| 1 |
discretion |
takdir |
n. |
|
- Admittance to Member State markets, however, remains at the discretion of the individual Member States.
- Ancak, Üye Devlet pazarlarına kabul, münferit Üye Devletlerin takdirine bağlı olmaya devam etmektedir.
- These should be left to the discretion of Member States.
- Bunlar Üye Devletlerin takdirine bırakılmalıdır.
- Once that agenda was adopted, the question of changing the agenda rests at my discretion.
- Bu gündem kabul edildikten sonra, gündemin değiştirilmesi konusu benim takdirime kalmıştır.
- The decision – of whether or not to open an investigation – will remain entirely at the discretion of OLAF.
- Soruşturma açıp açmama kararı tamamen OLAF'ın takdirine bağlı kalacaktır.
- We should leave this to the discretion of the Management Committee.
- Bunu Yönetim Komitesi'nin takdirine bırakmalıyız.
- The decision – of whether or not to open an investigation – will remain entirely at the discretion of OLAF.
- Soruşturma açıp açmama kararı tamamen Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Bürosu'nun takdirine bağlı kalacaktır.
- That is to say, their adoption should be left to the discretion of the parties.
- Yani bunların benimsenmesi tarafların takdirine bırakılmalıdır.
- That is to say, their adoption should be left to the discretion of the parties.
- Yani, bunların benimsenmesi tarafların takdirine bırakılmalıdır.
Show More (5)
|
| 2 |
discretion |
sağduyu |
n. |
|
- Some discretion in this regard would not be out of place.
- Bu konuda biraz sağduyulu davranılması yerinde olacaktır.
- We ask that these neighbouring states act with discretion.
- Bu komşu devletlerden sağduyulu davranmalarını istiyoruz.
- I appreciate your discretion.
- Sağduyunuzu takdir ediyorum.
- Discretion is a rare and important virtue.
- Sağduyu nadir ve önemli bir erdemdir.
Show More (1)
|
| 3 |
discretion |
takdir yetkisi |
n. |
|
- The protocol does indeed leave the Member States a great deal of discretion, based on the precautionary principle.
- Protokol gerçekten de ihtiyatlılık ilkesi temelinde Üye Devletlere büyük ölçüde takdir yetkisi bırakmaktadır.
- The protocol does indeed leave the Member States a great deal of discretion, based on the precautionary principle.
- Protokol gerçekten de ihtiyatlılık ilkesi temelinde Üye Devletlere büyük bir takdir yetkisi bırakmaktadır.
- However, I have followed to the letter a precedent on which I exercise zero discretion.
- Bununla birlikte, takdir yetkimi hiç kullanmadığım bir emsali harfiyen uyguladım.
Show More (0)
|
| 4 |
discretion |
tasarruf |
n. |
|
- In most countries, tipping is at the guest's discretion.
- Çoğu ülkede bahşiş vermek konuğun tasarrufundadır.
Show More (-2)
|
| 5 |
discretion |
sağduyulu olma |
n. |
|
- Parental discretion is advised.
- Ebeveynlerin sağduyulu olması tavsiye edilir.
Show More (-2)
|
