|
- Everyone was allowed to cross the border, except those carrying objects with the aim of causing destruction.
- Yıkıma neden olacak nesneler taşıyanlar dışında herkesin sınırı geçmesine izin verildi.
- The Commission and the Council accepted all our amendments except that one.
- Komisyon ve Konsey, bunun dışındaki tüm değişikliklerimizi kabul etti.
- The Commission and the Council accepted all our amendments except that one.
- Komisyon ve Konsey bu değişiklik dışında tüm değişikliklerimizi kabul etti.
- Tom is a nice guy, except that he talks too much.
- Tom çok konuşması dışında iyi bir adam.
- Tom is a nice guy, except that he talks too much.
- Tom çok fazla konuşması dışında iyi bir adamdır.
- Except that here, it's not so simple.
- Burası dışında, durum o kadar basit değil.
- He is a nice man, except that he talks too much.
- Çok fazla konuşmasının dışında, iyi bir adam.
- I know nothing except that she left last week.
- Geçen hafta gitmesinin dışında bir şey bilmiyorum.
- I know nothing about her except that she is a pianist.
- Onun hakkında piyanist olması dışında hiçbir şey bilmiyorum.
- Our house is quite satisfactory except that it is rather a long way to the bus stop.
- Otobüs durağına oldukça uzak olması dışında evimiz oldukça tatmin edici.
- I enjoyed the concert except that the hall was cold.
- Salonun soğuk olması dışında konserden keyif aldım.
- Mary is a nice girl, except that she talks too much.
- Mary çok fazla konuşmasının dışında güzel bir kızdır.
- Mary is a nice girl, except that she talks too much.
- Mary çok konuşması dışında iyi bir kız.
- Nothing happened except that I obtained a tiny bit of information.
- Küçük bir bilgi edinmem dışında hiçbir şey olmadı.
- Tom is a nice guy, except that he talks too much.
- Tom çok konuşması dışında iyi bir adamdır.
- I don't know much about Finland, except that it's very cold.
- Finlandiya hakkında çok şey bilmiyorum, çok soğuk olması dışında.
- I enjoyed the concert except that the hall was cold.
- Ben salonun soğuk olması dışında konserden zevk aldım.
- I don't know much about Finland, except that it's very cold.
- Çok soğuk olması dışında Finlandiya hakkında fazla şey bilmiyorum.
- We know nothing except that he did not come home that day.
- O gün eve gelmemesinin dışında bir şey bilmiyoruz.
- He is a nice man, except that he talks too much.
- Çok konuşması dışında iyi bir adam.
Show More (17)
|
