distribute - English Turkish Sentences
English Turkish
distribute dağıtmak v.
  • The automatic teller machines must still be able to distribute national currencies.
  • Otomatik vezne makineleri ulusal para birimlerini dağıtmaya devam edebilmelidir.
  • We can distribute responsibility around the various Member States, but we must have a coordinated policy.
  • Sorumluluğu çeşitli Üye Devletler arasında dağıtabiliriz ancak koordineli bir politikamız olmalıdır.
  • The automatic teller machines must still be able to distribute national currencies.
  • Otomatik vezne makineleri hala ulusal para birimlerini dağıtabilmelidir.
Show More (12)
distribute vermek v.
  • The media doesn't distribute the news.
  • Medya haberi vermiyor.
  • The media doesn't distribute this news.
  • Medya bu haberi vermiyor.
Show More (-1)
distribute paylaştırmak v.
  • He distributed his land among his sons.
  • Arazisini oğulları arasında paylaştırdı.
Show More (-2)