|
- Under this law unsolicited email cannot be sent without the specific consent of the receiver.
- Bu yasaya göre istenmeyen e-postalar alıcının özel izni olmadan gönderilemez.
- The credibility and reliability of email are now being wrecked.
- E-postanın inanılırlığı ve güvenilirliği şu anda yerle bir olmuş durumda.
- Creating and implementing annual, monthly, and weekly email marketing plans.
- Yıllık, aylık ve haftalık e-posta pazarlama planları oluşturmak ve uygulamak.
- Creating and implementing annual, monthly, and weekly email marketing plans.
- Yıllık, aylık ve haftalık e-posta pazarlama planlarının oluşturulması ve uygulanması.
- Most people spend all their time in a web browser writing emails or surfing the web.
- Çoğu insan tüm zamanını bir web tarayıcısında e-posta yazarak veya internette gezinerek geçirir.
- Here are some frequently asked questions concerning email marketing.
- E-posta pazarlamayla ilgili sık sorulan bazı soruları burada bulabilirsiniz.
- Here are some frequently asked questions concerning email marketing.
- İşte e-posta pazarlamasıyla ilgili sıkça sorulan bazı sorular.
- The world of email marketing is a perfect example of this.
- E-posta pazarlama dünyası bunun için mükemmel bir örnektir.
- The world of email marketing is a perfect example of this.
- E-posta pazarlama dünyası bu konuda mükemmel bir örnektir.
- The specified email is already registered.
- Belirtilen e-posta zaten kayıtlı.
- What's your favorite email client?
- En sevdiğiniz e-posta istemcisi nedir?
- I spent all afternoon replying to emails.
- Bütün öğleden sonrayı e-postaları yanıtlayarak geçirdim.
- I'm not going to be home that morning so I won't be able to check my email on my computer, so text me it instead.
- O sabah evde olmayacağım, bu yüzden bilgisayarımdan e-postalarıma bakamayacağım, onun yerine bana mesaj at.
- Could you send me more details by email?
- Bana e-posta ile daha fazla detay yollayabilir misiniz?
- I won't get an email from anyone today.
- Bugün hiç kimseden bir e-posta almayacağım.
- I still haven't responded to Tom's email.
- Tom'un e-postasına hâlâ cevap vermedim.
- I received an email notification of his upcoming party.
- Yaklaşan partisiyle ilgili bir e-posta bildirimi aldım.
- I'm not going to be home that morning so I won't be able to check my email on my computer, so text me it instead.
- O sabah evde olmayacağımdan dolayı e-postamı kontrol edemeyeceğim, bu yüzden onun yerine bana mesaj at.
- Please reply as soon as you get this email.
- Lütfen bu e-postayı alır almaz cevap verin.
- Tom forwarded the email he received from Mary to John.
- Tom, Mary'den aldığı e-postayı John'a iletti.
- I will send it by email this afternoon.
- Öğleden sonra e-posta ile göndereceğim.
- Can you send that by email?
- Onu e-posta ile gönderebilir misin?
- I've already written Tom an email.
- Tom'a bir e-posta yazdım bile.
- Tom hasn't yet answered my email.
- Tom henüz E-postama cevap vermedi.
- I think my boyfriend is spying on my emails.
- Sanırım erkek arkadaşım e-postalarımı gözetliyor.
- Do you spend much time writing email?
- E-posta yazmak için çok zaman harcıyor musunuz?
- How frequently do you check your email?
- E-postalarınızı ne sıklıkla kontrol ediyorsunuz?
- I asked Tom to email me the pictures he took yesterday.
- Tom'dan dün çektiği resimleri bana e-posta ile yollamasını istedim.
- I got an email from Tom this morning.
- Bu sabah Tom'dan bir e-posta aldım.
- I didn't get an email from anyone today.
- Ben bugün kimseden bir e-posta almadım.
- Please don't send email attachments.
- Lütfen e-posta ekleri göndermeyin.
- Tom can be contacted by email.
- Tom'a e-posta ile ulaşılabilir.
- Please reply as soon as you get this email.
- Lütfen bu e-postayı alır almaz cevap ver.
- How often do you check your email?
- Ne sıklıkta e-postanı kontrol edersin?
- Have you been having problems with your email?
- E-postanızla ilgili sorun mu yaşıyorsunuz?
- He didn't answer the phone, so I left him an email.
- O, telefona cevap vermedi, bu yüzden ona bir e-posta bıraktım.
- Tom might be writing email now.
- Tom şimdi e-posta yazıyor olabilir.
- Tom can get in touch with Mary by email.
- Tom, Mary ile e-posta yoluyla iletişim kurabilir.
