eldest - English Turkish Sentences
English Turkish
eldest en büyük (yaşça) adj.
  • He is the eldest in his class.
  • Sınıfın en büyüğü o.
  • That person is my eldest brother.
  • O kişi benim en büyük kardeşim.
  • That person is my eldest brother.
  • Şu kişi en büyük abim.
Show More (12)
eldest en yaşlı adj.
  • He is the eldest in his class.
  • Sınıfındaki en yaşlı kişi odur.
  • Fatima is the eldest student in our class.
  • Fatima sınıfımızın en yaşlı öğrencisidir.
  • Fatima is the eldest student in our class.
  • Fatima sınıfımızın en yaşlı öğrencisi.
Show More (0)
eldest yaşça en büyük adj.
  • The eldest of the three boys is Tom.
  • Üç çocuktan yaşça en büyüğü Tom'dur.
Show More (-2)
eldest büyük adj.
  • Caution is the eldest daughter of wisdom.
  • Dikkat, bilgeliğin büyük kızıdır.
Show More (-2)