encounter - English Turkish Sentences
English Turkish
encounter karşılaşmak v.
  • I probably will encounter a lot of friends from College in this neighborhood.
  • Muhtemelen bu mahallede birçok üniversite arkadaşımla karşılaşacağım.
  • We will encounter serious problems if we don't train before the expedition.
  • Seferden önce antrenman yapmazsak ciddi sorunlarla karşılaşacağız.
  • I have yet to encounter a shareholder who would accept that.
  • Bunu kabul edecek bir hissedarla henüz karşılaşmadım.
Show More (24)
encounter karşılaşma n.
  • His first encounter with Liza was back in 1998.
  • Liza ile ilk karşılaşmaları 1998 yılındaydı.
  • Giotto made a close encounter with Comet Grigg-Skjellerup on July 10, 1992.
  • Giotto 10 Temmuz, 1992'de Kuyruklu yıldız Grigg-Skjellerup'la yakın bir karşılaşma yaptı.
  • Sami and Layla's encounters were limited to their workplace.
  • Sami ve Layla'nın karşılaşmaları iş yerleriyle sınırlıydı.
Show More (2)
encounter çarpışma n.
  • South and North Korea had a tense military encounter on the DRPK border.
  • Güney ve Kuzey Kore, DRPK sınırında gergin bir askeri çarpışma yaşadı.
Show More (-2)
encounter rastlamak v.
  • In the jungle of maritime transport, such behaviour is, unfortunately, frequently encountered.
  • Deniz taşımacılığı ormanında bu tür davranışlara ne yazık ki sıkça rastlanmaktadır.
Show More (-2)