exaggerate - English Turkish Sentences
English Turkish
exaggerate abartmak v.
  • The first would be to exaggerate our differences, while the second would be to consider them negligible.
  • Birincisi farklılıklarımızı abartmak, ikincisi ise bunları önemsiz görmek olur.
  • I may be exaggerating a bit, but I fear that the reality is rather like that in some areas.
  • Biraz abartıyor olabilirim ama korkarım ki bazı bölgelerde gerçekler bu şekilde.
  • I think that we played a useful role, without exaggerating what we were capable of doing.
  • Yapabileceklerimizi abartmadan faydalı bir rol oynadığımızı düşünüyorum.
Show More (102)
exaggerate abartılı konuşmak v.
  • Tom's exaggerating.
  • Tom abartılı konuşuyor.
Show More (-2)
exaggerate mübalağa etmek v.
  • You were exaggerating, weren't you?
  • Mübalağa ediyordun, değil mi?
Show More (-2)