- I encrypt my emails.
- E-postalarımı şifreliyorum.
- I didn't get an email from you guys today.
- Ben bugün sizden bir e-posta almadım.
- I get more than two hundred emails a day.
- Günde 200'den fazla e-posta alıyorum.
- Tom didn't reply to Mary's email message.
- Tom, Mary'nin e-posta mesajına cevap vermedi.
- How many times a day do you check your email?
- E-postalarını günde kaç kez kontrol ediyorsun?
- Please reply as soon as you've read this email.
- Lütfen bu e-postayı okur okumaz cevapla.
- Emails have started suddenly disappearing from my inbox.
- Gelen kutumdaki e-postalar aniden kaybolmaya başladı.
- I spent all afternoon replying to emails.
- Bütün öğleden sonrayı e-postalara cevap vererek geçirdim.
- Tom, tell me your email.
- Tom, bana e-postanı söyle.
- I didn't get an email from you guys today.
- Bugün sizden bir e-posta almadım.
- I get more than two hundred emails a day.
- Bir günde iki yüz e-postadan daha fazlasını alıyorum.
- I think my boyfriend is spying on my emails.
- Erkek arkadaşımın benim e-postalarımı gözetlediğini düşünüyorum.
- You need to stop ignoring email messages from him.
- Ondan gelen e-posta mesajlarını görmezden gelmeyi bırakmalısın.
- I didn't get an email from Tom today.
- Bugün Tom'dan bir e-posta almadım.
- Did you know that Google keeps a history of all your web searches and looks at the contents of your emails to provide you advertising?
- Google'ın tüm web arama geçmişinizi tuttuğunu ve size reklam sunmak için e-postalarınızın içeriğine baktığını biliyor muydunuz?
- I haven't gotten any email from Tom in a long time.
- Tom'dan uzun zamandır e-posta almadım.
- I didn't get an email from them today.
- Bugün onlardan bir e-posta almadım.
- Could you send me more details by email?
- Bana e-posta ile daha fazla ayrıntı gönderir misin?
- You should assume that email messages aren't private.
- E-posta mesajlarının özel olmadığını varsaymalısın.
- Tom replied to Mary's email.
- Tom, Mary'nin e-postasına cevap verdi.
- I sent you this email two weeks ago.
- Bu e-postayı sana iki hafta önce göndermiştim.
- I hoped to get an email from Mary today.
- Bugün Mary'den bir e-posta almayı umuyordum.
- I never answer email messages from people I don't know.
- Tanımadığım insanlardan gelen e-posta mesajlarına asla cevap vermem.
- May I have your email, please?
- E-postanızı alabilir miyim, lütfen?
- You should assume that email messages aren't private.
- E-posta mesajlarının mahrem olmadığını kabul etmelisiniz.
- I received an email message.
- Bir e-posta mesajı aldım.
- I wish that I had never sent that email.
- Keşke o e-postayı hiç göndermeseydim.
- I subscribed to a new email magazine.
- Yeni bir e-posta dergisine abone oldum.
- I keep getting spam email.
- Sürekli spam e-posta alıyorum.
- I get more than two hundred emails a day.
- Günde iki yüzden fazla e-posta alıyorum.
- I'll answer my email later.
- E-postama daha sonra cevap vereceğim.
- Tom sorted through his email messages using keyword searches.
- Tom anahtar kelime araştırmaları kullanarak e-posta mesajlarını içinden seçti.
- I got an email from Tom yesterday, but I haven't yet replied.
- Dün Tom'dan bir e-posta aldım ama henüz cevap vermedim.
- Tom forwarded John the email that he received from Mary.
- Tom, Mary'den aldığı e-postayı John'a iletti.
- Tom sent those emails three hours ago.
- Tom o e-postaları üç saat önce gönderdi.
- Tom can be reached by email.
- Tom'a e-posta ile ulaşılabilir.
- I think I'll email my friends.
- Sanırım arkadaşlarıma e-posta atacağım.
- Tom hasn't answered my email yet.
- Tom henüz E-postamı yanıtlamadı.
- I had hoped to get an email from you today.
- Bugün senden bir e-posta almayı ummuştum.
- Tom still hasn't responded to my email.
- Tom hala e-postama cevap vermedi.
- I'm sorry I'm late replying to your email.
- E-postanıza geç cevap verdiğim için özür dilerim.
- Tom checks his email before he eats breakfast.
- Tom kahvaltı yapmadan önce e-postalarını kontrol etti.
- I'm not going to be home that morning so I won't be able to check my email on my computer, so send it to my cellphone instead.
