elevated - English Turkish Sentences
English Turkish
elevated yüksek adj.
  • Despite their elevated cost, these MGPs have not achieved their objective.
  • Yüksek maliyetlerine rağmen, bu MGP'ler amaçlarına ulaşamamıştır.
  • Despite their elevated cost, these MGPs have not achieved their objective.
  • Yüksek maliyetlerine rağmen çok değerlikli aktif donatıya sahip bu araçlar amaçlarına ulaşamamıştır.
Show More (-1)
elevated yükseltilmiş adj.
  • Two persons were killed when an elevated bike path collapsed in Rio.
  • Rio'da yükseltilmiş bir bisiklet yolu çöktüğünde iki kişi öldü.
  • An elevated seaside bike path collapsed in Rio.
  • Rio'da deniz kenarındaki yükseltilmiş bir bisiklet yolu çöktü.
Show More (-1)