- Maybe you disagree.
- Belki katılmıyorsunuzdur.
- I told you, I disagree.
- Sana söyledim, ben katılmıyorum.
- Do you disagree?
- Katılmıyor musun?
- Several delegates disagreed.
- Bazı delegeler katılmadı.
- I take it you disagree.
- Sanırım katılmıyorsun.
- Feel free to disagree, Tom.
- Katılmamakta özgürsün, Tom.
- Tom said he disagrees.
- Tom katılmadığını söyledi.
- I disagree.
- Ben katılmıyorum.
- In short, I disagree.
- Kısacası, katılmıyorum.
- Who disagreed?
- Kim katılmadı?
- I disagree strongly.
- Ben kesinlikle katılmıyorum.
Show More (39)
|
|
- Not to say it is wrong for us to disagree.
- Bu, aynı fikirde olmamamızın yanlış olduğu anlamına gelmiyor.
- Of course, there are many issues that we will always disagree on.
- Elbette her zaman aynı fikirde olmayacağımız pek çok konu var.
- I trust that this unfortunate situation will make this need clearer and convince those who disagree.
- Bu talihsiz durumun bu ihtiyacı daha da netleştireceğine ve aynı fikirde olmayanları ikna edeceğine inanıyorum.
- We will undoubtedly disagree, but each person's position will be clear to us all.
- Kuşkusuz aynı fikirde olmayacağız, ancak her birimizin pozisyonu hepimiz için açık olacaktır.
- I will listen to you, especially when we disagree.
- Sizi dinleyeceğim, özellikle de aynı fikirde olmadığımız zamanlarda.
- Why don't we just agree to disagree?
- Neden aynı fikirde olmadığımızı kabul etmiyoruz?
- Who shall decide when doctors disagree?
- Doktorlar aynı fikirde olmazsa kim karar verecek?
- Even though we disagree on many things, there are some things we agree on.
- Birçok konuda aynı fikirde olmasak da, hemfikir olduğumuz bazı şeyler var.
- I'm hardly in a position to disagree.
- Aynı fikirde olmadığımı söyleyemem.
- Tom told me he disagreed.
- Tom bana aynı fikirde olmadığını söyledi.
- I will listen to you, especially when we disagree.
- Özellikle aynı fikirde olmadığımızda, seni dinleyeceğim.
- I told Tom I disagreed.
- Tom'a aynı fikirde olmadığımı söyledim.
- Let's just agree to disagree.
- Aynı fikirde olmadığımızı kabul edelim.
- I guess we could just agree to disagree.
- Sanırım aynı fikirde olmadığımızı kabul edebiliriz.
- Can't we just agree to disagree?
- Aynı fikirde olmadığımızı kabul edemez miyiz?
- I think Tom would disagree.
- Sanırım Tom aynı fikirde olmayacaktı.
- Let's agree to disagree.
- Aynı fikirde olmadığımızı kabul edelim.
Show More (14)
|