- O sabah evde olmayacağım için bilgisayarımdan e-postamı kontrol edemeyeceğim, onun yerine cep telefonuma gönder.
- I didn't get an email from my company today.
- Bugün şirketimden bir e-posta almadım.
- Can you email me the location?
- Yeri bana e-posta ile gönderebilir misin?
- Could you send me more information by email?
- Bana e-posta ile daha fazla bilgi yollayabilir misiniz?
- How often do you check your email?
- E-postalarını ne sıklıkla kontrol ediyorsun?
- Have you checked your email today?
- Bugün e-postalarını kontrol ettin mi?
- Have you checked your email today?
- Bugün e-postanızı kontrol ettiniz mi?
- Could you send me more information by email?
- Bana e-posta ile biraz daha bilgi gönderir misin?
- How many times a day do you check your email?
- E-postanızı günde kaç defa kontrol ediyorsunuz?
- Tom might be writing email now.
- Tom şu anda e-posta yazıyor olabilir.
- Can you send that by email?
- Bunu e-posta ile gönderebilir misin?
- Tom started the coffee brewing, then checked his email.
- Tom kahve pişirmeye başladı, sonra e-postalarını kontrol etti.
- Tom sorted through his email messages using keyword searches.
- Tom e-posta mesajlarını anahtar kelime araması yaparak sıraladı.
- Dan didn't even email Linda back.
- Dan, Linda'nın e-postasına dönmedi bile.
- You need to stop ignoring email messages from Tom.
- Tom'dan gelen e-posta mesajlarını görmezden gelmeyi bırakmalısın.
- How frequently do you check your email?
- Ne sıklıkta e-postanı kontrol edersin?
- No matter how busy Tom gets, he never forgets to write an email to his mother at least once a week.
- Tom ne kadar meşgul olursa olsun, en az haftada bir kez annesine e-posta yazmayı asla unutmaz.
- Did you get my email?
- E-postamı aldın mı?
- Tom replied to Mary's email.
- Tom, Mary'nin e-postasını yanıtladı.
- This is my email address.
- İşte benim e-postam.
- Tom still hasn't answered my email.
- Tom hala e-postama cevap vermedi.
- Could you please confirm the price by email?
- Lütfen fiyatı e-posta ile onaylar mısın?
- Do you really need to print this email?
- Bu e-postayı gerçekten yazdırmanız gerekiyor mu?
- Thanks for your email!
- E-postan için teşekkürler!
- Tom still hasn't answered my email.
- Tom hâlâ e-postamı cevaplamadı.
- I got an email yesterday that was written in French.
- Dün Fransızca yazılmış bir e-posta aldım.
- I got a weird email.
- Garip bir e-posta aldım.
- He didn't answer the phone, so I left him an email.
- Telefona cevap vermedi, ben de ona bir e-posta bıraktım.
- You can't just answer emails from people you don't know.
- Tanımadığın insanlardan gelen e-postalara cevap veremezsin.
- Tom deleted Mary's email message.
- Tom, Mary'nin e-posta mesajını sildi.
- What are the first five letters of your email?
- E-postanın ilk beş harfi ne?
- I was going to email Tom today.
- Bugün Tom'a e-posta atacaktım.
- Write me an email if you feel like it.
- Eğer istersen bana bir e-posta yaz.
- I got an email in French last week.
- Geçen hafta Fransızca bir e-posta aldım.
- Thank you for your email.
- E-postan için teşekkürler.
- I encrypt my emails.
- Ben e-postalarımı şifreliyorum.
- Please consider the environment - do you really need to print this email?
- Lütfen çevreyi düşünün; bu e-postayı gerçekten yazdırmanız gerekiyor mu?
- I had hoped to get an email from you today.
- Bugün senden bir e-posta almayı umuyordum.
- I won't get an email from anyone today.
- Bugün kimseden e-posta almayacağım.
- Dan didn't even email Linda back.
- Dan, Linda'ya e-posta bile göndermedi.
- Tom didn't reply to Mary's email message.
- Tom, Mary'nin e-posta mesajına yanıt vermedi.
- Can I check my email on your tab?
- E-postalarımı senin hesabından kontrol edebilir miyim?
- What did you mean in that email you just sent?
- Az önce gönderdiğin e-postada ne demek istedin?
- I promise to write you email every day.
- Sana her gün e-posta yazacağıma söz veriyorum.
- Why does the government want to read my emails?
- Hükümet neden e-postalarımı okumak istiyor?
- Tom receives more than 50 emails a day.
- Tom günde 50'den fazla e-posta alıyor.
- I didn't get an email from you today.
- Bugün sizden bir e-posta almadım.
- I haven't received any email today.
- Bugün hiç e-posta almadım.
