embarrass - English Turkish Sentences
English Turkish
embarrass utandırmak v.
  • This achievement embarrassed the United States, because it realised that its contribution is very small indeed.
  • Bu başarı ABD'yi utandırdı, çünkü kendi katkısının gerçekten çok küçük olduğunu fark etti.
  • That original agenda is one which may embarrass some individual countries, but the action programme is now there.
  • Bu orijinal gündem bazı ülkeleri utandırabilecek bir gündemdir, ancak eylem programı artık mevcuttur.
  • I don't want to embarrass you in front of your friends.
  • Arkadaşlarının önünde seni utandırmak istemiyorum.
Show More (44)
embarrass mahcup olmak v.
  • Tom said that he wasn't embarrassed.
  • Tom mahçup olmadığını söyledi.
  • I've never been so embarrassed.
  • Hiç bu kadar mahcup olmadım.
  • Tom said that he was really embarrassed.
  • Tom gerçekten mahçup olduğunu söyledi.
Show More (7)
embarrass mahcup etmek v.
  • Mary said she thought that would embarrass Tom.
  • Mary bunun Tom'u mahçup edeceğini düşündüğünü söyledi.
  • You'll embarrass her.
  • Sen onu mahcup edeceksin.
  • I don't want to embarrass Tom.
  • Tom'u mahcup etmek istemem.
Show More (1)
embarrass utanmak v.
  • The shy boy was utterly embarrassed in her presence.
  • Utangaç çocuk onun huzurunda çok utandı.
  • Don't embarrass yourselves.
  • Kendinizi utanılacak duruma düşürmeyin.
  • This would embarrass anyone.
  • Bundan herkes utanırdı.
Show More (0)