- I didn't get an email from my parents today.
- Bugün ailemden bir e-posta almadım.
- Tom still hasn't responded to my email.
- Tom hâlâ e-postamı yanıtlamadı.
- I think I mistakenly sent that email to Tom.
- Sanırım o e-postayı yanlışlıkla Tom'a gönderdim.
- Tom started the coffee brewing, then checked his email.
- Tom kahve demlemeye başladı, sonra epostasını kontrol etti.
- I didn't get an email from my parents today.
- Bugün ebeveynlerimden bir e-posta almadım.
- Could you send it by email?
- Onu e-posta ile gönderebilir misiniz?
- Today I will not get an email from Mary.
- Bugün Mary'den bir e-posta almayacağım.
- Tom forwarded John the email that he received from Mary.
- Tom Mary'den aldığı e-postayı John'a iletti.
- Could you send it by email?
- E-posta ile gönderebilir misin?
- I hoped to get an email from you today.
- Bugün senden bir e-posta almayı umuyordum.
- Have emails replaced letters in today's world?
- Günümüz dünyasında e-postalar mektupların yerini aldı mı?
- I didn't get an email from anyone today.
- Bugün kimseden e-posta almadım.
- Tom receives more than 50 emails a day.
- Tom günde 50'den fazla e-posta alır.
- Tom deleted Mary's email message.
- Tom Mary'nin e-posta mesajını sildi.
- I didn't get an email from you today.
- Bugün senden bir e-posta almadım.
- Emails have started suddenly disappearing from my inbox.
- E-postalar birdenbire gelen kutumdan kaybolmaya başladı.
- I'm sorry I'm late replying to your email.
- E-postana geç cevap verdiğim için üzgünüm.
- Tom forwarded the email he received from Mary to John.
- Tom Mary'den aldığı e-postayı John'a iletti.
- I didn't get an email from him today.
- Bugün ondan bir e-posta almadım.
- Shoot me an email when you have time.
- Zamanın olduğunda bana bir e-posta at.
- Please reply as soon as you've read this email.
- Lütfen bu e-postayı okur okumaz cevap verin.
- May I have your email, please?
- Senin e-posta adresini alabilir miyim, lütfen?
- I haven't received any email from Tom in a long time.
- Uzun zamandır Tom'dan e-posta almadım.
- Tom hasn't answered my email yet.
- Tom e-postama henüz cevap vermedi.
- I'll answer my email later.
- E-postamı daha sonra cevaplayacağım.
- In the era of email, I'm so happy when a friend sends me a real letter.
- E-posta çağında, bir arkadaşım bana gerçek bir mektup gönderdiğinde çok mutlu oluyorum.
- I asked Tom to email me the pictures he took yesterday.
- Tom'dan dün çektiği resimleri bana e-posta ile göndermesini istedim.
- Could you please confirm the price by email?
- Lütfen fiyatı e-posta ile teyit eder misiniz?
- I just got your email.
- E-postanı yeni aldım.
- I didn't get an email from her today.
- Bugün ondan bir e-posta almadım.
- Please print this email only if necessary.
- Lütfen bu e-postayı yalnızca gerekliyse yazdırın.
- Do you really need to print this email?
- Gerçekten bu e-postayı yazdırman gerekiyor mu?
- Did you know that Google keeps a history of all your web searches and looks at the contents of your emails to provide you advertising?
- Google'ın tüm web aramalarınızın geçmişini tuttuğunu ve size reklam sağlamak için e-postalarınızın içeriğine baktığını biliyor muydunuz?
- Have you been having problems with your email?
- E-postanla ilgili sorunlar yaşıyor musun?
- My brother checked his email on my computer.
- Kardeşim bilgisayarımdan e-postalarını kontrol etti.
- I'm not going to be home that morning so I won't be able to check my email on my computer, so send it to my cellphone instead.
- O sabah evde olmayacağımdan dolayı bilgisayarımdan e-postamı kontrol edemeyeceğim, onun yerine cep telefonuma gönder.
- Thank you for your email.
- E-postanız için teşekkür ederiz.
- I created an archive of my emails.
- E-postalarımın bir arşivini oluşturdum.
- Tom can get in touch with Mary by email.
- Tom, Mary ile e-posta vasıtasıyla bağlantı kurabilir.
- No matter how busy Tom gets, he never forgets to write an email to his mother at least once a week.
- Tom ne kadar meşgul olursa olsun, haftada en az bir kez annesine e-posta yazmayı asla unutmaz.
- The email is not registered, or the password does not match.
- E-posta kayıtlı değil ya da şifre eşleşmiyor.
Show More (167)
|
